Çiğdem CANPOLAT /
ÖNCÜŞEHİR – DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan bugün Ege Sanayicileri
ve İşinsanları Derneği'nin (ESİAD) düzenlediği, 'ESİAD Liderler Buluşması'
toplantısına katıldı.
ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karabağlı'nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü ve çok sayıda iş insanı katılım gösterdi.
BABACAN: TEMELİ
SAĞLAM ATMADIKÇA SAĞLAM EKONOMİ İNŞA ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Türkiye’nin büyük bir ekonomik buhran içinde olduğunu ifade ederek, “Türkiye’de yakın tarihe bakarsak iyi ve kötü dönemlerimiz oldu. Şu an da her açıdan sıkıntıların büyük olduğu dönemde geçiyoruz. Ekonomik sorunlardan bahsediyoruz. Türkiye’nin en önemli sorunu hayat pahalılığı ve yolsuzluk deniyor. Bu sorunların köklü sebeplerine baktığınızda Türkiye’nin son yıllarda artan hukuk devletinin kaybolmasını gösteriliyor. Özgürlük ortamının kaybolduğunu görüyoruz. Ekonomi öyle bir alan ki; ekonomiyi bir temele oturur. O temelde hukuk, adalet, özgürlük ve demokrasi var. Temeli sağlam atmadıkça sağlam ekonomi inşa etmemiz mümkün değil” dedi.
“YENİ BİR SİYASİ
HAREKETİN TÜRKİYE İÇİN ELZEM OLDUĞUNU KARAR VERDİK”
Türkiye’nin ekmeğini taştan çıkarmak zorunda olduğunu öne süren Babacan, “Yatırımla, istihdamla büyümek zorunda. Bunun için önce güven gerekli. Güven olmadığı ülkede petrol, doğalgaz yeraltı kaynakları sıkıntılıysa böyle bir kriz ile karşılaşırsınız. Son yıllarda artarak yönetimin tek elde toplanması ekonominin zafiyet altında olması. Özgürlük alanlarını kısıtlanmış olması, hukukun işlenmemesi ekonominin sorunların en önemli nedeni. Biz bunları gördüğümüz için yeni bir siyasi hareketin Türkiye için elzem olduğunu karar verdik. 2018-2019 yılında derin toplumsal araştırmalar yaptık; gördük vatandaşlarımız daha kötüsünden korktuğu için bu desteği veriyor. Daha iyisi olsun diye destek vermiyor. Ya daha kötüsü olur diye korkuyor. O yüzden iktidara destek veriyor. Muhalefete destek verenlere baktık, bir an önce kurtulalım da ne olursa olsun deniyor. Bu tabloyu açık bir şekilde siyasi zemin aranmaya başladı. Halkımız iç dünyasında yeni şeyler istediği yeni şeyler aramaya başladı” açıklamalarında bulundu.
“EN YÜKSEK CİNSİYET
KOTASI DEVA PARTİSİ’NE AİT”
Parti politikalarının özgürlük ile başladığını söyleyen Babacan, “Demokrasi ve atılım dedik; çünkü demokrasi zeminine uymayan atılımın, uymayacağına karar verdik. Bizim parti politikamız özgürlükle başlıyor. İfade, basın, hukukla devam ediyor. Ekonomi ile devam ediyor. Temeli sağlam atmanda yapılamaz. Yoğun bir şekilde ilerlemeye başladı. Bir andan örgütümüzü oluşturuyoruz. Partimiz, 81 il merkezinden temsil ediliyor. 973 ilçe var, 705’nde ilçe başkanlarımız görevinin başında. İzmir’de 26 ilçemizde örgütlenmiş durumdayız. Örgü yapımızda kadınlar ve gençler yüksek oranda temsil ediliyor, en yüksek cinsiyet kotası DEVA Partisi’ne ait. Genel merkez ve tüm teşkilat yapımızda bu temelleri koruyoruz. Yüzde 20 gençlik kotamız var. Gençler ve kadınlar ana kademede. Bizim genlik ve kadın kollarımız yok. Kadınlar ve gençler ana görevde yanımızda olsun istedik, karar alımında etkili olsun istedik ve gerçekleştirdik. Örgüt yapımız diğer siyasi partilerden farklı. Yüzde 85’i siyasete deva ile başlayan arkadaşlarımız. Sitemizde herkese açık bir durumda. Üyelerimiz 37’i 30 yaş ve altı vatandaşlarımızdan oluşuyor” dedi.
“AK PARTİ'NİN DE CHP’NİN
DE İZMİR'DE ÇOK ZOR SİYASET YAPTIĞI İLÇELER VARDIR”
Partisinin üyelerinin daha önceki siyasi tercihlerini açıklayan Babacan “Üyelerimiz daha önce ki siyasi tercihlerini sorduk. Yüzde 30’u daha önce AK Parti’ye, yüzde 20’si CHP’ye, yüzde 10’u HDP’ye, yüzde 10’u İYİ Parti’ye yüzde 5-6 MHP, 15 hiçbir siyasi partiye üye olmamış insanlar var. Biz Türkiye partisi olmayı hedeflemiştik ve gerçekten de bunu başardık. AK Parti'nin İzmir'de çok zor siyaset yaptığı ilçeler vardır, CHP'nin de çok zor siyaset yaptığı ilçeler vardır. Ancak bizim arkadaşlarımız tüm ilçelerde rahatlıkla siyaset yapabiliyor. Çünkü biz kimlik veya ideoloji siyaseti yapmıyoruz” dedi.
“İLK YAPTIĞIMIZ
ÇALIŞMA GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM”
Özgür, adil ve zengin bir Türkiye hedeflediklerini açıklayan Genel Başkan Babacan, “Hedefimiz bu. Bu hedefe yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Her gün üye sayımız artıyor. Bir yanda da yoğun bir mutfak çalışması içerisindeyiz. İlk yaptığımız çalışma güçlendirilmiş parlamenter sistemi ile ilgili çalışma. 2020 yılının sonunda bunu tamamladık. Buna demokrasiye geçiş eylem planı dedik” şeklinde konuştu.
“ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA İSE
6'LI MASA YİNE TOPLANACAK”
Önümüzdeki haftalarda 5 partinin siyasi liderini ziyaret edeceğini açıklayan Babacan, “Ben bu hafta 5 partinin siyasi liderlerini ziyaret edeceğim ve önümüzdeki hafta ise 6'lı masa yine toplanacak. Bundan sonra da çalışmalarımızı ve yol haritamızı belirleyeceğiz. Geçiş süreci ile ilgili bugünden çalışmaya başlamaz, Cumhurbaşkanı adayının ortak çalışmalara uyacağı ile ilgili taaddüt alınmazsa Türkiye'yi çok kaotik bir süreç bekliyor. Seçimi kazanırız ancak Türkiye'yi kaybederiz. Dolayısıyla seçimi kazanmak yetmeyecek. Seçimi kazanmanın yanında Türkiye'yi de kazanmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“ÖNEMLİ OLAN
CUMHURBAŞKANLIĞINI KAZANABİLMEK”
Cumhurbaşkanlığı seçimi hakkında konuşan Babacan, “Barajın yüzde 7’ye düşürülmesi seçim tarihinin 2023 yılında mayıs veya haziranda olacağı ihtimali yükseldi. Baskın seçim olasılığı da her zaman ihtimalde. Siyasi partiler arasındaki diyalog zemininin sıcak tutulması gerekiyor. Başkanlık sistemini de unutmayalım ki cumhurbaşkanı seçilmesi kilit bir konu. Odak yanlış yere çekiliyor. Önemli olan cumhurbaşkanlığını kazanabilmek. Biz bunun için çaba gösteriyoruz. Herkesle konuşmaya hazırız diyoruz. Bir eylem planınız veya çalışmanız varsa getirin diyoruz. Parti programı yetmiyor, genel o. Adayı erken aşamada tartışmanın çok faydalı olmadığına inanıyoruz. Kişiler üzerinden tartışmaya başladığınızda bütün ilgi buraya kayıyor. Sıralama doğru değil. Öne ne yapacağımıza karar verelim, sonra kinim yapacağın karar veririz” dedi.
KARABAĞLI: TEDARİK
ZİNCİRLERİNDE CİDDİ KIRILMALAR YAŞANMASI BEKLENİYOR
ESİAD Başkanı Mustafa Karabağlı, ‘ESİAD Liderler Buluşması’ kapsamında DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı ağırlamaktan memnuniyeti duyduklarını belirterek, “Bugün dünyamızın ve ülkemizin içinde bulunduğu siyasi ve sosyo-ekonomik durum hakkında Sayın Babacan’ın değerlendirmelerini dinlemek ve görüş alışverişinde bulunmak üzere bir araya geldik. Küresel ekonomide yaşanmakta olan ticaret savaşlarına Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte hammadde savaşlarının da eklendiği bir gerçek. Küresel emtia fiyatlarında ciddi artışlar yaşanıyor. Rusya, dünyada doğalgaz, petrol ve buğday gibi birçok hammaddenin en büyük ihracatçıları arasında. Savaş ve alınan karşılıklı kısıtlayıcı önlemlere bağlı olarak tedarik zincirlerinde ciddi kırılmalar yaşanması bekleniyor. Savaşın devam etmesi halinde bu kırılmalar neticesinde her alanda fiyat artışlarının hızlanarak devam edeceği tahmin ediliyor. Sonuç olarak küresel ekonomide fiyatların ve enflasyonist baskıların artması, reel gelirlerde düşme yaşanması, dünya ticaretinin daralması, ekonomik büyümenin düşmesi bekleniyor” dedi.
“SAVAŞ KAYNAKLI
SIKINTILARIN ÇARPAN ETKİSİ YARATACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ”
Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşına kırılgan bir ekonomiyle yakalandığını ifade eden Karabağlı, “2021 yılı sonbaharıyla birlikte kur-faiz-enflasyon sarmalına giren ve giderek artan enflasyon, yüksek döviz kuru ve kurlardaki öngörülemez dalgalanma neticesinde iyice kırılgan hale gelen Türkiye ekonomisinin, Rusya-Ukrayna savaşından diğer ülkelere göre daha fazla etkilenmesi kuvvetle muhtemel. Enflasyonun yüzde 50’nin üzerinde seyrettiği, üretici fiyatlarındaki artışın yüzde 100’ü aştığı bir ekonomide, bu iki ülkeyle güçlü ekonomik bağlantılarımız göz önünde tutulduğunda, savaş kaynaklı sıkıntıların çarpan etkisi yaratacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“POZİTİF BÜYÜMEYE
RAĞMEN MİLLİ GELİRİN YILLAR İTİBARI İLE ABD DOLARI CİNSİNDEN DÜŞÜYOR”
Küresel sıkıntıları da göz önünde tutarak Türkiye ekonomisi
ilgili yorumlarda bulunan Karabağlı, “Pandemi döneminde dünya ekonomisi
daralırken ülkemiz 2020’de yüzde 1,8, 2021’de ise baz etkisiyle yüzde 11
pozitif büyüme yakalamıştır. Ancak, bu pozitif büyümeye rağmen milli gelirin
yıllar itibarı ile ABD doları cinsinden düşüyor olması sabit fiyatlara göre
hesaplanan GSYH rakamlarındaki deflatör katsayılarının oranları etkilemiş
olabileceğini düşündürmüştür” şeklinde konuştu.
“DENGELENEN DOLAR
KURU RUSYA-UKRAYNA SAVAŞIYLA TEKRAR YÜKSELİŞE GEÇTİ”
Merkez Bankası’nın faiz kararları hakkında açıklamalarda
bulunan Karabağlı, “ 2021 Eylül ayından itibaren art arda aldığı ve beş puanı
bulan faiz indirim kararlarından sonra, Türk parası dolar ve avro karşısında
hızla değer kaybetmiştir. Dolar 18 lira, avro ise 20 liranın üzerini görmüştür.
Merkez Bankası tarafından piyasaya yapılan doğrudan müdahalelerden istenen
sonuç alınamayınca, 21 Aralık 2021 itibarıyla “kur korumalı TL mevduatı” olarak
adlandırılan modele geçilmiştir. Neticede döviz kurunda ani düşüş yaşanmış,
ancak bu modelin Türkiye ekonomisi üzerinde ne gibi etkiler yaratacağına dair
endişeleri de beraberinde getirmiştir. 2022 yılının ilk üç ayında faiz sabit
bırakılmıştır. Dengelenen dolar kuru Rusya-Ukrayna savaşıyla tekrar yükselişe
geçmiştir” dedi.
“HAZİNE’NİN YÜKÜNÜN
GİDEREK ARTTIĞI SÖYLENEBİLİR”
Kur korumalı TL mevduat politikası hakkında konuşan Karabağlı, “Bugün geldiğimiz noktada, 21 Aralık 2021 tarihinde başlatılan kur korumalı TL mevduatında üç ay vadeli hesaplar bugünden itibaren dolmaya başlıyor. Kur korumalı hesapların başladığı tarihdeki kur ile mevcut kur dikkate alındığında Hazine’nin yükünün giderek arttığı söylenebilir. Merkez Bankasının para basmaya devam etmesi enflasyonun artması, Hazinenin kaynak aktarımı ise, vergi gelirlerimizin mevduat sahiplerine aktarılması sonucunu düşündürebilir” dedi.