Ülke olarak yüreğimizin çokça yandığı bir dönemden geçiyoruz. Biri bitmeden burnumuzun direğini sızlatan başka bir acı ile test ediliyoruz!
O zaman en son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; yazımın başlığında bir rakam var, Türkiye 79 milyon insandan oluşuyor.
Eğer terörle, katliamla bir yere varmayı düşünenler varsa-ki var; bizi öldürerek bitiremezler. Buna gücü yetecek bir terör örgütü yok, buna gücü yetecek bir dünya devleti de yok.
Dolayısıyla bizim terörden ve terörü bir terbiye aracı olarak kullanan dünyanın aktör ülkelerinden bir korkumuz yok. Bizi yenemeyeceklerini onlar da çok iyi biliyorlar.
Ama işte tam da bu noktada şeytani akılları devreye giriyor: bizi yine bizle vurmanın hal çaresini arıyorlar.
Buldukları yöntem çok yeni değil, daha önce bir çok milleti bu tuzağa düşürdüler. Çok milletler birbirine düşüp, yabancı düşmana gerek kalmadan, kendilerini ve geleceklerini yok ettiler.
Türkiye, bu tuzağa düşmeyecektir, çünkü bize bu oyunu yeni oynamıyorlar. Türkiye bu oyunu çok izledi. Türkiye, bu tuzağa çok düştü ve artık dersini aldı.
SAVAŞTAYIZ BU BÖYLE BİLİNE!
Türkiye uzun zamandır adı konulmamış bir savaştadır. Bunu her birimizin böyle bilmesi şart.
Türkiye bir savaşta ve her birimiz bunun farkında olarak yaşamalıyız. Aksi taktirde terörün katlettiği insanlara karşı ciddi bir vebalin altındayız.
Önlemlerimizi almalıyız, uyanık olmalıyız. Saldırıya uğrayan ünlü kulüp, eğer uyanmış olsaydı, Türkiye’nin savaşta olduğunu algılasaydı, kapısında 8-10 tane güvenlik görevlisi olurdu. Farklı senaryolara göre hazırlanmış farklı güvenlik sistemleri bulunurdu.
Elbette böyle hunharca bir saldırıya hedef olacağını bilmiyordu, bilse önlemini alacaktı.
İşte benim de söylemek istediğim bu, her birimiz o ünlü kulüp gibiyiz. Ülkemizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri görmezden geliyoruz. Önlem almak için illa böyle can yakıcı bir musibet beklememeliyiz.
Türkiye, bütün bunların üstesinden gelecektir. Ama devletimiz bunun üstesinden gelene kadar, hepimize düşen önemli sorumluluklar var.