Malum çok sıcak bir yerel seçim atmosferinden geçmekteyiz.
İzmir’de sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nden meclis üyeleri ile birlikte 2 bine yakın başvuru var.
Hangi ilçeye bakarsanız bakın; CHP ve Ak Partiden en az 10’ar kişi belediye başkan aday adayı..
Doğal olarak böyle zamanlarda aday enflasyonuyla birlikte bir vaat enflasyonu başlıyor.
Temel çıkış noktaları da genelde şu oluyor; Genel Merkez beni aday olarak tercih etmeli çünkü…
İşte o ‘çünkü’den sonra gelen bölüm çok önemli…
Bir ilçeyi yönetmeye talip olduysanız,
Mutlaka o ilçeye dair gerçekçi, samimi, tutarlı ve yapılabilir bir hayalleriniz olmalı…
Önce Genel Başkanı yarın aday olarak isminiz açıklandığında da o ilçede yaşayan halkı ikna edecek, tekrar ediyorum, samimi ve gerçekçi projeleriniz olmalı…
Hayallerinizin büyüklüğü, belediyelerin bütçelerinden daha büyük olmalı…
Mevcut bütçelerle yapılabilecekleri yapmak, bir kente iyilik yapmak anlamına gelmiyor.
Burada birkaç şey çok önemli…
Bir o kentin potansiyelini iyi saptamak,
İki kentin ihtiyaçlarını bir aciliyet ve hakkaniyet sıralamasına tabi tutmak
Üç, kentin potansiyelini hayata geçirecek kaynakları buluşturmak
Dört, bu projeleri ve hayalleri makul bir sürede yapıp vatandaşın hizmetine sunacak ciddiyetiniz olmalı…
Yoksa, yarın aday gösterilirsiniz, vatandaş da diyelim ki inandı ve sizi seçti.
Bir bakmışsınız 5 yıl göz açıp kapayana kadar geçmiş…
O zaman siz de bugün bazı belediye başkanlarının yaptığı gibi giderayak bir sürü temel atarsınız,
Gösterişli temel atma törenleri yaparsınız,
Ama ne siz ne de vatandaş o projenin hayata geçeceğinden asla emin olamaz.
O yüzden 5 yıl sonra temelini atacağınız projelerle değil, 5 yıl sonra açılışını yapacağınız projelerle vatandaşın önüne çıkın.