“EKONOMİNİN PATORUNU
GÜVENDİR”
Konuşmasına devam eden Genel Başkan Akşener, "Durmuş Bey’e
ilk çalışmaya başladığımızda ekonomiyi sormuştum, ‘Ne olacak?’ diye. Demişti ki;
ekonominin patronu güvendir. Açarımsınız dediğimde ortaya hukuk çıktı.
Kuralların daha önceden ilah edildiği, hukukun üstün olduğu yatırımcının 5-10
yılını öngörebildiği bir devlette istihdam yaratması ve kalkınma ile ilgili
herhangi bir sorun yok. Ancak bugün böyle değil. Ancak iyi parti bütün bu
gördüklerinizi, yanlışları sayabiliriz ancak en önemlisinin bu güveni oluşturan
kavramın hukukun üstünlüğü ve adalet olduğuna inanıyor. Bütün adımlarımızı
bunun üzerine attık. İYİ Parti kurulmamış olsaydı nasıl bir Türkiye ile karşı
karşıya kalırdık… Biz projeci bir partiyiz. Biz çözüm odaklı bir partiyiz. Ben
bir köyde doğdum. Gaz lambası ile ilkokulu bitirdim. İlkokulu bitirdiğimde köye
elektrik geldi. Elektrik ile birlikte birçok şey geldi. Sonra daha rahat
okutabilmek için İzmit'in merkezine taşındık ve lise 2'ye giderken evimizde
televizyon vardı" ifadelerini kullandı.
“BİZİM MASAYA
OTURUŞUMUZ BİR KAZANMA PROJESİYDİ”
CHP ile neden ittifak kurduklarını anlatan Meral Akşener,
"İYİ Parti olarak biz ekonomik sorunları gördük ve bir itiraz ile
kurulduk. Demokrasi ile geldik. Biz tek adam rejiminin kimseye faydası
olmadığını belirterek parlamenter sisteme geçilsin diyerek partiyi kurduk. İş
insanlarının ellerindeki görünmez zinciri kırmak için yola çıktı. 24 Haziran'ı
özellikle anlatıyorum. 24 Haziran'da ben Cumhurbaşkanı adayıydım. Bu sistemi
istemeyenlerin, büyük bir heyecan içerisinde sandığa koştuğunu, sandığı koruma
çalıştığını gördük. Sonuç itibari ile Cumhurbaşkanlığı seçiminde başarılı
gösterilmedi. Arkadaşlarımız ile oturup konuştuk ve biz 31 Mart'a giderken
seçmenin ayağa kaldırılması için CHP ile yerel seçimlere beraber girelim diye
teklif görürdük. Bizim amacımız İYİ Parti aşağıdadır diye canımız kurtaralım
düşüncesi ile kurulmadık. Biz canımızı kurtaralım diye düşünsek her masaya
oturuşta parti mi Türkiye'nin geleceği mi diye sormazdık. Bizim masaya
oturuşumuz bir projeydi. Kazanma projesi… Beraber seçime girdik ve seçim
sonrası biz 19 ilçe aldık. Yalnız girmiş olsaydık 14-15 ilçe alırdık. Evet, İzmir
Büyükşehir Belediyesi alınırdı ancak İstanbul, Ankara, Adana Büyükşehir
Belediyeleri alınır mıydı? Alınamazdı. İstanbul'da 248 bin seçmen sandığa
gitmedi. Çalışmalarımız sonrası ve Erdoğan'ın ayrıştırıcı tavrı sonrası 350 bin
AK Parti seçmeni gitmedi sandığa. Şimdi de başka bir yola çıkılıyor. 2 kademeli
bir yok. Birincisi Cumhurbaşkanlığını almak, diğeri de mecliste çoğunluğu
almaktır" dedi.
“HİÇBİR ZAMAN SİYASİ
PARTİ PROPAGANDASI YAPMADIM”
Eskiden seçmenin velinimet olarak kabul edildiğini açıklayan Akşener, saha çalışmalarını anlattı. Akşener, "Esnaf gezilerimiz hakkında hep bir sinir olma devam ediyor. A Haber sürekli takip ediyor. Hepimizi insanız zaman zaman tahriklerin bir kısmına düşebildik, bende dahil. Ben geldim eve bir yemin ettim ne olursa olsun cevap vermeyeceğim diye. Arkadaşlarımdan da bunu talep ettik. Esnaf için müşteri velinimet. Sizler içinde öyle. Benim yaş grubumda olanlar hatırlayacaktır, bu ülkede seçmende velinimetti. Ancak uzun zamandır bu unutuldu. Siz rekabeti hizmet üzerinden yapıyorsunuz. Siz dövüyor musunuz müşteriyi? Hayır! Ama Türkiye'de seçmene bu yapılıyor. Esnaf her zaman misafirperver. Bu nedenle ben gittiğimde hiçbir zaman siyasi parti propagandası yapmadım, dertlerini dinledim. 3 il dışında bu yılla birlikte tüm illerimizi dolaşmış olacağım. Esnaf velinimet olmaya hazır. Kendi çocuğu işsizken, kendi çocuğu atanmamışken bundan şikayetçi. Köy, tarım ve besicilik bitmiş. Önceden gıda yardımları olurdu, onlar da bitmiş: Bütünleşmiş şehir hikayesi feci bir şey. Köyler bitmiş. Her yer beton olmuş. Evinin nüne bir şey ekmek bile mümkün değil. Büyük tarım yapmak isteyenler için ise yem, gübre ve mazot maliyetlerinin inanılmaz artması nedeniyle üretim faaliyetleri düşmüş. Darmaduman bir Türkiye’yle karşı karşıya kalmışız. Ama o seçmen vazgeçiyor. Yani AK Partili olan seçmen vazgeçiyor ama o seçmen ayıplanmak ve yargılanmak istemiyor. İnsanların istedikleri zamanda X,Y,Z partiye oy verme hakkı vardır. Biz buna saygı duyacağız. O fikri ve eylemi değiştirme hakları var. Biz ona da saygı duyacağız. Mümkünse o fikri değişenlerin oy vereceği bir parti olmak hedefimiz var. Nasıl ki sanayiciler müşterilerinin tercihlerine bakarak ahkam kesmezler biz de kesemeyiz" dedi.
“5 SENE SÜRDÜRÜLMESİ
LAZIM’ KAVRAMINA KARŞI ÇIKIYORUM”
AK Parti'den ayrılan isimlere İYİ Parti'nin kapsının açık
olup olmadığını sorulmasını da yanıtlayan Akşener, "Biz bir start-up’ız ve
melek yatırımcımız yok dedik. İş insanlarından gelen oldu da hayır mı dedik.
Kapımız iş dünyasına da sonuna kadar açıktır. Siyaset farklı farklı sektörlerin
temsil edildiği bir yer olmalıdır. Böyle olsun ki herkesse ulaşabilsin. Ben bir
şeyi fark ettim. 24 Haziran önemli bir veri benim için. Şimdi gidilen yolculukta muhalefet çok iyi gidiyor.
Böyle olduğunda bir telaş oluyor yöneticilerde, nasılsa aldık diye psikolojik
paylaşımlar oluyor. Bu yanlış. Mal elden gidiyor gibi bir telaş var buna gerek
yok. İki belediye başkanımız arkadaşımız anketlere koyarak muhalif seçmeni
taraf haline getiren sistem oluştu bunu çok zararlı buluyorum. Bu iki belediye
başkanı ya da bir den başka başarılı belediye başkanı varda iki arkadaşı
soruyor soruyor anketçiler. Bizim iki arkadaşın aday gösterilmesine hayır
düşüncemiz yok sadece iki başkanı taraf haline getirilmesini yanlış buluyorum.
Tayyip Bey meselesi değil. Biz ikinci bir Tayyip Bey seçmek için yol
açılmadık. Parti yokken ben niye
çalıştım? Bu sistemin ucube olduğuna inandığım için. Bu sistemin ucube olduğuna
herkes kanaat etti. Bizim hedefimiz ikinci bir Erdoğan seçmek değil. Biz
arızaları giderilmiş 2'nci YY uygun yeni parlamenter sisteme geçiş yapmak
istiyoruz. Tartışmaları kutuplaştırma üzerinden gitmesini yanlış buluyorum. Bu
nedenle ben Cumhurbaşkanı adayı değilim dedim. Biz 24 Haziran'da 4 siyasi parti
olarak 31 Mart'ta 2 yeni parti ile girdik. Önümüzdeki seçimde belki yeni
kurulan 2 parti ile belki 6 partili bir millet ittifakı olacağız. Cumhurbaşkanı
adayınız kim diyor. Cumhur İttifakı'nın adayının Sayın Bahçeli'nin ağzından
Sayın Erdoğan olduğunu duyduk. Bunu Sayın Erdoğan'dan duyduk mu? Hayır! Ben
Cumhurbaşkanı adayı değilim dedim ve insanların başarıya ulaşabilmesi için bir
şey dememiz lazım. Bu da birinci parti çıkmak. Başarırız başaramayız bu farklı.
AK Parti'den kopan bir seçmen var ve elinde bavulu ile bakıyor denildi. Bu seçmene
sahip çıkmak lazım oyunu almak lazım. Bunla ilgili çalışma yaptık. Sayın
Erdoğan ve arkadaşları böyle yapmış ve seçmene bir şey oluşturmuş Diyorlar ki
bunlar 2 kazı güdemez… Bu nedenle belediye başkanlarımızın somut başarısı çok
önemli. İzmir'deki Büyükşehir Belediye başkanımızın başarısı da önemli, Antalya'daki
de İstanbul'daki de. Elbette ki CHP'nin belediye başkanları. Biz CHP seçmenine mi oynasaydık? Körler
sağırlar birbirini ağırlar… Bu alanı genişletmek zorundayız. O seçmene en yakın
dili oluşturabilecek biziz. Elbette ki DEVA ve Gelecek Partisi'nin de oy
alabileceği alan. Evet, 13'ncü Cumhurbaşkanı Millet İttifakı’nın adayı olacak.
Ama ben ‘5 sene sürdürülmesi lazım’ kavramına karşı çıkıyorum!"
ifadelerini kullandı.