2 Mayıs ve 22 Kasım
2011 tarihlerinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik olarak
gerçekleştirilen operasyonlar, gözaltı süreçleri, tutuklamak, yıllar süren
duruşmalar ve 6 yılın sonunda gelen beraat kararı, tarihe "not
düşmek" amacıyla kitaplaştırıldı. Uzun süre sonra bir "FETÖ
kumpası" olduğu anlaşılan ve bu operasyonları başlatan, yürüten,
sorgulamaları yapan, gözaltı ve tutuklama kararlarını verenlerin büyük
bölümünün FETÖ soruşturması kapsamında yargılanıp hüküm giydiği dava sürecinin
anlatıldığı kitabın en önemli bölümleri, savcılı k mütalaası ve mahkemenin
gerekçeli kararı oldu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanıp basılan 279 sayfalık yayına ilham kaynağı olan, Başkan Aziz Kocaoğlu'nun, beraat kararının verildiği 27 Şubat 2017 tarihinde yaptığı açıklama oldu. Başkan Kocaoğlu o gün, "Savcının mütalaası ders niteliğinde. Yargılanmamızın ne kadar boş, ne kadar yanlı olduğu, bir yetkili savcı ve mahkeme üyeleri tarafından tarihe not düşülerek ilan edildi. Bu karar hem belediye başkanlarımıza hem belediye personeline icraat yaparken çok büyük destek olacak. O yüzden bunun bir ‘başucu kitabı’ olması lazım. Bu karar Türk belediyecilik tarihinin önünü açacak , hem bürokratları hem de başkanları cesaretli karar vermeye yöneltecektir diye düşünüyorum. Yargılama süreci boyunca bana ve belediye personelime sahip çıkan tüm hemşerilerime teşekkür ediyorum. Bir yeldi geçti, tabii ki deldi geçti. Ama takılmamak gerekiyor. Süngeri çekip aldığımız derslere bakalım. Önemli olan kente hizmet etmek” demişti.
Çete iddiası nasıl çöktü?
2 Mayıs 2011 sabahı
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne düzenlenen operasyonla gün yüzüne çıkan ancak
tohumlarının bu tarihten bir yıl önce atılmaya başlandığı anlaşılan
"kumpas" davası, 27 Şubat 2017 günü İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
verdiği beraat kararıyla son buldu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz
Kocaoğlu ile birlikte 130 sanık, soruşturma kapsamında öne sürülen 15'i
ihaleye fesat karıştırmak suçuna ilişkin 24 ayrı eylemin tamamından da aklandı.
Aklananlar arasında, mide kanseri teşhisine rağmen tahliye edilmeyen ve
cezaevinde vefat eden tiyatrocu Alaattin Erarslan da vardı.
Mahkeme, Savcı Zafer
Sercan Yetişer’in 26 sayfalık mütalaasının ardından verdiği kararla, “çete”
iddiasını tümüyle ortadan kaldırdı. Savcı Zafer Sercan Yetişer'in hazırladığı
mütalaa, sadece Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve çoğunluğunu belediye
çalışanlarının oluşturduğu 130 sanığı aklamakla kalmadı; soruşturma aşamasından
itibaren davada rol alan emniyet ve yargı mensuplarının hukuk dışı tutumlarını
da tüm detaylarıyla gözler önüne serdi.
"Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur" ilkesinden hareketle "hukuka aykırı delillere dayandırılmış bilirkişi raporlarına itibar edilmesi mümkün değildir" diyen Savcı, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün bulunmadığını da açıkça ifade etti.
Başkan'dan başkanlara..
Kitabın dağıtımına
özellikle belediye başkanlarından başlanmasını isteyen İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, onlar için kitapla birlikte dağıtılmak
üzere bir de mektup yazdı. Başkan mektubunda şu ifadelere yer verdi:
"2011 yılında
yapılan iki ayrı operasyonu, cezaevlerine yollanan bürokratlarımızı ve ardından
yıllarca devam eden mahkeme sürecini çok iyi hatırladığınıza eminim. 'Çıkar
amaçlı suç örgütü kurmak, kurulan örgütün faaliyetleri kapsamında ihaleye fesat
karıştırmak, belgede sahtecilik, kurumu zarara uğratmak, rüşvet, tehdit, görevi
kötüye kullanmak' gibi haksız ithamlarla 'özel yetkili cumhuriyet savcılığı'
tarafından başlatılan bu operasyonların 'kumpas' olduğu sonunda ortaya çıktı.
Bizim için son derece utanç verici suçlamaların hepsi düştü. 129 sanığın hepsi
beraat etti. Ama tam 6 sene sonra.. 2017 yılında..
Biz istedik ki,
Türkiye'nin en önemli belediyelerinden birinin başına gelenler, yani bizim
yaşadıklarımız; vergi denetmeni ve müfettiş ablukası, ortaya atılan iddialar,
onlara verilen yanıtlar, sunulan belgeler, peşpeşe gelen operasyonlar,
nezarethane ve cezaevi süreçleri, sonu gelmeyen duruşmalar, savunmalar,
savcının mütalaası ve mahkemenin gerekçeli kararı; bunların hepsi için tarihe
bir 'not' düşelim. Düşelim ki, ülkemizde böylesine yüz karası kumpaslar bir daha
yaşanmasın.
Bu yayının, siz
değerli belediye başkanlarımızın 'baş ucu kitabı' olacağına, satır satır okuyup
önemli dersler çıkaracağınıza eminim.
Unutmayın: Adalet
göğün direğidir, yıkılırsa gökyüzü yerinde durmaz.
Adalet kavramının hep baştacı olduğu bir ülkede yaşayabilmek dileğiyle.."