Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs
(Covid-19) pandemisi nedeniyle evde geçirilen süreye bağlı olarak artan hijyen
ihtiyacı, su tüketimini yüzde 30 artırdı.
Enerji kaynaklarının israf edilmeden, yerinde ve verimli kullanılması
konusunda farkındalık ve bilinç oluşturmak amacıyla her yıl ocak ayının ikinci
haftasının “Enerji Tasarrufu Haftası” olarak kutlandığını ifade eden Ege
Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr.
Dinçer Ayaz, en önemli enerji kaynaklarından olan su tüketimi konusunda
ortaöğretim 5 ve 6’ncı sınıf öğrencilerinde farkındalık yaratmak ve
bilinçlendirme sağlamak amacıyla hazırlanan sosyal sorumluluk projesi ile ilgili
bilgi verdi.
Su kaynaklarının kıt olmasının tüm canlılar için büyük bir
risk oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Ayaz, “Artan nüfus ve büyüyen
ekonomilerle birlikte su krizinden etkilenen ülke sayısı her geçen gün
artmaktadır. Türkiye, aşırı sıcaklıklara sahip ‘yarı kurak’ bir bölgede yer
alıyor. Türkiye’ye düşen ortalama yağış miktarı 643 mm ile dünya ortalamasının
oldukça altında bulunuyor. 2015 yılında
bin 422 metreküp olarak hesaplanan kişi başına düşen su miktarı, 2017 yılı
itibariyle bin 386 metreküp olarak hesaplandı. Dünyadaki diğer ülkeler
incelendiğinde Türkiye, kişi başına kullanılabilir su miktarı açısından su
sıkıntısı çeken ülkelerden biri olarak göze çarpıyor. Tatlı su kaynakları gezegenimiz üzerindeki su
kaynaklarının sadece yüzde 2,5’ini oluşturuyor. Bütün canlılar için vazgeçilmez
bir kaynak olan su, yaşamsal önem taşıyan bir değer. Artan nüfusun
ihtiyaçlarını karşılamak için suya olan talep de her geçen gün büyüyecek. Ancak
veriler, suya yönelik talep artışının, nüfus artışından daha hızlı olduğunu
ortaya koyuyor” diye konuştu.
“Türkiye, ‘su fakiri’
olma yolunda ilerliyor”
Türkiye’nin sanılanın aksine su zengini bir ülke olmadığını
ifade eden Prof. Dr. Ayaz, “Artan nüfusu, gelişen ekonomisi ve büyüyen
kentleriyle Türkiye, ‘su fakiri’ olma yolunda ilerliyor. Küresel iklim
değişikliğinin etkileri, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nda en
çok kuraklık, su kıtlığı, tarımsal verim kaybı, tarım ve turizm gelirlerinin
düşmesi, orman yangınlarının artması ve biyolojik çeşitlilik kaybı şeklinde
ortaya çıkmaktadır. Son 25 yıl içinde Akdeniz Havzası’nda yağışların yüzde 20
oranında azaldığı saptanmıştır. İçinde bulunduğumuz pandemi döneminde ise su
tüketimi, Covid-19 sürecinde daha uzun süre evde kalınması, hijyen ve temizlik
gibi ihtiyaçların artması gibi sebeplerden dolayı yüzde 30 arttı. Bu nedenle
hayata geçirdiğimiz sosyal sorumluk projesi ile ortaöğretim 5 ve 6. sınıf
öğrencilerinde bilinçli su tüketimi konusunda farkındalık yaratmayı ve
bilinçlendirme sağlamayı amaçlıyoruz. Pandemi koşullarında çevrimiçi yaptığımız
eğitimlerin içeriklerini de bu duruma uygun şekilde hazırladık. Proje
kapsamında hedef kitle olarak ortaöğretim 5 ve 6. sınıf öğrencileri seçildi.
Ortaöğretim 5 ve 6. sınıf öğrencileri, 11-12 yaş gurubunu oluşturuyor. Bu yaş gurubu çevreye karşı duyarlılık
geliştirilmesi ve birey olarak kendi başına bir davranış için harekete
geçmeleri söz konusu olması nedeniyle belirlendi. Geleceğin liderleri olarak
çocuklarımızın bu dönemde çevre duyarlılığı ve çevre bilgisi ile yetişmesi
aslında geleceğimizin şekillendirilmesi olacaktır. Bu proje kapsamında
verilecek eğitimler ile çocukların su kullanımları konusunda bilinçli bireyler
olma yolunda atacakları adımlar ile sürdürülebilir bir çıktı elde
edebileceğimizi düşünüyoruz” dedi.