Yerel seçime yönelik değerlendirmelerimize Seferihisar ile devam edelim.
Neden Seferihisar?
Seferihisar çok önemli...
Çünkü Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, hep 'İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı' titri ile anılan biri...
Hemde öyle dün bugün değil,
Neredeyse son 8 yıldır o etiket hep var.
Kim çıkardı o etiketi, kim yaşatıyor, orası meçhul.
Ancak ne zaman büyükşehir mevzusu açılsa, CHP'li siyasetçiler, 'Soyer'in şansı büyük' diye söze giriyorlar.
En büyük gerekçe de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yakınlığı gösteriliyor.
Peki bu nasıl bir yakınlık?
Bildiğimiz en bariz örneği, Kılıçdaroğlu'nun İzmir'de kalmak durumunda olması halinde, İzmir'deki bilindik otelleri değil Tunç Soyer'in işlettiği otelde kalması...
Gerçi mülkü Seferihisar Belediyesine ait olan o oteli Başkan Soyer sattı ama hala işletmesi onda mı onu da bilmiyorum.
Neyse konu da bu değil zaten...
Tunç Başkan'ın da gerek yurt dışı ilişkileri, eğitimi, kariyeri, yabancı dil bilgisi gibi niteliklerinden dolayı kendini Büyükşehir Belediye Başkanlığına yakıştırdığını bilenlerdenim.
Hatta söz buraya kadar gelmişken, rakipleri bir ara Başkan Soyer'in bilmem kaçıncı kez yurt dışına çıktığını belirterek, halkın parasının bu şekilde çar-çur edildiğini dahi yazıp çizmişlerdi.
Peki bu göl o mayayı tutar mı?
Bence çok zor!
Ama niyahayet tercih CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na ait...
Onun kararını da ben değil İzmirli puanlayacak.
Peki olurda Soyer Büyükşehir Belediye Başkan Adayı gösterilirse ne olur?
Bence İzmir'in ana muhalefeti yani Ak Parti'nin eline çok güçlü bir koz geçer.
Zira önceki dönem Ak Parti İlçe Başkanı Hamit Nişancı görev süresince hep aynı eleştiriyi yaptı.
Adaylığı halinde Soyer'in de karşısına çıkacak en büyük hendikap bu olacak.
Nişancı ne diyordu, "Tunç Soyer, Seferihisar'ın yaklaşık 500 milyonluk arsa ve gayrimenkulünü sattı."
Ha olurda yarın Büyükşehir'e aday olursa, rakiplerinin kullanacağı argüman belli:
"Soyer, Seferihisar'ı sattı bitirdi, şimdi sıra İzmir'e geldi".
Gerçi Hamit Nişancı'nın o etkili muhalefeti de işe yaramadı, çünkü Soyer'den önce kendi partisi Nişancı'yı siyasi arenadan çekti.
Neyse dönelim konumuza...
Seferihisar'ı sattı tanımlaması bana ait değil.
Soyer'in hem Ak Partili hem de kendi partisindeki rakiplerinin çekinmeden her ortamda kullandıkları cümledir.
Bu iddia ne kadar doğru bilemem...
Ama bildiğim şey şu; gerçekten de Soyer en fazla belediye mülkelerinin satışı ve yurt dışı gezileri ile eleştirildi.
Bunun doğruluğunu ya Soyer, satış rakamları üzerinden aynı ölçekteki ilçeleri karşılaştırarak verir, der ki 'bu benimle ilgili kara propagandadır'.
Yada aynı işlemi rakipleri yapar ve kamuoyuna iddialarını somut veriler üzerinden ispat ederler. Bu işi biz onlara bırakalım.
Bu konuda hangi taraftan açıklama gelirse, sayfalarımız emirlerine amadedir.
Ama bildiğim bir konu varsa o da Soyer ile Büyükşehir Başkanlığı hayali arasında epey engebelli bir mesafe var.
Son dönemlerde dikkat çekecek şekilde Başkan Soyer'in eşi de gündeme geliyor.
Ama Neptün hanım bilinçli bir kampanya ile kamuoyuna tanıtılıyor.
Hemde basın bültenleri Belediyenin Basın Birimi üzerinden servis ediliyor.
Tabi yerel seçimlerin hemen öncesinde yoğunlaşan bu tanıtım haberleri, haklı olarak başkanın rakiplerinin dikkatinden kaçmıyor.
Onlar da soruyor, 'Soyer, bir şekilde Büyükşehir adaylığı gerçekleşirse, Seferihisar'ı da yabancıya kaptırmamak için eşini mi yarışa hazırlıyor?'.