İsmi İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için geçen
Soyer, Seferihisar’da yürüttüğü projelerini, tarım politikalarını ve İzmir’e
dair hayallerini paylaştı.
Tarım formulü: ‘Kelebek etkisi’
Seferihisar’daki tarım politikası ile ilgili konuşan Soyer,
“Bir kere öncelikle kelebek etkisi diye birşey var. Bu çağın önemli
efecktlerinden bu. Çok etkili öyle düşünüyorum. Ortadoğu’daki fırtına, Latin
Amerika’da tufana döner. Adımlar doğruysa değişip bambaşka yerlere etki
edebilir. Bu bir kelebek etkisi. 40 bin nüfuslu bir ilçeyiz. Üretici pazarı
yani üreticinin önündeki engeli kaldırmak, sanayi ürününe dönüştürmek ve yerli
üretime sahip çıkmak. ilk defa bu sene amaçladığımız 4 başlık içinde
Seferihisar’da ne yaptıysak bunları festivalle toplayalım istedik. Bunları 4
günlük festivale sığıdrdık. Buradan bir tarım politikası doğsun istedik. Bu 4
başlık altında proje kurguluyorsanız, küçük üretici üretmeye devam ediyor. Tüm
hikayesi bu. Bu durum göçü engelliyor, köylünün üretmesini sağlıyor.Kurtuluş
buralarda. Mandalinanın 20 yıldır perakende satışı 50 kuruş. 20 yılda
Türkiye’de neler değişti? Ama mandalina üretici bu aralıkta kalmaya devam
etmiş. Mutlaka katma değer katmanız raf ömrünü uzatmanız gerekiyor. Ancak
bunları yapıyorsanız olur. Pekmezi, reçeli, lokumu, kurusu, pestili. Kurusu
mükemmel tuttu ve ihracat oranınında olduğunu gördük. Mandalinayı başka türlü
kurtaramayacağız. Soğuk hava deposunu onun için yaptık. Oda üreticiye çok
fayda. Kurusu 12 ay. Rafta 12 ay tutabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
Takdir edilmek en kıymetli şey
Galler Prensi tarafından gerçekleştirilen davette Dünya’daki
tek belediye başkanı olarak katılan Tunç Soyer, bu davetin altında yatan
nedenleri sıraladı: “Geçmiş ilişkilerin payı var. 3 sene önce dünyada 10 tane
belediye başkanını bölge şampiyonu ilan ettiler. Bende Orta Doğu, Yakın Asya
şampiyonu ilan edilmiştim. Prens Charles’in hangi kriterleri kullandıgını
bilemem. Ölçeği uygun görmüş olabilir. Bunları bilemem ama davete icabet ettik.
Gurur veriyciydi. 80 civarında katılımcı vardı. Çok ağır bir ortamdı, benim
açımdan çok heyecan vericiydi. bir kahve içtik beraber. Onla tanışmakta heyecan
vericiydi. Bunlar bizim en büyük ödülümüz aslında. Takdir edilmek en kıymetli
şey.”
“Bu kez iyi insanlar siyasete girmiyor”
178 kez yurtdışına çıktığı iddialarını da yalanlayan Soyer,
bu durumun dürüst insanları da etkilediğini bu sözlerle dile getirdi: “Orada
bir fahiş bir hata var. 178 kez yurt dışına çıktı deniliyor. Bizde merak ettik
nasıl çıkmışız diye. Seferihisar belediyesi 9 buçuk sene içinde 178 kişi yurt
dışına çıkmış. Bunların içinde folklor ekibimiz, belediye personeli var. Ben ne
kadar çıktım ona da baktım. Toplam 60 kere çıkmışız. Bunlarında dökümünü
yaptırdık. Ben birde cittaslow’un genel başkan yardımcısıyım. Pardon ben yurt
dısına çıkmayım diyemezsiniz. Son bir sene içinde hiç yurt dışı izni vermedi
bakanlık, utanç yaşadık. Bizim İç İşleri Bakanımız bize izin vermiyor,
diyemiyorsunuz. Hangi gerekçeyle olduğunu da bilmiyoruz. Tatile tursitik geziye
gitmiyoruz. Neden yani. Bunlar çok üzücü. Sadece benim açımdan değil. Orada
ülkeyi temsil ediyoruz. İyi ve temiz insanlar siyasete girerse düzelecek
herşey. Siz bu davranışla temiz insaların siyasete girmesini engelliyorsunuz.
Tunç’a bu kadar çamur atılıyorsa girmeyelim diyorlar siyasete. Bu kez iyi
insanlar siyasete girmiyor. Bana çamur atılcak niye gireyim diyor O yuzden hiç
affetmiyorum. Yalan haber, yanlış haber düzeltin dedim ama hiç umurları değil.
Çok ayıp çok ayıp.”
Dağın arkasındaki vahayı görüp, onu gösterebilirim
İzmir ile ilgili hayallerinin sorulması üzere Soyer, “Ben
proje açıklamıyorum. Bunun tersine inanıyorum. Ben vizyona inanıyorum. Önemli
oryantasyonu sağlamaktır. Beelediye başkanı görevini, dolaşıp projeleri oradan
çıkarması gerekiyor. Onları dinleyerek proje yapması gerekiyor. Konunun
uzmanları davet edip o projeyi beraber yapmak lazım. Ben olsa olsa vizyon
yaratırım. O ne demek, dağın arkasındaki vahayı görüp, onu gösterebilirim. Ben
olsa olsa o tahayyüü ortaya koyarım. İzmir akdeniz canagının önderi olabilir.
Bu İspanya, Marsilya gibi kentlerle birlik olup birbirlerini besleyip
büyütecekleri bir zemin yaratmak. Buralardaki 6 belediye başkanına davet
mektubu gönderebilirim. O kadar hayata dokunan iyileştiren çözümler sunuyorlar
ki sadece Türkiye değil tüm hayata. Hamburg’ta araç yasaklandı. Kopenag’ta
bisiklet var arabadan fazla. Barselona gürültü kirliliğini aşağa çekti.
Bunlarla ilgili onlarca ilgili örnek veririm. Bunların ortak bir paydası var.
Kentler hükümetleirn çok önüne geçti. Bizim Akdeniz çanağında başlatacağımız
kentler birliği vizyon sağlayacak. 2(si) ise izmir perspektifini arka sıralara
çekmek. İzmir sahnesi körfez olan bir amfitiyatro. 24 saat yaşaması lazım. Işık
oyunların yelkenlerin sandalların vızır vızır işlemesi lazım. Bunlardan en
önemlisi hep protokole hizmet yaptık. Arka sıradakiler var. Ön tarafları bile
görmeyenler var. O sırayı onlara vermek gerekiyor. İzmir Türkiye’yi
değiştirecek şehirdir. Geleceği belirleme gücü nedeniyle. Biz bunu başarmak
istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Anadolu İzmir’i bekliyor
“Türkiye İzmir’in gözünün içine bakıyor. İzmir neden buna
karşı çıkıyor, neden onun yanında oluyor. İzmir Anadolu’nun hep öncüsü olmuş.
Değişimler Anadolu’ya İzmir üzerinden çıkmış. Analdolun ilk gazetesi
orkestrası. Hepsi önce İzmir’de kök bulmuş, bu kültürel bir miras. İzmir bunun
altından kalkar. Anadolu bunu bekliyor” sözleriyle İzmir’in öncü şehir olduğunu
dile getiren Soyer, cittaslow’un kente kazandırdıklarını da örnekler vererek
anlattı: “Anadolu öyle bir cennet ki çok haksızlık ediyoruz. Erzurum
Uzundere’ye giderken kara kuru bir şehre gidiyorum diyorum fakat öyle değil,
ceviz ağacı gördüm. Göller var. Biz Erzurum’u çok hafife alıyoruz. Çok büyük
haksızlık. Cittaslow olarak 15 şehir olduk. Çok sayıda aday var. Köyceğiz,
Erzincan- Kemaliye ve Bitlis -Ahlat bunları inşallah çıkartırız. Uluslararası
bir bilinirik kazandırıyor. Sakin şehir sözcüğü bile kentlilerin peşinden
koştuğu birşey. Sırf İzmir’den İstanbul’dan gelen kişi sayısı 17.800 olmuş.
Gerçekten yaşanılır olmaktan çıktı. Sakin şehir fikri bile insanlara sempatik
geliyor. Turizm potansiyeli de yaratmak istiyoruz. Çita slow bundan ibaret
değil. Yerel kakınma modeli oluşuyor. Doğaya saygılı,bilimle sanatla ilerlemeye
çalışan bir kent oluyor. Bunun üzerine turizmi oluşturabilirsiniz. Birde 60
kriter var.”
Çocuk Belediyesi model olacak
Soyer, Türkiye’de ilk kez Seferihisar’da gerçekleştirdikleri
Çocuk Belediyesi’nden de bu sözlerle bahsetti: “Şu anda çok iyi ilerliyor.
Çocuk muhtarla da başladı. Bunu kendi kendimiz icat ettik. Avusturalya’da çocuk
dostu kentler toplantısında bunu anlattık. İnanılmaz bir takdir ile karşılandı.
Model oluşacak. Türkiyede olmaya başladı heyecan verici örnek oldu. Şavşat’a
ziyarete gittik. Şavşat girişinde bizi Şavşat Çocuk belediyesi hoşgeldiniz
pankartı ile karşıladı, gözlerim doldu. Neden uyguluyorlar? Ne zaman geldiler?
hiçbir haberim yok. Model budur zaten. Bir gölge belediye. Bakan seçimle
geliyor. Tüm birimlerinde çocuklar nezdinde bir karşılığı var. Çocuklar böylece
gelecekte seçecekleri meslekleri oluşturup kentten kendilerine müdahil
oluyorlar. Gerçekten en önemli yani çocuklar müthiş bir özgüven kazanıyor.
dinlenmek değer görülmek burada değişimin paydaşı olmayı yaşıyorlar. Ben dedim
oldu diyorlar. İlk defa çocuk muhtarları ilan ettik. Köylerde sandık kuruldu.
Aralarında kampanya yürüttüler. Muhtarlar ve azaları belediyeye entegre etme
olayımız var. Yürüyoruz bu hikaye tuttu ve daha da gelişecek. Dünyanın birçok
yerinde örnek alacaklar.”
Krizden kurtuluşun tek bir yolu var
Ülkenin geçtiği ekonomik krize de değinen Soyer, buhranı
aşmanın reçetesini de vererek, “Yaptığımız hiçbirşeyi sade seferihisar için
yapmadık. Hep başka yerlerede de uygulansın kaygısı ile yaptık. Aklımızda hep
İzmir oldu. 8 yıl süreceği öngörülüyor müthiş bir darlma küçlme bizi bekliyor.
Seçime kadar bastıracaklar, bastırıyorlar. Kriz yokmuş gibi devam ediyoruz ama
kriz büyüyerek devam ediyor. Çıkışın tek bir yolu var. Türkiye’de ortak bir
gelecek tasavvuru ve ütopyası ile bu hikayenin altından kalkabilir ve bunu
İzmir’den yaratabilir. İzmir bunun için çok uygun bir şehir İzmir kadar
farklılıkları zenginlik kabul eden başka bir kent yok Türkiye’de. Bunu bir
zenginlik olarak kabul etmemiz lazım. Herkes aynı miktarda bu kenti seviyor.
Tüm bu ötekileşme çabalarına rağmen kimse kimsenin boğazını kesmiyor bu
memlekette. Sendensin, bendensiniz bunları bırakıp biz demek lazım en az
hasardan çıkmanın yolu bu. Önce bunu becermek zorundayız. Birbirimiz sımsıkı
sarılmalıyız. Doğa bizim için ne zaman güzel, biyoçeşitlilik varsa farklı
canlılar varsa biz diyoruz ki manzara çok güzel. Aynı şey insanlar içinde
geçerli. zenginlik işte o zaman olacak” dedi.