Türk insanı olarak susuzluk felaketini uzun yıllar belgesellerden duyduk ve izledik. Oysa o felaket şimdi hiç olmadığı kadar bize yakın. O kadar yakın ki, ineklerin ve diğer hayvanlar tankerlerle taşınan suyla hayatta kalıyor. Bu örnekler yanı başımızda, Kiraz’da yaşanıyor. Elbette susuzluk, ne Kiraz’la ne Tire ile ne Ödemiş ile ne de Bakırçay ya da Gediz havzası ile sınırlı değil. Ancak bizleri misafir ederek yaşanan susuzluğun en net resmini önümüze koyan Kiraz Belediye Başkanı Saliha Özçınar’a teşekkür ederim. Belli ki her geçen gün bu çağrıları hatta çığlıkları daha da fazla duyacağız. Bu konuda, 7’den 77’e herkesin üzerine düşenler var. İşte Kiraz örneği ve yapılması gerekenler…
Başkan Özçınar, Öncüşehir Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mevlüt Kömür ile Yayın Yönetmeni Mevlüt Dağdeviren'e ilçenin susuzlukla mücadelesini ve çözüm önerilerini anlattı.
Saliha Başkan, Kiraz’ın en güncel sorunu nedir, belediye olarak nelerle mücadele ediyorsunuz?En büyük problemlerimizden biri su. Bunu defalarca dile getirdik. Küresel ısınma, suyumuz azalıyor vs. bunların hepsini biliyoruz. Kış aylarında yapılması gereken çözümler var. Kış aylarından yapılabilecek sondaj, etüt çalışmaları v.s. Suyun biriktirilmesi ya da farklı çözüm yolları bulunması gerekiyor. Şu an Tarım ve Orman Bakanlığımız Türkiye’nin ilk yer altı barajını burada yapıyor. Böylece suyun buharlaşması engellenecek, yerin altında tutulacak. Bunu çözüm yolu olarak en azından ortaya koyabiliyoruz. Kaç senedir bağırıyoruz. Diyoruz ki, “suyumuz yok.” Ben yazın tankerle su taşımak zorunda değilim. Ama inanın, tankerle su taşıyan personelimiz dün bana, “Başkanım, tankerin sesini duyan inekler, koyunlar ahıra koşturuyor” dedi. Hal böyle olunca mecbur kalıyorsunuz, ben vatandaşımı mağdur edemem. DSİ’ye bugüne kadar 11 tane kuyu açtırdık. Geçen haftadan itibaren 8 adet daha istedik.Normalde sondajı Büyükşehir Belediyesi açabilir. Ama ben süreç aksamasın ve vatandaş mağdur olmasın diye Bakanlığa talepte bulunuyorum. Sonra açılan kuyuları Büyükşehir’e devrediyoruz. Konu buralara kadar geliyor. Ben elimden geldiğince vatandaşıma yardım etmeye çalışıyorum. Alınabilecek acil önemler var ama süreç çok uzuyor ve bu sırada da mağduriyetler yaşanıyor.Susuzluk sorunu, tarımsal üretimi de aşıp artık hayvanları etkileyecek kadar büyüdü mü?Mutlaka herkes hayvan severdir. Ancak orada inek, koyun veya tavuk susuz kaldığı zaman ne çektiğini en iyi hissedebilecek bir yapıya sahibim. Herşeyden öte ben bir anneyim, kadınım. O şefkatle yaklaşabilecek noktayı iyi biliyorum. Büyükşehirlerde suya belki bu denli ihtiyaç duyulmayabilir. Herkes çalışıyor. Akşam gidince bir duş alacak ya da makinesini çalıştıracak kadar suyu bulması yetiyor. Ama bizim için öyle değil.Kiraz tarım ve hayvancılık konusu üzerine yürüyen bir ilçedir. Bunların ikisi de suya bağlı. Maalesef susuzluk ilçenin ekonomisini tehdit edecek boyuta geldi.Emin olun bunun videoları var. O hayvanların su getiren tankerleri artık bilip, ona koşması, ya da bir çiftçimizin ürününü sulayamaması gibi durumlar var. Evet, göletlerde ve barajlarda sular birikmiyor artık bunun farkındayız ama biz göletlerin kullanımını aldığımızda herkese dedik ki damlama sulama sistemlerine geçin. Çünkü suyu israf edebilecek noktada değiliz. Akşama kadar tarladan çalışan birinin eve gittiğinde duş alacak bile su bulamaması gerçekten çok acı oluyor. Büyükşehir de tankerle su taşıyor ama hangi çağda yaşıyoruz. Çözüm bu değil. Bu noktada çözüm nedir ve kimlerin yada hangi kurumların neler yapması gerekiyor?Daha çok sondajların kazılıp bir an önce şebekeleri aktif hale getirebilmek gerekiyor. Şebekenin sürekli su ile beslenebilmesi gerekiyor. Suyun olduğu bölgeleri bulmamız gerekiyor. Kazıyoruz su bulamıyoruz deniyor. Emin olun yaşlı amcalar vardır, suyun nerede olduğunu bilen. Oradan kazsalar suyu bulacaklar ama gidiyorlar başka yerlerden kazıyorlar. O amcaların dediği yeri kazsalar suyu bulursunuz. Bu anlamda iş yapmaya gönlün var mı diye sorarlar önce. Gönüllüysen her işin üstesinde gelirsin zaten. Saliha Başkan, susuzluktan başka ilçenin acil sorunları var mı?Bizim en önemli sorunlarımızdan biri de hastanemizin yetersiz olması. Bir insanın ihtiyacı olacağı şeyler bellidir. Sağlığınız yerinizde olsun, elektriğiniz suyunuz olsun. Bazı bölgelerimizde elektrik problemlerimiz de var, yetersiz geliyor. Eskiden köylere elektrik giderken sadece bir televizyon bir de lamba varmış. Ama şimdi çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, süt sağım makineleri gibi bir sürü elektronik aletler var. Trafolar yetersiz kalıyor tabi ki. Bununla ilgili yatırım kararı aldırdık. Bunlar yapılmaya devam ediyor ama buna ne yapalım elektrik yetmiyor deyip kenara çekilmek var, bir de bu sorunu dile getirip yatırımı aldırabilmek var.Yol problemimiz var. Geçen dönem bir buçuk milyon metre kare parke taşı döşedik. Bu sene başladığımız park taşında yıl sonuna kadar 40 bin metre kareye yakın hedefimiz var. Ana yollarda sıkıntımız yoktu ama bütün mahalle yollarımızda sıkıntı vardı. Ana arterler Büyükşehir’e ait. Oralarda toprak yollarımız hala var. Mahalle araları bizde, biz onları döşememize rağmen hala yarıdayız.Hastane konusu önemli, ilçeye yeni hastane yapılması noktasında nasıl bir sorun yaşıyorsunuz?Bizim için çok büyük bir problemdir. 7 senedir uğraşıyorum ve yoruldum. Bu konuda konuşmak dahi istemiyorum. Bizim bir devlet hastanemiz var ama 30 yataklı olduğu için 5 uzman veriliyor. 44 bin nüfuslu ilçeniz var ve en uzak köyünüzün hastaneye 2,5 saat uzaklıkta olduğunu düşünün. Oradaki çiftçi vatandaş cebindeki 5 lira parayla Kiraz’a mı gidecek yoksa ben onu alıp Ödemiş’e mi İzmir’e mi götüreceğim? Mecburen benim burada hastaneye ihtiyacım var. Bakanlığımız hastane planlaması yapmıştı TOKİ ile beraber. Fakat Büyükşehir Aziz Bey döneminde 3 defa askıdayken imarına itiraz etti. 3. Askıdan sonra itiraz ortadan kalktı, ihalesi yapıldı. Her şey bitti, yer tespiti yapıldı. Sonra bu dönme Büyükşehir yeniden mahkemeye gitti. Neymiş, Kara Yollarının görüşü eksikmiş, rant varmış. TOKİ evleri 1/5000’lere uymuyormuş vs.Ben burada tamamen işin aksaması, yapılmaması gayreti olarak görüyorum. Ama bir tane can kaybının asla ne demek olduğunu bilmeyen kişilerle laf dalaşına bile girmek istemiyorum. 150 yataklı bir hastane yapılacaktı. Ben babamı 2013 yılında kaybettim ve hastane yetersizliğinden kaybettim. Burada bir kalp doktorumuz yoktu, Ödemiş’e sevke ettik. Ödemiş’te 5 tane ambulans gelmesine rağmen içerisinde yeterli donanım olmadığı için babam nefes yetmezliğine düştü. En son sevke edildiğinde İzmir’e gittik. İzmir’e götürdüğümüzde zaten nefes yetmezliği vardı. Ben o son anlarını hatırlamak bile istemiyorum. Çünkü babam o an nefes alamıyordu. Bir kalp doktoru olmuş olsaydı belki de uyuyacaktı. Ömrü bitti, onun için asla Allah’a isyanımız yok ama ben kimseye hele ki bir evladın babasını veya anasını gözünün önünde can çekişerek kaybetmesini artık tahammülüm yok. Aynı sorun devam ediyor. Büyükşehir, “TOKİ’yi kaldırın, hastanenizi yapın” diyor. TOKİ’nin Kiraz’a nasıl bir zararı olabilir anlamıyorum. Ben şunu çözemiyorum; evet ben hastaneyi öncelikli istiyorum ama TOKİ’ye de ihtiyacımız var. Ben böyle bir yatırım yapacağım ama Büyükşehir buna engel oluyor. Ben tekrardan Bakanlığa gittim, Bakanlık yeniden planlama yaptı, tekrardan askıya çıkıyor. Karayolları Bölge Müdürlüğümüzle de görüştüm, görüşümüzde tamam. Eksik kalmıştı o dönemde ama şimdi ne olacak, neye itiraz edeceksiniz? En son bende 3. İtirazda yer istediler. Büyükşehir, “Bize yer ayırmamışsınız” dedi. Verdik, 4. askıda problem çıkmadı ve indi. Şimdi bana çıkıp senin orada rantın var demesinler. Ben belediyenin yerini onların belediyesine verdim. Daha ne yapabilirim.Hastane ve TOKİ konutları projesinin detaylarını paylaşır mısınız? 250 konutluk bir planlamadan bahsediyoruz. Biz ilk oraya üniversite alanı olarak yapmıştık planlamada, daha sonra üniversite geldiğinde biz kendi belediyemizin yerini üniversiteye verdik. O yüzden oradaki hizmet alanını kaldırıp oraya eczaneler gibi yerler açılsın diye ticari alana çevirdik ama yer belediyenin benim değil. Etrafında bir tane şahıs arazisi yok. Bilmeden yorum yapmalarına işte siz planı değiştirdiniz, orası üniversite alanıydı diyorlar. Siz kafayı mı yediniz ya! Siz Kiraz’a hizmet etmek istemiyorsunuz hem de asla istemiyorsunuz. Sadece amaçları var, o da engel olalım ki Saliha Başkan bir daha ki döneme seçilemesin. Problem değil. Ben bir daha ki dönem olsam ne olur olmasam ne olur? Hiç birimizin yarına çıkacağının garantisi yok. Bir çivi çakacağım, bırakın da ben onu çakmaya devam edeyim.Git vatandaşa de, “oraya ticari alan yapmış.” Bizim vatandaşımız saf mı zannediyorsunuz? Ne olduğunu bilmiyorlar mı? Şu an hastane en büyük sorunlarımızdan bir tanesiydi ama çok şükür bu hafta tekrardan planlama yapıldı. Kararları görüşleri de tamamladık. İnşallah Ağustos ayından Cumhurbaşkanımız geliyor. İnşallah temelini yetiştiririz. Benim şu an ki amacım o. Cumhurbaşkanımız geldiğinde inşallah Türkiye’nin ilk yer altı barajını da açacak. Bu barajlardan Türkiye’de yapılması planlana 30’un üzerinde bir sayı olduğunu biliyorum. Şu an bizim ki ilk model olacak.Su dışında tarım ve hayvancılıkla ilgili ilçenin ihtiyaçları var mı?Geçtiğimiz dönemde soğuk hava deposunu biz yaptık. Küçük Menderes Havzası’nın en büyük soğuk hava deposu bizde. Bizim sıkıntımız şu yönde; yem fiyatlarının önünü alamadık. Hayvancılarımız zor durumda. Bu konuda Bakanlığımızın çalışmalarını biliyorum ve vatandaşımıza bunu anlatıyorum. Şu an Toprak Mahsulleri Ofisi’nin yeni bir çalışması var. İnşallah bu noktada vatandaşımız da rahatlayacak. Hayvancılıkla ilgili yem dışında çok fazla büyük bir problemimiz yok. Tarımla ilgili su ile ilgili sıkıntı yaşıyoruz. Susuzluk yüzünden şu anda hayvanlar silajlık mısır yiyecek. Bu sene mısır fiyatları bizi çok zorlayacak. Çünkü ikinciyi ekemeyeceğiz. Normalde bir dönemde topraktan 3 kere ürün alabiliyorduk. Ama bu sene belki de bir defa ekebileceğiz. Bu da su yüzünden. Doğal olarak da fiyatlar yüksek olacak.