ÖNCÜŞEHİR – KONFED (Konyalılar Dernekleri Birliği Konfederasyonu) Başkanı ve CHP Karabağlar Belediye Meclis Üyesi Mehmet Aydoğan, Öncüşehir TV’de ‘Öncü Siyaset’ programının konuğu oldu. Mevlüt Dağdeviren’in sorularını yanıtlayan Aydoğan, dernekten federasyona giden yoldaki yaşanan bütün süreci aktardı.
“SİVİL TOPLUMCULUĞA 19 YAŞINDA BAŞLADIM”
Federasyona geçiş sürecini aktaran Aydoğan, “Sivil toplumculuğa 19 yaşında başladım. Eşrefpaşa’da o dönemlerde sokaktan, kahve köşelerinden çocuklarımızı alıp 1975 yılında Gönen Spor Kulübünü kurdum. O gün kurduğum kulüpte top oynayan çocuklar şimdi İzmir’in sektörünün en büyük vergi rekortmenleri. Şimdi görenler teşekkür eder, “kahve köşelerinden toplayıp spora kazandırdın” der. Çocuklar birbirini tanıdı, büyükşehirlerde insanlar akrabalarını kaybediyor. Hep aynı köylüler ama spora girince birbirlerini tanıdılar, çocukları gençleri kaynaştırdık. Gençler kaynaşınca büyükler de kaynaştı. Bana, “Gönenlilerin tamamını toplamış oldunuz” dediler. 1987’de Ege Bölgesi Konyalılar Derneği’ni kurdum. Dernek elbisesi dar geldi, 20 bin, 30 bin, 40 bin üye yaptık. Ne defter dayanıyor ne bir şey. Genel kurul yapacaksın ama 30 bin kişiye nasıl ulaşacaksın. Sildik, yeni baştan kayıt yaptık. Baktık olacak gibi değil, 1996 yılında Konyalılar Kültür ve Yardımlaşma Vakfı’nı kurdum. Çankaya’da metrodan çıkınca Basmane’ye doğru Fevzipaşa Bulvarında Konyalılar Vakfına mülk satın aldık. 2005’te de Konyalılar Federasyonu’nu kurdum. Kuruluşta sadece İzmir’deki kasaba köy derneklerinden müteşekkil değil, Türkiye’nin 11 büyükşehrinde kurulan tüm Konyalı derneklerini toparlayan Konyalılar Dernekleri Birlikleri Federasyonu olduk. O dönemde birlik yasak değildi” dedi.
“KONFEDERASYON İÇİN ADIM ATTIK”
Federasyonun amaçlarından bahseden Aydoğan, “Bu dernekleri enden kurduk anlatayım. Hepsinin önceden planlanmış amaçları var. Mesela, bunları kurarken öncelikle felsefemizi Anadolu’nun öz Konya’mızın örf, adet, gelenek, göreneklerini, Mevlana’nın hoşgörüsü, insan sevgisi, kardeşlik olarak belirledik. Şöyle ki biz İzmir’deyiz, Konya Konya’da kaldı. Ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz, havasını teneffüs ettiğimiz şehirlerde var olmak, bu şehirler de sorun yaratmak değil sorunlarını tespit edip sorunlarını çözme noktasında olmak, projeler uygulamayı amaç edindik. Hedefini kurulmadan 30-40 sene evvel kurmuşuz. Bölgeci ve ayrıcı olmamak diğer hedefimizdi. Konyalı olmayan insanlar da üye olmaya gelince derhal tüzüğü değiştirdim, Konyalı olma maddesini kaldırdım. Ondan sonra 10 binlerce Konyalı olmayan üyemiz oldu. Bu da yetmedi Konyalı olmayanları, genel sekreterliğe, başkan yardımcılığına, yönetim kuruluna almaya başladım. Bu arada Konfederasyon için adım attık, federasyon hazırlığını yapıyor şu an. Logolarını hazırladık, isim hakkı, patent haklarının hepsine başvurduk, müracaat ettik” diye konuştu.
“BAZI DERNEKLER BEKLENTİ İÇİNDE AÇILIYOR”
Kurulan bazı derneklerin hiçbir icraat yapmamasını eleştiren Aydoğan, “Kurarken ya bir beklentisi var, o dernek amacıyla resmi kurumlardan bir şey talep etmek için ya da siyaseten bir yere varmak için. O boş derneklerin çoğunun amacı bu. Boş çanta varsa, açılan kapanan bir derneği yoksa ne amaç için kurulmuş olabilir? Hükümete ve yerel yönetimlere iş düşüyor… Kentte proje üreten kitleleri arkasında sürükleyebilen, kitlesel hareketleri yapabilen kaç tane STK’nın olduğunu hepsi biliyor. Yerel yönetimlerdeki başkanların, benim partimden başka partiden değil meselesine girmeyip bu insanlar aramaları lazım. Diyelim bugün Konyalılarla ilgili bir şey var, yerel yönetimlerin bizleri arayıp bir iş birliği, program yapalım demesi lazım. Hepsiyle de seve seve yaparız ama onların araması lazım. Sadece bizi değil, diğerlerinden de bahsediyoruz. Onların anma günün beraber yapmaya başladığında, zaten sıcaklık ve ilgi başka partilerden başka görüşlerden de olsan artar” ifadelerini kullandı.
“ADAY OLACAĞIM KONAK’TA NAKIŞ DOKUR GİBİ PROJE YAPTIM”
Siyasi geçmişini anlatan Aydoğan, “Sağ olsun Mesut Yılmaz başbakanken bana İzmir il başkanlığını teklif etti, kabul etmedim. Ben topluma mal olmuş bir insanım, bir siyasi gömlek giymek istemiyorum dedim. Dedim beni ya belediye başkanlığı ya da milletvekili olarak değerlendirirsen arkamdaki kitle gelir ona oy verir ama siyasi partinin il başkanı olursam bu insanlar küstürür dedim. Doğru söylüyorsun dedi, 3 kişi isim ver biri senin soyadından olsun dedi, kardeşim Ali’yle birlikte 3 isim verdik. 3 kişi genel başkan kontenjanından ile soktuk. Sonra yerel yönetim seçimi yaklaştı, sözünde duruyor musun dedi, duruyorum dedim. Hatta ekip kurup çalışmaya başladım, Konak’ın kitabını yazdım, 780 sayfalık. Aday olacağım Konak’ı nakış dokur gibi proje yaptım. Her mahalleni demokratik yapısı, hem mahallenin karakoldaki suçluluk oranları, ekonomik ve eğitim durumları, fiziksel ihtiyaçlarının hepsinin 3 boyutlu emarını çıkardık, her mahalleye, semte, bölgeye ayrı proje yaptık. Mesut Yılmaz, Ankara’daki büyük stadyumda tüm belediye başkan adaylarını topladı. Bana, “o çalıştığın kitabı da getir” dedi. Götürdüm. Orada Türkiye’de dersini çalışmış tek başkan adayım diye takdim etti. Kazanamadık ama Ahmet Sarışın’ın, CHP’nin en güçlü döneminde ben 94 bin oy aldım. Daha 35 yaşında delikanlıyım. Ahmet Sarışın zannedersem 107 bin civarında oy aldı. Ben partide ben 94 bin oy alırken, tanınmış devlet bakanı Işın Çelebi, Büyükşehir adayımız 80 bin oy alıyor” dedi.
“AK PARTİ KONYALILAR VAKFINDA KURULDU”
AK Parti’den ayrılma sürecini anlatan Aydoğan, “Dönemim Başbakanı Tansu Çiller vakfa geldi, “seninle çalışmak istiyorum” dedi. Bende “nasıl benimle çalışacaksın, seçim yok” dedim. Burhan Özfatura belediye başkanıydı, arayıp talimat verdi. Beni büyükşehir başkan yardımcısı yaptı. 1998-2000 yıllarında Özfatura’nın başkanvekilliğini yaptım. Destan yazdım. İlk defa muhtarları, STK’ların birime aldık. Muhtarlar kenetlendi, STK’lar hop oturup hop kaldırıyordum. Ben anladığım işi yapıyordum. Bu STK’cılıklaki özverimi siyasete kullandığım an siyasette katlandı gitti. Ondan sonra Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül geldi, rica ettiler, vakıftan çıkmadılar. AK Parti Konyalılar Vakfında kuruldu. O dönem daha AK Parti iktidara gelmeden bütün kellemizi yola koyup kurucu olduk. Bugün 20 senedir hala iktidarda ve ülkeyi yönetiyor. Sonra küstük, kafamız uymadı. Bugün sana soruyorum, kurucu olduğun iktidar partisinden kim ayrılır? Aş, iş, ihale beklentimiz yok. Biz o dönem inandık, güvendik, her türlü masrafı da yaptı, kurucu olduk. Pişman mısın, asla değilim. O günkü görevimi yaptım. Ondan sonraki yöneticiler, milletvekilleri, il başkanları bizler, Konyalıları tasfiye etmeye başladılar. Biz hamallığını yaptık, kurduk ama iş daha sonra değişti” şeklinde konuştu.
“BEN VATANDAŞLARIMIZA BAŞKANLIK DEĞİL HİZMETKARLIK YAPIYORUM”
CHP’ye geçiş sürecini de aktaran Aydoğan, “Ali Engin il başkanı olduğu dönemde, bizi ilk görenlerdendi. Biz Bozyaka Pazaryerinde bir pilav şenliği yaptık ki o Pazar yeri Türkiye’nin en büyük pazaryerlerinden bir tanesi. Polis kayıtlarına göre 25 bin kişi alıyor. O pazaryeri insan alamadı. Şenlikte her türlü harcama yapıldı. O gün gelip de CHP’liler o kalabalıkta o muhteşem görüntüleri gördüler. O gün orada kafayı koymuşlar. Karabağlar’da da seçim o dönemde 13 bin oy farkla AK Parti öne geçmiş. Beni o dönemde transfer edip Karabağlar’da liste başı yaptılar. “Niye?” dedim, “Karabağlar’da 80 bin Konyalı var” dediler. Hemşerilerimiz bizi orada yalnız bırakmadı. Hayatında hiç sola oy vermemiş hemşerilerimiz sola oy verdi. O dönem kırılanlar, eleştirenler olmadı mı oldu ama yarın encümenden cezaları yediler, zabıta kapatmaya gittiler. Hepsi beni aradı, hiçbirisini bana böyle dediniz ya da destek vermediniz demedim ve elimden yasal olarak ne geliyorsa yaptım. Bana şimdi de, “iyi ki geldiniz de seçilmişsiniz” dedi. Şu anda Karabağlar partili partisiz kenetlendi. Seçilmekle, oturmakla iş bitmiyor, benim 24 saat telefonlarım hep açık. Kimse kimsenin babasının hatırına kaşına gözüne oy vermiyor. Bu insanlara verilen 40 senelik emek var. Ben onlara başkanlık değil hizmetkarlık yapıyorum” dedi.
“TARİHE GEÇECEK PROJELER YAPTIK”
Karabağlar değerlendirmesi yapan Aydoğan yapılan icraatları anlattı. Aydoğan, “7,5 seneye yaklaşıyorum, meclis üyeliği ve meclis başkanvekilliği yapıyorum. Karabağlar imarsız plansız bir ilçeydi. Yüzde 60’ya yakını kaçak yapılardan oluşuyordu. Muhittin Başkanın bürokrasi bilgisinin olması bir şanstı. Tamamen kaçak, imarsız, plansız bir Karabağlar’ı ilk 5 senede imarlı planlı hale getirdi. Türkiye’de kendi planlarını yapan belediyelerin arasında. Kendi gücü, kendi imkanı ve kendi ekibiyle yaptı. Bakanlığın itiraz ettiği 540 hektarlık bir alan var, sanırım bir kısmı Bakanlık tarafından onaylandı. Esası imarlı ve planlı hale getirildi. Bu bir kere destan yazılacak bir şey. Tarihe geçecek. Baştan Başkan olmak üzere bu konuda imzamız var, onur ve gurur duyuyorum. Karabağlar’ın kaderini değiştirecek işler 5 senede bitirdik. En önemlisi bu. Bunu yapmadan zaten Karabağlar’a çivi çakamazdın. İkincisi de devrim niteliğinde; bitmedi ama devam ediyor. Dijital sisteme geçiyoruz. Şu anda geçildi ama bütün arşivlerimizi dijitale taşıyoruz” dedi.