Bugünlerde demokrasi nöbeti tutulan meydanlara gidip selfie çekmek, altına yaldızlı laflar yazarak paylaşmak çok moda oldu.
Tabi bunun üzerinden hemen bir ötekileştirme, hasımlaştırma hareketi patlak verdi. Herkes bir birini FETÖ'cü olmakla itham etmeye başladı.
İşin garip tarafı Ak Parti teşkilatları içinde bu giderek yıkıcı bir hal almaya başladı.
Kim FETÖ'cü, kim değil?
İşte bu noktada bence sağlam bir kriter var. Hiç kendinizi yormayın...
F16'lar ve helikopterler havadayken, tanklar kışlaların dışındaykan kimler meydanlardaydı, kimler evde televizyon başında aksiyon filmi izler gibi bu ülkenin kader savaşanı daha doğrusu ikinci Kurtuluş Savaşını izledi. Kimler 'böyle darbe mi olur' diye dalga geçti. Bence esas kriter bu...
O gece henüz nerelerin bombalanacağını bilmeden, sokağa attıysanız kendinizi, 'ABD canlı bomba uyarısı yaptı, eve dön' diyen yakınlarınıza 'bu gece meydanda olmazsak, bir daha ne çıkacak bir meydanımız olacak ne de meydana çıkacak bir yüzümüz kalacak' dediysen; eleştirmeye, sağa sola sen FETÖ'cüsün demeye hakkın var. Ki zaten o gece o meydanları dolduranların hiç böyle bir derdi de yok.
Onlar önce şaka zannettiler, sonra Başbakan Binali Yıldırım'ın ardından da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk açıklamalarını duyar duymaz olayın vehametini anladılar, dönüp eşlerinin, ağlamaklı gözlerle açıklama bekleyen çocuklarının gözlerinin içine baktılar; sonra da 'sonu ne olursa olsun bu gece ya meydanlar bizim olacak, ya da bir daha o gözlerdeki korku hiç silinmeyecek' diyerek kendilerini sokaklara attılar.
Kimse yanına bir çakı dahi almadı, kimse markete, bankamatiğe koşmadı. Yollar kapalıydı, her yerde trafik durmuştu. İnsanlar gelmekte olan felaketi görmüş bir yandan dualar okurken diğer yandan yan-tali yollar bularak bir şekilde meydanlara ulaşmaya çalıştılar.
Ulaşanlar bir birine moral verdi. Ulaşanlar valilik ve emniyet binalarını kontrol ettiler. Nöbet tutan üç-beş polise 'içerde sorun var mı, halkı içeriye davet edelim mi' diye sordular.
Bir yandan 'Ya Allah Bismillah Allahu Ekber' dediler, bir yandan ellerindeki bayrakları salladılar. Doğrusunu istersen ilk gece ortada çok bayrak da yoktu, çünkü kimsenin bayrak almayı düşünecek kadar vakti de olmamıştı.
İnsanlar birbirine mesaj attılar, wattssap grupları kurup bir birini cesaretlendirdiler. Korkmayın biz meydandayız, siz de gelin dediler.
Arada bir tıkanan caddelerin ortasına terk ettikleri araçlarına dönüp, radyoyu açtılar. Ankara'da, İstanbul'da hayırlı bir haber var mı diye kulak kabarttılar.
Kimi bozkurt işareti yaptı, kimi Rabia işareti yaptı kiminin hiç işaret yaparak deneyimi yoktu, sadece ruhuyla bedeniyle oradaydı. Sloganlar atıldı, tepkiler dile getirildi, sloganlar sustuğunda ise dudaklar hemen mırıl mırıl dualar okudu, ayetler okumaya koyuldu.
Kimi şehirler şanslıydı, asker veya onları masum halkın üstüne kurşun yağdırmaya talimatlandıran FETÖ teröristleri meydanlara ulaşamadı. Örneğin, tanklar, askeri öğrenciler, askerler, zırhlı araçlar, donanma gemileri İzmir'e, Konak Meydanı'na ulaşamadı.
Ama o hainlerin ulaştığı meydanlar da vardı.
Cebinde çakı dahi olmayan halkın üstüne helikopterlerden bombalar, kurşunlar yağdı. Tanklar çim ezer gibi insanları ezip geçti. Allah'ım, Mehmet Akif görse, Asım'ın neseli o gün oralardaydı. Kurtuluş Savaşı şehitleri o gün oralardaydı. Çanakkale'de ölümün üstünü üstüne atılanlar o gün oralardaydı. Yemin edebilirim üstünden neredeyse 100 yıl geçmiş ama oradaki insanlar Çanakkale'dekilerle aynı ruhu taşıyorlardı. Ve onlar bizim gibi sadece slogan atmadılar, sadece Ayet-el Kürsi okumadılar. Öldüler... Ölenleri görmelerine rağmen yine de geri adım atmadılar, ölümün üstünü üstüne yürüdüler.
Bence bu ülkenin birliğine, beraberliğine inanan kim varsa, ideolojisi her ne olursa olsun, sosyal tabanı neresi olursa olsun; lütfen bölmeyin, lütfen ötekileştirmeyin. Bildiğiniz ne varsa, uygun bir zamanda gidip devletin ilgili birimleri ile paylaşın.
FETÖ'nün en azılı teröristi dahi karşınıza çıksa, lütfen muhattap olmayın, lütfen tartışmayın, kavga etmeyin; sadece her Türk vatandaşı gibi 155'i arayın, ya da en yakın polis karakoluna, savcıya gidip, ülkenizin bekası için faydalı bir bilgiye sahipseniz onu paylaşın ve dönüp evinize gelin.
Sosyal medyada birbirini FETÖ'cü diye suçlayanlar, bilinki sadece FETÖ fitnecisine hizmet ediyorsunuz. Görüyürsunuz ki hain çete en büyük gücünü sinsilikten ve hileden alıyor.
Muhtemelen bu darbe girişimine bizzat katılanlar dahi olayı sulandırmak, gerçekleri ters yüz etmek için büyük bir iftira kampanyası başlatacaklardır. Devleti ayakta tutan kurumlarda kimsenin kimseye güveni kalmasın diye her türlü fitne ve fesadı çevireceklerdir.
FETÖ çetesinin en büyük operasyonları algı üzerine yaptığını bilenler bu tuzaklara düşmeyeceklerdir. Lütfen, en ufak bir bilgiye sahip olanlar, ülkenin bekası, kendi çoluk-çocuğunun geleceği, huzuru için gidip bunu devletin ilgili birimleri ile paylaşıp, gönül huzuru içinde evlerine dönsünler.
İlla sosyal medyada bir şey paylaşacaksanız, çoluk çocuğunuzla bulunduğunuz meydanda bir fotoğraf çekip paylaşın, altına da 'lütfen siz de gelin, bu ülke hepimizin, hepimiz ortak bir kaderin mensuplarıyız' diye yazın...
Saygılarımla