Çiğdem CANPOLAT /
ÖNCÜŞEHİR – Bu yıl 7’nci kez düzenlenen İzmir İş Günleri’nin açılışı bugün
online olarak gerçekleşti. Tema olarak “Ticaret ve Lojistik Ekseninde Döngüsel
Ekonomi ve Yeşil Mutabakat” konusunun işleneceği 7. İzmir İş Günleri’nde, sanayi politikalarında ve ticaretin genelinde
yapılacak dönüşümlerin, iklim krizi ile
birlikte daha büyük bir önem kazanmasıyla birlikte konuyla ilgili farkındalığın
artırılmasını amaçlanıyor. Bu kapsamda
İzmir İş Günleri Toplantıları’nda bu yıl döngüsel ekonomi, yeşil kalkınma,
iklim değişikliği, AB Yeşil Mutabakatı gibi önemli konularla ilgili küresel ve
yerel eğilimler hakkında fikir alış verişi yapılacak.
Panelin açılış konuşmalarını İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Tunç Soyer ve İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger yaparken, Türkiye
Cumhuriyet Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Azerbaycan Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı
Mikayil Cabbarov, Endonezya Cumhuriyeti
Ticaret Bakanı Muhammad Lutfı, Hollanda Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği
Bakanı Tom De Brujın, Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter
Szıjjarto, Arnavutluk Cumhuriyeti Maliye ve Ekonomi Bakan Yardımcısı Besart
Kadıa, Sırbistan Ticaret, Turizm ve Telekomünikasyon Bakanlığı Devlet Sekreteri
Stevan Nıkčevıć ve Katar Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Sultan Bin
Rashid Al-Khater'da panelde konuşmalarını gerçekleştiren isimler arasında yer
aldı.
SOYER: BELKİ DE
PANDEMİDEN DE TEHLİKELİSİ İKLİM KRİZİ…
7. İzmir İş Günleri’nin açılış konuşmasını yapan İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal
Atatürk, fuarı Türkiye’nin gelecek planlarının hayata geçirmek için kurdu. İEF’in
varlık sebebi Türkiye’mizin ekonomik geleceğini güvence altına almaktır. Hepimizin
bildiği üzere ticari fuarcılık yılla içinde çok değişti. Uluslararası İzmir İş
Günleri bu değişimle uyumlu zaman ruhuna uygun adım oldu. 6 yıl önce İBB ve
İZFAŞ’ın öncü bir bakış açısıyla hayata geçirdiği bu ticari girişim sayesinde birçok
ülke Ticaret Bakanı seviyesinde bir araya geldi. İzmir İş Günleri’nde şimdiye
kadar yüz ülkeden bin 500 katılımcı yer aldı. Milyarlarca dolarlık iş
bağlantısı imzalandı ancak gerek İzmir İş Günler gerek İEF gerekse de İzmir’in
misyonu insanları bir araya getirmekten çok daha öteye gidiyor. Öncülerin kenti
İzmir’in küresel sorunlara çözüm üretmek gibi bir sorumluluğu daha var. Bu
küresel sorunların en büyüğü belki de pandemiden de tehlikelisi iklim krizi son
yıllarda bilim insanları, tarihçiler ve düşünürler yeni bir çağın aralandığını
ifade ediyor. Türümüzün hem kendi geleceğini belirleyeceği hem de yer kürenin
kaderini belirleyeceği bir çağa adım atıyoruz. İklim krizi içinde bulunduğumuz
bu yeni çağın odağında yer alıyor. Zaman çocuklarımızı ve yeryüzünü paylaştığımız
tüm canlıları düşünerek adım atma zamanı. İşte 7. İzmir İş Günleri de tam bu
noktada devreye giriyor. En büyük ticari ortağımız olan Avrupa Birliği, 2019
yılında açıkladığı yeşil mutabakatla tarihinin en büyük adımlarından birini
attı. 2050 yılında iklim nötr olan dünyanın ilk ve tek kıtası olma hedefinin
ortaya koydu. Bu karar ulaşımdan tarıma kadar tüm sektörlerde yapmamız gereken
bazı radikal değişimleri tarif ediyor. Yeşil mutabakat hiçbir şeyin atık
olmadığını, bir sektörün çıktısının diğerini beslediği, ekonominin tıpkı doğadaki
ekosistemler gibi döngüsel olduğunu bir çerçeve çiziyor. İnsanlık ekonomiyi
ekolojiden ayırdığı dönemlerin sonuna geldi. Ekoloji ve ekonomi arasındaki ilişkiyi
sadece bir ses benzerliğinin çok ötesinde bir uyum yaratmak mecburiyetinde”
dedi.
“İKLİM KRİZİ
GERÇEKTİR, YEŞİL MUTABAKATTA EKONOMİMİZ GELECEĞİDİR”
Geleceğin ekonomisinin ekoloji le bir arada büyüyebileceğini
ifade eden Soyer, “7. Uluslararası İzmir İş Günleri’nin insanlık için hem yeni
ama hem de son derece kadim olan bu düşüncelerin somut adımlarını ortaya koymak
için önemli bir fırsat. İklim krizi yüzünden küresel ticaret değişmek zorunda
bu konu öncü olmakta Türkiye Cumhuriyeti’nin yarattığı ilk uluslararası marka
olan İEF’e düşüyor. Neden mi? Çünkü İzmir binlerce yıllık liman ve ticaret
kenti. Tarihi boyunca çok sayıda felaket yaşamış. Fakat İzmir bütün bu felaketlere
rağmen tekrara ayağa kalkarak Ege’nin ve Akdeniz’in en önemli limanlarından
biri kalmayı başarmış. Bu başarını nedenlerinin arasında şehrimizin geçmişinden
bugüne uzanan doğayla uyumu ve kendisini var en temel kaynakları koruyacak
gelişmesi yer alıyor. 8 ülkeden bakan ve bakan yardımcısı düzeyinde
katılımcının odluğu Uluslararası İzmir İş Günleri’nin 7. de iklim kiriz ve
pandeminin dünyasında yeni ekonomik paradigmalar tartışılacak. 6 oturumda birçok
kurum başkanı ve uzmanları yer aldığı oturumumuz iki gün sürecek. Bugün aramıza
katılarak onur kaynağımız olan başta Ticaret Bakanımıza ve tüm konuklarımıza
şükranlarımızı sunmak isterim. Emeği geçen tüm kuruluşlara ve ekip
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. İklim krizi gerçektir, yeşil mutabakatta
ekonomimiz geleceğidir. Ticaret ve
lojistik ekseninde döngüsel ekonomi yeşil mutabakatın tartışılacağı 7. İzmir İş
Günleri’ne hepiniz hoş geldiniz” şeklinde konuştu.
KÖŞGER: HOŞUMUZA
GİTSE DE GİTMESE DA KARŞI KARŞIYAYIZ
“Sürdürülebilirlik konusu gelecek nesillere neyi, nasıl
miras bırakacağımızla alakalıdır” diyen İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, “Bu
sorumluluğa ne kadar sahip çıkacağımız, ne kadar başarılı olacağımız, mevcut
kaynaklarımızı koruyarak kullanabilmemiz, su ve enerji başta olmak üzere,
mevcut kaynakları tüketme hızımızı doğal kaynakları kendilerini yenileme hızını
aşmamalı. En önemlisi 5, 10 ve 50 sene sonra nasıl bir İzmir ve nasıl bir
Türkiye hatta nasıl bir dünya görmek istediğimiz ile alakalıdır. Hoşumuza gitse
de gitmese de gelişen dünyamızın karşı karşıya olduğu bazı gerçekler söz
konusudur. Bunlar iklim krizleri, küresel yoksulluk, türlerin yok olması, salgın
hastalıklar, tatlı su sıkıntısı, doğal afetler gibi zorluklar ile alakalıdır.
Günümüz sorunlarının ulaştığı boyut, döngüsel ekonomi, yeşil kalkınma, iklim
değişikliği, yaşanabilir ve sürdürülebilir şehir, Avrupa Birliği Yeşil
Mutabakatı gibi konularda daha fazla bilinçlenmemiz ve daha fazla harekete
geçmemiz gerektiğini göstermektedir. Dünyamızın karşı karşıya kaldığı
tehditlerden biri de enerji ihtiyacının giderek artmasıdır. Sadece 20 sene
sonra bu ihtiyacın en az yüzde 40 artacağı ifade edilmektedir. Bu gösterge bile
koruyarak kullanma, geri dönüşümü sağlayarak yeniden kullanma noktasında daha
fazla bilinçlenmemiz ve daha hızlı harekete geçmemiz gerektiğini göstermeye
yetmektedir. Diğer tarafta küresel ısınma bu günün önemli sorunlarından biri olarak
mevcut yaşam düzenin devamlılığına ve en büyük tehdit oluşturduğunu maalesef
yaşayarak görmeye başladık. Konuyla ilgili tüm kesimler olarak sorulu tüm
birimler olarak bu tehdidi bertaraf etme konusuna odaklanmamız gerekmektedir”
dedi.
“KARBON AYAK İZİNİN
YÜZDE 70 ORANINDA AZALABİLECEĞİNİ BELİRTMEKTE”
İzmir başta olmak üzere büyükşehirlerde kentsel dönüşüm ve
yenileme ile alakalı faaliyetler yoğun olarak sürdürüldüğünü ifade eden Vali
Köşger, “Uzmanlar kentlerin akıllıca tasarlanması halinde kişi başı salınan
karbon ayak izinin yüzde 70 oranında azalabileceğini belirtmektedirler. Bu
etkinliğin bunu sağlayacak somut önerilere vesile olmasını temenni ediyorum.
İnsan olarak bu konulara duyarsız olmamamız gerektiği ortaya konulmaktadır.
Daha fazla geç kalmadan gelecek nesillere neyi nasıl bırakacağımıza bu günden
karar vermemiz ve bu sorumluluğu yüklenmemiz gerekmektedir. Çok sayıda etkeni
içinde barındıran bu hususlar ilgili tüm paydaşların farkındalıklarını
arttırmalarını zorunlu kılmaktadır. Bu alanda İzmir'de özelikle son yıllarda
gerekli ilginin, bilginin tüm kesimlerde giderek arttığını memnuniyet ile
gözlemliyoruz. Bilinç ve hassasiyetin çevrenin korunmasını yönündeki
hassasiyeti arttıracağını ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize ulaştıracağına
yürekten inanıyorum” diye konuştu.
MUŞ: YEŞİL MUTABAKAT,
TEK PAZAR’IN T’SİNDEN BU YANA AVRUPA’NIN EN BÜYÜK DEĞİŞİMİDİR
Ticaret Bakanı Mehmet Muş ise, “Birleşmiş Milletler
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli; 9 Ağustos’ta yayınladığı, insanlık
için kırmızı alarm niteliğindeki raporunda iklim değişikliğinin hızlandığını
ifade etti. Özellikle yangın, kasırga, sel gibi felaketler insanlığı daha da
tehdit eder hale geldi. Bu tür afetlerin artışı, iklim değişikliğiyle
mücadelede tüm paydaşların uyum içinde hareket etmesinin önemini ortaya
koymaktadır. Bu noktada tüm dünya ekonomileri nezdinde sürdürebilirlik, yeşil
dönüşüm ve döngüsel ekonomi kavramları öne çıkmakta, AB tartandan açıklanan
Yeşil Mutabakat da öncü ve kapsamlı bir belge olarak değerlendirilmekledir. Bu
sebeple bu yılki temamızı Ticaret ve Lojistik ekseninde döngüsel ekonomi ve
yeşil mutabakat olarak belirlemiş bulunmaktayız. AB, 11 Aralık 2019 yılında
açıkladığı AB Yeşil Mutabakatı ile 2050 yılında nötr bir kıta olma hedefini
ortaya koydu. AB, bu hedefe ulaşmak için yeni bir büyüme stratejisi
benimsemekte ve saniyen finansmana, enerjiden ulaştırmaya uzanan bir dizi
politikalarını iklim değişikliği ekseninde yeniden şekillendirmektedir. Bu
nedenle Yeşil Mutabakat, Tek Pazar’ın T’sinden bu yana Avrupa’nın en büyük
değişimidir. AB, başta karbon düzenlemesi
olmak üzere tüm politikalarında yeşil ekonomiye geçiş için köklü değişiklikler
yapmaktadır. Tabi AB’nin yeşil dönüşüm hedefleri uluslararası toplum nezdinde
domino etkisi yapmış ve küresel ticaretin önde gelen aktörlerini benzer
strateji be hedefler açıklamaya mecbur etmiştir. Öte yanında iklim
değişikliğiyle mücadelede yalnızca ülkelerin ekonomi politikalarının değil
uluslararası şirketlerin de vizyonlarının önemli bir parçası haline geldi. Bu
şirketlerin, değer zincirlerinin karbondan arındırılması içi birtakım taahhütlerde
bulunduğunu görüyoruz. Önümüzdeki dönemde yeşil politikaların artan şekilde
uluslararası ekonomi ve ticaret politikalarının odağına yerleşeceğini çok net
söyleyebiliriz” dedi.
“YÜZDE 90 EMİSYON
AZALIMI HEDEFLENİYOR”
İklim değişikliğiyle mücadele politikalarının odağında yer alan öncelikli alanların başında ulaşımın geldiğini söyleyen Bakan Muş, “Gerek ticaretin yüksek hacmi gerekse tüm dünyada artan hareketlilik ile ulaşım sektöründen kaynaklanan emisyonların küresel sera salınımı içindeki payı giderek arıyor. Bu durum dünya genelinde pek çok ülkenin temel gündem maddelerinden biri olan ulaşım biçimlerinin küreselleşme ve teknolojik gelişmelere paralel olarak gelişmesine ve sürdürülebilirlik ve çevre boyutları da dikkate alınarak yeniden ele alınmasına vesile olmaktadır. Bu çerçevede Avrupa Yeşil Mutabakatıyla Avrupa sera gazı salınımlarının 4’te birini olan ulaştırma sektöründe 2010 yılında yüzde 90 emisyon azalımı hedefleniyor. Nitekim, AB, havacılık sektörüne ilave olarak kara yolu ve deniz taşımacılığı sektörlerini emisyon ticareti sistemine ilave etmeyi öngörüyor. Tüm bu gelişmeler ülkemiz için tehdit değil, düşük karbonlu ekonomi için önemli fırsatlar içeriyor. Söz konusu sektörlerin ülkemizin rekabetçi olduğu alanlar olması konusu bizim açımızdan önemini daha da arttırıyor. Yeşil dönüşümün küresel gündemin merkezine yerleştiği böyle bir ortamda bizde başta Avrupa Birliği olmak üzere dünyadaki bu elimleri doğru okutarak karşı karşıya kalacağımız durumlara uyum sağlamakta gecikmeden çalışmalarımızı başlattık. Avrupa yeşil mutabakatın açıklamasının hemen ardından AB tarafından atılacak adımları uluslararası ticarette ve AB’ye ihracatımızda oyunun kurallarını değiştirecek yapıda olduğunu ön görerek ülkemizde atılacak adımları tespit edebilmek amacıyla Bakanlığımız eş güdümü ile ilgili tüm kurumların katılımıyla bakan yardımcıları düzeyinde bir çalışma grubu kurduk. Çalışma grubumuz gerek üstü düzey gerek teknik düzeyde özel sektörle istişare halinde çalışmalarını sürdürmekte. Bu çerçevede çalışma grubumuzun ilk çıktısı olarak yeşil mutabakat eylem planlarına ilişkin 2021/15 sayılı Cumhurbaşkanlığı genelgesi 16 Temmuz 2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlandı. Söz konusu genelgeyle bundan böyle Avrupa birliği yeşil mutabakat hakkında gelişmelerin takibine ve yelem planımızın hayat geçirilme planına ilişkin çalışmalarımızı çok daha etkin yürüteceğiz. Buna ilaveten ülkemizin yeni yeşil ekonomik düzeninin ve küresel tedarik zincirlerinin rekabetçi bir unsuru olarak yerini korumaya ve geliştirmeye yönelik bir adım atarak ülkemizim sanayi ve ihracatını yeni yeşil ilkler dönüştürüleceği mesajını da tüm dünyaya vermiş olduk. Bu planda yer alan her bir başlık altında hayat geçireceğimiz kapsayıcı eylemler ile ülkemizin yeşil dönüşümüne yönelik çok önemli çalışmalara imza atacağımıza inanıyorum” ifadelerini kullandı.