ÖNCÜŞEHİR – Partisinin
ilçe kongresi ve ilçe binası açılışı için İzmir’e gelen DEVA Partisi Genel
Başkanı Ali Babacan, İzmir depremzedeleriyle bir araya geldi. İZDEDA’da
gerçekleştirilen buluşmaya Babacan’ın yanı sıra DEVA Partisi İzmir İl Başkanı
Seda Kaya Ösen ve İZDEDA Başkanı Haydar Özkan katıldı.
BABACAN: PARTİZANLIK,
YEREL YÖNETİMLERİN BAŞARISINI ENGELLİYOR
Depremden hemen bir gün sonra İzmir’e geldiğini söyleyen DEVA Partisi Genel Başkanı
Ali Babacan, “ Deprem anındaki sorunlar genle olarak binaların hasar tespiti
çalışmasıydı. Öncelikle hastanede depremde yaralanan vatandaşlarımız ziyaret
ettik. Gerçekten ateş düştüğü yeri yapıyor. Genel anlamda afet yönetimi önemli
bir konu. Allah korusun afetin ne zaman nasıl olacağını bilemiyoruz.
Dolayısıyla tedbir çok nemli. Afet olduktan sonraki ilk birkaç haftayı yönetmek
çok nemli. Arkasından oluşan zararlarla ilgi telafi, şehirlerin yeninden
kurulması ve bunların acil yapılması çok nemli. Şu anda baktığımızda Türkiye’de
bunca deprem ve afet yaşanmasına rağmen ne afet öncesi için yeterli önlem
alındığını düşünüyoruz ne afet sırasındaki çalışmaların yeterli olduğunu ne de
sonrasındaki çalışmaların yeterli olduğunu düşünüyoruz. Hala Elazığ’da
konteynır kentlerde yaşayan insanlar var. Biz yaşadığımız afetlerin ardından
afet yönetimiyle ilgili bir eylem planı hazırladık. Bu nedir? Seçimden sonraki
90 ve 360 günde yapılacakların planıdır. Afet öncesinde ve sonrasında neler
yapılması gerektiğini ayrıntılarıyla ortaya koyduk. Öncelikle Türkiye’nin
depreme her açıdan hazırlanması gerekiyor. Binaların güçlendirilmesi ve
gerçekçi olarak durum tespitinin yapılması gerekiyor. Bunun için de bir kaynak
ayrılması gerekiyor. Şu anda varsa yoksa Kanal İstanbul için kaynak
ayırıyorlar. Onun için kaynak ayıracağınıza deprem bölgeleriyle ilgilenin. O
yapıları yeniden inşa edin, güçlendirin. Bütün bu hazırlı sürecinde sigorta
yani DASK çok önemli. Şu anda İzmir örneğinde DASK sisteminde en çok üzüldüğüm
şey, deprem sigortalarının zamanında ve tam ödenmemesi. Bu da insanları sigorta
yapmaktan uzaklaşıyor. Bununla ilgili Hazine Müsteşarlığı var. Ortaya başvuruda
bulunarak da hakkınız arayabilirsiniz. Doğal afetlere hazır olmak çok önemli.
Afet zamanına bakıyoruz bütün ülkede bir şaşkınlık oluyor. Biz afet yönetimi
konusunda yerel yönetimlere daha çok yetki verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Ama şu anda partizanlık, yerel yönetimlerin başarısını engelliyor” dedi.
“PARTİCİLİK DEVREYE
GİRDİĞİNDE İŞ DEĞİŞİYOR”
Konunun memleket meselesi olduğunu söyleyen Babacan, “Doğal
afet olduğunda merkezi hükümetin ve yere yönetimlerin birlikte çalışmasıdır.
Bunun da tek yolu yerel yönetimlerin afet yönetimi konusunda yetkilerinin
artırılmasıdır. Muhtarlar da dahil olmak üzere. Deprem anında yapılacak çok iş
var. Deprem sonrasında yapılacaklar var. Şu ana kadar sadece mülkiyet
sahiplerine yönelik hak sahipliği var. Kirada oturanlara ilişkin bir şey yok.
Bu adil de olmuyor. Bakıyoruz bir il bir telefonla afet bölgesi ilan ediliyor
ve hemen destekler gelebiliyor. Ama bazı illerde bu olmuyor. Bu durumun adil
olması gerekiyor. Gelin mecliste bu konuları istişare edelim. Mecliste toplum
temsil ediliyor. Bütün farklı görüşlerin bir arada olması ve ortak akılla karar
verilmesi gerekiyor. Afet sonrasındaki bir diğer önemli konuda Türkiye
ekonomisinin kriz içinde olması. Mesela inşaat maliyetlerinin yüksek olması. Bu
da kiraları yükseltiyor. Yer olmadığı için faizler çok yüksek. Faiz oranları
düşük olsa kredilerin aylık taksitleri de düşük olur. Bütün bunlar topyekun ele
alınması gereken konular. En önemlisi de adalet. Objektif ve şeffaf bir süreç
yürütülmeli. Hasar tespitinde bile çelişkiler var. Devletin kurumlarının aynı
binaya verdiği hasar oranları farklılık gösteriyor. Bu iş, partizan bakış açısı
devreye girdiği zaman olmuyor. Particilik devreye girdiğinde iş değişiyor.
Hasar tespitlerinin siyasetten arındırılmış kurumlar tarafından yapılması
lazım. Daha sonra hem kiracıya hem ev sahibine hakları verilmeli. Yapılması
gereken şu: Mutlaka çok iyi bir şekilde afet yönetiminin ele alınması lazım.
Adil ve eşit olması lazım. Devlet tarafından hızlı adımlar atılmalı. Devletin
çalışmasının kuralı e kanunu olur. Bunu da eşit ve adil bir şekilde ortaya
koymalıdır. Onun ötesi devlet olmuyor. Biz bütün bu konuları çok yakından takip
ediyoruz” ifadelerini kullandı.
ÖZKAN: 20 YIL
ÖDEMELİ, 2 YIL ÖTELEMELİ 400 BİN LİRAYA KADAR KREDİ TALEP EDİYORUZ
İZDEDA Başkanı Haydar Özkan, “Derneğim adına İzmir’deki
depremzedeler adına bizim derdimize ortak olduğunuz için teşekkür ederim. Tabii
ki de derdimiz ve sorunumuz büyük. Deprem olduktan sonra bize anlatılanlara
göre biz bir yılda evimize geçeriz diye düşündükçe Ama devletimizin katkılarına
rağmen bazı eksiklik ve aksaklıklar oldu. Bunlar da bizi bu duruma getirdi.
Devletimizin yapmış olduğu konutlar ve 7 adet proje alanı var. Proje
alanlarındaki inşaatlar devam ediyor. Şu anda bin 700 konutun 750 tanesi kasım
ayında teslim edilecek hale geldi. Kalanlar da mart ayına kadar yetiştirilecek.
Ama ortada şöyle bir sıkıntı var. Devletin kanunlarına göre ağır hasar ve orta
hasarlı binalarda yaşayanlar depremzede olarak görülüyor. Orta hasarlılarda
güçlendirme kredisi var. Ama burada şöyle bir çelişki var. Biz orta hasarlı
binaları güçlendirmeye yanaşmıyoruz. Çünkü bölge uygun değil. Tabii bu da
maliyetleri yükseltiyor. Biz bunu ödeyebilecek güçte değiliz. Depremzedelerin
geneli emekli inşalar. Bizim bu işten kurtulabilmemiz için 11,5 aydır
yalvardığımız bir konu vardı. Emsal artışı ve kredi. Bu konutlar yapılırken
Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, kontrolünü yapması gereken belediyeler
ortadan kayboldu ve biz ortada kaldık. Bize kentsel dönüşüm kredisi verdiler ama
onun ödemesi aylık 3 bin 500 lira. Bizim 500 bin liraya varmamız gerekiyor. O
yüzden 300 bin lira daha kredi gerekiyor. Biz de çözüm için şunu düşündük.
Belediye elini taşın altına emsal artışıyla soktu, devlet de krediyle soksun.
Emsal artışı için büyük çaba sarf ettik. Sonunda yüzde 20’lik aldık. Bizim
kredi konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızdan bir ricamız var. 20 yıl ödemeli, 2
yıl ötelemeli 400 bin liraya kadar kredi talep ediyoruz. Evimiz yıkıldı kredi
ödüyoruz, kiraya çıktık kredi ödüyoruz. Evimizi yaptıracağız yine kredi
ödeyeceğiz. Yıllardır kesilen deprem vergileri var. Eğer bunlar bize yansıyacak
olsaydı evlerimiz zaten hazırdı. Ama biz bunu söylesek kendimizi siyasi olayın
içine atmış gibi olacaktık o yüzden yapmadık. Sizin aracılığınızla da bu kredi
talebimizi yineliyoruz. Evet proje alanlarında konutlar yapıldı ama hak
kayıpları oldu. Ödeyeceğimiz miktarı da bilmiyoruz. Metrekareler de düşürüldü.
Bunlar da büyük sıkıntı olduğu için rezerv alanı dediğimiz bölgeden o
arkadaşlarımıza da hak verilirse memnun oluruz. 11,5 aydır depremzedelerin
nerede yaşadıkları ne yiyip içtikleri sorulmadı. Devletimiz bunu ince ayrıntıya
kadar görmüyordur. Biz bu sıkıntıları dile getirdiğimizde çözüm üretiliyor ama
biz daha hızlı çözümler istiyoruz. Bakın 2. kışa giriyoruz. Kiralar arttı,
‘Almanya’dan oğlum gelecek’ diyenler de arttı. Bizim bu konuda yaptırım gücümüz
yok. Emsal konusunda da karınca misal yürüdük. 12 ayda geldiğimiz nokta bu.
Devletimizin kanunlarında da bazı sıkıntılar var. Biz depremden sonra kurulduk
ve büyük bir havuz halindeyiz. Kanunların eksiklikleri bizim yaşadıklarımızla
birlikte görülmeye başlandı. Bunlar düzeltilebilir. Mesela DASK ağır hasarlı
binalar dışında hiç kimseyi depremzede olarak görmüyor. Bu sistemin bir şekilde
değiştirilmesi lazım. Bu bir sisteme başkaldırı değil. Eksikliklerin
giderilmesi talebi” dedi.