Tıp alanındaki gelişmeler de
yaşam sürelerinin uzamasını sağlıyor. Toplumdaki yaşlı bireylerin oranı her
geçen gün artarken, bilimsel çalışmalarla yeni soruların yanıtları aranmaya
başlandı: İleri yaşlara ulaşmayı başaran bir bireyin beyni diğer organları
kadar sağlıklı kalabilecek mi? Bir bireyin böbrekleri, akciğerleri, karaciğeri ve
kalbi sağlıklı kalırken, beyni bu
organlara oranla daha hızlı yaşlanabilir mi? Bu sorunun yanıtı ne yazık ki
“evet”. Bunlarla ilişkili olarak son yıllarda üzerinde durulan “Bilişsel Rezerv
Teorisi”; beynimizin bir kumbara gibi doğuştan itibaren beslenme biçimimiz,
aldığımız eğitim, yaşam tarzımız ve geçirdiğimiz hastalıklar sonucunda
zenginleştiği ya da fakirleştiği, bir başka ifadeyle ‘erken yorulduğu’ esasına
dayanıyor. Peki beynimizi hızla yaşlandıran faktörler neler? Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji
Anabilim Dalı, Acıbadem Taksim Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi
Mustafa Seçkin beynimizde hasar oluşturan 6 problemi anlattı; önemli öneriler
ve uyarılarda bulundu!
COVID-19 ENFEKSİYONU
Imperial College London’da yapılan bir araştırmada;
Covid-19’un bilişsel (kognitif) etkileri incelendi. Araştırmada; bu hastaların
bir bölümünde Covid-19 enfeksiyon bulguları düzeldikten aylar sonra dahi devam
edebilen dikkat, bellek ve odaklanma bozukluğu tarzında bir çeşit ‘zihin
bulanıklığı’ tanımlandı. Yapılan IQ testlerinde ise hastaların Covid-19
enfeksiyonu öncesine oranla yüzde 10’a varan kayıp yaşadığı gösterildi.
Nöroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Seçkin, “Bu tablo da Covid-19 geçiren
hastaların bazılarının beyinlerinin en az 10 yıl yaşlandığı anlamına geliyor ve
pandemi önlemlerine sıkı sıkı bağlı kalmanın önemini bir kez daha ortaya
koyuyor.” diyor.
BEYİN DAMAR
HASTALIKLARI
Kolesterol yüksekliği,
kalp ritim ve kapak bozuklukları, yüksek kan basıncı (hipertansiyon) ve
diyabetin neden olduğu beyin-damar hastalıkları, beyni yoran önemli hastalıklar
arasında yer alıyor. İyi kontrol edilemeyen şeker ve kan basıncı düzeyleri,
kalp ritmini etkileyen durumlar ve damar sertliğine (ateroskleroz) neden
olabilen kolesterol yükseklikleri, beynin kanlanmasını bozarak yavaş veya ani
gelişen beyin hasarına yol açabiliyor. “Ani gelişen olaylar genellikle
semptomatiktir, yani belirti verir. Ancak tanı konularak tedavi edilebilse de
çoğu hastada beyin dokusunda ciddi kalıcı hasar oluşuyor.” uyarısında bulunan
Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Seçkin, şöyle devam ediyor. “Özellikle kontrol
altında olmayan diyabet ve hipertansiyon gibi durumların neden olduğu küçük
damar hastalıkları ise eğer beynin kritik alanlarını, örneğin bellekle ilgili
alanları etkilemediyse çoğunlukla sessiz ve sinsi seyrediyor. Küçük damarların
etkilenmesi sonucunda görülen milimetrik hasarlar yıllar içerisinde birleşerek
geniş bir alanın etkilenmesine neden olabiliyor ve bir çeşit bunama veya
parkinsonizm bulguları ortaya çıkarabiliyor.”
UYKU BOZUKLUKLARI
Uyku, beynin dinlendiği, çöplerini boşalttığı ve gücünü
tazelediği bir süreç. Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Seçkin uyku sırasında
salgılanan hormonların beyin ve ruh sağlığı için büyük önem taşıdığına dikkat
çekerek, “Ayrıca gün içerisinde beyinde üretilen anormal yapıdaki proteinler
uyku sırasında beyinden temizleniyor. Uyku düzensizliği bu anormal proteinlerin
birikerek Alzheimer hastalığına yol açan patolojik sürece katkıda bulunmasına yol
açıyor. Bu nedenle uyku bozuklukları sadece beyni yoran değil aynı zamanda
doğrudan Alzheimer hastalığıyla ilişkili olabilen ciddi klinik durumlardır.”
diyor.
BESLENME BOZUKLUKLARI
Çoğunlukla beslenme eksikliği ile ilişkili olan, ancak mide
ve bağırsak hastalıkları sonucunda emilimin bozulması nedeniyle de görülebilen
B1, B6, B12 ve D vitamini, folik asit gibi vitaminlerin veya demir gibi önemli
yapıların eksikliği sinir hücrelerinin fonksiyonunu bozuyor ve bu eksiklik uzun
sürerse, beyinde kalıcı hasara yol açabiliyor. Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Seçkin
çok basit tarama testleriyle tanı konulabilen bu durumların en hızlı ve kolay
şekilde düzeltilebilen sorunlar arasında yer aldığını vurgulayarak, “Ayrıca son
yıllarda özellikle genetiği değiştirilmiş buğday ve benzeri tahıllarda
normalden çok daha yüksek miktarda bulunan bir protein olan gluten ağırlıklı
beslenmenin beyinde kronik bir yangı, yani enflamasyon yaratarak baş ağrısı,
depresyon, motivasyon bozuklukları, hatta Alzheimer ve Parkinson hastalıkları
gibi nörodejeneratif süreçleri tetikleyebileceği gösterilmiştir.” diyor.
BÖBREK HASTALIKLARI
Sinir hücrelerinde her saniye yüzlerce kimyasal reaksiyon
gerçekleşiyor. Bu kimyasal reaksiyonların en önemli yapıtaşları arasında;
sodyum, potasyum, klor ve magnezyum gibi elektrolitler yer alıyor. Beslenme
yoluyla bu elektrolitlerin eksik veya fazla alınmaları, yetersiz su içmek veya
kronik böbrek hastalıkları vücutta elektrolit bozukluklarına yol açabiliyor.
Elektrolit dengesizliği; unutkanlık, yorgunluk ve uyuklama halinden, anlamsız
konuşma hatta komaya varabilen bilinç bozukluklarına, felç benzeri kas gücü
kaybına ve epileptik nöbet benzeri ataklara neden olabiliyor. Ayrıca böbrek
yetmezliğinde idrarla atılamayan toksik maddeler dolaşım yoluyla beyne ulaşarak
doğrudan hasar verebiliyor. Bu hasar diğer metabolik bozukluklarda olduğu gibi
beyin fonksiyonlarının direkt olarak etkilenmesi şeklinde olabiliyor.
Böbreklerin filtreleme görevini yapamaması sonucunda böbrekten atılması gereken
ilaçların kan düzeyinin çok yükselmesi aşırı dozda ilaç almışçasına beyinde yan
etkilere neden olabiliyor. Örneğin kan sulandırıcı bir ilacın böbrekten
atılamaması ve kanda aşırı doza ulaşması beyin ve diğer organlarda kanamaya yol
açabiliyor. Yaşlılıkta görülen böbrek bozukluklarının önemli bir bölümü
yetersiz su içmeye bağlı olarak görülüyor.
HAREKETSİZLİK VE
STRES
Beyni erken yaşlandıran bir başka önemli etken ise;
pandemide sosyal izolasyon nedeniyle çoğumuzun dert yandığı; ‘hareketsizlik’.
Covid-19 pandemisindeki önlemlere uyarak hiç evden çıkmayan, hareketsiz kalan
ve yoğun stres yaşayan yaşlı bireylerin Covid-19 geçirmedikleri halde bilişsel
yetilerinin beklenenden çok daha hızlı bozulduğu belirtiliyor. Bu da
hareketsizliğin ve stresin beynin yaşlanması üzerindeki olumsuz etkilerini
gösteriyor. Ayrıca gençlik yıllarından itibaren kronik depresyon yaşayan
bireylerin stres hormonlarının etkisi ile beyinlerinde bellek fonksiyonlarından
sorumlu hipokampal alanlarda küçülme olabiliyor. Bu da yaşlılıkta demans
riskini arttırabiliyor.
Beynin yorulduğunu
gösteren 6 önemli işaret!
Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Seçkin, “Beynin yorulduğunu, bir
başka deyişle hasar gördüğünü gösteren en önemli işaret, işlevselliğimizin
azalmış olmasıdır.” diyerek yorgun bir beynin ilk sinyallerini şöyle anlatıyor:
Daha önce kısa sürede yaptığınız bir işi daha uzun sürede
yapmaya başlamışsanız, hatta tamamlamakta zorlanıyorsanız,
Aynı anda birden fazla işi yürütmekte güçlük çekiyorsanız,
Randevuları, faturaları takip etmekte zorlanıyorsanız,
Gün içi yorgunluk, uyuklama hali başlamışsa,
Hobilerinize karşı ilgi ve motivasyonunuz azaldıysa,
Basit bir alışveriş listesini yazılı olmadan hatırlamakta
zorlanıyorsanız işlevselliğiniz etkilenmeye başlamış demektir.