Bir işçi ailesinin oğlu olarak 16 yaşında Almanya’ya göç
eden 59 yaşındaki iş adamı Mansur Gümüş’ün yolunda giden yaşamı, 4 yıl önce
pankreas kanseri teşhisi konulduğunda bir anda ters yüz oldu. Vakit geçirmeden
tedavisine başlanan Gümüş, Almanya’da öncelikle whipple ameliyatı geçirdi.
Başarılı geçen ameliyatın ardından operasyonu destekleyecek hiçbir tedavi
önerilmeyen Gümüş’ün hastalığı, 4 yıl sonra karaciğerinde nüks etti. Tekrar
ameliyata alınan gurbetçinin 8 ay sonraki kontrolünde karaciğerinde çok sayıda
metastaz-kanser odağının olduğu ortaya çıktı. Alman hekimlerin “Ameliyat
edilemezsin, edilirsen masada kalırsın” uyarısında bulunduğu Gümüş,
"gittiği yere kadar gideceği" söylenerek tedavisiz takip önerisiyle
evine gönderildi.
Araştırmalar İzmir’i
işaret etti
Çevresinde azmi ve girişkenliği ile tanınan Mansur Gümüş, moralini
hiç bozmayarak araştırmaya koyuldu. İzmir onkoloji ekibinden Genel Cerrah Prof.
Dr. Ünal Aydın’la irtibata geçen Gümüş, “Bütüncül tedavi ile ameliyat dahil tüm
tedavi şanslarını birlikte kullanabiliriz” sözünü duyunca tereddüt etmeden
soluğu İzmir’de aldı. Karaciğerdeki lezyonların bütüncül tedavi ile kontrol
altına alınabileceği, hastalıkla fiziksel, kimyasal, biyolojik ve psikolojik
silahlarla topyekûn mücadele edilmesi gerektiği kendisine anlatılan Gümüş,
İzmir’e yerleşme kararı aldı.
Tümör odaklarının
tamamı yok edildi
İzmir’de bütüncül tedavisine başlanan Gümüş’e eşzamanlı
olarak uygulanan kemoterapi, fitoterapi, vitamin desteği, protein takviyesi,
ozon ve psikolojik destek tedavisi ile karaciğerdeki lezyonların tamamen
gerilediği görüldü ancak doktorları fiziksel müdahalenin de gerekli olduğuna
karar verince ameliyata alındı. Yaklaşık 7 saat süren ameliyatta Gümüş’ün
karaciğerindeki pankreas metastazı tümör odakları çıkarılırken, eşzamanlı
olarak mikrodalga ablasyon yöntemi ile karaciğerindeki diğer metastatik
pankreas kanseri odakları yakılarak temizlendi. Ameliyat sonrasında yapılan
patolojik incelemede karaciğerden çıkarılan tümör dokusundaki kanser
hücrelerinin tamamının bütüncül tedavi ile öldürüldüğü tespit edildi.
“Ne varsa vatanda
var”
Operasyonun üzerinden 72 saat geçmeden taburcu edilen Gümüş,
yaşadıklarına inanamadığını ifade ederek, “İnatçı kişiliğim beni buraya
getirdi. Avrupa’da yaşama şansı tanınmamıştı. Avrupa’da çare yoksa Türkiye’de
hiç olmayacağı söylenmişti bana ama onları dinlemedim. İzmir’de Oncolivehealth
kliniğinin yakınında ev tuttum. Bana tüm söylenenleri yaptım. Ne varsa vatanda
var, Türkiye’de var. Eskiden Avrupa’dan Türkiye’ye geldiğimizde köye gelmiş
gibi hissederdik ama bugün hem modern tıp uygulamaları hem şehirleri hem
sokakları ile sanki Avrupa’dan İzmir’e değil de New York’a gitmiş gibi tedavi
oldum. Allah ülkemden, Türk hekimlerinden, cerrahım Prof. Dr. Ünal Aydın’dan,
onkoloğum Prof. Dr. İbrahim Petekkaya’dan, radyoloğum Prof. Dr. Mustafa
Parıldar ve Oncolivehealth ekibinden razı olsun” dedi.
"Umutsuz
hastalar için yeni bir umut ışığı yakayabiliyoruz"
Mansur Gümüş’ün sağlık durumu ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Ünal Aydın, “Son dönemlerde Türkiye’deki inovatif gelişmelerle tıp çok ilerledi. Türk hekimlerinin becerisi ve cesareti teknoloji ile birleşince başarılı sonuçlar elde edebiliyoruz. Özellikle umutsuz hastalar için yeni bir umut ışığı yakabiliyoruz. Bu anlamda Avrupa’da tedavi şansı bulamayan 50’den fazla hastamız İzmir’e yerleşerek tedavilerine burada devam ediyor. Bu bağlamda 9 ay önce İzmir’e gelen Mansur Gümüş’ün bütüncül tedavi adına ameliyat dahil tüm protokollerini tamamladık. PET CT ve kan değerleri temizlenmiş olarak tekrar Almanya’ya yolcu ediyoruz. Ekip olarak elde ettiğimiz başarıdan çok mutluyuz” diye konuştu.