Malum; 24 Ocak Türkiye’nin yetiştirdiği ender araştırmacı gazetecilerden Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü… Tabi aynı zamanda karanlık bir suikasta kurban giden Gaffar Okkan’ın da katledildiği gün olarak tarihe not düşülen gün…
Karanlık odaklar Mumcu’nun canına 1993 yılında kast ettiler, Okkan’ın canınaysa 2001 yılında…
Aslında tetiği çeken o karanlık ellerin hedefi ne Okkan, ne de Mumcu idi… Aslında doğrudan Türkiye’yi hedef almışlardı ve Türkiye’yi vurmanın, canını yakmanın en iyi yolu olarak bu isimleri seçmişlerdi.
Biri araştırmacı gazeteciydi, diğeri Türkiye’nin kara deliği, kanayan yarası Diyarbakır’ın Emniyet Müdürüydü…
Tam da böyle bir zamanda Buca Belediyesi’nin çok anlamlı bir etkinliği gözüme çarptı. Uğur Mumcu’nun değerli kızı Özge Mumcu, babasını anlatacaktı.
Bu fırsat kaçmaz diye düşündüm; fırsat derken elbette gazetecilik mesleği açısından bir fırsat... Böyle tarihi bir ismi, mesleğimizin çok önemli bir duayenini öz kızından dinlemek benim için bir fırsattı… Öbür taraftan bir Türkiye gerçeği; bir dram… Bir kızdan duymak isteyebileceğiniz en son şey; babasının ölümünü size anlatmasıdır.
Mumcu’yu; her şeye rağmen gülen ve umuda sımsıkı sarılan Özge’den dinlemek bir ayrıcalıktı. Bir taraftan Özge’nin her cümlesini tek tek hafızama yazmaya çalışırken, diğer yandan kafamda bozuk bir plak takılmış gibi söyleşi boyunca hep aynı cümle dönüp durdu: Keşke bıraksalar da kızlar babalarıyla büyüse…
11 yaşında daha kokusuna doyulmadan hunharca katledilen bir babanın kızı olmak Allahım kimbilir nasıl bir yüktü...
Sanırım bu dünyada bir kızın en doğal, en insani, en temel hakkı babasıyla büyümek istemektir. En dokunulmaz hakkı budur… Ama siz hangi karanlık düşünceleriniz uğruna nice Özgeleri babasız bırakıyorsunuz. Size bu hakkı kim veriyor.
Dilerim bu ülke hangi düşünceden, hangi görüşten olursa olsun bir daha hiçbir kızı babasız bırakmaz ve elbette erkek kız ayrımı yapmadan hiçbir çocuğu da…
Ortaokulda, lisede hatta üniversitede Türkiye’nin jeopolitik konumunu çok önemli olduğu anlatıldığında, biz hep ‘ne olacak, fakirlikle, cehaletle, yoklukla savaşan bir ülkenin hangi jeopolitiği olacak, ne önemi olacak’ diye içimizden geçirirdik.
Derslerin verdiği bıkkınlıkla çoğu öğrencide eminim aynı şeyleri düşünür o derslerde…
Ama bu acı deneyimler bize gösterdi ki ister anlayalım, ister anlamayalım Türkiye çok önemli bir jeopolitik konuma sahiptir ve Türkiye üzerinde emeli olan çok sayıda karanlık odak, inanılmaz bir hırsla, doymayan bir iştahla bu ülkeye saldırmaktadırlar. İşte Uğur Mumcu da, Gaffar Okkan da Hrant Dink de diğer tüm faili malum veya meçhul cinayetlerin kurbanları da bu aşağılık iştahın önünde engel oldukları için yok edilmişlerdir.
Özge Mumcu söyleşisi çok anlamlıydı. Bu etkinliğe ev sahipliği yapan Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina’ya; o gün söyleşiyi büyük bir dikkatle izleyen herkes adına teşekkür ederim.
Ve Özge, ağzına-yüreğine sağlık, bir kere daha anladım ki bir babayı en güzel kızı anlatır...