Aylardır CHP ve Ak Parti Genel Başkanları düzeyinde tartışılan, karşılıklı sataşma ve polemik konusu olan bir Dünya Bankası kredisi konusu var.
Depremzedelerin ucuz kredi ihtiyacını karşılayacağı belirtilen ve bir türlü sonuçlanmayan kredi ile ilgili o kadar tezat görüşler ortaya konuluyor ki, kimse işin özünü anlamış değil.
Malum CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile birlikte doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrı yaptı. ‘2 aydır önünde duruyor, artık imzala’ dedi.
Ak Parti bir çok yetkili ağızdan ortada böyle bir kredinin olmadığını varsa da Cumhurbaşkanın önüne gelecek kadar olgunlaşmış ve imza atılmış bir kredi anlaşmasının olmadığını açıkladı.
340 milyon dolarlık kredi var mıydı, yok muydu?
Dünya Bankası böyle bir krediye imza atmış mıydı?
Ak Parti İzmir Milletvekili Meclise soru önergesi verdi, dedi ki, böyle bir kredi anlaşması yapılmış mı, Cumhurbaşkanı’na sunulmuş mu? Ne zaman Dünya Bankası ile böyle bir anlaşma yapıldı, hangi tarihte onay için Cumhurbaşkanına gönderildi.
İlk ses Dünya Bankasından geldi. Dünya Bankası imzalanmış böyle bir kredinin olmadığını ancak gündemlerinde böyle bir kredi konusunun yer aldığını açıkladı.
Derken geçen hafta sürpriz bir şekilde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer yanına Başkanvekili Mustafa Özuslu ile CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’i de alarak Ak Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli’yi ziyaret etti.
Basına açıklama ziyaretin ardından yapıldı. Adını saydığımız tüm isimlerin huzurunda ve Ak Partili yöneticilerin de kalabalık bir şekilde katıldığı Ak Parti İzmir İl Başkanlığı önündeki açıklamada Tunç Bey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünde onay bekleyen bir kredi anlaşmasının olmadığını söyledi, yetmedi Ak Parti İl Başkanı Sürekli de bunun altını çizdi.
Aslında tam olarak kredinin tüm kapsamı ve nerede takıldığı, Soyer’in CHP İl Başkanı İle birlikte Ak Partili Sürekli ile ne konuştuğu, ne talep ettiği açıklanmadı.
İş böyle olunca, olan biten ve açıklananlardan bir miktar daha fazlasını duyan, bilen basın mensubu olarak bazı şeyleri yazmak farz oldu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kişisel ilişkilerini de kullanarak Dünya Bankası ile düşük faizli ve 5 yıl ödemesiz bir kredi için ilk uzlaşmayı sağladı.
Ancak Dünya Bankası, sadece Tunç Soyer’in ya da İzmir Büyükşehir Belediyesinin oluru ile yetinmedi. Dedi ki, krediyi veririm ama Hazine garantisi isterim.
İşte sorun o noktada başladı. Hazine Bakanlığı, nereye ve nasıl harcandığına karışamayacağı bir kredinin yükü altına girmek istemiyor.
Anladığım kadarıyla Başkan Tunç Soyer, partisinin Genel Başkanı’nı da devreye sokarak Hazine Bakanlığını bu konuda kamuoyu önünde sıkıştırmak istedi. Bunu da Cumhurbaşkanı’nı işe dahil ederek yaptılar ki, baskı sonuç versin.
Buraya kadar her şey normal gibi… Klasik iktidar – muhalefet çekişmesi gibi görünüyor.
Ancak dahası var aslında…
Ak Partiden bazı duyumlar aldım. Önemli isimlerden…
Ak Parti tarafının bir kuşkusu var.
Mealen diyorlar ki, bu krediye Hazine kefil olacak, ancak gelecek paranın nasıl ve nerede kullanılacağına hükümet müdahil olamayacak.
Bu kredi depremzedelere de doğrudan kullandırılmayacak. Geriye bir şık kalıyor.
Bu kredinin İzmir Büyükşehir Belediyesinin kentsel dönüşüm projelerine “İZBETON” üzerinden kullandırılması…
Zira Büyükşehir Belediyesinin kentsel dönüşümü İzbeton üzerinden yapmak istediği, İzbeton’un bu konuda yapılan ihalelere katıldığı ve ihale kazandığı biliniyor.
İşte bu nokta önemli…
Zira Ak Partinin Büyükşehir Meclis Grubu daha yakın zamanda mecliste nerdeyse bir saat İzbeton’u eleştiri konusu yapmış, İzbeton’un bütçe kullanım şeklini, borçlarını, borçlarını ödeme yöntemine ilişkin bazı dedikoduları gündeme getirmişti.
Büyükşehir Meclisinde eşine çok az rastlanır bir şekilde bir belediye bürokratı ismi verilerek uzun uzun eleştirilmişti.
Yani buradan anlıyoruz ki Ak Parti İzmir Grubu, İzbeton konusunda çok iyi düşüncelere sahip değil.
İşte tüm bu atışmalar yaşanırken, Dünya Bankası’nın depremzedelere vereceği kredi Ak Parti tarafından engelleniyor söylemleri alt mesaj olarak verilirken, Ak Partili oldukça yetkili bir isimden şu cümle döküldü: “Ak Parti Hazine garantisi ile alınacak bir kredi ile İzbeton’un borçlarının tasfiye edilmesine razı olmaz”.
Ben bütün bunlardan şunu çıkardım; Ak Parti bu alınacak kredinin nerede ve ne şekilde kullanılacağını bilmek istiyor.
Bu kredinin İzbeton üzerinden kullanılmasından da rahatsız. Belli ki Ak Parti, bu kredinin depremzedenin derdine çare olma ihtimalini düşük, İzbeton’un kendi operasyonlarında kullanmasını güçlü bir ihtimal olarak görüyor.
Bu kadar anlaşılmaz bir şekilde süren tartışmaya ışık tutar diye arka planda kulağıma çalınanları yazayım dedim. Yanlış varsa yetkililerin şeffaf ve anlaşılabilir açıklamalarına hepiniz gibi ben de açığım.
Gerçek şu ki, İzmir’de 30 Ekim’in mağduriyetleri tüm ağırlığı ile devam ediyor, depremzedeler için özellikle de orta ve az hasarlı binaların sahipleri için acil çözüm şart.
Ama bu sürecin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şeffaflıkta yürütülmesi de hayati derecede önemli…
Mevlüt bey sayenizde vatandaş ta birşeyler öğreniyor şeffaflıktan söz ediliyordu bunu yapsınlar bir de birkaç gün önce bu konu ile ilgili mimarlar odası başkanının bir açıklaması vardı. Hey İBB tavrınızı ortaya koyun artık ak koyun kara koyun belli olsun bütün İzmir artık konunun netleşmesini bekliyor.
Bize ne kardeşim CHP'li Büyükşehir Belediyesinden ,ya da AKP nin buna engel olmasından. Belediye krediyi oya çevirmek, Akp de buna mani olmak istiyor. Bıktık sizin saçma sapan didişmelerinizden. AKP krediyi Belediyenin almasından rahatsızsa , Çevre Bakanlığı vasıtasıyla kendisi alsın da depremzedelerin sorunu çözülsün . Ama bu da iktidarın işine gelmiyor çünkü mevcut durum CHP Belediyesini beceriksizmiş gibi gösteriyor ve bu durum iktidarın tam da istediği şey. Ey iktidar ve Ana muhalefet sizler depremzedelerin geleceğini hiç düşünmüyorsunuz ama İzmir halkı sizin geleceğinizi çok iyi düşünüyor. Bilesiniz.