Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan
Kanun Teklifi üzerine yapılan görüşmeler tamamlandı ve TBMM Genel Kurulu’nda
kabul edilerek yasalaştı.
CHP İzmir Milletvekili Avukat Murat Bakan, Yargı Reformu
üzerine yaptığı konuşmada, teklifin reform noktasında yetersiz olduğunu
belirtti. Yapılan düzenlemelerle yargı bağımsızlığının sağlanamayacağını ve
yürütmenin yargı üzerindeki etkisinin ortadan kaldırılamayacağını ifade eden
Bakan, “Siyasallaşan yargının hukuk dışı uygulamaları fiilen devam ederken,
gerekçesinde koca koca lafların edildiği adına ‘yargı reformu’ dediğiniz bu
düzenlemelerden hak, hukuk, adalet çıkmaz. Toplum üzerinde kurduğunuz baskıyı elinizde
tuttuğunuz yargı sopasıyla meşrulaştırırken, kuvvetler ayrılığını ortadan
kaldırıp Anayasa’yı tek adam rejimini meşrulaştırmak için bir araç olarak
kullanırken,‘yargıda reform’ diye karşımıza çıkmanız utanç vericidir” diye
konuştu.
BÖYLE REZALET OLUR MU?
Anayasa Mahkemesi’nin yapısına dikkat çeken CHP’li Bakan,
“15 üyeli Anayasa Mahkemesi’nin 4 üyesini doğrudan Cumhurbaşkanı belirliyor, 8
üyesini Danıştay, Yargıtay ve YÖK'ün gösterdiği adaylar arasından yine
Cumhurbaşkanı belirliyor, kalan 3 üyesini ise Cumhurbaşkanının Genel Başkanı
olduğu partinin çoğunlukta olduğu Meclis yani yine Cumhurbaşkanı belirliyor.
Yani Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yargısal denetimini yapan Anayasa
Mahkemesi’nin üyelerini Cumhurbaşkanı belirliyor! Böyle bir rezalet olur mu?
Siz hangi yargı reformundan bahsediyorsunuz?” dedi.
‘ADLİYE KORİDORLARINDA HANGİ HAKİM HAKYOLCU DİYE
KONUŞULUYOR…’
Yargının tarikat ve cemaatlere teslim edildiğini söyleyen
Bakan, “Otuz yıldır hukuk mesleğinin içindeyim. Avukat olduğumuz ilk yıllarda
yargıçlarla ilgili, savcılarla ilgili konuşurken şundan bahsederdi; Birinci
Ticaret Mahkemesi’nin hâkimi mevzuata çok hâkim, içtihadı iyi biliyor; Asliye
Hukuk Mahkemesi’nin hâkiminin dosyaları Yargıtay’a gittiği zaman onanarak
geliyor, diğerinin bozularak geliyor… Biz bunları konuşurduk. Şimdi adliye
koridorlarında, şu hâkim HAKYOL’cu, bu hâkim bilmem hangi cemaatten… Bunlar
konuşuluyor. Buradan bağımsız yargı çıkar mı? Çıkmaz. Buradan adalet çıkar mı?
Çıkmaz” ifadelerini kullandı.
‘ŞEYHİNE DEĞİL HUKUKA BAĞLI YARGIÇLAR YETİŞTİRELİM!’
CHP’li Bakan sözlerini, “Adalete olan güvenin yüzde
yirmilere düştüğü, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na linç
girişiminde bulunanların serbest bırakılıp elinin öpüldüğü, kadın avukatın
eteğinin boyuna karışma haddini kendinde gören yargıçların bulunduğu,
gazetecilerin gazetecilik yaptıkları için yargılandığı ve hatta kelepçelenerek
hapsedildiği, yargıdaki atamalarda liyakat değil, sadakat, partililik ya da
yakınlık arandığı, yargı yılı açılışının sarayda yapıldığı, yargı reformu
paketinin dahi sarayda partili Cumhurbaşkanı tarafından açıklandığı bir sistem
ortada dururken Türkiye’de ne yargının bağımsızlığından ne de hukukun
üstünlüğünden bahsedilebilir.Yargının bağımsızlığını yeniden tesis etmek,
hukukun üstünlüğünü yeniden egemen kılmak için gelin kapsayıcı, uzlaşmacı ve
katılımcı bir yasama çalışmasıyla kuvvetler ayrılığını yeniden tesis edelim ve
yargıyı tarikatlar cemaatlerden temizleyip şeyhine değil hukuka bağlı yargıçlar
yetiştirelim!” diye sürdürdü.
ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARINI DAHİ KORUYAMADIK!
Komisyon görüşmelerindeki bir olayı da hatırlatan Bakan şu şekilde konuştu: “Bu paket Komisyonda görüşülürken 35’inci maddeye katkıda bulunmak istedim. Çocuk Koruma Kanunu’nu değiştiriyoruz… Mevcut kanun, yetişkin ile çocuk bir arada suç işlediğinde 12 yaşındaki çocuğu genel mahkemede yargılamaya cevaz veren bir kanun... Dedim ki ‘Arkadaşlar, gelin bunu hep beraber değiştirelim. Çocuğun üstün yararını gözetelim, 12 yaşındaki çocuk genel mahkemelerde yargılanamasın.’ Orada bulunan Komisyon üyesi arkadaşımız, teklif sahibi Ali Özkaya dedi ki, ‘Sayın Vekilim, bize bunlarla gelin, ne güzel bir öneri bu.’ Yargıtay Ceza Dairesi Başkanı orada dedi ki, ‘Vekilim, aynen ben de sizin gibi düşünüyorum.’ Bir hukuk fakültesi dekanı var, o da dedi ki, ‘Sayın Vekilim, ne güzel bir teklif bu.’ Tüm komisyon hemfikirdi, o maddeyi değiştiremedik! Çocuğun üstün yararını koruyamadık! Hani katılımcı, hani uzlaşmacı yasa değişikliği? Bu mu yargıda reform?”