Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet
Erdöl, Sağlık Bilimleri Üniversitesi öğrencileri tarafından düzenlenen
"Organ ve Doku Transplantasyonu Öğrenci Çalıştayı"nda yaptığı
konuşmada, organ nakli konusunda Türkiye'nin önemli aşamalar kaydettiğini
söyledi.
Organ naklinin başarısı için en önemli etkenin, yetişmiş
insan kaynağı olduğunu ifade eden Erdöl, "Bunu da iftiharla söyleyebilirim
ki dünyadaki en önemli insan gücüne sahibiz. Türkiye karaciğer, böbrek
naklinde, canlıdan yapılan nakillerde dünyada söz sahibi bir ülke. Dünyanın pek
çok ülkesinden Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya ve Malatya'ya gelip eğitim
alıyorlar. Dünyada organ nakli konusunda bir markayız" diye konuştu.
Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Eyüp Kahveci de organ nakliyle ilgili klinik bir uygulamanı sağlık hizmetine sunulabilmesi için sağlık sisteminin belli bir seviyede olması ve arka planının hukuksal, organizasyon, idari ve sağlık politikaları yönüyle desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
or
Kahveci, konuyla ilgili sorunların tüm ülkelerde aşağı
yukarı benzer olduğunu ifade ederek, bunları; bekleme listeleri, organ
bağışıyla ilgili sınırlamalar ve teknik kapasite yetersizliği olarak sıraladı.
Kahveci, "Şu anda dünyada 1,5 milyona yakın insan organ nakli bekleme
listelerinde ve uygun bir organla hayata dönmeyi bekliyor. Ama temin edilen
organlar oldukça sınırlı ve maalesef talebi karşılamıyor, makas giderek artıyor.
Bu ciddi bir sorun" dedi.
Türkiye'de karaciğer ve böbrek nakli uygulamalarının
başarılı bir şekilde yapıldığına işaret eden Kahveci, şöyle devam etti:
"Avrupa'da kısıtlı organ kaynaklarını artırmak için
yasal değişiklik çalışmaları var. 2020'de İngiltere'nin tamamında varsayılmış
rıza sistemine geçiyor. Doğuştan herkes artık organ bağışçısı kabul edilecek.
İstemeyenler gidip kaydını yaptıracak. Birçok Avrupa ülkesi de bu tür yasal
düzenlemeleri yapıyor. Türkiye'de bilgilendirilmiş rıza sistemine göre organ
bağışı işliyor. Bu bizim sınırlandırıcı faktörlerimizden bir tanesi. Türkiye'de
de bu konuda yasal değişikliğin neler getireceğini tartışmamız ve daha fazla
organ temin etmemiz bekleme listelerindeki hastalar açısından hayati önem
taşıyor."
Geçen yıl Türkiye'de tüm yoğun bakım ünitelerinde, 2 bin 200
beyin ölümü tespiti yapıldığını belirten Kahveci, "Organ nakli
koordinatörleri 2 bin 200 vakanın ailesiyle görüşme yaptı. Yüzde 27'si
organlarını bağışlamış. Bu seneki güncel rakamlar da yüzde 27. Yüzde 30 bandını
bir türlü aşamıyoruz" bilgisini verdi.
Kahveci, Türkiye'nin canlı donör aktivitesinde, karaciğer ve böbrek naklinde dünyada önemli bir noktada olduğunu da sözlerine ekledi.