İletişim bilimi bazı sihirli kelimelerin şifresini çözmek için iyi ki var. Toplum içinde zamanla aşınarak, kulağımıza yanlış gelen ve yerleşen bazı kavramlar bulunuyor. Bunlardan biri de ego kelimesi.
Pek çok değerli akademik çalışma egonun anlamını açıklasa da hala sosyal medyada ve dilimizde yanlış bir anlam içeriyor.Ben ise bu kelimenin iletişim ayağını sunmak istiyorum size ve bu iletinin doğru yüklemesini.
Bir örnekle açıklayalım…
Benim bir sandviçim var. Karşımda da sandviçime bakan, aç olma olasılığı olan bir çocuk: “Aman bakarsa baksın, bu benim sandviçim, ben yiyeceğim”. Bu durum id egoyu tanımlıyor.
Yine aynı senaryo. Sandviç elimde karşımda yine o çocuk: “Ben sandviçimi onunla paylaşırım, yarısını o yer , yarısını ben. Ben de doyarım, o da“. Bu egoyu tanımlıyor.
Aynı senaryo üçüncü ve son defa . “Ben bu sandviçi yemesem de olur, hepsini o yesin”.
İşte bu da süper ego..
Ego , benlik demektir. Üçe ayrılır. İd Ego alt benliği, ego benliği ve süper ego üst benliği tanımlar. Dediğim gibi biz iletişimcilere, kelimenin anlamı ve doğru kullanımı hakkında bilgi vermek düşer. Gerisi işin uzmanlarını, psikoloji biliminin yetkililerini kapsar.
Ego, ünlü Freud amcamız tarafından kişiliğin parçaları olarak ifade edilmiş uzunnn uzun yıllar önce. Ama hala hem de gazetelerde “ Egolu sanatçı şu sözleri söyledi “, “Davranışları ile egosu olduğu görülen yazar…” ve benzeri aktarımların yer aldığını görüyoruz. Olumsuz bir kavram olarak ulaşıyor bireylere…
Oysa bizlere insanı değerlerimizi hatırlatan ego lazım…
Süper egoya sahip olmak ise, bir hediye, bir lütuf, insan-ı kamil olma yolunda büyük bir adım. İd egodan arınmak ise gerekli ve şart. Varlığımızın, hem kendimize hem topluma faydası ve mutluluğu için..
İletişim Eğitmeni
Uzm. Şenay Öztemel