CHP Konak İlçe Başkanlığı’nın aylık olarak belirlenen temalarla toplumsal bir farkındalık yaratmak, için düzenlediği Cumhuriyet, Tarım ve Devrim konulu ilk Konak buluşmaları etkinliği Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Etkinliğe, CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu ve 2013 KAGİDER Yılın Kadın Girişimci Ödülü’nün sahibi ve yine aynı yıl ‘Barış için iş’ dalında NOBEL adaylığı olan Akıllı Tarım Uygulamaları ile ilgilenen Tülin Akın ile partililer katıldı.
“ENERJİ, SU VE GIDAYA SAHİP OLAN ÜLKELER GÜÇLÜDÜR, EKONOMİK ANLAMDA GELİŞİRLER VE SERVET BİRİKTİRİRLER”
Tarım Politikaları ve Tarım Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Orhan Sarıbal, memleketin en ihtiyaç duyduğu sözcüklerin Cumhuriyet, devrim olduğunu ve onlardan beslenildiğini aktardı. Sarıbal, “Çiftçi çocuğuyum ve tarım yapıyorum. Tarımın ve toprağın dünyanın en kutsal öğesi olduğuna inanıyorum. Ben gaz lambasında ders çalıştım, anamın kokar yakıtının altında. Kokar yakıtın olmadığı döneme denk geldim ama hep soframızda ekmeğimiz vardı. Bunun sebebi tarım ve üretmekti. Ülke 1923 ile 1945 arasında ihracat yolunu açmış ve üreten bir ülkeydi. Diğer ülkeler ise 2’nci dünya savaşı içindeydi ve ithalat yapıyorlardı ama öyle bir yatırım yaptılar ki bütçelerinin yüzde 60’nı tarıma yatırdılar. Öyle bir ürettiler ki daha sonra üretim fazlası oldu ve bunları satabilmek için pazarlar yaratmaya başladılar. Tarım ve gıda birçok ülkeyi, alanı yönetebilme politikası haline geldi. Bir ülkeyi elinizde tutmak istiyorsanız gıda ve tarımı elinizde tutacaksınız. 60 yıl önce ithalatçı olan ülkeler bugün hepsi ihracatçı. Emperyalist güçler ortak pazar diğer ülkeleri sömürmeye başladılar. Tunus, Cezayir kendi kendine yetiyordu ancak ABD size hazır un satalım, buğday üretmeyin dedi, onlarda kabul ediyor. Ancak ortak pazar dönemi gelince bu ülkeler ne ucuz buğday, ne de un bulabiliyor. Ellerindeki toprak da yok olmuş, işte modern köleler böyle yaratılıyor. Şili’de en büyük bakır madenlerinde bulunuyor, tarım ülkelerinden de bir tanesi ve bunun yanında inşaatta da gelişmiş bir ülke ancak ne madenler ne inşaat ne de tarım onların elinde değil. Örneğin tarım Kaliforniyalı beyazların elinde ve Şili halkı iş bulursa çalışır bulmazsa çalışamaz. Tarım ve gıda politik, siyasi, ekonomik bir araçtır ve en önemli stratejik alandır. Enerji, su ve gıdaya sahip olan ülkeler güçlüdür, ekonomik anlamda gelişirler ve servet biriktirirler” ifadelerini kullandı.
“1 BUÇUK YILDIR BUĞDAY İHRACATI YOK”
1996’da yeniden yapılandırma kredileri ve tohumun ithal edilmesi ile ülkenin tarımsal ekonomisinin yeniden değiştiğini ve geriye gittiğini dile getiren Sarıbal, “Her darbe olduğunda ekonomi düzelecek dediler ama hep tersi oldu. 1980’de de böyle oldu, dışarıdan kredi aldık ama ev ödevi olarak elinizi tarımdan çekin depolarda tütün ve pamuğu çürütüyorsunuz dediler. Devlet köylü ilişkisini bitirdiler. Onun yerine tüccar devlet ve çiftçi ilişkisini başlattılar. 17 kurum özelleşti; FİSKO Birlik, ÇAYKUR… Cumhuriyet döneminde gelen ve devrim olarak nitelendirdiğimiz ne varsa özelleşti, devlet desteği kesildi çiftçi sahipsiz kaldı ve köyden kente göçler başladı. Yoksullaşan toplum biyatlaşır.3 veya 4 kalemin dışında ülkemiz tamamen dışa bağımlı. 1 buçuk yıldır buğday ihracatı yok. 13 ton buğday ithal ettik. Üretimden yana olacağız başka şansımız yok. Biz parti olarak bu tarım mekanizmasını kuracağız, bunun için de tek ihtiyacımız iktidar olmak” diye konuştu.
“AK PARTİ DÖNEMİNDE TARIM ARAZİSİ DE ÇİFTÇİ SAYISI DA
AZALDI”
Ziraat Mühendisi ve CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay
Sındır, Cumhuriyet Dönemi öncesini hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Batı
ülkemiz için; hasta adam diyor ve tamamen yabancı sermayeye bağımlı, Sanayi
Devrimini ıskalamış bir devlet var. Bu süreçte hep Mustafa Kemal Atatürk’ün
askeri dehası ile konuşuyoruz. Ancak kendisi çok uzun yıllar öncesinden
emperyalist düzene sömürge olan ülkeyi nasıl kurtarım diye düşünmüş. Cumhuriyet
dönemini de bunun üzerine kurmuş ve kendisi üreten bir ülke haline gelmişiz.
Atatürk 1922 Mart’ında ‘Osmanlının en çok ezileni köylüdür ve köylü
sömürülüyor, ellerinden tarımsal güçleri alınmış ancak tarımsal üretim arttırılacak.
Türkiye’nin ekonomi politikası tarımsal üretimi gerçekleştirmesidir’ demiştir. Bu sözler tarihe önemli bir not olarak
geçiyor. ‘Türkiye’nin gerçek sahibi üreticidir diyor.’ Daha Cumhuriyet
kurulmadan kendisi bunu söylüyor. Yani her şeyin başı tarımdır ve üretmekten
geçer. Eskiden bu ülkede tarım sayımı yapılırdı ancak AK Parti döneminde tarım
sayımı yapılmadı. Biz şu an tarım varlığımızı bilmiyoruz. En son sayım 2001’de
yapıldı. Bununla beraber çiftçi sayımız da her geçen gün azalıyor. Aynı zamanda
tarım arazimiz de azalmış durumda” şeklinde konuştu.
“VİZYON YOKSUNUYUZ, GELECEĞE DAİR HİÇBİR STRATEJİMİZ YOK”
Sen üreticiyi kalkındıramazsan tüketiciyi ithalat sopası ile terbiye etmeye kalkarsın sözler ile hükümeti eleştiren Sındır, “Vizyon yoksunuyuz, geleceğe dair hiçbir stratejimiz yok, karanlık bir yoldanız ve rüzgarda sallanan yaprak gibiyiz. Üretici desteklenmeli, kooperatifçilik kollanmalı ve teşvik edilmeli, toprak reformu sonlandırılmalı, tarımda ARGE yapılmalı. Tüm bunlar irade ile mümkün. Sermayenin sömürü düzeni ortadan kalkmalı ve üretici özellikle de küçük üretici korunmalı” ifadelerini kullandı.
“HER ŞEYİN YOLU ÜRETİMDEN GEÇİYOR”
Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Etkinliğin ismini bile kendilerini heyecanlandırdığını aktardı. Batur, “Devrimci deyince aklımıza gelen Atatürk’tür kendisi üretime dönük bir anlayışa sahipti ama şu an geldiğimiz nokta çok olumsuz. Biz istihdamda, ekonomide sıkıntı var diyoruz ama bunun çözümü üretmek. Sanayide, tarımda üretmekten geçiyor” dedi.
“DOMATESİ İTHAL EDİYORUZ”
CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, konuşmacıları ve katılımcıları yaratıcı formatta buluşturarak toplumsal farkındalığı arttırmayı amaçladıklarını vurguladı. Guruşçu, “Bu toplantılardan elde edeceğimiz sonuçların birer politika önerisi olarak değerlendirmesini önereceğiz. Akademik ve pratik bilgileri gün yüzüne çıkarmayı da amaç ediniyoruz. Önümüzdeki 1 yıl boyunca bu etkinliklerin düzenli ve sürdürülebilir bir seri olmasını istiyoruz. Yıllardır demokrasi neferi olan sandıktan sandığa koştuğumuz ama demokrasiyi içselleştiremeyen bir dönemde biz bu etkinliklerle hem Cumhuriyetin temel değerlerini hem de demokrasiyi anlatmayı amaçlıyoruz. Bunun yanında Türkiye’nin gerçeklerini de burada konuşacağız. Buradan çıkacak sonuçları bir bildirge haline getirerek bir politika önerisi yapacağız. Tarımsal olarak çok geride kalan ama büyük bir cevhere sahip ülkede yaşıyoruz. AK Parti Genel Başkanı Tarımsal alanda dünyada 7’nci Avrupa’da 1’nciyiz diyor ancak AK Parti Genel Başkanı bence vatandaşla bir araya gelmeli ve bunun böyle olmadığını görmeli. Türkiye tarım alanında ilk 10 da bile değil. Domates çok ihraç ediyoruz desek de biz 37 ton ithal ediyoruz. Bizim Atatürk’ün 1923 yılındaki politikasından tekrar örnek almamız ve üretmemiz lazım” diye konuştu.