CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, beraberindeki bazı
genel başkan yardımcıları ve milletvekilleriyle Hak-İş Konfederasyonu'nu
ziyaret ederek, Genel Başkan Mahmut Arslan ve yönetim kurulu üyeleriyle
görüştü.
Görüşme sonrası düzenlenen basın toplantısında gazetecilere
açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Sabah kahvaltısında Sayın Başkan ve
arkadaşları bizi ağırladılar. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Sofraları
zengindi, tabii bizim en büyük arzumuz Türkiye'deki bütün sofraların zengin
olması." ifadesini kullandı.
Çocukların okula aç gittiği bir ülkeyi hem duymak hem de
yaşamak istemediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, halen binlerce çoçuğun
kahvaltı yapmadan okula gittiğini belirtti.
Sofraları emek, alın teri ve üretimin zengin kıldığını,
işçilerin çalıştığı, ürettiği, alın teri döktüğü sürece bütün sofraların zengin
olacağını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Hangi sendikayı tercih ederse etsin, biz işçilerin
örgütlenmesini, bir güç olmasını, çalışmalarını, üretmelerini, kazanmalarını ve
emeklerinin karşılığını almalarını isteriz. En büyük arzumuz budur. Asgari
ücret konusunda bir komisyon şu anda görev yapıyorlar. İşçi, işveren ve hükümet
temsilcilerinin olduğu bir komisyon. Komisyonun nasıl karar vereceğini
bilmiyorum ama CHP belediyelerin ve o belediyelere bağlı şirketlerin tamamında
1 Ocak 2019'dan itibaren asgari ücret net 2 bin 200 lira olacak. Yeni bir
belediye kazanırsak ocak ile mart arasındaki farkı da işçilere ödeyeceğiz. Biz
2 bin 200 liranın altında bir asgari ücreti kabul etmiyoruz. Bu arada anayasada
işçilerin sendika kurma, bir sendikaya üye olma hakları var. Ama gelin görün ki
Türkiye'de tam bunun tersi yaşanıyor. Flormar işçileri Kocaeli'de aylardır
sendikalı oldukları için işlerine son verildi. Yani hak aradıkları için
işlerine son veriliyor. Buradan Flormar'ın yöneticilerine de seslenmek
istiyoruz; şirketin ana merkezinin bulunduğu ülkede bütün işçiler sendikalı,
sanki Türkiye sömürge ülkesi burada işçiler sendikasız olacak. Niye olsun?
Bunların anayasal haklarının tanınması lazım."
Anayasal olarak 3 ayda bir toplanması gereken Ekonomik ve
Sosyal Konsey'in en son 5 Şubat 2009'da toplandığını aktaran Kılıçdaroğlu,
"3 ayda bir toplanması gereken bir anayasal kurul, 10 yıldır toplanmıyorsa
o ülkede demokrasi de anayasa da askıda demektir. İşçiler sorunlarını nerede
dile getirecekler? Bir taraftan meydanlara çıkmayın diyorlar, öbür taraftan 3
ayda bir toplanması gereken bir yerde işçiler dertlerini anlatacaklar, burada
da 'toplanmayacağız' diyorlar. Ne yapacak peki işçiler, dertlerini nasıl
anlatacaklar." diye konuştu.
Hala binlerce işçinin taşeron olarak çalıştığını ve bunların
tamamen kadroya alınması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bu
ayıptan kurtulması gerektiğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, "Herkesin işi, aşı, hak arama talepleri
teslim edilmelidir." dedi.
"Ziyareti çok önemsiyoruz"
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan da davetlerini kabul
ettikleri için Kılıçdaroğlu'na teşekkür etti.
Kılıçdaroğlu ile bir işçi sofrasında kahvaltı yaptıklarını,
Hak-İş olarak bu ziyareti çok önemsediklerini, ziyaretin hem çalışma hayatı hem
çalışanlar hem de sendikal hareket için hayırlı olmasını dileyen Mahmut Arslan,
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun görüşmelerine değindi.
Hak-İş olarak kendilerinin Komisyon'un yapısına
itirazları bulunduğunu anımsatan Arslan, şöyle konuştu:
"Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun daha katılımcı, daha
çoğulcu, toplumun özellikle, işçilerin bütün kesimleriyle temsil edildiği,
demokratik ve işçilerin ağırlıklı olduğu bir komisyon haline dönüştürülmesini
arzu ediyoruz. Bu sağlanmadan arzu ettiğimiz asgari ücreti elde etme imkanımız
ne yazık ki söz konusu olmuyor. Bütün bu eleştirilerimize rağmen, Komisyonda
çalışanların özellikle gerçekleşen enflasyon rakamlarının üzerinde ve
toplumdaki asgari ücretin tanımını da uygun olan, en az ücret olan, en az
ücretin karşılığı gelecek asgari ücretin taleplerimizi karşılayacak düzeyde
gerçekleşmesini arzu ediyoruz. İşçi temsilcilerine de buradan başarılar
diliyoruz. Umuyoruz arzu ettiğimiz asgari ücreti gerçekleştirmiş oluruz."
Sendikal örgütlülük açısından büyük bir sorunları olduğunu
aktaran Mahmut Arslan, bütün çabalara rağmen 2012'de yüzde 8'lerde olan
örgütlenme oranının yüzde 12'lere çıktığını kaydetti.
Arslan, "Yüzde 4'lük artış var ama Hükümetin 100 Günlük
Eylem Planında sendikalaşmayı artırmaya yönelik çok önemli bulduğumuz bir
düzenleme söz konusuydu. Bunun da yerine getirilmesi halinde bile oranlar
yetersiz kalıyor. İşçi örgütlenmesi yüzde 12,8, memur örgütlenmesiyle birlikte
yüzde 20'lerde bir örgütlülük söz konusu ama 15 milyon 600 bin kayıtlı
çalışanımızın olduğu bir ülkede 1 milyon 900 bin işçinin sendikalı olması
demokrasimize, ülkemize yakışmıyor. Örgütlülüğün önündeki engellerin bir an
önce kaldırılması lazım. Kayıt dışı istihdamla mücadelenin en önemli enstrümanlarından
biri örgütlenmedir. Hem iş kazalarının önlenmesi hem kayıtlı sistemin inşa
edilebilmesi için örgütlülük çok önemli. Hala bizim kayıt dışı ekonominin,
ekonomideki payı yüzde 35'lerde. Bu gerçekten OECD rakamlarının iki katından
fazla. İşsizlik sigortasından yararlanma konusunda olumlu bir düzenleme
yapıldı. Son 120 gün şartı yerine 'çalışır olma şartı' getirildi. Bu önemli bir
rahatlama ama bizim talebimiz sadece bu değil, aynı zamanda işsizlik
sigortasından yararlananların oranlarının artırılması gerekiyor." diye
konuştu.
Son dönemde özellikle bir kısım uluslararası çevrede
Türkiye'nin yeniden IMF ile anlaşma sağlaması yönünde düşünceler bulunduğunu
belirten Arslan, Hak-İş olarak buna kesinlikle karşı olduklarını açıkladı.
Konfederasyon olarak zamanında "IMF defol" diye
çok eylem yaptıklarını hatırlatan Arslan, "IMF'nin tekrar Türkiye'ye
gelmesini asla kabul etmiyoruz. Çünkü, IMF demek işsizlik demektir, IMF demek
zulüm demektir, daha çok fakirlik demektir." ifadesini kullandı.
KİT'lerdeki taşeron sorunu
Taşeron konusunda önemli bir başarı sağladıklarını ve 1
milyona yakın kişinin kadro sorununun çözüldüğünü kaydeden Arslan ancak hala
KİT'lerdeki 80-100 bin arasındaki çalışanın kadro sorununun çözülmediğini
bildirdi.
Mahmut Arslan, Ekonomik ve Sosyal Konsey'in bir an evvel
toplanarak, ekonomideki durumun konuşulması gerekliliğine vurgu yaparak,
işverenlere de bir çağrıda bulundu.
Arslan, "AK Parti iktidarı döneminde bugüne kadar gerçekten işverenlerimiz için çok sayıda düzenleme yapıldı. Teşvikler verildi, kaynaklar verildi, son krizi de bahane ederek, işverenlerin konkordato ilan ederek, işçilerin taleplerinden, işçilerin istihdamlarından kurtulma noktasında ciddi şikayetler geliyor. Samimi, iyi niyetli, gerçekten istihdamı koruyan, konkordato ilan etmek zorunda kalan, ödemelerini yapamayan işverenler için bir şey söylemiyorum. Devletimiz bunlara katkı sağlasın ama bunları istismar eden çok sayıda firmanın konkordato ilan ederek, hem işçilerin taleplerinden hem işçilerden kurtulmak hem de ücretlerini yeniden masaya yatırmak gibi beklentiler içinde olanlar var, bunlardan vazgeçilsin. Bunlar Türkiye'nin geleceğinde ciddi yaralar açılmasına sebebiyet verirler. Bu dönemlerde işverenlerin daha sağduyulu davranmaları gerekiyor, çalışanları ekmeğinden, aşından etmek gibi bir yaklaşımı asla kabul etmiyoruz." değerlendirmesini yaptı.