Türkiye'de kime sorsanız bilir ki İzmir farklı bir kimliktir, özgün bir markadır.
Özlenendir, özel olandır, güzel hissettirendir.
İzmirli olmaktan dolayı gocunun, rahatsızlık hisseden yoktur.
İzmir'in siyasi tercihlerini beğenmeyen insanlar bile İzmirli olmaktan asla şikayet etmezler.
Yakın zamada İzmirli başkanlarla birlikte bir Çanakkale macerası yaşadık. Çanakkale'den Yalova'ya geçeceğim için kendi aracımla gitmeyi tercih ettim, işin gerçeği programı da kaçırdım.
Çanakkale iskelesinde ancak kısa bir süre karşılaşabildik. Elbette haberi takip ettik, neler yapıldı neler söylendi bunları öğrendik.
İzmir, Kaz Dağlarındaki o iç acıtan ağaç katlimamına, doğa talanına belki dur diyemedi ama topyekün bir şerh koydu.
Dikkat çekti.
Hatta Türkiye'nin veya dünyanın herhangi bir noktasında olup da içi cız eden insanlara tercüman oldu.
Bence İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in, İl Başkanı Deniz Yücel'in, neredeyse tüm ilçe belediye ve ilçe örgüt başkanları ile yaptığı bu çıkış çok anlamlıydı.
Doğal olarak çok kısa bir anına şahitlik yapabildiğim bu etkinliğin ardından Yalova'ya geçtim.
Bir konu çok dikkatimi çekti, Çanakkale ile Bursa arasında karayolu üzerindeki her tabelada mutlaka bir İzmir yönlendirmesi var :)
Belki İstanbul ve Bursa'dan daha fazla İzmir'i görüyorsunuz. Hatta Bursa'nın şehir merkezinde de ilginç bir şekilde her yol tabelasında İzmir'e bir yönlendirme de görürsünüz... Her yol İzmir'e çıkar mesajı mı, bilemedim :)
İkinci bir tespitimi yaptıktan sonra esas konuya döneceğim.
Bursa'da hem navigasyon hem de kentteki tüm yol tabelaları sizi ücretli otoyola yönlendiriyor. Bursa şehir merkezini çok iyi tanımıyorsanız, eski yolu bulup oradan gelmeniz neredeyse imkansız.
Kötü olan tarafı ne?
İstanbul ile İzmir arasını 3.5 saate indirdiği belirtilen yolun sadece tek yön ücreti 250 lirayı aşıyor.
Yani özetle bu yol orta halli vatandaşın kullanacağı bir yol değil. Dar gelirli vatandaş için ise tam bir tuzak olur. Aman ha diyeyim. Geçen yıl köprü ile birlikte 90 lira tutan ücreti 16. gün gidip ödediğimde cebimden astronomik bir rakam çıkmıştı.
Hele ki bugün için 250 lirayı aşan o ücreti olur da unutursanız, ödeyeceğiniz rakam bin liranın altında olmaz... Uyarmış olayım. İlk günden beri aynı şeyi söylüyorum, yol medeniyettir, ticarettir, sosyalleşmedir, kardeşleşmedir vs. vs. vs...
Ancak, özel sektöre yaptırılan Osmangazi Köprüsü ile İstanbul -İzmir otoyolu, yapılan sözleşme içeriği dolayısıyla, korkunç bir hatadır. O sözleşmede asla Türk milletinin çıkarları gözetilmemiştir. O sözleşmeye imza atanları Tayyip Bey sorgulamayacak olursa bile tarih af etmeyecektir.
Neyse uzadı konu farkındayım. İzmir duruşuna değinecektim.
İzmir duruşu, her işin detayında, çaktırılmadan yapılan haksızlıkları fark etmek ve buna göre tavır geliştirmektir.
Standart bir matematikle baktığınızda fark edilmeyen haksızlıklara, yanlışlara, art niyetlere; bunları sezip karşı durmaktır.
İzmirli, sırf politik bir duruş olsun diye belli şeylere standart olarak karşı durmuyor. Bir çok insanın yıllar sonra fark edeceği bazı yanlışlara, belki de fark dahi etmeden içgüdüsel olarak karşı durmaktır.
İzmirli de bilir bu ülkenin o Kaz Dağlarındaki altına ihtiyacı olduğunu ama o milyonlarca ağacın katledilmiş görüntüsüne başka türlü tepki veremez. Çünkü o görüntü; gerekçesi ne kadar haklı olursa olsun hiç bir insan yüreğine hoş gelmez. Beyniniz ikna olsa bile yüreğinizi yakar. İşte İzmir duruşu tam olarak burada ortaya çıkar. Der ki, arkadaş matematiğiniz, formülleriniz, gerekçeleriniz doğru olabilir ama bu yapılanın vicdanı, yürekleri inciten bir yönü var. Sanki burada yürekleri de incitmeden gidilebilecek bir yol daha var!