İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsü Sosyal
Bilimler Anabilim Dalı doktora öğrencisi Uzman Psikolog Görkem Derin, kuşaklar
arası travma geçişini incelediği çalışmasında anneanne, anne ve torunun aynı
travmayı yaşadığını ortaya koydu.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsü Sosyal
Bilimler Anabilim Dalı Başkanı Klinik Psikolog Prof. Dr. Erdinç Öztürk'ün danışmanlığında
Psikolog Görkem Derin, "Kuşaklar arası eksende psikotarih temelli çocuk
yetiştirme stillerinin travma, bağlanma ve dissosiyasyon (kişilik bölünmesi)
açısından incelenmesi" başlığıyla hazırladığı yüksek lisans tezinde, 3
kuşak kadını inceleyerek "kuşaklar arası travma geçişini" ele aldı.
Derin'in İstanbul'da ikamet eden torun, anne ve anneanneyle
görüşerek yaptığı araştırmada, kadınlara çocuk yetiştirme stilleri, travma,
bağlanma ve kişilik bölünmesiyle ilgili ölçekler sundu.
Üç nesil kadının çocuk yetiştirme stillerinin, çocukluk çağı
travma ve ihmaline, anne-çocuk arasındaki bağlanma durumuna ve kişilik
bölünmesine olan etkilerinin belirlenmeye çalışıldığı araştırmaya, her nesilden
36'şar olmak üzere toplam 108 kadın katıldı.
Çalışmada yer alan torunların yaş ortalamasının 24,
annelerin 49, anneannelerin ise 72 olduğu saptandı.
Kişilik bölünmesi ve travma geçişi
Araştırmada, üç nesle çocuk yetiştirme stillerine dair geniş
kapsamlı sorular yöneltildi.
Buna göre, anne ve anneannelerin yüzde 29,2'si 6-12 ay,
yüzde 25'i 15 ay ve üzeri, yüzde 23,6'sı 0-6 ay, yüzde 22,2'si ise 12-15 ay
arasında çocuklarını anne sütünden keserken, yine anne ve anneannelerin yüzde
37,5'i çocuğunu 0-3 ay arası, yüzde 25'i 4-6 ay arası kundakladı.
Kişilik bölünmesi kapsamda yapılan incelemede ise torunlar
18,61, anneler 16,41 ve anneanneler 16,50 puan aldı. Aldıkları puanlara göre üç
neslin de benzer kişilik bölünmesi yaşantılara sahip olduğu belirlendi.
Çalışmaya katılan 108 katılımcıdan yüzde 4,6'sının kişilik bölünmesi bozukluğu
tanısı alabilecek düzeyde olduğu görüldü.
Araştırmada yer alan üç nesle, çocukluk çağı travmalarını
belirlemeye yönelik sorular da yöneltildi. Buna göre, annelerin ve
anneannelerin yüzde 100'ünde, torunların ise yüzde 94,4'ün de en az bir
çocukluk çağı travması saptandı.
Torunlar, anneler ve anneannelerdeki istismar
Torunların yüzde 88,9'un da en az bir duygusal ihmal, yüzde
7'sinde en az bir duygusal istismar, yüzde 52,8'inde en az bir fiziksel ihmal,
yüzde 27,8 en az bir fiziksel istismar, yüzde 13,9'un da en az bir cinsel
istismar yaşantısı belirlendi.
Annelerin yüzde 100'ünde en az bir duygusal ihmal, yüzde
88,9'unda en az bir fiziksel ihmal, yüzde 86,1'inde en az bir duygusal
istismar, yüzde 66,7'sinde en az bir fiziksel istismar, yüzde 19,4'ünde de en
az bir cinsel istismar yaşantısı tespit edildi.
Anneannelerin yüzde 100'ün de en az bir duygusal ihmal,
yüzde 88,9'un da en az bir duygusal istismar, yüzde 91,7'sinde en az bir
fiziksel ihmal, yüzde 86,1'inde en az bir fiziksel istismar, yüzde 2,8'inde de
en az bir cinsel istismar yaşantısı saptandı.
Çocukluk çağı travmalarının kuşaklar arasında nasıl
farklılık gösterdiğine yönelik yapılan analiz sonuçları da şöyle
değerlendirildi:
"Torunlar ile anneler, anneler ile anneanneler
birbirine yakın derecede duygusal ve fiziksel istismar deneyimine sahip.
Torunlar, annelerine ve anneannelerine göre, anneler de anneannelere göre daha
az fiziksel ihmal deneyimine sahip. Torunlar, annelerine ve anneannelerine göre
daha az duygusal ihmal deneyimine, anneler ile anneanneler de birbirine yakın
derecede duygusal ihmal deneyimine sahip. Torunlar, anneler ve anneanneler
birbirine yakın derecede cinsel istismar deneyimine sahip."
"Çocuk yetiştirmede çocukluk çağı travmaların
etkisi"
Ebeveynlerin çocuk yetiştirme stillerinin, çocukluk çağı
travmalarıyla olan ilişkisini ortaya koyan araştırmada, çocuk yetiştirme
stillerinin aynı zamanda, fiziksel ihmal ve duygusal ihmalle de bağlantısı
tespit edildi.
Kuşaklar arasında anne-çocuk arasındaki bağlanma
düzeylerinde fark olup olmadığına yönelik yapılan analiz sonucunda, torunların
annelerine bağlanma düzeyi ile anneannelerin kendi annelerine bağlanma
düzeyleri arasında fark bulundu. Yani torunlar, anneannelere göre daha fazla
güvenli bağlanma gösterdi.
Anne-çocuk arasındaki bağlanmayı etkileyen bir başka faktör
de çocukluk çağı travmaları olarak belirlendi. Çalışmada çocukluk çağı
travmalarının tümünün (duygusal istismar, fiziksel istismar, fiziksel ihmal,
duygusal ihmal ve cinsel istismar) anne-çocuk arasındaki bağlanmayla ilişkili
olduğu saptandı.
Türkiye'deki psikotarih alanında ilk tez
Çalışmayla ilgili AA muhabirine değerlendirmede bulunan
Prof. Dr. Erdinç Öztürk, araştırmanın ebeveynlerin çocuk yetiştirme tarzları,
çocuk istismarı ve ihmali gibi pek çok konsepti ele alan psikotarih konusunda
Türkiye'de yapılan ilk tez olarak kayıtlara geçtiğini söyledi.
Her toplumda, her kültürde ve her tarihsel dönemde çocuk
yetiştirme tarzının farklılık gösterdiğini vurgulayan Öztürk, "Çocuk
yetiştirilme tarzlarının kötüye kullanımı çocukların travmatize ve dissosiye
olmalarına neden olur. Travma ve dissosiyasyon alanında uzun yıllardır
çalışmalar sonrasında yanlış çocuk yetiştirme tarzlarının bireyin ruh sağlığı
üzerinde travmatik yaşantılar kadar negatif etkiler yarattığı net olarak fark
edilmektedir." dedi.
Öztürk, çocuğa bakış açısının gelişiminde, anne-kız
ilişkisinin kritik bir önemi bulunduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Kız çocukları küçükken negatif çocuk yetiştirme
stilleriyle yetiştirilir ve kötü muameleye maruz kalırlarsa, anne olduklarında
kendi travmalarını yeniden işleyemezler ve kuşaklar arası bir geçişle bu süreci
çocuklarına yansıtırlar. Çocuk yetiştirme stillerindeki yanlışlar anne-çocuk
arasında bağlanma sorunu yaşanmasına, çocukluk çağı travmalarına ve buna bağlı
olarak da dissosiyatif bozuklukların ortaya çıkmasına neden olabilir. Empatik
doğalı çocuk yetiştirme stillerinin ebeveyn ve bakım verenler tarafından doğru
bir şekilde kullanılması ve yaygınlaşmasını baz alan psikotarih temelli aile ve
ebeveyn farkındalığı eğitimleri, çocukluk çağı travmalarını önlemede önemli bir
yere sahip olacaktır."
"Bireyler travmalarını çocuğuna aktarıyor"
Uzman Psikolog Görkem Derin de çalışmanın sonucunda çocukluk
çağı travmalarının, üç kuşak arasında benzer oranda görüldüğünün ortaya
çıktığını ifade ederek, şunları anlattı:
"Travma kuşaklar arası olarak geçiş sağlamıştır. Bireyler kendi travmalarını yönetemediklerinde çocuklarına travmalarını yansıtarak, travmanın kuşaklar arası olarak aktarılmasına neden olur. Yanlış çocuk yetiştirme stilleri de travmalar kadar ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yapabilmektedir. Çocuk yetiştirme stillerinde yapılan yanlışlar ve eksiklikler, çocukların kendilerini travmaya karşı koruyamamalarına neden olur. Ebeveynlerin travmanın oluşumunu engellemeye çalışmalarının yanı sıra, çocuklarına travmaya karşı doğru savunma stratejileri geliştirmeleri konusunda destek olmaları son derece önemlidir. Bu konuda aileler, çocuk yetiştirme stilleri açısından travmaya karşı verilmesi gereken uygun tepkileri öğretmelidir."