Metro, çift yönlü iletişimin en etkin gözlem alanlarından biri benim için
Yer veriş vermeyiş selamlaşma selamlaşmama, oturuş şekli bazı bireylerin sen oturmasan da olur kalk istersen şekli : )
Son cümlem ile ilgili gelişmeler var , kurallar geldiği için.
Kurallar cümle seyrine de getirilir mi ne derseniz
Haydi bir örnekten çıkıp beraber düşünelim
Ufak bir sosyal deney yapalım
Geçtiğimiz günlerde işyerine metro ile giderken genç bir bireyin iletişimini okuma şansım oldu.
Genç metroda tanıdığı iki kişi ile karşılaştı
Nasılsın diye sordu. Daha sonra annesini kardeşini sormaya devam etti.
Sonra diğer kişiye aynı soruları yönlendirdi .
Altı nasılsın cümlesi etti bu.
Sesi gür neşeli ve netti.
Yanımda oturan bir anne yaşanan bu diyaloga hafif bir küçümsemeyle güldü.
Çocuğu da ona sordu : “Neden güldün”
Anne şöyle dedi: “Soruyor hep, ona güldüm”
Kod gitti yerleşti.
Büyük edinimler ve bireysel farkındalıklar yaşamazsa, 20 yıl sonra belki baba olduğunda çocuğuna böyle bir diyalog görse vereceği cevap da gelişmiş oldu
Bilim kurgu filmlerinde ışınlanan obje ve insanlara gitmeye gerek yok
Çocuğun zihninde ışınlama islemi başarıyla tamamlanmış oldu
Filmi tam buradan başa sarsak
Anne şöyle dedi : “Ne kadar saygılı ve görgülü sevdiklerinin nasıl olduğunu öğrenmek istiyor”
Hep diyoruz ya biz iletişimciler topluma kavramlara inmeden önce, içsel iletişimi inşa etmeliyiz..
Sonra toplumsal iletişim ardından kamusal iletişim gelebilsin diye..
Adam Sandler’in “Click” filmi gerçek olsaydı ancak bir kumanda ile filmi başa sarıp istediğimiz yerleri istediğimiz şekilde yaşayabilirdik
Gerçek dünyada ise biz bunu kelimelerle başarıyoruz..
Kelimelerin içini doldurmak, bizim kendimizi ne kadar doldurduğumuzla ilgili
Ama elimde bir kumanda olsun bugün dediğim anlar da yok değil hani : )
Güzel anneler güzel insanlar ..
Kelimeleriniz sorulara verdiğiniz cevaplar tüme varım yapalım hadi geleceği oluşturuyor
Gelecekteki çekmecenize kelimelerle güzel giysiler yerleştirmek mümkün
En önemlisi sizin ne giyeceğiniz çünkü..
Harika bir örnekleme ❤