SOYER: İZMİRLİ
OLMAKLA GURUR DUYDUĞUMUZ ETKİNLİKLERDİ
Meclis açılışında konuşan Başkan Tunç Soyer, “30 Ağustos’tan bu yana son derece yoğun bir
İzmir programı vardı 3 Eylül’de İzmir Enternasyonal Fuarı’nın açılışını yaptık.
Dün akşam itibari ile kapandı. İzmir ve İzmir dışında gelen vatandaşlarımızın
çok büyük bir ilgisi vardı. Canlı ve neşeli çok katılımlı bir fuar yaşadık. Hepimiz
özlemişiz aslında. Biraz nostaljik de oldu. Her kösesinde konserler,
etkinlikler. 9-11 Eylül'de de Kültür Zirvesine ev sahipliği yaptık. 64 ülkeden
864 konuşmacının yer aldığı önemli bir
zirveydi. Organizasyon kapasitesi, katılım açısından da bu güne kadar yapılan
en başarılı zirve olduğu söylemlerini duyduk, bolca teşekkür aldık. İzmir
olarak bundan iftihar ediyoruz. Bu tür toplantıların zirvelerin asıl zirve
bittikten sonra etkisi ortaya çıkar. Aylarca, yıllarca konuşsak içeriği
tartışılacak bir zirvedir. İzmir olarak bundan da yüz akı ile çıktığımızı
söylemek isterim. 9 Eylül kutlamaları olağanüstü güzeldi. Neşeli ve
eğlenceliydi. Sadece resmi sınırlar içinde yapılan bir kutlama programı
değildir. İzmirliler çok yoğun bir şekilde kendileri de katılmaya çalıştı. Bu
katılım gruplar halinde arkadaşlarıyla komşuları ile karnaval edasında bir
kutlama törenleri oldu. Bütün bunlar hepimizin yüzünü ağartan, İzmirli olmakla
gurur duyduğumuz etkinliklerdi. Bundan dolayı meclisimize ve İzmirlilere
şükranlarımı sunuyorum. İBB Meclis olarak en büyük gururumu z vatandaşların
coşku ile bu etkinliklerin içinde yer alması” dedi.
“İBB'NİN AÇIK ŞEFFAF
İHALE POLİTİKALARI OLARAK GÖZÜKÜYOR”
Ağustos ayında önemli bir ihale gerçekleştiğini ifade eden
Soyer, “Buca Metrosu'nun ihalesi gerçekleşti. 8 büyük uluslararası konsesyum
katıldı. 8 ayrı teklif sunuldu. Örnekköy Yeni Girne arasındaki 5 kilometrelik
tramvay ihalesi 13 firmanın katılımı ile gerçekleştirildi. Halkapınar-Kemalpaşa
arasındaki metro ihalesi de gerçekleşti. Geçen yıl içinde yarım kalmış olan
Buca tüneli ihalesine de 25 firma teklif verdi. Bunlarda kent içinden geçen en
uzun ve en derin tünel olma özelliği aşıyor. Bunla birlikte 2 viyadük ve 2 alt
geçit projeleri de ekleniyor. Konak ve Otogar arasındaki güzergah kent içine
girmeden 10 dakikalık güzergaha dönüşecek. Her yapışta Mavişehir’de su
baskınları yaşanırdı, bunla ilgili de kışı rehabilitasyon projesi
gerçekleştirdik. Bundan sonra bu baskınlar yaşanamayacak, bunun içinde 37
milyonluk bir bütçe ayrıldı. Bütün bunlar İBB'nin açık şeffaf ihale
politikaları olarak gözüküyor. Hem de dünyanın her yerinden İzmir'e yatırım
yapma konusunda büyük bir teveccüh olduğunu gösteriyor” şeklinde konuştu.
MECLİS’TE İSTİFA
SONRASI YENİ İSİM
MHP’li Meclis Üyesi Osman Mert meclis üyeliğinden istifa etti.
Mert’in istifa etmesi nedeniyle boşalan Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Komisyonu
üyeliği için yeninden seçim yapıldı. Osman Mert’in boşalan yerine gelen Alp
Atay getirildi.
Eski Orgeneral Çevik Bir'in Ankara 5'inci Ağır Ceza
Mahkemesi'nde görülen 28 Şubat davasında müebbet hapis cezası almıştı. AK Parti
Meclis üyeleri, Buca'nın en büyük meydanı olan ve eski Buca Stadı yanında yer
alan Çevik Bir Meydanı'nın isminin değiştirilmesi için İzmir Büyükşehir
Belediyesi'ne önerge verdi. Hukuk Komisyonuna sevk edilen önergede “FETÖ ile
ilgili olan Çevik Bir isminin Buca’daki bir meydanda yer alması ayıbımızdır”
ifadeleri kullanıldı. Konuyla ilgili konuşan AK Partili Meclis Üyesi Hüsnü
Boztepe, meydan için Aziz Kocaoğlu veya Demokrasi Meydanı isimlerinin de
verilebileceği önerilerinde bulundu.
145 MİLYONLUK KREDİ
TALEBİ
Başkan Tunç Soyer, kriz belediyeciliği kapsamında yatırımlara
devam edilebilmesi için Meclis’ten 145 milyon TL'ye kadar kredi kullanma
yetkisi talebinde bulundu.
Önerge, acil kaydıyla Bütçe Komisyonuna havale edildi.
SEYYAR MESELESİ
TARTIŞMA YARATTI
İzmir sınırları içerisinde yer alan seyyar satıcıların
bazıalrının 'çiçek ve kestane satıcıları' kayıt altına alınması ve İzmir
Büyükşehir Belediyesi tarafından belirlenen alanlarda satış yapabilmesini
sağlayan Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı ve Zabıta Dairesi Başkanlığınca
birlikte yürütülmesi planlanan “Geçici Süreli İzinlendirilen Seyyar Satış
Faaliyetlerinin Düzenlenmesine ilişkin Yönetmelik Taslağı”nın değişikliği ile
İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis gündemine getirildi. Komisyonda oy çokluğu ile
gelen maddenin mecliste görüşülmesi esnasında ise mecliste tartışmalara neden
oldu.
GÖNEN: YASASI OLMAYAN
TİCARİ FAALİYETİ MEŞRULAŞTIRMIŞ OLUYORUZ
Gündem maddesi ile ilgili söz alan AK Partili Meclis Üyesi
Ali Gönen, "Bu konu gündeme geldiğinde biz esnaf komisyonu başkanımızı
Şerif başkan ile konuşmuştuk. Bu esnafımızın yarayan kanası. Seyyar satıcılar
ile ilgili olan mevcut mevzuat baş ağrısı oldu. Esna vergisini vererek insanlar
çalıştırılıyor ancak karşısına seyyar geldiğinde haksız kazanç algısı oluşuyor.
Bununla ilgili zaman zaman Şerif başkanımıza sorduğumda buna sıcak bakamadığına
ancak düzenlenmeler ile bunların giderildiğini söyledi. Bunla ilgili Zekeriya
Mutlu ile bir görüşme yaptık onunda bazı çekincelerini olduğunu ileti. Bunların
bazıları komisyonda karşılık bulmuş. Açılacak noktalarda bir çiçekçi olacak
ancak bunun mevcut işyerine uzak olması yönünde bir konu var. Ne kadar uzak ne
kadar yakın olacağı ile ilgili bir şey söylemek mümkün değil. Biz bunlara
devamı gelecek olursa bunun önünü kesemeyebiliriz. Bugünlerde mısırcı, çiçekçi,
kestaneciler için bu imkanı sağlıyoruz ancak ileride midyesi,fındık satıcısı
bunla ilgili talepte bulunsa önünü almayız. Diğer taraftan da yasası olmayan
ticari faaliyeti meşrulaştırmış oluyoruz. Bundan dolayı biz oy çokluğu
verdik" dedi.
SÜRÜCÜ: KENT BİR
NEBZE TOPARLANMIŞ OLACAK
AK Partili Gönen'in ardından söz alan Esnaf Komisyonu
Başkanı CHP'li Şerif Sürücü ise, "Son toplantıya katılamadım
hastanedeydim. Bir konuda haklı kendilerini aydınlatamadım. Ancak evrakı göndermiştim
toplantıya. Burada seyyar satıcılık ile ilgili hiçbir şey yok. Seyyar
satıcıları da meşrulaştırmıyoruz. Biz bu yönetmeliği Esnaf Odalar birliği ve
çiçekçiler odasından öneriler alarak, katılımcılar ile hem de ortak akılla yapılmış önerge. Burada seyyar
satıcıların hiçbir kelimesi geçmiyor. Bunun başlığını da değiştirdik. Burada
hiçbir seyyar satıcı yok. Burada müracaatlar söyle olacak. Belediyemize
müracaatlar olacak, 70-80 nokta gibi pilot bölge seçildi, burada komisyon
belirlendi. Burada çiçeklerin yer belirlenmesi konusunda odaların temsilcisi
var. Bir de esnaf komisyonunda temsilci var. Yani ortak mutabakat var.
Günümüzün en büyük sıkıntısı olan işsizliğe başkanımız iş imkanı yaratmak için
mücadele vermiş. Hiçbir kayıt dışı yok, vergiye müracaat edecekler, esnaf
odalarına müracaat edecekler. Buralarda hiçbir kaçak bir şey yok denetim
altında ve herkes tek tip giyinecek. Çiçekçiler şu an seyyar var zaten bunları
kayıt altına almış olacağız. Kenti de bir nebze toparlamış olacak" diye
konuştu.
SOYER: DURDURMA İHTİMALİMİZ DE SÖZ KONUSU
Tartışmalara dahil olarak konun denenmesi gerektiği
önerisinde bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de, "Ali
Bey gönül isterdi ki bütün tereddütlerinizin gidermiş olalım ancak bu tam
sağlanamamış. Bu yeni bir adım. Bi' izlemek lazım. Bunun önünü alamayız
kaygınız için bunu belirtiyorum. Biz eğer bu uygulamadan yeterli bir sonuç
alamazsak bırakın genişlemeyi durdurma ihtimalimiz söz konusu. Bu esna odamız,
odalar birlik başkanımızı ile mutabakat içinde gidilen bir nokta oldu. Dilerim
ki bu kaygılarınız hayat bulmaz" ifadelerini kullandı.
HIZAL: İZMİR BİR
DENEME TAHTASI MI?
AK Parti Grup başkanvekili Özgür Hızal konunun legal hale
getirilme çabası içerisinde olunduğunu vurgulayarak “Bu konuyla alakalı isminin
değiştirilmesi, farklı isimlerin telaffuz edilmesi vs. falan bu aslında çok da
doğru şeyler değil. Burada illegal olan bir seyyar satıcılığın legal hale getirilme
çabasından başka bir şey değildir. Yoksa hiç birbirimizi kandırmayalım. İsmi değişmiş,
işgalci olmuş. İşgal harcı yatırılacakmış vs. O zaman bunun içerine bugün
kafelerden alınan resmi işgal harcını bunun içine mi ekleyeceğiz? O da bir soru
işareti. Burada başka bir konu mesele eklemenin anlamı yok. Elbette ki İBB Başkanı
bir kentteki bir şehirdeki her türlü hususta ilgilenecek. Başta işsizlik olmak
üzere. Ama bunun ne yapması gerekiyor? Önce bu şehrin önünü açması gerekiyor.
Tunç Soyer, İBB Başkanlığında göreve başladığında bir vizyonla göreve başladı
ve şunu dedi: “Biz İzmir’i bir dünya kenti yapacağız.” Bu haliyle mi dünya
kenti yapacağız? Çıkıp bir deneyelim, olmazsa vazgeçeriz. İzmir bir deneme
tahtası mı? Deneme yanılma yöntemiyle mi biz bu şehri yöneteceğiz? Bu ne kadar
doğru bir yönetim anlayışı? Kaldı ki, hepimiz İzmirliyiz. Uzun süredir bu şehirde
yaşıyoruz. Hepimiz inşallah çok uzun süre daha bu şehirde yaşayacağız. Geçmişte
büfelerle ilgili çıkan hadiseleri hepimiz biliyoruz. Toplantı da dile
getirmiştik. Bu komisyon içerisinde daire başkanlıklarından arkadaşlarımız
olacak. Bürokrat arkadaşlarımız. Bunlardan bir tanesi de Zabıta Daire
Başkanlığı. Zabıta ne yapacak? Bir taraftan seyyar satıcılarla mücadele edecek,
bir sokağın bir tarafından onlar için koşturacak. Öbür tarafından hangi cadde
veya sokağa seyyar satıcı noktası kurulacağını belirleyecek. Bu ne perhiz bu ne
lahana turşusu derler. Böyle bir şey olmaz. Bunu siz de çok iyi biliyordunuz.
İşin esasına bakalım, yoksa meseleyi yumuşatarak bu şekilde çözemezsiniz” dedi.
ÖZUSLU: KONUNUN
HAFİFE ALINMASINI ESEFLE KARŞILIYORUM
CHP Grup Başkanvekili Mustafa Özuslu ise Hızal’a cevaben,
“AK Parti Grup Başkanvekili arkadaşımız bir genelleme ile yola çıktı. İzmir’in
bir dünya kenti vizyonu ile yönetilip yönetilemediğini test etmek istiyorsanız
daha iki gün önce biten Dünya Kültür Zirvesindeki görüşmelere, oradaki
sonuçlara, yerli ve dışarıdan gelen ülkemizin içinden ve dışarıdan gelen birçok
önemli katılımcının yerel yönetimlerde ilkelerinde ciddi paylaşımlar, görevler
üstenmiş katılımcıların söylediklerini bakmak gerekir. Ortaya koyan vizyona
bakmak gerekir. Bu şehrin bir dünya kenti vizyonu eğer test edilecekse Sayın
Tunç Soyer’in ortaya koyduğu özellikle Birleşmiş Milletlerin genel olarak da
stratejik plan vaziyetinde ortaya koyduğu 17 maddenin üzerine bizim İzmir’in
kendi özelliklerinde içine kattığımız 10 stratejik hedefle ciddi gideceği
İzmir’i nasıl bir marka kent haline getireceğimizin belgeleriyle biraz geriye
dönüp bakabiliriz. Keza, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bu yıl belediyelere
baktığımızda en büyüğü hatta tüm yerlere bakıldığında çok ciddi bir büyüklüğe
sahip Buca Metrosuyla onun ihalesinin tamamlanmasıyla İzmir’i ulaşımda hangi
boyutlara hangi dünya kentleriyle yarışabilir, hangi dünya kentleriyle kıyaslanabilir
boyuta getirdiğini de görebiliriz. Biraz daha bakarsanız, Karabağlar ve Gaziemir
metrosu var. Proje bazında ihaleye çıkmış olan Kemalpaşa metrosu, Çiğli
tramvayı ve yakın bir zamanda bitecek olan Narlıdere metrosuyla hangi plan ve
hangi vizyonla bu kenti nereye taşımak istediğimizi ortaya koyan belgelerle
bunu görebiliriz. Körfez, yüzülebilir bir körfez olduğunu… Bütün bu düzenleme
içinde ekteki gündem maddesi ile konuştuğumuz gündem maddesi ithafen diyorum,
orada da bugün İzmir’in gerçeği olana bakın. Gidin sahilde mısır satan, kestane
satan insanları görecesiniz. Bunların düzenlenmesi kayıt altına alınması ve
örgütlenmesi meslek odaları ile birlikte değerlendirilerek vergi vererek aşı
ile işi ile onuru ile çalışan vatandaşlar haline getirilmesi konusunda ki bu
desteğin bu derece küçük görülmesini, hafife alınmasını esefle karşılıyorum”
diye konuştu.
KÖKKILINÇ: KİMSENİN
ENDİŞESİ OLMASIN, ÇOK GÜZEL BİR KENT GÖRECEKLER
Son alarak söz alan CHP Grup Sözcüsü Nilay Kökkılınç ise, “Bu
konuda da gene abartıldığını düşünüyorum. Yanlış bir algı yaratılmaya çalışıldığını
düşünüyorum. Seyyarla ilgili bir düzenleme değil artık bu. Yasada işgal harcı
düzenlenmiştir. Bugün seyyarlarda kaçak çok fazla çalışan insan var ve zabıta
elbette bu insanları denetlemeyle yükümlü. Eğer işgal harcı ödemiyorsa zaten
izin verilmiyor. İşgal harcı almak kamu yararına olan bir düzenleme. İşgal kavramı
bizi mevzuatımızda da düzenlenmiş bir kavram. Biz burada asla haddimizi aşarak
belediye meclisinin yetisinin üstüne çıkmış değiliz. Geçici işgal faaliyetlerinin
düzenlenmesine dair bir önerge hazırladık. Kimsenin endişesi olmasın, çok güzel
bir kent görecekler” dedi.
BOZTEPE: KÖRFEZİ DE DOLDURALIM O ZAMAN
Gündem dışı konuşmalarda söz alarak açıklamalarda bulunan AK
Parti Meclis Üyesi Hüsnü Boztepe, Salonumuz bomboş. Siz olmadığınızı zaman
15-20 kişi ile meclis bitiyor. Geçmiş yıllarda da vardı ancak bu kadar çok
olmuyordu. Belediye başkamızın bir kısmı burada ancak birçoğu yok. Sizde 10 yıl
belediye başkanlığı yaptığınız süreçte 3-4 sefer katılmıştınız. 1 kez meclisten
erken ayrıldım onda da kendimi kötü hissetmiştim. Mavişehir Projesi ile ilgili yıllarca
su basmıyordu ancak geçen yıl büyük bir su baskını oldu. Sanırım daha önce
yapılan pompa ile ilgili. 9 basamak ile yukarı çıkıyoruz. Denizin önüne büyük
bir set yaptık. Bu şekilde su baskını biz koruyacaksak ve bu projeyi öveceksek
biz körfezin kirliliği ile ilgili biz körfezi dolduralım kokudan da kurtulmuş
oluruz. Buradaki su baskını böyle olmamalıydı. Mavişehir'in önüne kocaman bir
set yapıldı. Bu projeler ile olmaz.
Başkanımız bir paylaşım yaptı. Peynircioğlu Deresi ile ilgili. Bu
mahallenin muhtarı. Ancak bu konuşmanın öncesi var. Bu paylaşımı yapan kimse
bunun öncesini de versin. Bu saatte gidin ve derenin halini görün. Çiğli arıtma ile ilgili bir paylaşımınız
var. Bu güzel söyleminiz doğru ancak
daha önceki konuşmalarınızda ise deniz kendi kendini temizler diyorsunuz. Biz o
zaman da söyledik. Körfez temiz tutacaksak demek ki şu an körfezi kirletiyoruz.
Arıtma olmadığı ve denize atık suyu deşarj ediyoruz diye" dedi.
“BU SİYASİ
KALPAZANLIKTIR”
340 milyon dolarlık Dünya Bankası kredisi ile ilgili de
konuşan Boztepe, "Devamlı gündemde olan deprem kredisi ile ilgili… Hem büyükşehir belediye başkanımız hem değil
başkanımızın yaptığı açıklamalar var. Sözcü gazetesine verdiği demeçte krediden
bahsetmiş ancak kendisi böyle bir kredi basursu olmadığını söylemişti. Mecliste
zaten böyle bir kredinin olmadığını biliyoruz. İl Başkanı Deniz Yücel'de bir
açıklama yapmış ve hem dünya bankası kredisi hem emsal artışı ile ilgili bir
konuşma yapmış. Biz depremden sonra K alanları ile ilgili konuşurken bu emsal
artışını önermiştik. Önümüzdeki ay AK Parti grubu olarak bu önergeyi vereceğiz.
Eğer ki biz bir yerde bir kelimeyi söylüyor ancak başka bir yerde başka bir şey
söylüyorsak, buna hukuk dilinde sahtekarlık denir. Siyaseten de bazen bir
dediğimizin sonra tam tersini söylersek buna da siyasi kalpazanlık denir.
Cumhurbaşkanlığında beklenen kredi yok.B iz bu parayı alsak dahil evi yıkılan
vatandaşa bu konutları mı yapacak? Yapamaz… Bu krediden bahsediyorsunuz ve
insanlar bir umuda bağlanıyor. Sanıyor ki bu kredi gelecek ve bu insanlar
evlerine kavuşacak… Nasıl olacak bu?" diye konuştu
SOYER: ANLATTIĞIM
ZAMAN SİYASİ KALPAZANLIK NEDİR ONU DA HERKES DAHA İYİ ANLAYACAK
Boztepe’den sonra söz alan Başkan Tunç Soyer, “Dünya Bankası
ile ilgili görüşmelerimiz pandemi öncesi Ocak ayında Washington’da gerçekleşti.
Hüsnü Bey’e teşekkür ediyorum. Şunu bir derli toplu anlatma fırsatı verdi
teşekkür ediyorum. Çünkü anlattığım zaman siyasi kalpazanlık nedir onu da
herkes daha iyi anlayacak. Pandemide 2 ay önce geçti. Dünya Bankası ile yetkililer
ile oturduk. Müzakereler ettik. İZSU üzerinden başka bir takım ihtiyaçlarımız
üzerinde Dünya bankasından kaynak yaratabilir miyiz diye konuştuk. Ayrı ayrı
ekiplerle oturduk, heyetlerle görüştük. Fakat bir ara gündemi kentsel dönüşüme
getirmek istedim. Orada dediler ki bunu başka bir ekip çalışıyor. O ekiple biz
size buluşturalım. Ertesi gün kentsel dönüşüm çalışan ekiple bir araya geldik. Kentsel
dönüşüm çalışan ekip dedi ki, “biz Çevre Şehircilik Bakanlığı vasıtası ile
Türkiye’de 3 şehre 500 milyon dolarlık bir kentsel dönüşüm finansmanı sağlamak üzere
görüşme yapıyoruz.” Bunlar Tekirdağ, Manisa ve Kahramanmaraş. Yanlış hatırlamıyorsam
böyle. 3 şehirle ilgili 500 milyon dolarlık kentsel dönüşüm finansmanı sağlamak
üzere görüşüyoruz. İzmir bunların içinde yok. Fakat bizim anlattığımız kentsel
dönüşüm modelinden etkilendiler ve dediler ki, “Biz martta İzmir’e geleceğiz.
Çünkü bizim bütün dünyaya sunmak istediğimiz bir kentsel dönüşüm modeli yok
elimizde. Destek olduğumuz modeller dünyaya model olacak, örnek olacak şeyler
değil. Ama sizin anlattığınız model bizim dünyaya sunabileceğimiz bir model olabilir.
Dediler ve fakat pandemi çıktı. Gelmediler. Daha sonra pandemi nedeniyle bu ilişki
maalesef devam edemedi. Onların gelme ihtimali ertelendi. Fakat 30 Ekim depreminden
sonra ben dünya bankası yetkililerini aradım. Dedim ki, “burada yeni bir durum
var. Bizim ciddi bir şekilde hasar görmüş binalarımız var. Gelin şimdi bize
kentsel dönüşümle ilgili bir kaynak açın.” Dediler ki, “bizim kentsel dönüşüm
başlığı altında o 500 milyon bir şey ayıramayız ama bizim başka bir başlığımız
var. acil ihtiyaç başlığı ile kaynağımız var. belki buradan bir kaynak
çıkartabiliriz size. Nedir ihtiyacınız dediler.” Bende, “250 milyon dolar
ihtiyacımız var” dedik. Nereden buldun 250 milyon doları? Yaklaşık 5 bin 800
civarında orta hasarlı yapı vardı, AFAD’ın ortaya çıkardığı rakamlarda. Benim
de bütün bu deprem krizi süresi içinde öğrendiğim şey şu oldu. Bizim afet
mevzuatımız ağır hasarlı binalarla ilgili güzel bir finansman çözümü de getiriyor.
2 yıl ödemesiz 18 yıl vadeli bir kredi. Yarısını devlet üstleniyor, yarısı
vatandaştan kira öder gibi bile değil daha düşük bedelli tekrar ev sahibi
yapıyor. Ama orta hasarlı binalarla ilgili böyle bir finansal çözüm yok. Orta
hasarlı binalarla ilgili sadece, bir yıl içinde güçlendirme yapmak zorunda. Güçlendirme
içinde çok düşük bir bedel öğreniyor. Orta hasarlı yapılarla ilgili ciddi bir
sorun var. Bizim mevzuatımızdan kaynaklanıyor. Finansal çözüm yok. Oysa vatandaş
için orta hasarlı bir ile ağır hasarlı bina arasında fark yok. İkisinde de
oturulamıyor. En azından güçlendirme yapmak zorundasınız. Kısacası biz bu
boşluğu da düşündüğümüz için yaklaşık 250 milyon dolarlık bir bedelle biz bu 5
bin 800 konutun en azından finansmanın ihtiyacı konusunda bir adım atmış oluruz
dedik. Dünya Bankası yetkilileri olağanüstü bir refleks göstererek ciddi bir
çalışma başlattı. Dikkat buyurun. Burada sadede İBB ile değil, Hazine
Bakanlığımız ve İller Bankası uzmanları ile belki bir yıl iki yıl sürecek
müzakere süreci 4 ayda tamamlandı. O rakam da 340 milyona çıktı. 340 milyon
dolarlık bir krediyi mutabakatına varıldı. Açın yazın sorun böyle bir kredi var
mı yok mu? İller Bankası müzakereleri nedeniyle katılan 14 uzmanına sorun. Hazine
Maliye Bakanlığı uzmanlarına sorun. Sonuçta 340 milyon dolarlık bir kredi
mutabakatına varıldı. Dünya Bankası ile. Fakat üzerinden 2,5 ay geçtikten sonra
biz bir geri dönüş alamadık” dedi.
“KALPAZANLIK BUNUN
NERESİNDE? SAHTEKARLIK BUNUN NERESİNDE?”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir ziyaretinde görüşme
ayarlayarak kendisi ile konuştuğunu ifade eden Soyer, “Sayın Cumhurbaşkanımız o
günlerde İzmir’e gelmişte. Kendine durumu arz etmek üzere randevu istedim.
Valilikte buluştuk ve bun anlattım. Orta hasarlı binalar konusundan mevzuat
eksikliği olduğundan bahsettim. Bunlarla ilgili bir finansal çözüm yapabileceğimizde
bahsettim. Dünya Bankası aylarca yıllarca sürecek çok hızlı biçimde sonuçlandı
ve İzmir bu paradan yararlanabiliri anlattım. O da ben bunu arkadaşlarımızla
konuşacağım dedi ve olumlu bir iklim olduğunu düşündüm, ayrıldık. Üzerinden
aylar geçti. Daha sonra dedim ki, ben bunu bir siyasi rant elde etmek için
yapmıyorum ki. Ben bunu İzmir’e bir hayrı olsun diye yaptım. Ben bunu AK Partili
arkadaşlarımızla konuşalım, onlara gidip desteğini isteyelim diye düşündüm.
Nitekim büyük bir sükûnetle karşıladılar. AK Parti İzmir İl Başkanı ile de
konuştuk, anlattık. Dediler ki biz bu işe destek olacağız. Hep beraber talebini
yapacağız. Gayet güzel. Hiç biri yalan değil. O da doğru, benim söylediğim de
doğru. İmzalanmış bir şey yok, ama bunun imzalanması için Cumhurbaşkanının
önüne olacak olan kim? Hazine Maliye Bakanlığı bu dosyayı Cumhurbaşkanın önüne
koymuyor. Eğer koysa Cumhurbaşkanımız da onaylasa bu para Türkiye’ye gelecek.
Bu para İzmir’e gelecek. Çünkü hazır bir mutabakat var. Bir kredi dosyası
oluşmuş durumda. Bakın bunun ne anlama geldiğini söyleyeyim. 2 sene önce 500
milyon dolarlık 3 şehirle ilgili yapılan görüşmeler var ya, benden önce de
sürüyormuş hala sürüyor. Hala da bir adım atılmış değil. Ama biz 340 milyon
dolarlık bütçeyi 4 ay içinde çıkarttık. Bunu da İller Bankası ile Hazine Bakanlığımızla
birlikte yaptık. Sadece İBB’nin başarısı da değil. Onlarda çok emek verdiler.
Gece gündüz müzakere yaptılar. İller Bankası uzmanlarıyla Hazine Bakanlığımız
uzmanlarıyla. Sonuçta çıktı, bu para orada duruyor. Niye imzalanmıyorla ilgili.
Uzmanlarımız bir bölümü düşündüler ki o 500 milyon içinden İzmir’e böyle bir
kaynak aktarılacak. Ondan ön gördükleri projenin hayat geçme ihtimali ortadan
kalkacak. Onlara da anlattık. Öyle bir şey yok. Bu ayrı finansman. Bir süre
bundan gecikti. Duyduk ki belediyelerin yurtdışından bulduğu kaynaklara Hazine
garantisi vermek konusunda hükümetimiz bir olumlu bakmıyor. Böyle bir duyumum
var. Doğrudur değildir bilemem. Bildiğim bir gerçek var; aylardır bu kredide
Dünya Bankası ile mutabık kalmışken İzmir bundan yararlanamıyor. Söylediğimiz
bu, üzüldüğümüz bu, isyanımız bu. Kalpazanlık bunun neresinde? Sahtekarlık
bunun neresinde?” ifadelerini kullandı.
AK PARTİ VE SOYER
ARASINDA GERGİNLİK
Soyer'in konuşmasının ardından AK Parti Grup Başkanvekili
Özgür Hızal'ın söz istemesine rağmen Hızal'a söz vermeyip Meclisi kapatması
sonrası, Hızal Soyer'e tepki gösterdi.
Hızal'ın tepkisi üzerine oturum sonrası konuşan Başkan Soyer ,"Ben size son söz diye sordum" ifadelerini kullanırken, Hızal ise Soyer'e "Sizin bunu sormanız önemli değildir. Ne söyleyeceğimizi bile bilmiyorsunuz" dedi. Yeniden Hızal'a hitap eden Soyer ise, "Ben sordum siz kaldırmadınız" ifadelerini kullanırken, tartışmalara AK Partili Boztepe'de dahil oldu. Soyer'in salondan ayrılacağı sırada konuşan Boztepe, "Belli oldu başkanım" dedi. Boztepe'nin söylemi üzerine durarak Boztepe'ye dönen Soyer ise, "Ne belli oldu?" diye sordu. Soyer soru üzerine salondan ayrılırken Boztepe ise "Bırakmadınız konuşalım, rezillik!" diye yanıt verdi.