Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi
Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hülya Gökmen Özel, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, sağlıklı bir yaşamın ön koşullarından birinin doğru
beslenme alışkanlığı olduğunu söyledi.
Sağlıklı kiloya erişmek için uzman kontrolünde hareket
edilmesi ve kişiye özel bir programın hazırlanması gerektiğini belirten Özel,
son yıllarda "şok diyet" adı altında, kısa zamanda ağırlık kaybı
vaadinde bulunan popüler diyetlerin medyada sık sık yer aldığını ifade etti.
Özel, her kişinin cinsiyet, yaş ve boyuna özgü ideal vücut
ağırlığının korunmasının günlük enerji alımı ile harcaması arasındaki denkleme
bağlı olduğunu anlattı.
Yetişkin bir kişinin yeterli ve dengeli beslenmesi için
toplam enerjinin yüzde 55-60'ının karbonhidratlardan, yüzde 12-15'inin
proteinlerden ve yüzde 25-30'unun ise yağlardan sağlanması gerektiğini aktaran
Özel, popüler diyetlerde genel olarak tek bir besin ögesine odaklanarak bazı
besinlerin kısıtlanması ya da fazla alınmasının önerildiğini söyledi.
Yüksek protein ve yağ
tüketimi içeren diyetlere dikkat
Yüksek protein ve yağ tüketimini içeren ketojenik
diyetlerde, toplam yağ ve doymuş yağ alımının sağlık otoriterlerince belirlenen
önerilerden 2-2,5 kat daha yüksek olduğunu ifade eden Özel, şöyle konuştu:
"Yüksek protein ve yağ içeren diyetler, kardiyovasküler
hastalıklar, böbrek ve kemik eklem hastalıkları riskini artırır. Bunun yanında
karbonhidratlardan ciddi şekilde kısıtlı olmaları kişilerde halsizliğe neden
olur. Genel olarak ketojenik diyetlerin çok katı sınırlamalarının olması
kişilerin diyeti tamamlamalarını ve uzun vadede kullanımını zorlaştırır. Diyete
başlanılan ilk zamanlarda fazla miktarda ağırlık kaybı görülür ancak bunun
büyük birçoğunluğu vücuttan su kaybıyla gerçekleşir. Kaybedilen suyun yerine
konmaması baş ağrısı, cilt kuruluğu, hatta böbrek yetersizliğine neden
olabilir. Bu diyetlerde tam tahılların, sebze ve meyvelerin çok az bulunması
kabızlık şikayetine, uzun dönemde ise vitamin ve mineral yetersizliklerine
neden olur."
Prof. Dr. Özel, popüler diyetlerden biri olan detoks
diyetinin vücuttan toksinlerin temizlenmesini ve hızlı ağırlık kaybını
vadettiğini belirterek, "Ancak bilimsel gerçek toksinlerin vücuttan
atılmasını sağlayan sistemin karaciğer ve böbrekler gibi organlarımız olduğunu
göstermektedir." dedi.
Yalnızca sebze ve meyve sularıyla beslenilmesinin ihtiyaç
duyulan protein, yağ asitleri, bazı vitamin ve mineraller gibi birçok besin
ögesini karşılamadığını söyleyen Özel, "Detoks diyetleri, çok düşük enerji
içerikli olmaları nedeniyle kısa sürede ağırlık kaybı sağlasa bile bireyin
günlük yeme alışkanlıklarına dönmesi ile kaybedilen ağırlık kısa sürede
fazlasıyla geri alınır." bilgisini verdi.
Bir diğer popüler
diyet uygulamalarından aralıklı açlık diyetlerine ilişkin de Özel, şunları
belirtti:
"Haftanın beş günü enerji kısıtlaması yapmadan
beslenmeyi haftanın diğer iki günü çok düşük enerji alımını önermektedir.
Aralıklı açlık diyetlerinin bir diğer türü de ise günde yalnızca sekiz saat
beslenilmesi diğer on altı saatte besin alımının olmaması ilkesine
dayanmaktadır. Aralıklı açlık diyetlerinin ağırlık kaybını sağlamada etkili
olabileceği öne sürülse de bilimsel çalışmalar, aralıklı açlık diyetlerinin
enerjinin kısıtlandığı diğer diyetlerden bir üstünlüğü olmadığını göstermiştir.
Aralıklı açlık diyetleri uzun vadede birçok insan için sürdürülebilir olmamakla
birlikte yaş, sağlık durumu ya da yaşam tarzına bağlı uzun açlık durumunun olumsuz
etkileri de bulunmaktadır."
"Glutensiz diyet
sağlıklı kişilerde kullanılmamalı"
Prof. Dr. Özel, glutensiz diyetin ise buğday, çavdar, arpa
gibi tahılların diyetten çıkarılmasından oluştuğunu söyledi.
Glutensiz diyette birçok besinin tüketiminin
sınırlandırıldığını ve beslenme düzeninden çıkartıldığını ifade eden Özel,
"Yasaklanan besinlerden en önemlisi B grubu vitaminlerinin çoğunun temel
kaynağı olan tahıl gruplarıdır. Bu vitaminlerin yetersizliği bilişsel
performansı etkilemektedir. Ayrıca ekmek tüketiminin sınırlandırılmasıyla
doygunluğun sağlanmasında ve bağırsakların düzgün çalışmasında sorunlar
görülebilir. Glutensiz diyetin çölyaklı ve gluten hassasiyeti bulunan
hastalarda tedavinin bir parçası olduğu ancak sağlıklı kişilerde zayıflama
amacıyla kullanılmasının gerekli olmadığı ve glutensiz diyet uygulamasının
zayıflama üzerine etkili olabileceği iddiasını, besin duyarlılığı testleri
yapan ve glutensiz ürün pazarlayan firmaların başlatmış olabileceği unutulmamalıdır."
uyarısında bulundu.
Akdeniz diyeti ile
sağlıklı ağırlık kaybı
Sağlıklı beslenmek ve sağlıklı bir yaşam sürmek için 50'den
fazla besin ögesine gereksinim duyulduğunu belirten Özel, Bu besin ögelerinin
miktarının kişinin yaşına, cinsiyetine, vücut ağırlığına, boy uzunluğuna ve
hastalık durumuna bağlı değiştiğini anlattı.
Özel, herhangi bir besinin veya besin ögesinin diyetten
tamamen çıkarılması, aşırı miktarda kısıtlanması veya çok fazla tüketilmesinin
vücudun dengesini bozduğunu ve ileri dönemde sağlık sorunlarına yol açtığını
söyledi.
Yeterli, dengeli beslenme ve aktif bir yaşam ile ideal vücut
ağırlığına ulaşılması ve bunun devamlılığının sağlanmasının kısa vadede fazla
miktarda ağırlık kaybından çok daha önemli olduğunun altını çizen Özel, Akdeniz
diyeti gibi sebze, meyve, tam tahıl ve zeytinyağı tüketimine dayanan bir
beslenme ile hem ağırlık kaybının sağlanabildiğini hem de obezite, diyabet,
hipertansiyon, kalp hastalıkları gibi hastalıkların oluşumunun önlenebildiğini
söyledi.
Özel, "şok diyet, detoks diyetleri veya yalnızca
belirli besinlerin tüketildiği popüler diyetler yerine, kişinin cinsiyet, yaş,
sağlık durumu, beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzına göre beslenmesini ve
ayrıca düzenli egzersiz programını planlaması en doğrusudur." dedi.
Yoğun çalışma hayatına sahip kişilerin evde yemek hazırlamaya vakit bulamamalarının diyet yemek hizmetleri sektörünün gelişmesine neden olduğunu anlatan Özel, "Bu hizmetlerin diyetisyenler tarafından bireylerin günlük ihtiyaçları doğrultusunda planlanması ve yemeye hazır bir şekilde bireye ulaştırılması, sağlıklı besinlere ulaşımı kolaylaştırmaktadır." diye konuştu.