Bugün 2-6 Mart tarihlerinde Fuar İzmir’de düzenlenecek Uluslararası İzmir Mobilya Fuarı – Modeko için Gaziemir Sarnıç’taydık…
Basın toplantısı için neden Sarnıç’taki bir iş oteli seçildi pek anlam veremesem de aslında güzel gelişmeler oldu diyemesem de en azından güzel gelişmelerin esintisini hissettik.
Konu mobilya olunca doğal olarak fuar lansmanı yani tanıtımı da ya Karabağlar’da ya da Kısıkköy’deki mobilya kentinde olur diye düşünenlerdenim.
Çünkü, kenti yönetenlerin mutlaka görmesini istediğim bazı yerler var. Bunların başında da Karabağlar geliyor. Sözünü edeceğim şey, Karabağlar’ın kentsel sorunları değil. O başka bir yazı konusu olur. Ancak Türkiye’ye mobilyacılığı öğreten Karabağlar’daki sanayinin, içler acısı halini yazmak üzerime bir görevdi. Bugün o görevimi yerine getireyim.
Çoğu İzmirli’nin de benim gibi yolu düşmüştür. Oto sanayisi ile iç içe yürüyen bir mobilya üretim sanayisi var Karabağlar’da… Tabi sanayi bölgesi denilince öyle ucu bucağı belli olan, sınırları ve bir bütünlüğü olan bir bölgeden söz etmiyorum.
İnsanlar cadde ve sokaklarına girdiğinde ‘Burası harbiden İzmir mi’ diye sorguladıkları Karabağlar’ın diğer yüzünden söz ediyorum.
Sokaklarının darlığını mı desek, olmayan kaldırımları mı, yollarındaki çukurları mı, doğal olarak üretim alanı olduğu için giren-çıkan kamyonların, ticari araçların daracık cadde ve sokaklarda çektiği eziyeti mi, çevre kirliliğini mi; hangi yönüyle bakarsanız bakın, İzmir’e asla benzemeyen bir üretim bölgesinden söz ediyorum.
Bugün doğal olarak Modeko’nun tanıtım toplantısında bu sorunlar da dile getirildi. Türkiye’ye mobilyacılığı öğreten İzmir’in ne acıdır ki bugün Türkiye’nin mobilya ihtiyacının ancak yüzde 5’ini karşıladığı gerçeği yüzümüze çarpıldı.
Karabağlar’daki mobilya üretim bölgesi kadar olmasa da benzer bir keşmekeş Işıkkent’teki ayakkabıcılar sitesinde de yaşanıyor. Onu da iki hafta önce yine bir fuar tanıtım toplantısı sayesinde bizzat gördük.
Sevindirici olan ise kenti ve ticareti yönetenlerin bu sorunların en azından farkında olduğunu öğrenmiş olduk.
Mobilya sektörü temsilcilerinin şikayetlerini dinleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bu konuda çalışma yaptıklarını sanırım ilk kez dile getirdi.
İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener ile birlikte hem mobilya üreticileri hem de ayakkabı üreticileri için yer baktıklarını, hatta birkaç yer belirlediklerini ve yer seçimi konusunda karar verme aşamasına geldiklerini açıkladı.
Bunu duyduğuma çok sevindim.
Gerek Ayakkabıcılar Sitesinin gerekse Karabağlar’daki mobilya üreticilerinin yoğunlaştığı sanayi bölgesinin halleri perişan… İnsana yakışır bir çalışma ortamı zaten yok.
Ki biz daha bu koşulları insani hale getireceğiz, sonra da önce Ankara veya İnegöl ile ya da mobilya da başını alıp yürümüş Kayseri ile rekabet edeceğiz. Sonra da dünya pazarına bakıp, global ringe çıkmanın hesaplarını yapacağız.
Tabi, Türkiye koşullarında hem mobilyacılar için hem de ayakkabıcılar için iki yeni sanayi bölgesi bulmak, buralarda alt yapı yatırımlarını tamamlamak, üreticileri bu yeni bölgelere taşımak, orda üretimi yeniden şahlandırmak bildiğiniz gibi hem kolay değil hem de büyük maliyetler ve uzun zaman dilimleri ister.
Dolayısıyla İzmir yeni bir mobilyacılar organize sanayi bölgesi ile ayakkabıcılar organize sanayi bölgesine kavuşana kadar hem Karabağlar’da hem de Işıkkent’te yapılması gerekenler var.
Hiçbir şey yapılamıyorsa bile en azından yollar asfaltlanıp, kaldırımlara çeki düzen verilebilir, trafik akışı düzenlenebilir, kafesi, restoranı gibi sosyal yaşamın zorunlu gerekleri, çağdaş bir çizgiye çekilebilir.
Şunu unutmamak gerekir ki üreteni mutlu olmayan bir toplumda hiç kimsenin mutluluğu istikrarlı olmaz.