İklim kriziyle
mücadele için çağrı yapan CHP’li Bakan, “İnsan eliyle ekosistemi bozuyor, canlı
ve cansız doğayı katlediyoruz! Yaşam bizden yardım bekliyor! Tüm dünyada
gündemi çevre mücadelelerinin belirleyeceği günlere doğru gidiyoruz. Sivil
toplum örgütleri olsun, çevreci avukatlar olsun, sıra kendisine gelen vatandaş
olsun yaşam için sesini yükseltiyor. Bu itiraz Gezi’den Cerattepe’ye,
Efemçukuru’ndan Balıklıova’ya uzandı; incirler, zeytinler, orkinoslar dile
geldi… Gerçek bir yaşam mücadelesi veriliyor. Bizim için asıl beka sorunu;
küresel iklim krizidir!” dedi.
“ÇOCUKLARIMIZIN
GELECEĞİ İÇİN ANLAŞMAYA TARAF OLMALIYIZ”
İklim değişikliğiyle mücadeleyi ve sera gazı salınımlarının kısıtlanmasını hedefleyen ‘Paris İklim Anlaşması’nın önemine dikkat çeken CHP’li Bakan, “İklim tüm dünyada değişiyor ve iklime bağlı olarak tüm yaşam değişiyor. İnsanlık ise hunharca tüketmeye, doğayı katletmeye devam ediyor. Paris İklim Anlaşması’nı imzalayan ülkeler, sera gazı emisyonunu 2030’a kadar 56 milyar ton düşürmeyi ve bu sayede küresel sıcaklık artışını yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin altında tutmayı hedefliyor. Hem dünya hem de geleceğimiz için son derece önemli olan iklim krizi konusu AKP iktidarının gündeminde bile değil. Oysa tüm dünyada gündemi çevre mücadelelerinin belirleyeceği günlere doğru gidiyoruz. Sivil toplum örgütleri olsun, çevreci avukatlar olsun, sıra kendisine gelen vatandaş olsun yaşam için sesini yükseltiyor. Bu itiraz Gezi’den Cerattepe’ye, Efemçukuru’ndan Balıklıova’ya uzandı; incirler, zeytinler, orkinoslar dile geldi… Gerçek bir yaşam mücadelesi veriliyor! Devlet olarak çocuklarımızın geleceği için anlaşmaya taraf olmalıyız” ifadelerini kullandı.
ÖĞRENCİLER TÜM
DÜNYADA GELECEKLERİ İÇİN AYAKLANDI!
İklim krizi ile ilgili dünya genelinde öğrenciler tarafından
yapılan protestoları örnek gösteren CHP’li Bakan, “Avrupa’da öğrenciler, ‘Ölü
gezegende gelecek olmaz’ (#NoFutureOnADeadPlanet) sloganıyla her Cuma
düzenledikleri iklim gösterileriyle iklim politikalarına dikkat çekiyor ve
hükümetleri doğru politikalar almaya çağırıyor. Avrupa Birliği ve NATO gibi
kurumlara ev sahipliği yapan Belçika’nın başkenti Brüksel’de yaklaşık 65 bin
çevre savunucusu hükümetin iklim politikasını protesto etmek için yürüdü.
Avusturya’nın başkenti Viyana’da yaklaşık 40 bin öğrenci aynı taleple yürüdü...
Eylemleri başlatan ve Avrupa çapında örgütleyicisi sayılan kişi ise 16
yaşındaki İsveçli Greta Thunberg.
Türkiye’de de benzer protestolar yapıldı; İstanbul’da ‘Geleceğimizi
istiyoruz’, ‘5 yaşındayım ben fosil değilim’, ‘Fosile elveda güneşe merhaba’
gibi dövizleri taşıyan çocuklar iklim krizi için çözüm talep etti. Bizim için
asıl beka sorunu; küresel iklim krizidir! İklim kriziyle ilgili tüm insanlık
olarak ortak adım atmazsak yaşayabileceğimiz bir dünya kalmayacak. İçecek su,
alacak nefes bulamayacağız. Dünya savaşları ‘petrol’den değil ‘su’dan çıkacak”
diye konuştu.
TOPYEKÛN MÜCADELE
ÇAĞRISI!
Küresel ısınma ile topyekûn mücadele edilmesi gerektiğini
ifade eden Bakan sözlerini şu şekilde sürdürdü: Küresel ısınma, biyolojik
çeşitliliğimize ve doğal yaşama karşı en ciddi tehdit. Sıcaklıklardaki 1,5-2,5
derece arasındaki artış bitki ve hayvan türlerinin yaklaşık yüzde 20 ila
30’unun yok olmasına neden olabilir. Tehlikenin boyutunu artık kavramalıyız.
İklim krizi nedeniyle; kuraklık, sıcaklık ve aşırı yağış dalgası, yangın,
hastalıklar ve istilacı türler gibi önemli ekosistem değişikliklerinin
yaşanacağı öngörülüyor. Sıcaklığın her yıl daha da artması, mevsimlerin son 10
yıla göre değişimi, arazilerdeki ekim zamanlarının farklılaşması ve aşırı
yağışların yol açtığı zararlar hem tarımsal ve hayvansal üretimle uğraşan
vatandaşların hem de tüketicilerin doğrudan bizzat yaşadığı sorunlar. Yanı sıra
JES’ler, RES’ler, HES’ler, altın madenleri, taş ocakları, balık çiftlikleri,
nesli tükenmek üzere olan kuşlar ve diğer canlı türleri… İnsan eliyle
ekosistemi bozuyor, canlı ve cansız doğayı katlediyoruz! Yaşam bizden yardım
bekliyor! Tüm bunların adını doğru koymak gerekiyor. Bu konuları defalarca TBMM
gündemine taşıdık, tüm bunlar iktidarın derdi değil. Mutabık olduğumuz Hayvan
Hakları Kanununu dahi çıkarttırmadılar! İklim krizi için Parlamento çatısı
altında oluşturulacak bir araştırma komisyonu ile ilk adımı atmalıyız. Küresel
iklim krizini tüm yönleriyle ele alarak üreticiden tüketiciye, devletin ilgili
kurumlarından yerel yönetimlere kadar birbiriyle koordineli çalışacak şekilde
topyekûn bir mücadele başlatmalıyız. Başka bir gezegenimiz yok ve geleceğimizi
bizler yok ediyoruz!”
DÜNYA ÇEVRE HAFTASI NEDİR?
Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından 1972 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de 133 ülkenin katılımı ile düzenlediği zirvede, 5 Haziran tarihinin ‘Dünya Çevre Günü’ olmasının oybirliği ile kabul edildi. Ülkemizde de bu amaçla 1978 yılında Türkiye Çevre Sorunları Vakfı ve sonrasında Çevre Müsteşarlığı kuruldu. Başbakanlığa bağlı Çevre Müsteşarlığı 5-11 Haziran tarihleri arasını Çevre Koruma Haftası olarak kabul etti. O tarihten bu yana da çevre sorunlarına kamuoyunun dikkatini çekmek, halkın katılımını geliştirmek ve politik ilgiyi arttırmak üzere dünya genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.