Mevlüt DAĞDEVİREN –Kent yenileme konusunda İzmir’in en deneyimli kuruluşlarının başında gelen
Ege-Koop, yeni projelerle binlerce ailenin hayatına dokunmaya devam ediyor.
Başta Egekent’ler olmak üzere onlarca farklı proje ile bugüne kadar 30 binin
üzerinde konut ürettiklerini ve yüz binlerce İzmirliyi ev sahibi yaptıklarını anımsatan
Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, kentsel dönüşüm için en doğru modelin de
yine uydu kentler olduğunu söyledi. Bina yıkıp yerine yenisini yapmanın gerçek
anlamda kentsel dönüşüm anlamına gelmediğini belirten Aslan, ayrıca dar gelirli
aileleri konut sahibi yapacak projeler için düşünülen desteklerin de yine
haksız bir şekilde bu bina yenileme projelerinde kullanıldığını söyledi.
Biri Bornova diğeri Seferihisar’da olmak üzere iki yeni proje açıklayan ve bir tane de henüz açıklanmayan proje için hazırlıklarını sürdüren Ege-Koop’un en iyi kentsel dönüşüm modellerinden birisi olduğunu ifade eden Hüseyin Aslan, “Kentsel dönüşümün anahtarı uydu kent modelidir. Uydu kentlerde, vatandaşın her türlü ihtiyacını karşılayabileceği, şehre inme ihtiyacı duymayacağı, eğitimin ve ibadethanelerin içinde olduğu, alt yapı sorunu olmayan, ulaşım sorunu ve otopark sorunu olmayan yerlerdir. İzmir’in biz 12 ilçesinde bu uydu kentleri hayata geçirdik. Bizim yaptığımız projeleri İzmir’den çıkarın, geriye plansız ve kötü bir kent kalır. Bugüne kadar İzmir’de yaklaşık 150 bin insana konut sağlamışız. Bu orta büyüklükteki bir il nüfusu eder. Ancak maalesef biz bir, bunu İzmir’i yönetenlere anlatamıyoruz. Kentsel dönüşümdeki ikinci bir engel ise merkezi yönetim ile yerel yönetim arasındaki siyasi görüş farklılığının ortaya çıkardığı sorunlardır. Bu iki önemli gerekçe ile yeni uydu kent modelleri yaratamıyoruz. Halbu ki belediyelerin görevi önce bu kentte hiç konutu olmayan vatandaşlara yönelik proje geliştirmektir. İzmir’de hiç evi olmayan bir sürü insan var. Yapılan anketlere göre kiracılık oranı yüzde 40. Bu çok ciddi bir oran ve bu oran gittikçe artıyor. İzmir’de son zamanlarda yapılan evleri, yatırımcılar alıyor. Kimseye faydası yok bu durumun. Yıllardır kentsel dönüşüm diyoruz ama kentsel dönüşüm lafta kaldı. Biz kentsel dönüşümü 30 yıldır yapıyoruz" dedi.
DEPREMDE HASAR GÖREN
TEK KONUTUMUZ YOK
Bizim yaptığımız her proje bir kentsel dönüşüm örneğidir.
Yaptığımız yapıların hiçbirinde depremde sorun yaşamadık. Bizim 1999 yılı öncesi
yaptığımız yapılarda da bir sorun yok. 1985-1986 yılında bitirdiğimiz yapılarda
da sorun yok. Egekent 1’de, 2’de, 3’de, 4’te sorun yok. Bizim yaptığımız her
bina dimdik duruyor. Depremden sonra yaptığımız tüm yapılar incelendi. Sorun
çıkmadı, çatlak dahi yok. Biz bunu yıllardır yapıyoruz ama kimsenin umurunda
değil” diye konuştu.
İZMİR’İN YÜZDE 60’I
DAYANIKSIZ
İzmir’deki en önemli sorunların alt yapı ve ulaşım olduğunu
ancak kentsel dönüşümün bunlardan daha da önemli olduğunu söyleyen Aslan,
“Kentsel dönüşüm bu sorunların en önemlisidir. Çünkü kentsel dönüşüm insan
hayatını ilgilendiriyor. İzmir’de yetkililerin söylediğini göre söylüyorum;
İzmir’in yüzde 60’ı şu anda depreme dayanıksız. Bu yüzde 60’ı Vali de söylüyor,
Belediye Başkanı da, Bakan’da söylüyor. O zaman bunu hem biliyoruz, hem de şu
ana kadar kentsel dönüşümle ilgili iyi kötü bir yasa çıktı. Ama bu yasayı
uygulamıyoruz. Çünkü kentsel dönüşümle ilgili merkezi yönetim de yerel
yönetimler de samimi değil. Çıkan kanunun eksikleri var ama güzel bir kanun.
Kanunun içindeki bir boşluğu kötüye kullanıyorlar, vatandaşın lehine
kullanmıyorlar. Bizim İzmir’deki herkes, apartman yeniliyor sadece. Bunun adı
kentsel dönüşüm değil ki. Lüks apartmanları yeniliyorlar Karşıyaka’da,
Bostanlı’da veya başka bir yerde... Lüks apartman yenileyen KDV ödemiyor,
belediyedeki bütün harçları ödemiyor ama ben ödüyorum. Böyle bir şey olur mu? O
kentsel dönüşüm kapsamına giriyor ama nerede yapıyor bunu? Alsancak’ta yapıyor.
Ne alakası var kentsel dönüşüm ile bu projelerin? Biz kooperatif olarak
bitirdik Çiğli’deki projemizi bitirdik ama her türlü vergiyi ödüyoruz. Kentsel
dönüşümle ilgili yasal boşluğun giderilmesi lazım. Siyasetin alet edilmemesi
lazım. Belediyenin burada aktif desteğini vermesi lazım. Apartman bazlı değil ama
ada bazlı yerlere belediyenin de devletin de destek olması lazım” dedi.
DEPREMZEDELER ORTADA
KALDI
Bornova’da depremden mağdur olan vatandaşların ortada
kaldığını belirten Aslan, yaşanan sorunu şöyle özetledi; “Müteahhitler ‘evini
boşalt’ diyor, evini yıkıyor. Müteahhit burayı ben yaparım diyor ama sonra 500
bin lira para istiyor. Vatandaş bunu ödeyemiyor. Ödeyemediği için ne mi oluyor?
Sizin eviniz var, müteahhit geliyor fark istiyor. Ödeyemiyorsunuz, ne yapıyor
müteahhit, senin evini değerinin altında bir bedelle elinden almaya çalışıyor.
Senin yıllardır binbir emekle yaptığın evi, değeri altından bir bedelle senden
alıyorlar. Buna da herkes seyirci kalıyor."
BİLİM ADAMLARI
SÖYLÜYOR 17 DİRİ FAY VAR
İzmir'de 17 aktif fay hattı olduğunu dile getiren Aslan, "İzmir’de bütün bilim adamları anlatıyor. 17 tane fay hattı
var diyorlar. Faylar hareketli, her an bu faylar depreme dönüşebilir. Ama biz
bunları sadece deprem olduğunda konuşuyoruz. Eyvah, ne yapacağız diyoruz.
Bornova’da depremden sonra insanlar ne yiyor, ne içiyor, kış geliyor. Bunlar
hiç sorulmadı. Kentsel dönüşüm bu kente yapılacak en büyük iyilik olur. Biz
dönüşümü zamanında kooperatif mantığıyla yaptık" şeklinde konuştu.
KENTSEL DÖNÜŞÜM
SİYASET ÜSTÜ TUTULMALI
İzmir için kentsel dönüşüm önerisini de sorduğumuz Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, öncelikle bu konuların siyaset dışında tutulması gerektiğini söyledi. Aslan, “Merkezi ve yerel yönetim, İzmir’deki meslek kuruluşları bir araya gelip ortak karar verecekler. Planlamayı beraber yapacaklar. Bana göre kentsel dönüşüm nerede yapılırsa yapılsın, ada bazında olacağına göre o bölge halkının da karar merciinde olması gerekiyor. Kararların ortak verilmesi gerekiyor. Belediye alt yapı desteği verecek. Devlet de kredi verecek. Konut maliyet neyse, onun yüzde 70’i kadarını devlet kredi olarak verecek. Bankadan kredi kullanarak kentsel dönüşüm yapılamaz, unutalım bunu. O soygundur. Kentsel dönüşüme uygun faizle TOKİ kredi vermelidir. Ödemeye de konutlar bittikten sonra başlanması lazım. Normalde TOKİ bu işi 1984’te yapıyordu. Yeni bir iş değil. Biz Egekent 1’i yaparken aynı TOKİ konut maliyetinin yüzde 70’ini kredi olarak veriyordu. Ama şimdi vermiyor. TOKİ’nin görevi müteahhitlik yapmak değil, hiç konutu olmayan vatandaşlara destek olmaktır” önerisinde bulundu.