Bizim Anadolu kültüründe evin reisi babadır. Eve eskiden babalar para getirir, analarda aş yapar, aile ortamı oluşurdu. Şimdi ise değişen yeni dünya düzeni ile evin reisi hem anne hem de baba çünkü geçinmek o kadar zor ki! Bir ailede tek maaşla çalışıp evi geçindirmek eskide kaldı. Artık bir eve çift maaş girse de geçinemiyorsunuz.
Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan bir Türk vatandaşı iseniz gerçekten geçinmek çok ama çok zor. Artık ekmek aslanın ağzında değil midesin de!
Neden mi?
Sebebi çok basit Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyetini şuan da padişahlık pardon! Cumhur ittifakı (başkanlığı) pardon! Külliye sistemi ile yönetildiği için, anayasanın değiştirilemez maddelerinin sürekli değiştirilmesi ve ülkenin vatandaşının refahı değil de külliyenin rahatlığı için mücadele eden bir ‘Cumhur Padişahımız olduğu için AÇIZ. AÇ!
İki ay önce çocuğum dişinden rahatsızlandı. Hastaneye götürdüm. ACİLDEN! Çocuğun kanal tedavisi olması gerekiyor ve ENDODONTİ ilgileniyor. 182’den veya MHRS den randevu alın dediler, tedavi etmeden ilaç yazarak gönderdiler. İlacı kullandık. İki ay boyunca saat 15.55 ve 16.05 arası arayın randevu alın dediler. Abartmıyorum 2 aydır arıyorum. Ama sürekli “randevu bulunmamaktadır” diye söylendiğinden hiçbir şekilde randevu alamıyorsunuz. Sonuç geç kalınmış işlemler veya hasta mağduriyeti, boş hastaneler. Evet hastanelerde sıra yok artık! Çünkü hastanelerde ne doktor var ne de hasta… Hastalar da randevu alamadığı için gidemiyor. Bir de özel hastanelere bakayım dedim. Bir de ne göreyim, Suriyeli vatandaşlar çok rahat ve memnun bir şekilde muayenelerini olabiliyorlar. Biz ise hastane masrafını ödeyecek maddi imkanımız olmadığı için tedavi olamadık.
Ben bu ülkenin vatandaşı olarak, hem devlet hastanesinde randevu alamayarak muayene olamayacağım hem de cebimde özel hastane masrafını karşılayacak param olmayacak. Ben her şekilde mağdur olacağım. Kusura bakmayın ama bu ülkede vatandaşın seçimi ile gelen Cumhurbaşkanına o zaman hesap sorarsın. Ne oluyor benim vergilerime ve imkanlarıma diye! Vatandaşın refahı ve huzuru için yapılması gereken işlemlerin bir an evvel yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Gelelim ikinci konuya, her yerde ve her şeyde artan zamlar iki günde bir yapılan zamlar. 4250 TL verilen asgari ücret ile biberin 52 TL, patatesin 40 TL, yağın 300 TL vs. olmasıyla alım gücü o kadar düştü ki! Soğan ekmek olsa yeriz devri bile bitti. Soğan ekmek bile çok pahalı, bırakın beslenmeyi artık karın doyurmak çok zor oldu.
Bir yemek yaparken yağ, soğan, salça temel malzemesidir. Bunları koymadan aş yapamazsınız. Un olmadan ne olacak. Biz vatandaş olarak artık meyve yiyemez olduk. Beslenemiyoruz. Burada ki açlık ve tokluk sınırını belki siz farkında değilsiniz. Sarayda 4 kişinin yiyeceğini 1 kişi yerken, diyebileceğim tek bir şey var.
“Tok, açın halinden anlamaz” Evet maalesef anlamıyorsunuz!
İnsanlar açken hırsızlık, gasp ve yolsuzluğa yöneldi. Bunlar suç oranının yükselmesine ve mağduriyetlere yol açtı. Hiç mi gözükmüyor acaba suç oranlarının sebepleri ve sonuçları.
Siz inanmıyorsunuz reis ama bu vatandaşın halini anlamak için lütfen aylık 150 bin 300 bin TL maaş alan personelinizin cebine asgari ücret olarak verilen 4250 TL’yi verin ve bir ay geçinmeleri için imkan sağlayın bakalım geçinebilecekler mi?
Şuan Rize’de kafamıza fırlattığını çay bile demiyle dem oldu, gem oldu. Ocağa konmaz oldu. Çay peynir ekmek fakirin yongasıydı. Şimdi o bile lüks oldu.
Demokrasi ve laiklik maalesef çok uzaklaştı. Amerikalının bile Mustafa Kemal ATATÜRK’ün imzasını taşıyan ürünler kullanması her yerde anması ama bu ülkede bir tek “ATATÜRK HATIRA ORMANI” isminin kalmaması, Andımız ile büyüyen gençleriz biz, bizden sonra ki nesilde ‘ANDIMIZ’ı bilmeli ve okumalı. Öncelikle, ‘Kurtuluş savaşını’ ve ‘Çanakkale savaşını’ önemini çocuklara benimsetmemiz gerekir. Bu ülke 100 yıl önceki halinden daha kötü durumda bunu görmek için saraydan dışarı çıkıp bakmanız yeterli.
Ayrıca; vatandaş tarih boyunca bu kadar hakaret görmemiştir bir Cumhurbaşkanı tarafından. Kadınların ‘ped’ kullanımından, içilen sigara ve alkol pardon sizin deyiminizle ‘sulu’ dan, kültür sanattan, konserden, eğlenceden, gezmeden sosyal aktivitelerden, giyim kuşama kadar, düşünce özgürlüğünden her şeyden mahrum kalmak ve cezalandırılmak. Köle politikası ile bu ülkeyi bir yere kadar idare edersiniz. Sonrası malum hiçbir padişah koltuğunda kalmadı.
Harika bir yazi olmus elinize saglik. Halkin durumunu dile getirmissiniz. Bu serzenislerin buyuyerek artmasini istiyoruz. Microdan macroya herkesin duyarli olmasi lazim. Cunku ayni geminin icersindeyiz. Kaleminize kuvvet.