Bilmem farkında mısınız; artık sosyal medyada, gazetelerde, televizyonlarda gördüğümüz, okuduğumuz pek çok şeye inanmıyoruz. Öyle ‘eskiden de öyleydi’ falan demeyin…
Hepimiz bunun farkındayız. Artık algı operasyonu diye bir kavram var ve maalesef bir toplumu bir arada tutan en önemli değer olan dürüstlük, şeffaflık sizlere ömür.
Algı operasyonları belki yeni keşfedilmedi, hep vardı ama onu hayatımıza bir siyaset tarzı olarak, bu kadar çirkef bir şekilde sokan FETÖ oldu.
Hepimiz çok sonradan öğrendik ki FETÖ, bizzat kendisi bir algı operasyonuydu; 40 yıllık bir yalandı.
İnsanları Allah’la, peygamberle, gözyaşı ile kandırdı. Samimiyeti de, inancı da yalandı.
Halkın önünde ‘ben o peygamberin kıtmiriyim-köpeğiyim’ derken, aslında kendisini kainat imamı olarak görüyor ve müritlerine, kendisini bu şekilde kabul ettiriyordu. Bu ülkenin insanları için olmadık fedakarlıklar yaptıklarını söylerken, bu ülkeye ait herşeyi elinden almanın hesabını kitabını yapıyorlardı.
Daha ilk gününden beri hayatımızda algı operasyonları ile giren FETÖ, çok şükür ki, bize en büyük darbesini indirmeden o gafletten uyandık. Aslında o darbeyi indirdi de 243 şehit, onu canlarıyla savuşturdu.
FETÖ belki kendisi büyük bir tehlike olmaktan çıktı ama maalesef, algı operasyonlarını kalıcı bir şekilde hayatımıza soktu. Artık halkla ilişkiler uzmanları, PR’cılar, siyasi danışmanlar hepsi bu yalana sarılmış durumdalar.
Durup bir düşünün, hangi partinin veya hangi siyasetçinin söylediğine gözü kapalı inanabiliyoruz.
Maalesef, artık siyasi partiler de büyük firmalar da hatta her birimiz kendi çapımızda algı operasyonları ile muhatap olduğumuz herkese yalan söylüyoruz.
Bu ne kadar korkunç bir şey biliyor musunuz?
Bir toplumda hiç kimsenin söylediğine inanmayacak bir duruma gelmek, zifiri karanlıkta yaşamak demektir.
Bir toplumun temeline dinamit koymak demektir.
Lütfen gelin iş işten geçmeden bu yanlıştan dönelim. Özellikle siyasi partiler, halka doğru bilgiyi ulaştırmakla yükümlü gazeteler, televizyonlar, gazeteciler…
Şu algı yönetimi denilen tuzağa düşmeyin… Tanıtım yapmayı, halkla ilişkileri; yalanlarla olmayanı varmış gibi göstermekle karıştırmayın…
Ben bu ülkede bir şey duyduğumda, duyduğum şeyin içinde bir gıdım da olsa doğruluk bulunduğunu bileyim isterim.