Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İzmir Ticaret
Odası'nda gerçekleştirilen "Ege Turizm Planı Değerlendirme
Toplantısı"nın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
ÇEŞME EGE'NİN TURİZM MERKEZİ OLACAK
Ersoy, Ege turizminin, genel turizm pastasında hak ettiği
yeri alması için çalışma başlattıklarını söyledi.
"Ege Turizm Merkezi - Çeşme" ve "Ege Turizm
Merkezi - Didim" olmak üzere 2 proje hazırladıklarını ifade eden Ersoy,
bunlardan ilkinin Çeşme etabı olduğunu, bu projenin ilk tanıtımını yaptıklarını
hatırlattı.
Ersoy, bundan sonraki paylaşımları Çeşme'de yapacaklarını
vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Öncelikle toplantının ön yargıların kırılması
açısından çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Proje daha ham, geliştiriliyor.
Plan aşamasına geçmeden önce de başta bölgedeki sivil toplum kuruluşları olmak
üzere genelde Ege turizminde söz sahibi olacak herkesin görüşlerini,
fikirlerini almak istiyoruz. Bunla ilgili çalışma planını oluşturuyoruz. Bu
bağlamda onlardan aldığımız fikirlerle projeyi geliştirmek istiyoruz. Her
şeyden önce bu, bir siyaset üstü proje olarak görülmesi lazım. Ege için doğru
olanların yapılması gerekiyor. Buradaki herkesin de bu şekilde yaklaşmasını,
kafadan 'karşıyız' diye yaklaşmamalarını, bir dinlemelerini, varsa doğru
fikirleri zaten dikkate alacağımız bilmelerini istiyorum. Biz burada bölge
insanıyla, söz sahibi olması gereken insanlarla birlikte projeleri geliştirip
hayata geçirmek istiyoruz."
Ege'nin kültürüne, yapısına ve doğasına uygun bir proje
hazırlandığını aktaran Ersoy, sözlerine şöyle devam etti:
"Dünyada örnek olacak, parmakla gösterilecek bir proje
hazırlanıyor. Sadece Türkiye'nin en iyi projesini değil, dünyanın en iyi turizm
projelerinden birini hazırlıyoruz. Dünyadaki bu tarz başarılı olmuş projelerin
hepsini inceliyoruz. Onlardan doğru, güzel, başarılı olan örneklerin
kısımlarını alıp bu projeye yansıtıyoruz. Denenmiş fakat başarısız olmuş
kısımları da bu projeden uzaklaştırıyoruz. Aslında dört 4'lük bir çalışma oluyor.
Amaç bugün turizmine değil gelecek 50 yılın turizmine hitap eden bir konsept
yaratmak. Bu bağlamda uygun, emin adımlarla ilerliyoruz."
"BURADA DEVLET ÖZVERİDE BULUNUYOR"
Bir gazetecinin "Doğayla ilgili hassasiyetler var. Bu
tedirginlikleri nasıl gidereceksiniz? Çeşme Belediye Başkanı kendisine toplantı
daveti gelmediğini söyledi. Bunlarla ilgili ne söyleyeceksiniz?" sorusuna
Ersoy, şöyle cevap verdi:
"Davetleri ben belirlemiyorum. İzmir Ticaret Odası
belirledi. Kimseyi dışlamak gibi bir şeyimiz yok. Herkesin başımızın üstünde
yeri var. Başlangıcımız İzmir. Çünkü bu bir Çeşme projesi değil. Ege Turizm
Merkezi Çeşme etabı. Ege'nin de en büyük şehri İzmir olduğuna göre projeye
İzmir'den başlatmamız gerekiyordu. Bugün saat 16.00'da İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Tunç Soyer Bey ile toplantım var. Projenin detaylı sunumuyla ilgili.
Çeşme Belediye Başkanını ben bu projenin ilk fikri oluştuğu andan itibaren
bilgilendirdim ama ben kendisine kırılmış veya üzülmüş değilim. Çeşme'ye de
geldiğim zaman istediği kişilere çok rahat karşısına çıkar projeyi
anlatırım."
Ersoy, projeyi dinleyen herkesin mutlu olduğunu, endişe
edecek hiçbir durum olmadığını aktardı.
Projenin gerçekleştirileceği arazinin yüzde 99'luk kısmının
kamu arazisi olduğuna dikkati çeken Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada devlet özveride bulunuyor ve bulunması da
gerekiyor. Ekonominin geliştirilmesi, bölgenin halkının refahına yardımcı
olması açısından. Biz burada özellikle belirtiyoruz. Bakın yatay mimarı burada
şart. Olmazsa olmazımız. Yapılaşma yoğunluğu çok düşük. Kıyı bandında minimum
100 metre ile 1500 metreye varan derinliklerde genel kullanım alanları
yaratıyor. Bu dünyada eşi benzeri olmamış bir çalışma. Bütün bunları yaparken
de diyoruz ki biz bunları kafamıza göre yapmıyoruz. Biz fikirlerimizi, buranın
doğru işleyen, uyumlu bir ekonomi olması için fikrimizi yazıyoruz ama sizlerin
görüşlerini de artılarınızı alırız. Uygun bulmadıklarınızı tartışır çıkarırız.
Ondan sonra mayıs sonuna kadar bir proje grubu oluşturacağız. Bu projeyi bir
plana dönüştürecek olan geniş kapsamlı bir proje gurubu olacak. Burada yabancı
danışmanlar da olacak. Aşamalı şekilde projeyi bir plana aktaracağız ve bu
aşamada da herkesin görüşlerini almaya devam edeceğiz."
Ersoy, projenin siyaset üstü olarak görülmesi gerektiğini
vurgulayarak, endişelerden, ön yargılardan uzak olunması gerektiğini, şeffaf
olduklarını ve kamuoyuyla her şeyi paylaştıklarını dile getirdi.
"TAHSİS GELİRLERİNDEN 1 MİLYAR DOLAR CİVARINDA BİR
GELİR ELDE EDECEĞİZ"
Başka bir gazetecinin projenin maliyetinin ne kadar tutacağını
ve finansmanın nasıl sağlanacağını sorması üzerine Bakan Ersoy, şunları
söyledi:
"Arazinin yüzde 99'luk kısmını devlet kendi tahsis
yapıyor. Burada tahsis gelirlerinden 1 milyar dolar civarında bir gelir elde
edeceğiz. Bu çok makul hesaplamalarla yapıldı. Bütün bu saydığımız kamu
altyapılarını, sosyal ve kültürel faaliyetler için gerekli her şeyi buradan
elde ettiğimiz gelirle gerçekleştiriyoruz. Tahsisten elde edeceğimiz gelirle
bütün bu yatırımları gerçekleştiriyoruz. Geri kalan toplam yatırımcılarla
birlikte tahminen 20 milyar dolarlık bir proje olduğunu ön görüyoruz ama bu
tahsis ihalesini alıp yatırımcılar tarafından gerçekleştirilecek yatırım.
Devlet onların önünü açmak için gerekli olan altyapı, sosyal ve kültürel
alanları yani halkın kullanımı için alanların yatırımı bu tahsisten elde
edeceği gelirle sağlayacak. Ne genel bütçeye ne yatırımcıya ne de belediyelere
ekstra bir yük getiriyoruz. Hepsini bu kaynakla sağlıyoruz. Burada aslında yükü
üstlenen devlet. Arazisini bu yatırım için tahsis ediyor."
Ersoy, haziran ayı gibi proje ekibi oluşturacaklarını,
2021'in son çeyreğine kadar proje ve planları tamamlamayı düşündüklerini,
2021'in son çeyreğinde tahsis ihalelerinin yapılmasını ve 2023'de de hayata
geçirmeye başlayacağını bildirdi.
KAMULAŞTIRMA
Ersoy, kamulaştırmalarla ilgili itirazların sorulması
üzerine, şöyle konuştu:
"Kamulaştırma alanı bir toplam projede ilk etapta şu
anda yüzde 1,98'e kadar düştü. Biz burada üzerinde yapı olan alanlara çok
konsantre değiliz. İlk etapta ilan ettik ama aşama aşama o alanları plan
dahilinde küçültüyoruz. Kıyı olmazsa olmaz hattımız. Çünkü genel kullanım
alanına açık alan olarak tanımlanacağı için burası bizim olmazsa olmazımız.
Onun dışında hiçbir yerde çok katı değiliz. Bize başvurular olmaya başladı. Bu
talepleri de değerlendirdikten sonra bizim öngörümüz toplam proje alanında
kamulaştırılmak zorunda kalacağımız alanın binde 3 civarında olacağını
düşünüyoruz. Geri kalanın hepsi çözülmüş olacak. Özel sektör veya girişimciye
ait alan çok az. Bunu da bir şekilde çözüp burayı da kamulaştırma bedelini
ödeyip yapacağız. Yapılaşmanın olduğu veya tarım alanlarının hepsini de zaten
kamulaştırma kapsamından çıkardık. Şu anda konuştuğumuz araziler üzerinde
yatırım yapılmamış araziler. Üzerinde binalar varsa onları da çıkarıyoruz
zaten. Onları doğru proje ile bu projenin dahli yapacağız."
"KÖYLERİN CAZİBE MERKEZLERİ OLMASINI
SAĞLAMALIYIZ"
Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, turizm alanı ve köy
sağlıklaştırmaları da yapacaklarının altını çizerek "Onlara destek
vereceğiz. Çünkü o köylerin yöreye uygun bir şekilde yapılandırılıp oraların
bir cazibe merkezleri olmasını sağlamamız gerekiyor. Bu proje gelirleri Çeşme
bölgesindeki proje alanıyla sınırlı değil. Biz buradan elde ettiğimiz gelirle
özellikle İzmir bölgesinde Kemeraltı ve Agora bölgesindeki yatırımları da
tamamlayacağız. Ayrıca buraya yakın çevredeki ören yerleriyle ilgili finansman
ihtiyaçları var. Oraların daha hızlı şekilde gün yüzüne çıkarılması için bu
yatırımları da tamamlayacağız. Proje kapsamında Ege'nin en büyük müzesi burada
yapılıyor. Hem görsel hem güzel sanatlar anlamında. Bunlar da İzmir halkının
kullanıma verilmiş olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Projenin sadece turizm projesi olarak görülmemesi
gerektiğini, çok önemli bir çevre projesi olarak da geliştiğini ve çevreye
duyarlı bölge sertifikasyonu olan dünyadaki ilk proje olacağını belirten Ersoy,
şunları kaydetti:
"Yatırımların tamamına çevre belgesi alma şartı
getiriyoruz. Dünyadaki tüm çevre belgelerini inceliyoruz. Türkiye'de eksik
belgelendirme varsa onları da dahil ederek Çevre ve Şehircilik Bakanlığının da
katılmasını sağlayacağız. O belgeleri almaya mecbur tutacağız. Hem proje
bazında geniş alanda dünyada ilk çevre belgesi almış bölge olacak hem de bütün
yatırımların tamamının çevre standartlarına uygun çevre sertifikalarını alma
şartı getirilmiş oluyor."