İzmir’in kabuğunu
kıracağız
Öğrenciler, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e İzmir’in
geleceğiyle ilgili ne düşündüğünü sordu. Başkan Soyer bu soruya, “İzmir
kabuğunun içinde yaşayan bir kent olarak kalmış. Sanki dünyanın en önemli
noktalarından birinde değilmiş gibi, arkasında binlerce yıllık kadim kültür
yokmuş gibi, daha 200 yıl öncesine kadar çok güçlü Akdeniz çanağındaki liman
kenti değilmiş gibi davranmış. Çin büyük bir bütçeyle ipek yolunu ihya etmeye
çalışıyor. İzmir belki de Çin’in batıya çıkışının en önemli kapısı olabilir.
Çin bu kadar muazzam bir güçle güçlenirken Türkiye ve İzmir dışarıda kalırsa
yine biz kabuğunun içinde kalmış olacağız. Çin’in vazgeçilmez bir durak noktası
olacağız hem de Akdeniz kentleriyle ittifak yapmanın peşine düşeceğiz. Bir
dünya kenti oldukça beyin göçüyle gidenler de geri dönmeye başlayacaklar”
yanıtını verdi.
Bizi diğerlerinden
ayıran en büyük özellik demokrasi olacak
Belediyelerin borçlanmalarıyla ilgili sorulara da Başkan
Tunç Soyer şöyle yanıt verdi: “Nüfus ve borç oranları meselesi fazla kafa
karıştırıcı. Borç yüksekse orada talan vardır demek doğru olamayabilir. Siz bir
yandan kaynakları bakanlığa aktaracaksınız sonrada belediyelerin borç
yapmamasını bekleyeceksiniz. Öyle bir şey yok. İzmir’in bütün ilçe belediyeleri
borçlu ama burada talan olduğu, har vurup harman savrulduğu için değil.
Buradaki hikayenin ardında mevzuat hazretleri var. Yerelin etkilerini
sınırlandıran bir anlayış var. Bizi İzmir’i diğer kentlerden ayıran özellik
demokrasiyi nasıl uyguladığımız olacak. Türkiye’de rejim değişti her şeyin tek
kişinin iki dudağı arasında bırakıldığı bir rejime geçildi. Demokrasi beş yılda
bir gidip oy kullanmaktan ibaret değildir. Demokrasi bir yaşam kültürüdür.
Demokrasi bir arada yaşamının farklılıklarla bir arada olmanın hukukudur. Bizim
İzmir’de yapmaya çalıştığımız en temel şey demokrasiyi hakim kılmaktır yani
yönetime katılmayı, şeffaflığı, hesap verilebilirliği mümkün kılmaktır. Biz
demokrasinin mümkün olduğunu ve bunun tek adam rejiminden daha iyi olduğunu
insanlarımıza göstereceğiz. Tarım, turizm, sanat teknoloji enerji ne derseniz deyin
sonuçta ekmeği büyüten şey sektörlerdeki demokrasidir. Çünkü demokrasi aynı
zamanda refahın adil bir biçimde paylaşılması demektir. O yüzden İzmir en çok
demokrasiye odaklanacak en çok demokrasiyi hayata geçirmenin yolarını
araştıracak. Biz demokrasiyi teknolojileştirerek ve dijitalleştirerek
insanlarımızın refahını arttıran bir araç olarak kullanmaya devam edeceğiz.”
15 yıllık bir hafıza
var
Eski harabe yapılarla ilgili sorulara ise Soyer, “Kentsel
dönüşüm konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin uzun yıllardır sürdürdüğü
projeler var. 15 yıllık bir hafızası mevcut. Bu projelerden yüzde 10-15’i
hayata geçmiş, yüzde 85’i hayata geçmemiş. Yapılan çalışmalara rağmen hayata
geçmemiş gibi gözüken birçok çalışma da var. Örneğin Ege Mahallesi; kentin
belki de en yoksul insanlarının yaşadığı bölgede tapular alınmış, mutabakat
sağlanmış ama son nokta konulmadığı için bir şey yapılmamış gibi gözüküyor. Bu
İzmir Büyükşehir Belediyesi için büyük bir talihsizlik. Yoksa 15 yıldır
biriktirdikleri özellikle kentsel dönüşüm konusunda yaptıkları çok
değerli. Son noktayı koymak sanırım bize
kısmet olacak.
Kentin yayılması
gerekiyor
Yüksek binalarla ilgili ne düşünüyorsunuz sorusuna,
kategorik olarak yüksek binalara karşı olmadığını sadece tarım arazilerinde her
türlü yapılaşmaya karşı olduğunu söyleyen Başkan Tunç Soyer, “Ama bu kentin bir
biçimde yayılması gerekiyor. Aslında tüm kentler için aynı şeyleri söyleyebiliriz.
Sıkıştıkça daraldıkça kentte yaşamanın tüm avantajları kaybolmaya başlıyor.
Görüntü, kirlilik, ses, stres hepsi birbirinin üstüne eklenerek devam ediyor. O
yüzden çok yüksek binaları doğru bulmuyorum kentin çeperine yayılması
gerektiğine inanıyorum. Deniz kenarında olanlara ben de karşı çıkıyorum daha
fazla da karşı çıkacağım” dedi.
Göç politikası
doğrudan tarımla ilgili
Başkan Soyer, gecekondu sorunuyla ilgili politikalarınız
neler olacak sorusuna ise, “İzmir çok ciddi göç alan ve veren bir şehir. Yılda
120 bin civarında göç alıyor. Verilen göç ise beyin göçü. Maalesef iyi yetişmiş
insanları tutamıyoruz. Tek başına gecekondulaşmadan bahsetmek doğru değil.
Bunun tarımsal bir boyutu var. Ne yazık ki Türkiye’de 16 bin köy bir gecede
mahalle oldu. Hem evrak beyannamesi hem çöp vergisi mükellefi oldular.
Tarımdan, üretimden uzaklaştılar. Bu Türkiye için çok büyük bir travma oldu.
Net olarak Türkiye Cumhuriyeti‘Siz tarımla uğraşmayın bırakın gidin’ demiş
oldu. Nasıl ki İstanbul Kadıköy’de hayvan bakamazsınız tarım yapamazsınız,
bizim kapatılan 16 bin köyümüzde de durum aynı.
Kısacası insanları tarımdan uzaklaştırmaya yönelik bir politika var
Türkiye’de. Böyle olduğu için kırsaldan kente göç devam ediyor ucuz güç haline
geliyor şehirde yaşayan insanların ekmeğiyle rekabet halinde oluyor.
Beraberinde her anlamda yoksullaşma ve çölleşme başlıyor. Özetle bizim
gecekondu politikamız dediğimiz şey kırsalda başlayan bir hikaye. Biz
kırsaldaki üretimi destekleyecek üretimden aile ekonomisini geçindirecek politikalar
üretmeye çalışıyoruz. Böyle yaparak vatandaşımızın köyünde kalmasını üretmeye
devam etmesini mümkün hale getirmek istiyoruz. Tarladaki üretilen ürünle
kentteki tüketicinin sofrasında bir bağ var ve bu bağın sürmesi lazım ki her
iki tarafta zenginleşsin.”
İş istihdamında
odaların rolü büyük
Öğrencilerin iş olanağı istihdamı ile kaygılarına elinden geleni yapacağının sözünü veren Başkan Tunç Soyer, “Şehir plancıların kentin vazgeçilmez unsurlarından olduğunu düşünüyorum. Stratejik planlar hazırlıyoruz, arama konferansları yapıyoruz, fikir alışverişlerinde bulunuyoruz ama hepsinin gelip dayandığı yer bu kentin planlaması. Stratejik plan şehir planlaması olmadan bir hiç. Bunun öneminin bilincindeyim. Odaların iş konusunda etkisi çok, 80 yılı öncesinde siyaset üzerinde de çok etkileri vardı. Bugün odaların kolu kanadı budanmış halde maalesef. Biz tüm odalarla buluşuyoruz, görüş
alıyoruz ve tüm belediyeler arasında bir bağ kurmaya
çalıyoruz hem belediyeler bir şeyler öğrensin hem odaların gücü artsın diye”
dedi.
Doğadan uzaklaştıran
her şeyle mücadele
İzmir Aliağa Nemrut Limanı’nın çevreye olan etkisi sorusuna
cevap veren Başkan Tunç Soyer, “İnsanlar ne kadar doğayla iç içe olursa mutlu
bir hayat yaşarlar. Biz doğanın bir parçasıyız. Tam da doğanın ta kendisiyiz.
Doğayla kavga ettikçe aslında kendimize yabancılaşıyoruz. O yüzden kente her
daim bu perspektifle bakıyoruz. Nerde bir kirlilik varsa doğanın kaynağını
sömüren insandan uzaklaştıran ne varsa hepsiyle mücadele ediyoruz. Yeşil
alanları en az iki misli büyütecek alan düzenlemeleri planladık. Meles çayı
boyunca en az 1 milyon metrekarelik yeşil rekreasyon alanı tasarlıyoruz. Kent
içinde büyük yeşil alan rekreasyonları tasarlıyoruz. Üstelik hepsini büyük
uluslararası yarışmalarla yapacağız. Bu yeşil meselesi kentlerimizi betona
teslim edip kimliksizleştirirken bizi de doğadan uzaklaştırdı. Ama biz buna
izin vermeyeceğiz” dedi.
İzmir’e 5-6
üniversite daha yapılsın
İzmir’de birden çok üniversite kurulmasını istediklerini
belirten Başkan Soyer, “İzmir’ de bir tane üniversite yeri yok en az 5-6
üniversite kuracak yer var. Yaşam Bilimleri Üniversitesi, Sakin Şehir
Üniversitesi, Tıp Üniversitesi, Çin Araştırma Üniversitesi gibi üniversiteler
kurulsun istiyoruz. Çin’in edebiyatını müziğini resmini teknolojisini
İzmir’deki uygulama alanlarını araştıracak ve belki de İYTE’nin içinde yüksek
teknoloji vadisi diyebileceğimiz böyle bir şey düşünüyoruz. Hiçbiri şehir
içinde değil hepsi şehrin çeperlerinde. Bir kentin geleceğinin olması
üniversite gençliğinin kent nüfusunun oranlarıyla ilgili. Yani 4 milyonluk
kentte en az 400 bin öğrenci olmalı ki kentin geleceğinde o gençliğin bir
katkısı olsun kenti aydınlık geleceğe taşısın. Şuanda İzmir’ de öğrenci sayısı
180 binlerde, İzmir bu kadar öğrenciye daha ev sahipliği yapabilecek güçte.
Tekrar evimizdeyiz
Beş yıllık bir sürgün hayatı yaşadıklarını belirten TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Orhan Sarıaltun “Beş yıldan sonra tekrar evimize döndüğümüz için çok mutluyuz. Bu bakımdan Selçuk Belediye Başkanı Filiz Sengel’e teşekkür ediyoruz. Kampçılarımızın önemli destekçilerinden bizi hiç yalnız bırakmayan birçok kampımıza katılıp bizlerle bir araya gelen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’e hem bizlerle olduğu için hem de desteklerini esirgemedikleri için teşekkür ediyorum” dedi. Selçuk Belediye Başkanı Filiz CeritoğluSengel de “İlki burada yapılmış arada 5 yıllık bir moladan sonra tekrar sizi burada görmek ayrı gurur oldu. Burada paylaşacaklarınızı ve öğreneceklerinizi düşününce çok keyifli olacaktır eminim. Bizde sizinle birlikte artı bir değer kazanmış olduk. Bunun için ben de size teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.