İzmir Büyükşehir Belediyesi desteği ile Tarım ve Gıda Etiği
Derneği’nin (TARGET) düzenlediği 2. Uluslararası Tarım ve Gıda Etiği Kongresi
İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde başladı. 26 Ekim'e kadar sürecek
kongrenin açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç
Soyer, belediye olarak kapsamlı bir tarım stratejisi geliştirdiklerini
kaydetti. Başkan Soyer “Temel hedefimiz, üreticinin doğayla uyum içinde
üretmesini sağlamak, herkesin sağlıklı ve ucuz gıdaya erişimini mümkün kılmak ve
refahın artması” şeklinde konuştu.
Kongre'ye İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer,
İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe, Gıda Etiği Derneği
(TARGET) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cemal Taluğ, İzmir Köy-Kop Yönetim
Kurulu Başkanı Neptün Soyer ve birçok akademisyen ile İzmir Büyükşehir
Belediyesi bürokratları katıldı.
Gıda sistemi halk sağlığını tehdit ediyor
Küresel gelişmelerin, tarım ve gıda sistemindeki etik boyutlarını tartışmayı beraberinde getirdiğini belirten Başkan Soyer şöyle devam etti: “Gıda fiyatlarındaki artış, çiftçinin toprakla bağının koparılması, sağlığı tehlikeye atan GDO, yediğimiz her üründe rastladığımız gıda hileleri, kimyasal tarımın yaygınlaşması, suların ve toprağın kirlenmesi gibi onlarca farklı olumsuzluk, bu tartışmaların ana eksenini oluşturuyor. Dolayısıyla gün geçtikçe mevcut tarım ve gıda sisteminin halk sağlığını tehdit ettiği, kaynakların dev tekeller tarafından hunharca tüketildiği ve bırakalım geleceği, bugünün dünyasının bile yaşanamaz bir hale geldiği bir süreç yaşıyoruz”.
Sürdürülebilirlik etik sayesinde sağlanabilir
Esas tartışılması gereken noktalardan birinin de etik
ilkelerin hukukî bir çerçeveye dönüştürülmesi zorunluluğu olduğuna işaret eden
Başkan Soyer, “Etik ilkeler hukukunun temel öncüllerini oluşturmadığı sürece,
çözümün toplumsal yaşamda vücut bulması mümkün olmaz. Hukuk, etik ilkeler
üzerinden türetilmeli ve bu etik değerler çerçevesinde ete kemiğe bürünmeli.
Üretilenin adil paylaşılmaması açlık, sağlıklı gıdaya erişememe, toprağın ve
suyun kirletilmesi, biyoçeşitliliğin azalması, emek sömürüsü gibi onlarca sorun
çözümü etiğin tartışılması, etik ilkelerin toplumsal bir bilinç oluşturması ve
bu değerler üzerinden bir hukuk sistemi inşa etmekle mümkün olabilir. Ağzımızdan
düşürmediğimiz sürdürülebilirliği, ancak bu şekilde sağlayabiliriz.”
Temel hedef üreticinin doğayla uyum içinde olması
Soyer, dünyanın ve ülkemizin geçirdiği süreçlere karşı
doğayı iyi okuyarak özüne dönen üreticiyi toprakla buluşturan ve üretileni,
herkesle adil bir biçimde paylaşan kapsamlı bir tarım stratejisi
geliştirdiklerini söyledi. Başkan Soyer sözlerini şöyle tamamladı: “Temel
hedefimiz, üreticinin doğayla uyum içinde üretmesini sağlamak, herkesin
sağlıklı ve ucuz gıdaya erişimini mümkün kılmak ve refahın artması. Bunu,
yerelin dinamiklerini, geçmişten gelen miras ve kültürü koruyup geliştirmekle
sağlayabiliriz. Bu anlamda; tarım ve gıda sisteminin etik boyutlarının
tartışılacağı, etik farkındalıkların gelişmesini ve kamusal alana sirayet
etmesini sağlayacak bu Kongre’nin, İzmir’e ve tarım vizyonumuza da çok değerli
katkılar sunacağına yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Gıda hileleri aldı başını gidiyor
Kongre hakkında bilgi veren Tarım ve Gıda Etiği Derneği
(TARGET) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cemal Taluğ, “Gıda hileleri aldı
başını gidiyor, içeriği hiç bilenmeyen gıdalar soframızda yer alıyor. Kırsal
alanda da bir ıssızlaşma söz konusu. Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları var;
toprakların betonlaşması, suların israfı, biyolojik çeşitliliğin yok olması,
iklim değişikliğini umursamayan tarım çalışmaları var” dedi.
Doğaya bir saygısızlık var
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilcisi
Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık, "Tarım ve gıda etiğinde gıdaya saygı
duymamız, üreten çiftçiye saygı duymamız gerekiyor. Hangi koşullarda nasıl
ürettiğini düşünmemiz gerekiyor. Kooperatifleşmenin önemi büyük, tarımda
yeniliklerin benimsenmesi gerekiyor” diye konuştu.
Avrupa Tarım ve Gıda Etiği Birliği’nden Prof. Dr. Carl
Walther Matthias Kaiser ise “Küresel olarak bir saygısızlık var, ekolojiye
saygısızlık var ve bunların sonucu olarak biyoçeşitlilik kaybı olmuştur.
Estetik konusunda bir saygısızlık var, hayvan refahına, tarım yapanlara, insan
haklarına saygısızlık var. Ciddi bir beslenme sorunu var. Tarımsal bir büyümeye
ihtiyacımız var” dedi.
Yeni bir şeyler söylemeliyiz
“Etik Duyarlılığımız ve Ülke Ekonomisine Katkı” adlı panelin moderatörlüğünü yapan Başkan Tunç Soyer'in eşi ve İzmir Köy-Koop Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer, kısa konuşmasında şunları söyledi: “Küreselleşen ekonomide Türkiye’nin hafızasında İzmir, Mithatpaşa’dan günümüze kadar gelmiş kooperatifçiliğin izlerini taşıyor. Kooperatifçiliğin şahlandığı, Atatürk’ün hem teoriyi hem de uygulamayı buluşturduğu Cumhuriyet döneminde çok yol kat edilmiş. Cumhuriyeti daha ilan etmeden meclis kurulmadan önce Atatürk, kooperatif şirketler yasası çıkarmış, bu çerçevede 77 madde hazırlamış ve meclise getirmiş. Köy enstitüleri başka bir model olmuş. Ne yazık ki şahlanma 1980’de duraklamaya dönmüş, bu yüzden artık yeni bir şeyler söylemeliyiz. Bizim bir araya gelmemiz belki buna vesile olacaktır.”