Çiğdem CANPOLAT / ÖNCÜŞEHİR – İzmir Ticaret Odası’nın (İZTO) Ağustos ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Selami Özpoyraz idaresinde gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener önemli açıklamalarda bulundu. Ekonomide yaşanan güncel gelişmeleri değerlendiren Özgener, önümüzdeki günlerde açılacak olan İzmir Enternasyonal Fuarı ve fuar kapsamında gerçekleştirilecek İzmir İş Günleri’nde önemli konuların ele alınacağını belirtti.
Özgener’in konuşmasından öne çıkanlar ise şöyle;
"Yazın son ayı olan Ağustos ile birlikte uzun süren sıcak ve kurak günleri geride bırakacağız. Yaz dönemini dünya ve ülkemizin yoğun gündemi nedeniyle sakin geçirmedik ama geçtiğimiz iki yıldaki uzun süreli kısıtlama sürecinden sonra turizmin canlandığı bir sezon geçirdiğimizi de söyleyebilirim. Bu ay aynı zamanda, kültürel alanda bizleri sevindiren bir gelişmede yaşadık. Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında başlatılan ve Odamızın himayesinde, geçmişi 2006 yılına kadar uzanan İzmir Tarihi Liman Kenti Unesco başvurusu Kültür ve Turizm Bakanlığımıza dijital olarak teslim edildi. Kemeraltı Bölgesi, İzmir Tarihi Liman Kenti ve yaklaşım noktaları olan Bayraklı, Smyrna Agorası ve Yeşilova kazılarını da kapsayan proje için İzmir Ticaret Odası olarak her zaman katkı koymaya hazır olduğumuzu ifade etmek isterim.
“DEĞİŞİKLİKLERLE DÖVİZ LİKİDİTESİNİN DE KONTROL ALTINDA TUTULMAYA ÇALIŞILACAĞINI ANLIYORUZ”
15-20 Ağustos haftasında, ülkemiz ekonomisine ilişkin önemli kararlar alındı. Bu kararlarda ana amacın ekonomik büyümenin hız kesmemesi olduğunu anlıyoruz. 18 Ağustos’ta politika faizi 8 ay aradan sonra yeniden 100 baz puan düşürülerek %13’e çekildi. 20 Ağustos’ta Merkez Bankası, zorunlu karşılık ve likidite yükümlülüğü uygulamalarına ilişkin “makro-ihtiyati politika” tedbirlerini açıkladı. Bugün açıklanan yeni kararla bankalara verilen dövizden Türk Lirasına dönüşümle ilgili hedeflerin altında kalmaları durumunda, ek munzam karşılık oranları uygulaması getirildi. Gerçek kişilerin yanında tüzel kişilerin döviz hesapları da bu kapsamda değerlendirilecek. Merkez Bankası ve diğer kamu kurumları tarafından gerçekleştirilen tüm bu hamleler, önümüzdeki birkaç ay içinde önceliğin, finansal ve dolayısıyla reel piyasalardaki Türk Lirası nakit akışını yüksek tutmak olacağına işaret ediyor. Fakat bunu yaparken, bankalar üzerinden zorunlu karşılık ve sermaye yeterlilik oranlarında değişikliklerle döviz likiditesinin de kontrol altında tutulmaya çalışılacağını anlıyoruz.
“AYNI PROBLEME İŞARET EDİYOR”
Alınan kararları bugün açıklanan 2. çeyrek büyüme rakamları ve dış ticaret verileri ile birlikte de değerlendirmek gerekiyor. 2. çeyrekte Türkiye ekonomisi geçen senenin aynı dönemine göre %7.6 büyüyerek, G-20 içinde en çok büyüyen 2. ekonomi oldu. Sektörler tarafında hizmet sektörü ve sanayi büyümeyi yukarı çekiyor; fakat tarım sektöründe daralma yaşıyoruz. İnşaat da hissedilir bir daralma geçiriyor. Harcamalar tarafından baktığımızda ise büyümedeki problemi bir kez daha görüyoruz: Türkiye, bu yılın ikinci çeyreğinde de ağırlıklı olarak tüketim ile büyüyor. Hane halkı harcamalarındaki reel büyüme yüzde 22.5. İhracatın da %16’lık büyüme ile toplam büyümemize önemli bir katkısı var. Fakat dış ticaret rakamlarının detayları büyümemizle ilgili aynı probleme işaret ediyor. Temmuz ayında ihracat yüzde 13 artarken, ithalattaki büyüme yüzde 41.
“TÜRKİYE BÜYÜRKEN AĞIRLIKLI OLARAK TÜKETİME BAĞIMLI OLARAK BÜYÜYOR”
Türkiye büyürken ağırlıklı olarak tüketime bağımlı olarak büyüyor. Üretim yapısından ötürü de bu tip büyüme ithalatı ve dış ticareti artırıyor. Bunun üzerine son bir yılda yaşadığımız gibi enerji fiyatlarındaki artış eklendiğinde, Türkiye’nin dış ticareti ve cari açığı ihracatımızın başarılı performansına rağmen, ciddi seviyelerde açık vermeye devam ediyor. 3. çeyreğin ilk bölümünde hem ekonomik aktivitenin, hem de ihracatımızın yavaşladığına dair sinyaller var ve politika belirleyiciler yurtiçindeki büyüme oranını tersine çevirmek için yukarıda bahsettiğim ellerindeki tüm parasal araçları kullanıyorlar. Bugün açıklanan büyüme rakamları çerçevesinde artık enflasyon hedeflerini tutturabilmek için ekonominin bir miktar soğutulmasının zamanının geldiğini söyleyebiliriz.
“DURGUNLUK SİNYALLERİNİN ARTMASIYLA DIŞ TİCARET YAVAŞLIYOR”
Büyüme ivmesini yılın ilk yarısı kadar yüksek tutmak iki nedenden dolayı kolay olmayabilir: Birincisi; başta Türkiye’nin en büyük ihracat ortağı olan Avrupa Birliği olmak üzere gelişmiş pazarlarda durgunluk sinyallerinin artmasıyla dış ticaret yavaşlıyor. Doğalgazla ilgili problemlerden ötürü 2022 son çeyreği ve 2023’te Avrupa Birliği’nde ciddi bir resesyon bekleniyor. Bizim ekonomimizde olduğu gibi, Avrupa Birliği’nde de tüketici güvenindeki ciddi düşüşlere rağmen, reel ekonominin beklentilerinde önemli bir kötüleşme yaşanmamıştı. Son aylarda, Avrupa Birliği’nde hizmet sektörü ve perakende sektörü güven endekslerinden zayıflama işaretleri alınıyor. Avrupa Birliği’nin büyüme oranı ile Türkiye’nin ihracatı arasında ciddi bir korelasyon var. 2008 yılında da, 2013 yılında da benzer bir sıkıntıyı yaşamıştık. Üç aylık ortalamalarda ihracat hızımızın birinci çeyrekteki %22 seviyesinden, Temmuz ayında %12’ye düşmesini Avrupa Birliği’ndeki yavaşlama ile ilişkilendirerek ve kendi büyümemizin sınırları ile ilgili gerçekçi politikalar belirlememiz gerekiyor.
“İŞGÜCÜ ÖDEMELERİNİN PAYININ TARİHİ DÜŞÜK BİR SEVİYE OLAN YÜZDE 25’E DÜŞTÜ”
İkincisi; artan enflasyon ve gelirlerdeki reel erozyon göz önüne alındığında, talep yönlü ekonominin yavaşlaması da ciddi bir risk. Bugün açıklanan büyüme verilerinde, işgücü ödemelerinin payının tarihi düşük bir seviye olan yüzde 25’e düştüğünü gördük. Enflasyon orta gelir ve dar gelirlilerin kazançlarını eritiyor. Bunun Türkiye’nin büyümesinin temel itici gücü olan tüketim harcamalarını orta vadede etkilememesi imkansız. Orta ve dar gelirlilerin harcama kapasitelerinin düşmesi yine orta vadede şirketler kesimini de etkileyecektir. Dar gelirli kesim için açıklanan paketlerin hiçbirisinin, enflasyonun düşürülmesi kadar pozitif bir etki yaratması da beklenmemeli. Büyümeyi yüksek tutmak için kredi piyasası şartlarını zorlamayı ve enflasyonun yarattığı tahribatı azaltmak için kamu bütçesini gevşetmeyi, riskli buluyoruz; çünkü bu politikalar sonucunda daha da yükselen enflasyon ve cari açık makroekonomik istikrarı olumsuz etkiliyor. Üstelik diğer tüm ülkeler parasal sıkılaştırmaya giderken, bizim uyguladığımız politikalar pozitif bir ayrıştırmaya değil; risk primimizi yükselten negatif bir ayrıştırmaya da sebep oluyor. Yurtdışında şartlar öngörülenin ötesinde değişirken, mevcut politikalar istenilen hızda istenilen sonuçları ortaya çıkarmıyor; bilakis Türkiye’nin riskini artırıyor. Bu kadar zorlu bir global ortamda, serbest piyasa koşullarını daha fazla zorlayarak hareket edilememesi; öncelikli para politikası olmak üzere mevcut politikalarının daha geç olmadan gözden geçirilmesi gerektiği inancındayız.
“MEVCUT ŞARTLAR, FİRMALARIMIZ İÇİN ENFLASYON MUHASEBESİNİ ZORUNLU KILIYOR”
Bu mevcut şartlar, firmalarımız için enflasyon muhasebesini de zorunlu kılıyor. 2021 yılsonunda yapılan taleplerle, enflasyon muhasebesi uygulaması beklentileri de aşarak 2023 sonuna ertelendi; fakat bu kadar hızlı ve ivmeli bir şekilde artan enflasyon karşısında enflasyon muhasebesinin teknik şartları oluşmasına rağmen, uygulamanın ertelenmesinin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Yüksek enflasyon sonucunda kar, zarar rakamlarının ne kadarının reel, ne kadarının enflasyon etkisi sonucunda olduğunu bilmiyoruz. Sanayi kuruluşlarının satışlarının arttığını ama aynı dönemde şirketlerin finansman giderlerindeki artışın daha fazla olduğunu geçen ayki meclis konuşmamda da ifade etmiştim. Yüksek enflasyon mali tabloların anlaşılmasını ve karşılaştırabilir olma özelliğini bozarken, bilançolar gerçek durumu yansıtmıyor. En önemlisi, birçok uzmanın uyardığı şirketlerin öz sermayeleri vergilenir duruma geliyor. Şirketlerin finansmana erişimini artırmak için bu kadar değişik ve piyasa şartlarını zorlayıcı tedbirler uygularken, enflasyonun sermayeleri eritmesine izin vermenin doğru olmadığı kanaatindeyiz. Bu nedenlerden dolayı, enflasyon karşısında işletme sermayelerinin korunabilmesi için "enflasyon muhasebesi" uygulanmasının daha fazla ertelenmeden uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu sayede, firmalarımızın gerçek mali tablosunu görmesi mümkün olacaktır.
“DİKİLİ TARIMA DAYALI İHTİSAS OSB İLE 3 BİN 500 KİŞİYE YENİ AŞ VE İŞ İMKANI DOĞACAK”
Ay içerisinde dünya ekonomisi ve ülkemiz ekonomisini yakından takip ettik ve gelişmeleri ve gelecekle ilgili öngörüleri sizlerle paylaştım. Mevcut şartlar altında projelerimize devam ettiğimizi ve bu alanda başarılı çalışmalara imza attığımızı da belirtmek isterim. Bu ay Dikili OSB’de temel atmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Kentimizde Oda, Borsa ve Birlikler olarak ortak akıl etrafında birleşmemiz, hükümetimizin ve yerel yönetimlerin bizi sürecin her aşamasında desteklemesi, ortak bir başarı hikayesine imza atmamızı sağladı. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Dikili Tarıma Dayalı İhtisas Sera Organize Sanayi Bölgesi ile 3 bin 500 kişiye yeni aş ve iş imkanı doğacak. Umuyorum ki en kısa sürede Kınık ve Bayındır Tarıma Dayalı İhtisas OSB’lerinin de temel atma törenlerini hep birlikte gerçekleştiririz.
“KENTE İVME KAZANDIRACAK PROJELERLE İLGİLİ DESTEK ALMAK İÇİN ANKARA’YA GİTTİK”
İzmir Valimiz Yavuz Selim Köşger, Adalet ve Kalkınma Partisi İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımız Sayın Cemal Elmasoğlu, Yönetim Kurulu Sayman Üyemiz Ali Osman Öğmen ve Yönetim Kurulu Üyemiz Şahin Çakan’dan oluşan heyetimiz ile kentimize ivme kazandıracak projelerle ilgili destek almak için 5 Ağustos’ta Ankara’ya gittik. Kemalpaşa Lojistik Merkezi ve Tarıma Dayalı Organize Sanayi Bölgeleri ile ilgili gelişmeleri aktarmak ve Odamız üyelerinden gelen talepleri iletmek için Ankara’da 2 önemli görüşme yaptık ve heyet olarak, İzmir projelerinin sadece İzmir’e değil, Ege Bölgesi’ne ve Türkiye’ye değer katacağını ifade ettik. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Sayın Adil Karaismailoğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Danışmanı Sayın Fikret Şentürk ve Altyapı Yatırımları Genel Müdürü Dr. Yalçın Eyigün ile yaptığımız görüşmede, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımız Cemal Elmasoğlu, Kemalpaşa Lojistik Merkezi ile ilgili bir sunum yaptı. Ankara’daki ikinci önemli görüşmemiz ise Başbakanımız ve 28. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Binali Yıldırım ile gerçekleşti. Kentte devam eden projelerle ilgili taleplerimizi Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’a aktardık. Sayın Başbakanımız, her zaman olduğu gibi İzmir’in gelişimine katkı sağlayacak projeler için gerekli her türlü desteğin verileceğini ifade etti.
“İEF KAPILARINI 2 EYLÜL CUMA GÜNÜ 91.KEZ AÇACAK”
Eylül ayı ile birlikte dünyada ve ülkemizde fuar sezonu açılıyor. Ülkemiz fuarcılığının yapı taşı, göz bebeğimiz İzmir Enternasyonal Fuarı da kapılarını 2 Eylül Cuma günü 91.kez açacak. Geçmiş savaş dönemleri ve pandemi koşullarında kısıtlamalarla dahi olsa düzenlenen fuarımız, bu yıl çok özel bir organizasyonla yine yüz binlerce insanı bir araya getirecek. Dünyanın en büyük gıda hareketi Slow Food önderliğinde iki yılda bir İtalya’nın Torino kentinde gerçekleşen “Terra Madre” Gastronomi Fuarı da İzmir Enternasyonal Fuarı ile eş zamanlı olarak İzmir’de gerçekleşecek. Etkinliğin, fuarımıza renk katacağını düşünüyor, kentimizin en önemli değerleri arasında yer alan fuarımıza tüm üyelerimizi davet ediyorum.
“ÖNEMLİ KONULARDA DEĞERLİ KONUŞMACILAR BİR ARAYA GELECEK”
91.İzmir Enternasyonal Fuarı kapsamında bir önemli etkinlik de, artık gelenekselleşen İzmir İş Günleri olacak. Ticaret Bakanlığımız himaye ve koordinasyonunda gerçekleşecek toplantılar kapsamında önemli konularda değerli konuşmacılar bir araya gelecek. İş Günleri çatısı altında Odamızda yarın saat 3’de “Tarımda Dönüşüm: Yeşil ve Sürdürülebilir Tarım, Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Örnekleri” webinarı düzenlenecek. İzmir Enternasyonal Fuarı’yla birlikte, yine bugün kendi sektörünün yeniden canlanan ve en köklü fuarlarından biri olan 48. Shoexpo İzmir Ayakkabı Moda Fuarı da kapılarını açtı.
“İZQ’DAN BU AY DA GÜZEL HABERLER ALMAYA DEVAM ETTİK”
İzQ’dan bu ay da güzel haberler almaya devam ettik. Projemize başlarken İzQ’nun yabancı girişimcileri İzmir’e çekme vizyonunu özellikle vurgulamıştık. Bizim de en büyük amaçlarımızdan biri, İzmir’in nitelikli ve dinamik iş gücü ile dış ticaret kültürü ve köklü bir liman kenti olması potansiyelini doğru bir şekilde pazarlayarak küresel bir network ile İzmir ekosistemini buluşturmaktı. Bu hayalimiz henüz çok genç olmasına rağmen hızla gerçekleşiyor. Avrupa ülkelerinde otomotiv ve havacılık sektörlerinde yazılım sistemleri ve sistem mühendisliği projeleri üreten CT Software Engineering TR, İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezimizin girişimcilik binasının 6'ncı katının tamamını kiralayarak İzmir faaliyetlerine İzQ bünyesinde başladı ve Türkiye'deki ilk yatırımını İzmir'de gerçekleştirmiş oldu. CT Software Engineering TR gibi küresel girişimcilerin İzQ'da konumlandırılması, İzmirli girişimcilerimiz ile bir arada olması, İzQ'nun birbirinden öğrenmeye dayalı bir ekosistem sunduğunun göstergesi. Benzer başarı hikayelerimizin artarak devam edeceğine inancımız tam. İzmir için hayırlı olmasını ve bu yatırımların artmasını diliyorum.
“9 EYLÜL İZMİR VE ÜLKEMİZ İÇİN TARİHİ BİR DÖNÜM NOKTASI”
Dün 30 Ağustos Zafer Bayramını kutladık. Bir asrı geride bırakmanın heyecanıyla milletimizin hiçbir işgal ve esaret altında yaşamayacağının ve birlik ve beraberliğimizin ispatı olan bayramımızı tebrik ediyorum. Bu sene, yalnızca İzmir'in değil tüm Anadolu'nun kurtuluşu olan 9 Eylül 1922 zaferinin yani İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun da 100. yılını kutluyoruz. 9 Eylül İzmir ve ülkemiz için tarihi bir dönüm noktası. 9 Eylül günü bir an önce İzmir’e kavuşmak isteğiyle ilerleyen ve Tuzakoğlu fabrikasından açılan ateş sonucu şehit düşen dört süvarimiz için aynı yerde dikilen anıtın üzerinde bir ibare yer alıyor. “Vatan ve Namus” İzmir işgal edildiği gün nasıl ki bir kırılma noktası olmuş ve Kurtuluş Savaşı’na ivme kazandırmışsa, 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşu da tüm Türkiye’nin kurtuluşu olarak görülmüş ve 1923’ten itibaren bu anlayışla kutlanmıştır. Bu nedenle Türkiye’nin her yerinde 9 Eylül’ün ne anlama geldiği bilinir. Bugüne kadar 9 Eylül’ü büyük bir coşkuyla kutladık, bundan sonra da aynı coşkuyla kutlamaya devam edeceğiz.
““TÜRK BASININDA 9 EYLÜL 1922-1939” İSİMLİ KİTABIMIZI ÇOK YAKINDA ÇIKACAK”
Bir asır boyunca sadece İzmir’de değil, tüm Türkiye’de kutlanan bu özel gün için İzmir Ticaret Odası olarak kıymetli bir çalışmaya imza atmanın mutluluğu içerisindeyiz. Bu kıymetli eser, 9 Eylül coşkusunun Tüm Türkiye’de nasıl yaygınlık kazandığının en önemli kaynaklarından birisi olacaktır. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın Dr. Erkan Serçe tarafından, Cumhuriyet’in ilk 15 yılında Türkiye’de yayınlanan gazete ve dergilerde yer alan 9 Eylül ile ilgili görsel ve yazılı belgelerin bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan, “Türk Basınında 9 Eylül 1922-1939” isimli kitabımızı çok yakında sizlerle paylaşacağız. Bu vesile ile Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere kurtuluş mücadelemizin bütün kahramanlarını, ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü için canlarını seve seve veren tüm aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.
“ODAMIZIN SEÇİMİ 3 EKİM PAZARTESİ GÜNÜ GAZİEMİR FUAR İZMİR’DE YAPILACAK”
Yeni dönem için seçim takvimimizi açıkladık. Odamız meslek komitesi ve meclis üyelerinin belirleneceği seçimimiz, 3 Ekim Pazartesi günü Gaziemir Fuar İzmir’de yapılacak. Seçimde, toplam 80 meslek komitesinde yer alacak meclis ve meslek komitesi üyelerimizi belirlenecek. Meclis ve Meslek Komitesi üyelerinin seçiminin ardından 8 Ekim Cumartesi günü ise Yönetim Kurulu Başkanı, Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu, Birlik Genel Kurul Delegeleri ve Meclis Başkanlık Divanı seçilecek. 14 Nisan 2018’de yapılan seçimlerde 174 meclis üyesinin 151’inin oyunu alarak sizlerin teveccühü ile göreve geldik. Sizlerden gelen büyük destek ile başladığımız görev süremiz boyunca, birlikte çalışma, birlikte üretme, her türlü sorunumuzu çözmede iletişim ilkesini benimseyerek omuz omuza ilerleme ve herkesin katkısını alma şansını elde ettik.
“SON 4,5 YILDA ZOR BİR KONJONKTÜR İÇİNDE ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRDÜK”
Dünyadaki gelişmeler ve krizler tempomuzu yavaşlatmadı, yolumuza devam ettik. Bizler; İzmir’de yaşayan, çalışan, yatırım yapan, İzmir ile var olan, büyüyen, hayata bakış açımızı, başarılarımızı İzmir’e borçlu olan insanlarız. 4,5 yıl önce göreve gelirken “Birlikte olmamızın, el ele vermemizin, Ben değil Biz olmanın” önemini sizlerle paylaşmıştım. Geçen yıllara baktığımızda, en zor zamanlarda bile yan yana kaldığımızı, birlikte ürettiğimizi, birlikte ticaret yaptığımızı, birlikte büyüdüğümüzü gördüğümüzde mutluluk ve gurur duyuyoruz. Sizlerin önemli desteği ile son 4,5 yılda zor bir konjonktür içinde çalışmalarımızı sürdürdük. Zorluklar, birçok konuda deneyim ve bilgi birikimimizin artmasını sağladı. Kısa vadede, benzer zorluklar yaşayacağımızı öngörebiliriz. Bunları olduğundan büyük görmeden, hep birlikte kriz yönetimi yaklaşımlarıyla geride bırakabiliriz. Sizlerle birlikte görev yaptığım 4,5 yıl süresince doğduğum doyduğum kente hizmet etmenin büyük mutluluğunu hissettim.
“HEP FARKLI MUTLULUKLAR YAŞADIM”
Her bir proje tamamlandığında, her bir üyemizin ihtiyacına yardımcı olduğumuzda, her bir sektörümüz adına sorun çözdüğümüzde, gençlerimizin mezuniyet törenlerindeki pırıl pırıl heyecanına tanıklık ettiğimde hep farklı mutluluklar yaşadım. Görevim vesilesi ile hayatıma yeni katılan kıymetli dostlar, sizlerin görev süremizce bizlere olan güveni, yardımlaşma ve dayanışma duygumuz, zor günlerde birbirimize olan desteğimiz, her gün yeni edindiğim, hayatımı besleyen yeni öğrenimler bu görevi her geçen gün daha büyük heyecanla ve istekle gerçekleştirmeme sebep oldu. Bu dönemde, kardeş oda ve borsalarımızla kurduğumuz iş birliğinden aldığımız gücün ve yakaladığımız ahengin, kentimiz, bölgemiz ve ülkemiz adına gerçekleştirdiğimiz başarılı çalışmalardaki etkisinin de özellikle altını çizmek istiyorum. Kurumlar arası sahip olduğumuz bu uyum, ortak projelerimizin hızla ve olumlu yönde ilerlemesine önemli katkı sağladı ve inanıyorum ki gelecek projelerimize de sağlayacak. Bu vesile ile kardeş oda, borsa ve birlik başkanlarımıza ve yönetim kurullarına özellikle teşekkür etmek istiyorum.
“YENİDEN ADAY OLMA KARARIMI KAMUOYU İLE PAYLAŞTIM”
Bu duygulardan hareketle, devam ettirdiğimiz ve aynı heyecanla hayata geçirmeyi dilediğimiz yeni projelerimizin bizlere yüklediği sorumlulukla yeniden aday olma kararımı bugün sabah gerçekleştirdiğim basın toplantısı ile kamuoyu ile paylaştım. Tekrar aday olmamda, siz değerli dostlarımın bana ve Yönetim Kurulumuza verdiği katkı ve güven çok önemli bir etken oldu. Görev süremizce bizlere olan değerli desteğiniz için öncelikle sizlere teşekkür ediyorum. Yönetim Kurulu’nda birlikte çalıştığım, beni her zaman destekleyen, projelerimiz için büyük çaba ve emek sarf eden değerli dostlarıma, kardeşlerime teşekkür ediyorum. Ayrıca Meclis Başkanımız ve Meclis Başkanlık Divanımıza da görev süremiz boyunca uyumlu işbirliği için teşekkür ediyorum."