Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr.
Öğretim Üyesi Ezgi Eylem Fadıloğlu, balığın sağlıklı ve dengeli beslenmede
önemli bir yere sahip olduğunu belirterek sayısız faydasına karşın ülkemizdeki
balık tüketiminin azlığına dikkat çekti. Dr. Fadıloğlu, “Türkiye, üç tarafı
denizlerle kaplı bir ülke. Ancak et tüketiminde tercihimizi balıktan yana pek
kullanmıyoruz. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre ABD,
İspanya, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde kişi başına yılda 20
kilogramdan fazla balık tüketiliyor. Dünya ortalaması yıllık 16 kilogramken
İzlanda’da tüketilen balık miktarı kişi başına 90, Japonya’da 75, Avrupa
Birliği ülkelerinde 26, Suudi Arabistan’da 10 kilogram. Türkiye’de ise 2019
verilerine göre yalnızca 6,26 kilogram balık tüketimi var” diye konuştu.
Hastalıklara karşı
vücut direncini artırıyor
Balığın az oranda yağa sahip yüksek değerli bir protein
kaynağı olduğunu vurgulayan Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Balık eti yüzde 15-25
değerleri arasında protein içerir. Bu proteinler, vücuttaki dokuların korunması
ve gelişmesi için gerekli olan bütün esansiyel aminoasitleri içerir. Düşük yağ
içeriği nedeniyle zayıflama diyetlerinin vazgeçilmezlerinden biridir ve kilonun
sağlıklı düzeylerde tutulmasına yardımcı olur. Balık; fosfor, iyot, demir,
kalsiyum gibi madensel tuzlar ve A, D, K, B grubu vitaminler bakımından da iyi
bir kaynaktır. İyot, çocukların zekâ gelişiminde önemli bir rol oynarken A
vitamini bağışıklık sisteminin ve görmenin güçlenmesine, hastalıklara karşı direncin
artmasına, D vitamini kemiğin gelişmesine, içerdiği demir kan yapımına, fosfor
dokuların iyileşmesine, cildin parlak, saçların canlı olmasına yardımcı olur”
dedi.
Vücudun D vitamini
ihtiyacını karşılıyor
Dr. Fadıloğlu, D vitamini eksikliğinin ülkemizde ve dünyada
yaygın olarak görülen bir durum olduğunu da hatırlatarak, “Yapılan çalışmalar,
yüksek D vitamini seviyesinin yaşadığımız Covid-19 salgını günlerinde
enfeksiyonun görülme riskini azalttığını, bağışıklık sistemini güçlendirici
etkisi olduğunu göstermiştir. D vitamini, hareketsizliğin neden olduğu kas
dokusu kaybını önlemeye de yardımcı olmaktadır. D vitamini yönünden zengin olan
gıdalardan biri de somon, uskumru, sardalye gibi yağlı balıklardır. Balıkta,
diğer hayvansal kaynaklı besinlerin aksine doymuş yağ yerine, doymamış yağ
asitleri mevcuttur. Omega-3, vücudun üretemediği ve en fazla balıkta bulunan
son derece faydalı bir yağ asididir. Omega- 3 yağ asitleri, bağışıklık
sistemini korumanın yanı sıra diyabete karşı ve kalp damar hastalıklarına karşı
da koruma sağlar” bilgisini verdi.
Bu balıkları
kılçıklarıyla tüketin
Sağlıklı ve dengeli beslenmede önemli bir yere sahip balıkta
bazı türlerin kılçığı ile birlikte tüketilmesinin faydalarına da değinen Ezgi
Eylem Fadıloğlu, “Sardalye, hamsi gibi küçük balıklar kılçıklarıyla birlikte
yenildiğinde süt ürünleri gibi kalsiyum almanıza yardımcı olur ve kemik
gelişiminde fayda sağlar” dedi.
Kızartma yerine
buğulama, ızgara tercih edilmeli
Balığın kızartılmasının kanserojen maddelerin oluşumuna ve
besin değerinde azalmaya neden olduğunu da ifade eden Eylem Ezgi Fadıloğlu,
“Mümkün olduğunca ızgara, buğulama ve haşlama yöntemleri tercih edilmeli. Çiğ
ya da az pişmiş deniz ürünleri mikrobiyal açıdan risk taşıdıklarından tercih
edilmemeli. Hamilelik ve emzirme döneminde ise bebeğin normal gelişimi ve
annenin sağlığı açısından haftada en az 3-4 kez balık tüketilmesi gerekir”
sözlerine yer verdi.
Saklarken, pişirirken
dikkat
Balığın; satın alma, saklama, hazırlama ve pişirme
kurallarına dikkat edilmediğinde kolaylıkla bozularak sağlık açısından riskli
sonuçlara neden olabileceğini hatırlatan Dr. Fadıloğlu, “Taze balıklar oda
ısısında fazla bekletilmemeli, pulları ve içi temizlendikten sonra buzdolabına
konulmalı. Bu şekilde buzdolabında 1-2 gün bekletebilir. Dondurucuda ise 3-6 ay
kadar saklanabilir. Taze balık kokusuzdur, bayatladıkça asidik koku yayılır.
Balığın pullarına elinizi sürdüğünüzde kolayca elinize gelmemesi, dökülmemesi
gerekir. Taze balığın gözleri parlak ve dışa bombeli olur. Tazeliğini yitirdikçe
gözler buğulanmaya başlar ve içeri çöker. Solungaçları canlı kırmızıdır.
Balığın derisi gergin olmalı, balığa parmakla dokununca meydana gelen çukurluk
anında düzelmelidir. Bayat balıkta bu iz kalır” diyerek uyarıda bulundu.