Çiğdem CANPOLAT / ÖNCÜŞEHİR – İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Haziran ayı olağan meclis toplantısının ikinci oturumu gerçekleştirildi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yokluğunda Meclis Başkanvekili Mustafa Özuslu idaresinde gerçekleştirilen oturumda Halk Konut Projesi kapsamında Karşıyaka Örnekköy’de yapımı devam eden bir binada yüklenicisi hatalı beton ve eksik demir kullanması sebebiyle binanın yıkılma kararı yeniden gündem oldu.
EDS MADDESİNE OY ÇOKLUĞU
İzmir İl EDS Komisyonu tarafından 05/05/2023 tarihli toplantıda alınan kararlar doğrultusunda EDS kurulum sürecine ilişkin İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü EDS Komisyonunun onayı sonrasında, Valilik, Emniyet Müdürlüğü ve Resmi Kurumlar ile Büyükşehir Belediye Başkanlığımız arasında yapılması planlanan Protokolün imzalanması için EDS Ön Protokolün imzalanması için İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mustafa Tunç Soyer'e yetki verildi.
29 Ağustos 2014 tarihinde sözleşmesi imzalanan ‘Tam Adaptif Trafik Yönetim, Denetim ve Bilgilendirme Sistemi Yapılması İşi’nin EDS sistemi hariç diğer işlerinin, 18 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe giren ‘2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun Ek 16. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar’ kapsamında yapılan değişiklilerde dikkate alınarak, trafik sisteminin düzenlenmesinde ve veri-bilgi sağlanmasında temel yönetim modeli olacak şekilde değerlendirilmesi, tüm bu süreçlerin seçim tarihi sonrasına 6 ay eklenecek şekilde 16 ay süre ile gerçekleştirilmesi hususları, Plan ve Bütçe, Hukuk, Ulaşım Komisyonlarından meclise oyçokluğu ile geldi.
ÇALIŞKAN: ZİMMETLE İLGİLİ YARGILAMA BUGÜN YARIN BİTİYOR
Madde hakkında konuşan AK Partili Meclis Üyesi Erhan Çalışkan, “Bu madde ile biz yapımına 2012 yılında ihaleye çıktığımız tam adaptif trafik yönetimi sisteminin bir parçası olan elektronik denetleme sisteminin kar paylaşımı yöntemiyle ihaleye çıkılarak emniyet genel müdürlüğüne emredilmesi ile ilgili bir kararı oylayacağız. Bu konu ile ilgili iki konu var. Birincisi bu EDS sisteminin 2014 yılında tam adaptif sistemle imzalanan sözleşmeden bugüne kadar gelen hikaye bölümü var. Neler oldu ve ne aşamadayız bölümü var. Çünkü bunu bilmeden bugün verilen iznin ne olduğunu anlamamız mümkün olmuyor. 2012 Yılında ihale yapılıyor, itiraz süreçleri oluyor. 2014 yılında bir Çekoslovak firması ile bir sözleşme imzalıyoruz. İmzaladığımız tarihte bu ihalenin bedeli, Euro olarak baktığımızda 26 milyon Euro’ya denk geliyor. 2016 yılında süreç başlıyor, o yılda bakanlık yönetmeliği değiştiriyor. Bu yönetmelik emniyete devredilmesi ile ilgili isterler değişiyor. Dolayısıyla bugün emniyete bu sistemin devri gerçekleştirilemiyor. Ancak ihale şartnamesi, ‘yönetmelikte yasal düzenlemeler değişirse ilgili firma bu değişiklikleri yaparak bunu anahtar teslim olarak belediyeye teslim etmek zorunda’ diyor. 18 Temmuz 2017’de geçici kabulü yapılıyor. Geçici kabulde de 20 madde eksik çıkıyor. Ancak geçici kabul tutanağında ilgili ihale maddesi bulunuyor, yani geçici kabul yapıldıktan sonra 3 yıl hizmet etme şartı var. 20 Kasım 2020’ye kadar ilgili çek firmasının bu işleri yapması gerekiyor ama bu süre içerisinde 2018 yılında idareniz bir bakım ihalesi yapıyor. Bu sistem 2018-2019-2020 yıllarını kapsayan bir ihale oluyor. Bu ihalenin tutarı 20 milyon TL. Bu ihale yapıldıktan sonra 2020 yılında idareniz bu sistemin kesin kabulünü yapıyor ama ben hayatım boyunca böyle bir kesin kabul tutanağı hiç görmedim. Kesin kabul tutanağının beş üyesi var, iki üyesi eksikleri yazıp arka sayfayı imzalıyor. Birinci sayfada, yani imza bulunmayan sayfada oy birliğiyle kesin kabulü yapılmıştır diyor ve bu tutanakla kesin kabul yapılıyor. 2021 yılında meclisimize ilgili daireden bir talep geliyor. Bu talepte, 2021 yılında bir bakım ihalesi daha yapılıyor. Bu ihalede de doğal afetlerde 4274 sayılı ihale kanunun 21B dediğimiz doğal afetler, özel ve acil durumlarda ihale yapmaksızın doğrudan sözleşme imzaladığınız usulle ihale yapılması için meclise yazı yazıyorlar. Burada belediye başkanlığı yapan ve yıllardır meclis üyesi olan arkadaşlarımız var. Meclis ihale usulüne karar vermez. Meclis yıl için ihaleye izin verir. Buna hepimiz karşı çıktık. Sonra bu değişti ve sadece yıllara sarih hale getirilerek usulünü kendileri belirleyeceği şekilde izin verdik. Buraya kadar bu işin sizin tarih bazında anlatılan kısmı. Bu sistem ile bugüne kadar 11 ihale yapıldı bu 12. Sistem. 11 ihalenin 3 tanesi işi yarım bırakan şirkete verdi idaremiz. Doğrudan sözleşme imzaladı. Birde kesin kabulde de çok ilginç bir şey vardı, bilgisayar mühendisi ve yazılımcı yoktu. Teknisyen, tekniker gibi sıfatı olan arkadaşlarımızı da görüyorsunuz. İşin buraya kadar olan özet kısmında Sayıştay 2020 yılında yaptığı denetimde hem ihale ile ilgili hem de 2018-2019 yıllarını kapsayan 20 milyon TL’lik bakım ihalesi ile eksikleri çıkardı. Bunların savunmalarını istedi. Yargı aşamasına geçti. 20 milyon TL’lik bakım ihalesinin yargısı tamamlandı, tebliğe edildi ve zimmet çıktı, 2 milyon 900 bin TL kadar. Kalan kısımda bildiğim kadarıyla incelenecekti. Bu zimmetle ilgili yargılama bugün yarın bitiyor” dedi.
“VİCDANINIZA BIRAKIYORUM”
Çalışkan son olarak şu ifadeleri kullandı; “Gelelim bizi bugün ilgilendiren kısıma. Biz soruyoruz, ‘ihaleye çıkacağız ama durumumuz nedir, biz hangi durumdayız neler eksik’ bunun listesini istiyoruz. Bize şöyle cevap veriliyor. Bu ihalede yapılanların yüzde 10’luk kısmı EDS’yi kapsıyordu. Bu kısmın içerisinde yüzde 85 aynı malzemeleri kullanacağız. Yeni ihalede yüzde 15’lik kısmı yeni eklenecek’. Bu ne kadar tutacak bunu bilmek en doğal hakkımız ama cevap yok. Milyonluk işi üç cümle ile ifade edip geçiyorlar. Bu kadar problemli bir şeyde bu kadar küçük bilgi ile karar veriyorsanız bunda bir problem var. Kendi işinizde böyle karar veriyorsanız bunu vicdanınıza bırakıyorum.”
DİRİM: KALİBRASYON VE ÖLÇÜMLEME AÇISINDAN BU SİSTEM GEREKLİDİR
Çalışkan’ın eleştirilere yanıt veren CHP’li Meclis Üyesi Raşit Dirim, “Bu EDS sistemi ile ilgili önerge Ulaşım Komisyonuna da geldi. Anlatılan hikaye doğru. 2014 yılında bir ihale yapılıyor. 2016 yılında yönetim değişikliği yapıldığı için ön kabuller yapılamıyor. Daha sonra sistem kullanılıyor. Trafik denetimi mahkemelerde vaka analizi tarafından sistem kullanılmaya devam ediyor. Sayıştay denetimi de devam ediyor. Bütün bunlar ayrı olgular. Şimdi bugün gelinen konuda İzmir Büyükşehir Belediyesi Bürokrasisi emniyet müdürlüğü ile bir protokol imzalayıp ön kabul yapmıştır. Teknik gereklikler dokümanı doğrultusunda tekrar hasılat paylaşımı yoluyla herhangi bir şey ödemeden o şekilde yeniden ihaleye çıkmak istemektedir. Bu şekilde trafik denetimleri yapılacaktır. Biz bunun önünü açıyoruz. Geçmişte yapılan aksaklıklar zaten denetliyor. Bunlar ayrı olgular, şuanda yapılan bütün bunlardan bağımsızdır. Doğru bir şekilde ihaleye çıkılacaktır. Kalibrasyon ve ölçümleme açısından da bu sistem gereklidir. 16 ayrı bileşenden oluşmaktadır. Dolayısıyla biz uygun buluyoruz. Kabul edilmesini öneriyoruz” ifadelerini kullandı.
‘ÖRNEKKÖY’ KONUSU YENİDEN GÖRÜŞÜLDÜ
Gündem dışı konuşmalarda Halk Konut Projesi kapsamında Karşıyaka Örnekköy’de yapımı devam eden bir binada yüklenicisi hatalı beton ve eksik demir kullanması sebebiyle binanın yıkılma kararı ele alındı.
HIZAL: BİZ İZMİRLİLERİN PARASINI VE ZAMANINI ÇALINMASINA KARŞI ÇIKIYORUZ
Konu ile ilgili konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, “İzmir'in en önemli gündemi deprem ve kentsel dönüşüm. Pazartesi yapılan meclisimizde bu konu konuşuldu. Biz bir takım durum tespitleri yaptık sizler yanıt verdiniz. Hatta biz iftiracı dahil olduk. İzBB'nin kentsel dönüşümü fıkra aşamasına kadar geldi. Aslında ağlanacak halimize gülüyoruz. Gülmememiz gerekiyor ancak maalesef gülüyoruz. Biz ne dedik? İzBB'yi demir hırsızı noktasına sokuyorsunuz dedik. Böyle bir noktaya getirmeye kimsenin hakkı yok dedik. Murat Bey bunun üstüne bir konuşma yaptı ve iftira atıyorsunuz dedi. Elimde bir tutanak var. Herkeste var bu tutanak. Bu İzBB Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı personeli tarafından tutulmuş. Demek ki burada bir problem var. Bunu ben değil İzBB'nin mühendisleri diyor. Bu tartışma kentte devam ederken doğal olarak İzBB ve İzBB'nin başkanı bir takım açıklamalar yaptı. Dün bir bildiri yayınlandı. Orada 2 yıldır dile getirdiğimiz şekilde hukuksuzca iş yapan kooperatif yönetimi yayınlıyor. Bildiride çok ilginç ifadeler var. Tutanağa karşı bu bildiri... İftira bu bildiridir Sayın Aydın. Bu bildiriyi hangi güce dayanarak, arkasındaki hangi güce güvenerek... Ki aynı kooperatif bizim kooperatifimiz CHP İl Başkanı ile alakası yoktur diyor. Önümde Kasım 2022 tarihinde imzalanmış bir protokol var. İzBB ile İZBETON arasında imzalanmış bir rapor. Yetkiyi bu meclis verdi. Kurumumuzun bünyesinde yer alan bir şirkete verdik. İzBB'nin bu şirketi İZBETON ne yapmış? Yetkiyi aşmış, kafasına göre bir takım kooperatifler kurdurmuş ve işi oraya vermiş. Hangi birinizin haberi var? Hangi birimizin onayı var? Meclisin onayı var mı? Bu kooperatiflerden birinin başkanı CHP İzmir İl Başkanı mı? Tüm kooperatiflerin genel koordinatörlüğünü CHP il başkanı yaptı mı? Demek ki siyasi gücü buradan alıyor. Hatta o kadar acı ki belediye başkanın söylediği ifadeyi bir gün sonra değiştirecek kadar arkalarında siyasi güç var. Bu kooperatifin yanında bulunan, kurduran CHP'li siyasiler mi Tunç Bey'e bunları söyledi? İzBB sadece kooperatif eliyle dönüşüm yapmıyor. Aynı zamanda 2886 sayılı yasa kapsamında ihaleler yoluyla da bu işi yapıyor. Biz yasal olmayan yönteme karşı çıkıyoruz. Biz İzmirlilerin parasını ve zamanını çalınmasına karşı çıkıyoruz” dedi.
“BÜROKRATLARA BASKI YAPMASINLAR”
Alanın yıkılmaması için bürokratlara baskı yapıldığını iddia eden Hızal, “Küçümsediğiniz, 300-250 metrekarelik alanın yıkılması ile ilgili konu... Bununla ilgili bir çalışma yaptırdık. Bu çalışmalarda deniliyor ki... O alan yıkılmazsa, hata düzeltilmezse, meydana gelecek depremde orada yaşayan insanlar bina altında kalarak hayatını kaybedecek. O alanın yıkılmasını engellemek için saydığım kişiler, bürokratlara baskı yapmasınlar. Kulağımıza böyle duyumlar geliyor” ifadelerini kullandı.
ÖNAL: KORKARIM Kİ MEMURLARDAN PARTİZANLIK YAPANLAR
Elma ve armudu karıştırdı diyeceğim ancak armuda haksızlık olur. İşi alıp öyle bir bağlamından kopardı ki... Başkanımızın ilk düşüncesi ile sonra gelen veriler ile yaptığı açıklamalar var. Art niyetli bakınca evet bir yere çekilebilir. İnsanda önce bir vicdan olur. Başkanımız ilk yaptığı açıklamalarda endişe ile ilgili durumu ortaya koydu. Gereğinin yapılması gerektiğini söyledi. Kooperatifin sözcüsü değiliz. Ancak 2 tarafın yaşadığı çekişmede biz haklılığımızı inanıyoruz. Bilirkişinin vereceği karara uyacaklarını söylüyorlar ve kurumumuzun yanlı olduğu iddia ediyorlar. Bunun araştırılmasını istemeleri de hakları. Biz üniversitelerin yaptığı araştırmalar sonrası mahkemeye intikal edecektir konu. Tüm başarılı işlerimiz engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Keşke bunu yaparken muhalefet yüzde 99 yapıcı olsa yüzde 1 siyaset olsaydı. Ancak simdi yüzde 99 engelleme yüzde 1 susmayı tercih ediyorlar. Burada 3-5 müteahhide verilmesi. Binlerce katılımcı ve arsa sahibi ile buluşturulması durumudur. Bu Türkiye’ye model olması gereken bir sistem kooperatifçilik. Biz deprem bölgesinde yıkılan binaların önüne gidip, sizin paranızla şehir hastaneleri yapılıyor, arabalar alınıyor popülizmin mi yapsaydık? Keşke dönüşüm için toplanan para dönüşüme harcansaydı. O zaman kaç can kurtarıldı sizce? Biz kendi göbek bağımızı kendi imkanlarımız ile kesmeye çalışıyoruz. Karabağlar'da bakanlık riskli alanda kaç bina dönüştürdü? Biz kendilerinin küçümsediği 5 bin konutluk bir dönüşüm içindeyiz. Ben bir iddiada bulunacağım şimdi; Arkadaşlar bürokratlarda ya da kontrollere anlık baskı geldiğini benden iyi biliyorlar. Ben iktidar partisini meclis üyesi olarak bu bilgilere sahip değilim. Eğer zorlaştırıcı kontrollerin iddiası geçiyorsa ve AK Parti'ye veriliyorsa korkarım ki memurlardan da partizanlık yapanlar olabilir. Özgür Hızal’a bana gelmeyen belge gidiyorsa ve anında ulaşıyorsa… Ben bunlara ulaşamıyorum. Ben bu verilere ulaşamıyorum. Ben belediyeye yazılı talep ile bunları alabilirim. Ben Özgür Hızal gibi pazartesi konusu söyleyip çarşamba elinde belgelerle geliyor... Ben sizde memurların yaptığı çalışmaları görüyorum. Ben sizde ayrı kanallarla girmişsiniz ve bunlara ulaşıyorsunuz. Ben sizlerin art niyetli durdurmaya yönelik çalıştığınızı görüyorum. Bu veriler anlık size geliyorsa birileri de sizinle bu işi engelleme noktasında olabilir” ifadelerini kullandı.
ŞİMŞEK: HER YIKIM BİR ALT İMALATA DA ZARAR VERİR
MHP Grup Sözcüsü Hakan Şimşek ise alanın küçük olmasına rağmen yapıların tamamına zarar verebileceğini belirterek, "Burada pazartesi akşamı da anlatmaya çalıştım. Komisyon başkanı arkadaşımız elma ile armudu karıştırdın diyerek AK Parti Grup Başkanvekiline karşılaştırma yaptı ancak kendisi tüm konuları karıştırarak bir şeyler anlatmaya çalıştı. Dilimizde bir söz vardır 'Özrü kabahatinden büyük' diye. Bu iş teknik bir konudur. Konut işi pahalı bir iştir. Bunu ehli olan insanların yapması lazım. Bizde maalesef merkezi hükümetin yasalarından kaynaklı yapım ve müteahhitlik konusunda bir standart yoktur. Bir bakkal dükkanı açmak için bile esnaf odasına kaydınız olmak lazımken müteahhitlik yapmak için bunlara ihtiyaç yoktur. Ben çok konut yaptım ancak hiçbir zaman daire almaya gelen komşumdan 'takas' usulünü kabul etmedim. Bu konuda da zemin etüdü yapılan bir zemine, taşıma değeri çıkan biri jeolojik raporda statik mühendisi taşıma değerlerine göre kolon ve kirişleri yerleştirir. Bunların yerlerine göre projenin statik çözünürlüğündeki demir oranları değişiklik arz eder. Burada bile tecrübe gerekir. Burada bir proje varsa, geçerlilik de varsa bu projenin uygulaması, bunların sahada uygulaması yapıcı firmanın yükümlülükleri dahilindedir. Burada herhangi bir zorlamadan bahsetmek mümkün değildir. Projeyi resmedildiği şekilde sahadaki o şekilde yapmak zorundadır. Ancak imar başkanının anlattığı sizin elinize geliyor bizim elimize gelmiyor söylemi... Önemli olan burası mı yoksa imara uygun olup olmadığı mı? Her yıkım bir alt imalata da zarar verir. Koca leğende yoğurt yaparken bir sinek düşerse siz o yoğurdu yemezsiniz. İzBB kentlinin gözünde güven kaybına düşmüştür” diye konuştu.
SEVİNÇ: ÇOK DOĞRU BİR KARAR
Alınan kararın doğru bir karar olduğunu vurgulayan İYİ Parti Grup Başkanvekili Kemal Sevinç, “Ben bu konuya pazartesi günü vakıf oldum. Dinledikten sonra da inşaatla ilgili raporu elde ettim ve okudum. Okuduktan sonra ilgili daire başkanlığına gittim ve sağlıklı bilgiler aldım. İş yapılan yerde hatalar ve eksiklikler olur. Yeter ki kasıt olmasın. Burada yüce meclisimizin bir arsasını İZBETON şirketine verdik. İZBETON'da kooperatif yapılaşması ile alanı yapmakta. Bunu yaparken kooperatif alt müteahhitler ile işi yapmakta. Bu projelere imza koyan ve fenni sorumluları belediyemizin görevlileri. Denetçileri ise bizim resmi personelimiz. Bu tasdikli projelere göre, bu yapılan imalatta projeye uygunsa beton dökülmesine izin veriliyor. Ancak uygun olmadığı için elemanlarımız rapor tutmuş. Bu rapor çerçevesinde kooperatif ve yüklenici firma neden betonu attı anlayamıyorum. Orada bir an önce bitireyim bahanesi olamaz. Burada bir eksiklik olmuş ancak bunu da idaremiz tespit edilerek tutanağa bağlamış. Başkanımız da bu kesimin yıkılacağını belirtmiştir. Bu da çok doğru bir karardır” şeklinde konuştu.
AŞIK: HİÇBİR BÜROKRATA HİÇ KİMSE BASKI YAPAMAZ
CHP’li Meclis Üyesi Nilüfer Bakoğlu Aşık ise, “Ben 34 yıllık bir belediyeden gelen insanım. Hiçbir bürokrata hiç kimse baskı yapamaz. Bir bürokrata talimat verme şekli vardır. Yazılı olarak talimat vermek zorunda, bürokrat buna uymak zorunda değil. Yani böyle aba altından soba göstererek yapılmaz. Bugüne kadar dört buçuk yıldır çeşitli komisyonlarda çalıştım hiçbir bürokrat arkadaşlarımıza baskı yapılmadı. Bu tür tavrı ben kınıyorum. Kemal beyin anlattığı konuya gelince, devlet kamu kurumlarının ruhsat nasıl verileceğini biliyor. İmar kanunu 26. Maddesine göre ruhsat verilir. Ruhsat verildiği andan itibaren konuşulup pazartesi günü olduğu gibi iki belediyeyi de birbirine düşürülmeye çalışıldı. Bunlar tamamen yanlış şeyler. Bir ilçede 26. Maddeye göre ruhsat verilecekse o ilçe ruhsatı verir. Eğer imalatta bir hata varsa ilçe müdahale eder. Ancak 26. Maddeye göre ruhsat alınan yapıda yapı denetimi ise o belediyenin yani büyükşehir belediyesinin yapı denetim şubesi yapar kontrolü. Şuanda bodrum artı 8 kat seviyesinde ve büyükşehir belediyesi bu binada her katta yapı denetim şubesinin kontrolü ile yapılmıştır. Tartışma konusu olan 300 metrekarelik alana gelelim. Bu 9 ve 18 hatları arasında küçücük alandaki bir oynama. İmalatın yanlış olup olmadığı bile bilinmiyor. Bilinmeyen kısım şu, kontrol mühendisi arkadaş gelmiş kontrol etmiş. İmalatta hata bulmuş. İmalatın düzeltilmesi ve bilgi verilmesi lazım. Buradaki hata kontrol mühendisine hata verilmeden betonun atılması. Buna rağmen büyükşehir belediyesi işin üstünü örtmek yerine ‘bu kısmı yıkacağız’ dedi. Büyükşehir belediyesi İzmir halkı önünde işinin kontrolü olduğunu göstermiştir. Tamam siyaset yapalım ama bu tür konuda siyaset yapılmasını doğru bulmuyorum” dedi.
AYDIN: TÜRKİYE BUNA ALIŞIK DEĞİL
Gündem maddesi ile ilgili son olarak söz alan CHP'li Grup Başkanvekili Murat Aydın, "İYİ Parti Grup başkanvekili Kemal Sevinç konuyu özetledi. Sayın Özgür Hızal'da söylemlerin doğru olduğunu söyledi. O zaman biz neyi tartışıyoruz? İzBB yapılan firmada netimi sürdürülen bir kusur tespit ediyor, kusuru firmaya belirtiyor, firma kusuru giderildiğini söylüyor ancak bizim kontrollerimiz bu kusuru giderdiğin örmeden beton döküyor. Bizim kontrollerimiz de kusurun giderdiğini görmediği için kusurlu sayıyor. Bir metin içinden bir bölümü alıp 'bakın ne diyor' diye anlatırsanız sanki bir şey varmış duygusu yaratırsınız. Burada İzBB bürokratlarının işini iyi yapmasını mı eleştiriyoruz? Karşıyaka Belediyesine bunu yasal gereğini yapın demesini mi eleştiriyoruz yoksa belediyenin mühürlemesini mi eleştiriyoruz? Bu konuda herkes hemfikir. İzBB yaptığı denetimi iyi yapmış. Cümlemizi değiştirmenize eğip bükmenize gerek yok. Kimse 300-500 metrekareyi küçümsemedi. 300 metrekare alandaki hatayı bulabilecek kadar ince işçilik yapıyrouz ve görmezden gelmiyoruz dedik. Türkiye buna alışık değil tabi. İşimizi iyi yapmakla eleştiriliyoruz. Raporda bir tane demir eksik kullandı, beton eksik kullanıldı ifadesi var mı? Buna iftira demeyeceğim de ne diyeceğim? Gerçek ve doğru bilgi fikirlerimiz doğru üretmemizi sağlar. Binalar sağlam değil, insanlar korkar diyip İzBB'nin güvenini sarsmaya çalışmak doğru değil. Burada İzBB yasal sorumluluğunu yapmasaydı biz bunu eleştirirdik. Burada örtbas mı edilmiş, görmezden mi gelinmiş? Pazartesi günü kooperatif cüreti nereden alıyor dediler. Bugün kooperatifin bildirini okudular ve İzBB'ye oldukça haksız şeyler söylüyor. Kooperatifin İzBB'nin kurumsal kimliğine karşı yaptığı eleştiriyi reddediyoruz. İkide bir sayın il başkanının geçmişteki bir kooperatif başkanlığı yapmasını dile getiriyorlar. Bu izmir halkının aklıyla dalga geçmek olur. Sayın il başkanı sürecin hiçbir yerinde yok. Geçmişteki faaliyetlerini mi tartışacağız il başkanlarımızın. Bunu yapacaksak bir oturum yapalım ve tartışalım. Ancak gereksiz. İnsanların İzBB'ye güveni kalmamıştır demek için elinizde bir belge olması lazım. Buradan bir siyasi tartışma mı üretmeye çalışıyoruz? Tamam çıkaralım. Model doğru mudur değil midir yapalım. Bunu halk yararına değil, yapılanı kötülemek, şaibe doğurmak için yaparsanız o zaman CHP grubu buna tepki verir. Buna insanlar da tepki veriri. Bu nedenle kendisinin de okuduğu sözlük anlamı ile iftira olur. Meseleyi tartışırken her şeyi birbiri ile çorba ettik. Buna gerek yok. İzmir halkının da bizim de zamanını böyle harcamaya gerek yok. Bir müzakerenin birinci koşulu nerede anlaşamadığımız konusunda anlaşmaktır. Görüyoruz ki 2 gündür tartıştığımız konuda anlaşamadığınız nokta yok. İzBB kontrol işini iyi yapmış, gereğini yapmış. İzBB firmaya yanlış yaptın demedi, doğru yaptığını bana göstermedin dedi. Bizi gerçek korur. Bizi doğru fikir üretmemizi, refleksler göstermemizi sağlayacak şey gerçekliktir. İyi yapılmış bir şeyi 2 gündür kötü bir şey yapılmış gibi tartışıyoruz. Bunu anlayamıyorum. İzBB Başkanımız Tunç Soyer'e şükran borçluyuz yüzümüzü yere eğdirmediğiler, gereği neyse yaptılar” dedi.