Didar DEMİRCİ - Kordon Otel’de gerçekleşen çalıştayda ‘İş Yaşamında Kadın
Statüsünün Güçlendirilmesi Projesi’ kapsamında İş yaşamında Toplumsal cinsiyet
Eşitliği ve WEP Paneli düzenlendi. Panelde konuşmacı olarak katılan Efes Selçuk
Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, “Kadın ve erkek diye başlayan
cümlelerden genel itibariyle -Oğuz Atay’ın da böyle başlayan cümlesi vardı- pek
haz etmiyorum. Daha çok kadın olmaktan öte, önce insan olmayı; sonra kadın,
sonra anne, sonra hukukçu ve şimdi yeni bir sıfat belediye başkanı olmayı kabul
ediyorum. Yoksa geri kalan bütün sıfatların hepsi gidecek” diyerek konuşmasına
başladı.
Panele gelirken çok keyif aldığını belirten Başkan Sengel, salona girdiği andan itibaren izlenimlerini yansıtarak, Belediye Başkanı olmanın çok erkekçe bir iş olduğuna alıştırıldığımızı ama bunun öyle olmadığını şu sözlerle ifade etti:
“Şimdi buraya gelir gelmez ilk şöyle bir şey oldu. Salona girdim, merhaba dedim. Dedikten sonra belediye başkanı olarak takdim edildiğimde herkes şöyle bir ilkindi gerçekten belediye başkanı mı diye. Evet, genel itibariyle böyle göründüğü zaman çok belediye başkanı ya da siyasetin içerisinde olan bir kadın gibi görünmüyorum efendim. Bunun için özür dilerim! Çünkü çok kadın çok erkek bir iş olduğuna alıştırıldınız. Çünkü çok yaşı geçmiş kişilerin siyasetin içinde olmaya alıştırıldınız. Bu yüzden çok özür diliyorum. Ama ben, evet bir ilçenin belediye başkanıyım ve sizleri bu konuda şaşırtmaya da devam edeceğim. Bizler fırsat verdiğimiz ve önünü açtığımız sürece birçok genç kadında şaşırtmaya devam edecek.”
Kadınların iş hayatındaki statüsünün güçlendirilmesi adına, panele iş yaşantısında başarı elde etmiş saygın kadın bireylerden, bu noktaya nasıl gelindiği ve kadınlarının nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda kendi hayat hikayelerinden birer örnek vermeleri istendi. Bunun üstüne Başkan Sengel, “Siyasette kadın olmak ve benim deneyimlerim… Herhalde burada bir başlarına zaten siyasetçi olduktan sonra da günlerce filan anlatırım. Aday adaylığından mı başlayayım yoksa 2009’da ilk siyasete dahil olduğumdan mı başlayayım mı diye. Ancak şöyle her mikrofonu eline alan bu siyasetçi de olabilir ya da bu başka bir meslek grubundan da olabilir. Her seferinde şöyle der: kadınlar, kadınlar olmadan işte bu memleket kurtulmazdı. Kadınlarımız olduğu için siyasi partiler, kadın kollarında kadınlarımız çalıştığı için şu anda biz burada bu mevkilerdeyiz derler. Ancak, kadınları vitrinde tutmayı tercih ederler. Yani bir idare değil, idare edilebilecek pozisyonda tutmak her zaman çok daha basittir. Bunu aşmaya çalışmak gerekiyor ama çok kolay mı? Hayır, değil. Bakıyorsunuz 600 tane milletvekilinin olduğu parlamentoda 104 tane kadın var. 1930 da ilk defa seçme hakkı verilmiş o da belediye de 1934 de seçme ve seçilme hakkı anayasal hak olarak bizlere verilmiş ve baktığınız zaman şu anda bir AB projesi içerisindeyiz ve Avrupa’daki birçok ülkeden çok çok daha öncesinde verilmiş haklardan ve hala daha kadınların siyasetteki ve aynı zamanda iş hayatındaki ya da toplumsal cinsiyet eşitliği ya da eşitsizliği konularından bahsediyor olmak açıkçası utanç verici” dedi.
“SİYASETTE KADIN
OLMAKTAN ZİYADE SİYASETE KADINI NASIL DAHİL EDEBİLİRİZ?”
Siyasette kadın olmaktan ziyade, siyasete kadınları nasıl dahil edebilirizi konuşmak gerektiğine değinen Başkan Sengel, bunun eğitimden geçtiğine vurgu yaptı. Eğitim sisteminin de bu konuda çok yeterli olmadığını düşünen Başkan Sengel, “Eğitim Sisteminin de olduğu gibi değiştirilmesi gerektiği kanaatindeyim” dedi. Sengel, konuyla ilgili konuşmalarına şu şekilde devam etti:
“18 yaşın altındaki herkes çocuksa, 18 yaşına kadar zorunlu eğitim olmalı. Bu zorunlu eğitim genellikle kırsal kesimlerde, her zaman kapı kapı dolaşılarak gerçekten o çocuklar okula gönderiliyor mu, gönderilmiyor mu diye tespit edilmesi gerekiyor. Eğer gönderilmiyorsa bu konuda cezai işlem başlatılması gerekiyor. Eğitimi zorunlu hale getirmezsek ve o insanları cezai muadiyelerle karşılaştırmazsak bundan 3 yıl önce de görüyorduk, ara arada görüyoruz… İşte ‘bebe’ denilebilecek 7- 8 yaşlarındaki kırmızı kurdelesi beline kuşatılmış kocaman adamların elinden tutmak zorunda kalan o çocuk gelinleri görmek zorunda kalacağız. O yüzden bütün devlet kamu kurum ve kuruluşların eğitim konusunda zorunluluğu ve bu zorunluluktan sonra buna nasıl dikkat edilebileceğiyle ilgili bir şey yapmaları gerekiyor.”
TÜM BUNLARDA ÇOK GEÇ
KALINDI
Bu sistemin düzelmesi konusunda çok geç kalındığını belirten Başkan Sengel, “O yüzden biz de 21. yüzyılda bunlardan bahsediyoruz. Kadın-erkek diye bununla ilgili tartışmaları yaşıyoruz. Evet, eğitim bu noktada çok önemli ama daha sonrasında kadının sosyalleşmesi gerekiyor. Kültürel olarak da kendini ifade edebiliyor olması gerekiyor. Özgüveninin yükselmesi gerekiyor kadının. Eğitim bunları tetikleyen bir unsur” dedi. Başkan Sengel, kadının siyasete dahil olması ve iş hayatına girmesinin hepsinin namına zor olduğunu vurgulayarak, “İş hayatında en son toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili yapılmış olan araştırmada bile çıkıyor. Türkiye’de en son yapılan araştırmada kadın ve erkek aynı işi yapıyorlar aynı pozisyonda çalışıyorlar ama kadına 1 dolar düşüyorsa, erkeğe 2.57 dolar düşüyor. Yani bu bile kendi başına çelişkilere neden olan bir şey olduğunu düşünüyorum. Öte yandan kadının siyasete dahil olması çok kolay değil. Evet, Filiz Ceritoğlu Sengel, 38 yaşında belediye başkanı oldu ama belki de Filiz Ceritoğlu Sengel’de 2009 da bir vitrin olarak getirildi ve sadece şaşırttı. Böyle bir durum olmuş olma olasılığı da çok yüksek” ifadelerine yer verdi.
SİYASİ HAYATTA
‘KADIN’
Kadının diğer meslek dallarında yerini koruması ve hakkını almasını çok zor olduğuna değinen Başkan Sengel, tüm bunların yanı sıra siyasi hayattın kadın için daha da zorlayıcı olduğunu belirtti. Başkan Sengel, bu gerekçesini de şu şekilde açıkladı:
“Bakıyorsunuz sıralamada meclis üyesinde kontejyandayım ve tek kadınım geri kalan kadınların da kota noktasında 12. 13. sıralarda ve seçilemeyecek sıralarda olduğunu görüyorsunuz. Yani beni oraya getirirkenki düşüncelerinde bu kız yarın öbür gün belediye başkanı olur diye getirilmemiş olma olasılığım yüksek. Şimdi daha sonra bu işlerin içerisine kendini ifade etmek hayallerini gerçekleştirmek ile ilgili bir durum. Kadınlar zaten genetik alt yapılarıyla ilgili ister istemez yönetici olarak doğuyorlar. Evde adamı idare ediyoruz. Çocuk doğuyor, çocuğu idare ediyoruz. E yani hiçbir şey yapmasanız bile bir yandan çorba yapacağım diye annenize tarif sorup yemeği yapamaya çalışırken diğer yandan da çocuğun ağlamasıyla onu susturmak için emziği veriyoruz. Yani bu her kulun yapabileceği bir iş değil tam olarak ahtapot gibi yaşıyoruz aslında… O yüzden de siyasette ahtapotluk sisteminin devam ettiği bir nokta. Çünkü aynı anda birden fazla şeyi düşünmeniz gerekiyor ama dediğim gibi kadını sokağa çıkaramadığımız sürece evdeki adamın önüne koyacağı yemeği düşündüğü sürece, çocuk okuldan geldiğinde ne yapacak diye sorduğumuz sürece, eşin seni desteklemediği sürece siyasette var olmak çok da kolay değil. Çünkü gece yarılarına kadar süren toplantılar, yemek davetleri ve genel itibariyle daha fazla erkek hegemonyasının olduğu bir yerde bir kadın olarak o davetlere icabet etmek ve sana güvenen arkanda duran bir eşinin olması muhakkak. Gene bir de benim gibi şanslıysanız ve anne babanız da yanınızdaysa 7 buçuk yaşındaki çocuğu onlara teslim edip sokağa çıkabiliyorsunuz. Aksi takdirde çok zor oluyor.”
EŞİTSİZLİK DOĞUMDAN
İTİBAREN BAŞLIYOR
Farklı mecralarda oturup konuşmuş biri olduğunu belirten Başkan Sengel, nice kadınların ilkokul mezunu dahi olsalar, konuştukları zaman sizlere ülkenin geleceği hakkında ve kendi yaptığı iş hakkında önemli noktalara değinerek farklı bakış açısı sunduğunu ve bu duruma şaşıp kaldığını belirterek, eşitsizliğin doğumdan itibaren başladığına değindi. Başkan Sengel, konuyla ilgili olarak şunları dile getirdi:
“Konu eşitsizlikse, eşitsizliğin kadın noktasında doğumdan itibaren başladığını düşünüyorum. Ne zaman doğan çocuğun eline kızsa bebeği, erkeğin eline de tabancayı ya da arabayı teslim ediyoruz… Erkeğe diyoruz ki senin mekanik zekan daha gelişmiş, kadına diyoruz ki senin de duygusal zekan… İşte o zaman başlıyoruz o ayrıma!”
İŞE KIRSALDA BAŞLAMAK
LAZIM
Büyükşehirlerde bu ayrımı çok fazla fark etmediğimizi belirten Başkan Sengel, ciddi anlamda bu eşitsizliği önlemenin yegane şartının, kırsala gidip orada uygulamaktan geçtiğini vurguladı. Bu noktada birleşmek ve bir arada olmanın çok önemli olduğuna değinen Sengel, “SEKGEMDER derneğini kurdum, Sürekli Eğitim ve Kişisel Gelişimi Destekleme Derneğin… 2009 yılında arkadaşlarımla birlikte ve 10 yıl boyunca belediye başkanı olana kadar da devam ettim. Derneğimizin tüzüğünde şu yazar: Toplumsal olarak engelli kabul edilen herkese hitap edilebilecek bir dernek. Nedir bu? Engelliler, ne yazık ki toplumsal engellidir. Kadınlar, ne yazık ki toplumsal engellidir ve dışlanmış azınlık vatandaşlardır. Bunlar roman vatandaşlar ve vesaire dahil olmak üzere. Gençler, eğitimlidir ama ne yazık ki iş bulamazlar ve kendilerini geliştirecek ortam bulamazlar hele ki bizim gibi küçük ilçedeyse daha da fazla onlar ve de çocuklar olarak değerlendirdiğimiz ve özellikle tüzüğümüze yazdığımız, bu derneğin yönetim kurulu üyesi sadece kadın olabilir dedik ve sadece kadınlar olarak bu işin içine girdik. Birleşmek, bir arada olmak ve birbirimizin haklarını savunmak durumundayız. Başka türlü hiç kimse bizim hakkımızı savunmuyor” dedi.
KADINLARIN BİRLEŞMESİ
O KADAR DA KOLAY DEĞİL
Birleşmenin bir güç oluşturacağını belirten Sengel, bu durumun söylendiği kadar kolay olmadığını vurguladı. Kadının kadını desteklemesinin çokta kolay olmama nedenini ise ‘erkek egemen sistem’e bağlayan Başkan Sengel, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Kadının kadını desteklemesi de çok kolay değil efendim. Uzun yıllar kadınlarla çalışmış biri olarak söylüyorum o da çok kolay değil ama ben onun sebebini de aslında bu erkek egemen sistem olduğuna inanıyorum. Neden? Çünkü hep bir başarı elde edebilmek için bir erkeğin kanadının altına girmesi gereken kadınlar olduğu için o kanadın da 2 tane olması sebebiyle o olmazsa ben olacağım gibi bir noktaya geliyor. Aslında bu noktanın en kritik yeri o kotalar işte, o kotalarda size diyorlar ki yüzde 33 cinsiyet kotası diyorlar. Onlar cinsiyet kotası derler ama hiç erkekler için uygulandığını görmedim. Herkes o yüzden kadın kotası olarak görür. Cinsiyet kotasıdır ama kadın kotası olduğu bilinir ve ben inadına kadın kotası diyorum ve şöyle bir noktayla ilgilidir o sonrasında. Yüzde 33 ise 10 kişiden 3.3’ü, 3 tane kadın alınacak o zaman benim diğer iki tane kadını grup oyundan çıkartmam lazım. Bu doğru bir sistem değil. Kotaların hiç birini kabul etmiyorum. Bunu ısrarla söylüyorum. Bir meclis listesi yaptım. Ne yazık ki aday olanların haricinde bir de sıradan mesleklere de bakıyorsunuz… Kadınları inadına en yukarıya erkekleri de en aşağıya yazdım. Erkeklere de bunu anlattım. Kusura bakmayın şimdiye kadar biz aşağıdaydık şimdi de erkekler aşağıda diye… Bir şey yapmak lazım ama bu yaptığımız şeyi gerçekleştirirken birbirimizle rekabet halinde değil destekler halinde olmamız lazım ve benim rakibimin erkek olmasındansa kadın olmasını her dönem tercih edeceğim.”