Başkanlık sistemi ile arzulanan şey, siyasetin üzerindeki statükonun ebediyen çökertilmesiydi.
Türkiye Cumhuriyeti’nde Ak Parti iktidarına kadar ortalama her 15 ayda bir hükümetler değişmiştir. İstatistikler ortada, isteyen bakabilir.
Halkın, cumhuriyet ve demokrasinin gereği bu ülkeyi yönetmesi için seçtiği iktidarlar, ortalama 15 ay iktidar olmuş gibi görünüyor ama aslında hiçbir zaman muktedir olamıyorlardı.
Türkiye’de iktidar hep görünmez ellerdeydi.
Her türlü başarısızlığın, istikrarsızlığın, ekonomik krizin, terörün faturası ömrü 15 ay olan ancak muktedir olmayan iktidarlara ödettiriliyor, oysa gerçekte bütün bunlara neden olan kararları ise o gizli statüko temsilcileri veriyordu.
Başkanlık sistemini isimler üzerinden tartışmak çok yanlış, esas olan şey şu:
Başkanlık sistemi ile işte bu statükoya son verildi.
Bunun yansımalarını önümüzdeki dönemde göreceğiz.
ANCAK
Hala varlığını sürdüren başka statükolar var.
Bence şimdi onları tartışmanın tam zamanı…
Ticaret ve sanayi odalarında, borsa ve esnaf odalarında veya bunlar gibi yarı kamusal kurumlarda; 20-30 hatta 40 yıldır başkanlık yapanlar var.
Başkanlık süreleri Kanuni Sultan Süleyman’ı bile kıskandırır.
Alın size gerçek bir statüko…
Bence bu durum demokrasinin ruhuna 180 derece zıt.
Siyaset gibi her kurumda değişimin önü açık olmalı.
Rekabete şans tanınmalı,
Kurumlar yenilenmeli, genç isimlerle kan tazelemeli…
Her şeyden önce son sözü kurumların gerçek sahibi olan üyeler söylemeli…
Öyle göstermelik falan değil.
İzmir Ticaret Odası Meclis Üyesi ve İzmir Müteahhitler Federasyonu Başkanı Necip Nasır, geçenlerde bu konuda müthiş bir teklif yaptı.
Bence başta iktidar olmak üzere siyasetiyle sivil toplum kuruluşlarıyla herkes bu öneriyi birkaç kez dikkat ederek okumalı.
Ön yargılara kapılmadan, sözü kimin söylediğine dahi bakılmadan, sözün özüne dikkat edilmeli.
Özü çok doğru…
Bu ülkede siyasetin üzerindeki statüko gölgesini kaldırıyorsun da neden Sanayi ve Ticaret Odalarının, borsaların, esnaf odalarının, sivil toplum örgütlerinin üzerinden kaldırmıyorsun…
Bence tam zamanı, madem demokrasinin ruhu bunu gerektirir, hadi bir statükoya daha elveda diyelim.
Nasıl sandıkta son sözü halk söylüyorsa, oda ve borsaların seçimlerinde de son sözü üyeler söylesin.
Göreceksiniz ki, bu değişim Türkiye’nin ticaret hayatına ciddi bir yenileme getirecek. Rekabetin önünü açarak, hak eden yöneticilerin, bu kurumları hak ettiği yere taşımasına imkan sağlayacak.
Yıllarını İzmir Ticaret Odası’na veren ve uzun yıllardır da değişimi zorlayan isimlerden biri olan Necip Nasır, seçim yöntemini de önermiş.
Diyor ki, oda, borsa ve benzer yarı kamusal kurumların seçimlerinde iki sandık kurulsun;
Yeni sistemde Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde olacağı gibi,
Yerel yönetim seçimlerinde belediye başkanı ve meclis üyeleri için olduğu gibi…
Bu seçimlerde nasıl başkanı doğrudan seçmen seçiyorsa; oda, borsa ve benzer kurumların da seçimlerinde başkanı doğrudan üyeler seçmeli…
Nasır, “Seçilen başkan yönetim kurulunu meclis üyelerinden seçebildiği gibi odaya üye iş dünyasının duayen, CEO veya yöneticilerinden de seçebilmeli” diyor.
Hükümet, eğer statükoyu bu ülkeden temelli göndermeye kararlıysa, bence bu öneriyi çok iyi değerlendirmeli…
Türkiye, bir 4 yıl daha kaybetmeden, yaklaşan oda ve borsa seçimlerine demokratik bir sistemle gitmeli…