ÖNCÜŞEHİR - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 22 - 23 Mart tarihlerinde Fuar İzmir’de “Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi’ne ev sahipliği yapıyor. Zirvede Türkiye’nin suyla ilgili sorunları, bu sorunların çözümleri, su yönetimi ile ilgili uygulamalar ve politikalar tartışılıyor.
Mazeretleri nedeniyle Antalya Büyükşehir Belediye başkanı Muhittin Böcek’in dahil olamadığı zirveye, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ve Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak’ın yanı sıra Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan ile milletvekilleri ve ilçe belediye başkanları katılım gösterdi.Zirvenin ilk gününde Türkiye’nin su gündemine yönelik ulusal ve uluslar arası teknik sunumlar yapıldı. CHP’li belediye başkanları, “Su Yönetiminde Liderlik ve Politikalar” başlıklı başkanlar zirvesinde bir su manifestosu açıkladı.
SOYER: ÜLKE İLK DEFA SUSUZLUK VE KURAKLIKLA BU DÖNEM TANIŞTIİzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Türkiye’de son 60 yılda Marmara Denizi’nden daha büyük sulak alan kurutulduğunu söyleyerek, “Doğal karakterini koruyan özgürce akan nehir ekosisteme neredeyse kalmadı. Yüzlerde metre derinlere çekildi. Susuzluk kuraklık nefir bilemezdi, şu an tarihinden ilk defa susuzluk ve kuraklıkla bu dönem tanıştı. Her yıl bu dönem suyumuz yetecek mi kaygısı yaşamaya başladık. Suyumuzun yarım asra aşkın süredir yanlış yönetilmesi. İklim krizi bunu her gün daha da büyütürken bu yanlış politikanın değiştirilmesi gerekiyordu. Daha üç gün önce dünya susuzluk ve kuraklık cebeleştirken bir değişiklik yapıldı. Yıllardır korunan sulak alanlarda büyük halk yapı projelerine izin verildi.2019 verilerine göre yüzde 70i tarımda sulamada kullanılıyor. Tarımsal ütün modelleri miktarın yarını kullanarak verimli tarım yapabileceğimi gösteriyor. İzmir’de başka tarım mümkün diyerek bu durumu tersine çevirmeye ve güçlü bir tarım politikası geliştirmeye başladık. Yeni bir çağdaş bir su politikası açıklayacak. 22 belediye başkanı imzasını taşıyan ortak metin açıklayacağız. Bugün her biri kendi kentine başarılı hikayeler yazan Türkiye’nin gelecek umudunu koruyan Türkiye’nin geleceğini inşa eden belediye başkanlarımız burada. Hepsine şükranlarımı sunuyorum” dedi.KARALAR: 10 SENE SONRA NÜFUSUN YARISI SU SIKINTISI OLACAK YERLERDE YAŞAYACAKAdana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, “Türkiye’de o kadar gereksiz tartışmalar var ki” diyerek, “Türkiye’nin geleceğini belirleyen tartılmalar yapmak gerekiyor. Su en değerli şey olacak. Su ve verimli toprak dünyada 30-40 yılsa en değerli şey olacak. Bugünden ciddi sıkıntısı çekmeye başladı. 10 sene sonra nüfusun yarısı su sıkıntısı olacak yerlerde yaşayacak. İklimin değişikliği engellenemezse bu daha da artacak. Bunun öncüsünü görüp tedbir almak son derece değerlidir” şeklinde konuştu.YAVAŞ: ANKARA’DA O KADAR ÇOK HOBİ BAHÇESİ VAR Kİ…Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Türkiye’nin kuraklığa doğru gittiğini açıklayarak “Bizim yaşadığımız bölge çok değil 20-25 yıl içerisinde çölleşecek. Göre göre tedbir alınmıyor, su hoyratça kullanıyor. Dünyada kuraklıkla ilgili yapılan incelemelerde, 1930’lu yıllarda her yerde kuraklık olduğunu ve bunun tedbirini aldıklarını gördük. Sondaj vurulamıyor, gölden keyfine göre su alınamıyor, tarımcılar da suyu belirli izinlere göre kullanılıyor. Ankara’da o kadar çok hobi bahçesi var ki suyun yüzde 75’i belli bir azınlık kullanıyor. Bu konulara ilişki görüşlerini Çevre Bakanlığına görüşüp kademeli tarifeye geçmelerini söylüyoruz. Yan yana gelip çağımızın elması olan su hakkında bir manifesto hazırladık. Onu burada duyuracağız. Dünyaya çağrıda bulunacağız. İnşallah kulak verilir ve bir an önce uygulanır. Önceden olduktan sonra tedbir alınır ilk defa olmadan tedbir alıyoruz” ifadelerini kullandı.ÇERÇİOĞLU: SUYU VAHŞİCE KULLANIYORUZAydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, doğal su kaynaklarının korunması gerektiğini söyledi. Çerçioğlu, “Özellikle de yer altı kaynaklarımızı çok ciddi bir şekilde üzülerek söylüyorum vahşice kullanıyoruz. Kaçak açılan sondaj kuyularının için acile n öneme alınmalı. Tarımda modern sulama sistemlerine geçilmeli. Ürüne göre su sarfiyatı da çok önemli. Susuzluk bizi yönetmen biz suyu yönetelim” dedi.BÜYÜKERŞEN: GÖLLER KURUYOR, YER ALTI SULARI ÇOK BÜYÜK DERİNLİKLERE KAYIYOREskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, suyun insan ve diğer canlıları için öneminden bahsederek, “Evlerimizde yaşanan birkaç saatlik su kesintisiyle hayatımızın nasıl eziyete dönüştüğünü yaşıyoruz. Kısa süreli bir kesintiye bile önemini hepinizin anlayabildiğini biliyorum. Ülkemizde bulunan akarsu, dere, çay, göl ve sulak alan, yeraltı suları itibarıyla fakir olduğunu hepimiz kabul etmeliyiz. Bunun kullanımına hepimiz dikkat etmeliyiz. 85 milyon nüfus sahip toprakla doğanın kendisine hoyratça kullananlara tepkisi de biliyoruz. Göller kuruyor, yer altı suları çok büyük derinliklere kayıyor, onları kullanabilmek şansımız bizleri zor durumda fakirliğe doğru sürüklüyor. Çoğu kesimde vatandaşlar istediğim zaman istediğim kadar suyu kullanmak için bizlerden hizmet bekliyor. Bu yanlış bir algı. Parası karşılığında suyu istediğin kadar kullanma algısını değiştirmek zorundayız çocuklardan başlayarak halkın her kesimine su sıkıntısının ne büyük tehlike arz ettiğini anlatmalıyız. Suyun verimli kullanımı konusunda tarımla uğraşan kemsi aydınlatmak zorundayız. Eskişehir’de biz çok büyük sıkıntı yaşıyoruz. Yaz aylarında komşu ilçemiz olan Polatlı ile bir savaş yaşarız. Öylesine suya ihtiyaç duyuyorlar ki, kendilerinin kullanabileceği su kaynağı hükümet tarafından çözüme ulaşmadığı için Posuk’taki suyu kullanmaya çalışırlar. Biz uyarırız. Az suya ihtiyaç olan şeyler üretilmesini rica ederiz” şeklinde konuştu.SAVAŞ: BAZI SORUNALAR VARDIR Kİ BAĞIRA BAĞIRA GELİRHatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş konuşmasında, “Bazı problemler vardır çat kapı yapar hayatımızı alt üstü eder. Bazıları vardır ki bağıra bağıra gelir. Kovid-19 öyle bir şey. Kapıyı çalmadan geldi, hayatımızı bir yıldır alt üst etti. Diğer taraftan su meselesi. Herkesi Türkiye su konusunda fakir bir ülke. Yıllardır kuraklığa doğru emin adımlarla gidiyor. Bizim kullanabileceğimiz suyun yüzde 2’si. Hem kullanma hem de içme konusunda çok iyi muhafaza etmeliyiz. İki önemli öğe var. Bir tanesi güvenli gıda diğeri teknoloji. Güveli gıda konusunda ilke 5’iz ama bunu götürebilecek suya ihtiyacımız var. Burada alacağımız kararlar ortak hedefimizi belirleyecek. Sağlık ve bilim olduğu zaman siyasetin bir tarafta olması lazım. Bugün de belediye başkanları ve bilim adamları olarak buradayız. Birlikte karar verelim, birlikte adım atalım” ifadelerine yer verdi.
İMAMOĞLU’NDAN KANAL İSTANBUL ÇIKIŞIİstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, ülkede gündemin yoğun bir şekilde değiştiğini vurgulayarak, “Bu ortamda biz kıymetli bir konuyu konuşmaya geldik. Meselemizi çok önemli bir mesele. 11 büyükşehir belediyesine baktığımızda yüzde 65’i temsil eden nüfusu sahibiz. Bahsedeceğimiz mesele geçici bir mesele değil. Birçok konu ve problem var, çözmekte her gün zorlanabiliriz ama zamanı gelir bunları çözebiliriz. Ama su meselesi öyle değil. Bir an da çözüm bulamayacağımız bir mesele. Suda da büyük bir iradeyi ortaya koyma sorumluluğumuzu var, bu dünyanın sorunu. Gerçekten can alıcı. Kuraklıktan sebep milyonlarca insan göç ediyor. Su kuraklığı ülkemizde tahrip edilmesine yönelik hiçbir hareket yapılmıyor. Hepimizin en değer verdiği bir prensip vardır, doğa ile hiç inatlaşılmaz. Bu sürecin ele alınması şart. Bir takım hamlelerde bulunmak gerekiyor, hasarlar yaratıyor… İstanbul’da da bazı sorunlar yaşıyoruz. İnşa edilmek istenen beton kanalı 16 milyon insanın yaşamını negatif etkileyecek bir süreçtir. Büyük bir ihanettir. Hep beraber bir seferberlik sürecini başlatma sorumluluğu taşıyoruz. Hep beraber 85 milyon vatandaşımızı el birliği ile sürece dahil olması gerekir. Yıllar yılı sürecek ve barıya ulaşma şansımız yok. Hep aynı yolda yürümeliyiz. Ülkemizin geleceğine kuraklığın olmadığı bir süreci çocuklarımıza emanet ederiz” dedi.SEÇER: SU BİTMEYECEKMİŞ GİBİ TÜM DÜNYA BİR ARADA BİR ÇÖZÜM ÜRETEMİYORMersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, çağın en önemli sorunlarının küresel ısınma, iklim değişikliği ve kuraklık olduğunu belirtti. Seçer, “Artan insan nüfusu ve ihtiyaçların artması. Giderecek olanlar bizim gibi hala gelişme çabası içinde olan yanlış uygulamalar bu sorunu kucağımıza getiriyor. Su bitmeyecekmiş gibi tüm dünya bir arada bir çözüm üretemiyor. Ülkemizde de gördüğümüz gibi merkezi yönetimin yalsal düzenlemeler yaparken vahşice kar elde etmek amacıyla yapılan düzenlemeler bu sorunu kucağımıza getiriyor. Yerel yöneticiler olarak kendi alanımızda yapmamız gereken yapmalıyız. Yetki ve sorumluluk çerçevesinde bunu yapıyoruz. Yasalar çerçevesinde yapıyoruz. TBMM, yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı kararları bizi direkt etkileyen sorunlar. Belediyeler olarak bizler insanların temiz suya erişimi görevinde sorumluyuz” diye konuştu.GÜRUN: UMARIM SU BAKANLIĞI’NI BİZ KURARIZMuğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Soyer’e ithafen, “11’i bir yerde gibi bizi burada bir araya getirdi ve fikrilerimiz ortaya koymamızı sağladı” dedi. Gürun, “Ne yapmalı? Bundan sonra dediğimizde yapılacak olan şeyin sistematik olarak su kaynaklarını korumakla ilgili mutlak suretle bir protokol hazırlamak gerekti. Havzaların öncelikle korunması lazım. Kullanımla ilgili konuda protokol yapmak ve disipline almak gerekiyor. Yüzde 70 tarımda kullanılıyor ve yapılan sulama vahşi sulama. Çağdaş sulama ile geçilmesi gerekiyor. Gri su dediğimiz kullanılmış suyun tekrar kullanılması elzem. Tüm arıtma tesislerinde ağaçların sulanmasında kullanmak için üretiyoruz. Bu olağan üstü önemli. Evlerde ele edilecek gri suyun rezervlerde kullanılması için başka amaçlarda kullanabiliriz. Muhakkak suretle yağmur suyunun toplanarak daha sonra diğer alanlarda kullanılması için muhafaza etmek zorundayız. Başka bakanlıkların kuruluşların su havzalarına vahşice kullanımına yönelik Su Bakanlığı kurulmalı. Umarım ileriki zamanlarda böyle bir Bakanlığı bizler kurarız” dedi.ALBAYRAK: SÖZ VERİYORUZTekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:“Bugün geldiğimiz noktayı çok farklı nedenlerle anlatabiliriz. Ancak ben 2 çarpıcı örnek vereceğim. Yaklaşık 35 yıl kadar Tekel Fabrikası’nda görev yaptım. İlk başladığımız dönem 15-20 Eylül’dü. 1973 yılında başladığımda bu süre 2007’de ağustosa gerilemişti. Yani su politikaları nedeniyle 1 ay geriledi hasat. Ergene diye bir havzamız var. Yıllar yılı Trakya’nın en gözde ürünlerinin politikalarında büyük etkisi olan bu nehrimiz 1970’lerde başlayan 1990’larda hızlanan ve 2020 de zirve yapan sanayileşme yapan bir bölge. Öylesine yer altı suları kullanılmış ki ergeninin dibi 2 kat artmış. Şu anda hükümetimizin ergene eylem planı diye bir projesi var. Ancak bu hala sonuç almış değil. Ancak bu halde en büyük önemli unsur. Bu debini artmasında kullanılan suyun yer altı suyu olması. Biz Tekirdağ belediyesi olarak kurulduğumuzda şu an yıllık 70 milyon metreküp suyun yüzde 89'unu yer altından kullanıyoruz. Su aşağıya indikçe kalitesi de düşüyor. Bu suyun kullanılabilir olması masraflı ve pahalı oluyor. Çözüm var mı var. Birazdan manifestoyu imzalayacağız. Biz bunun sözünü veriyoruz.”İşte o manifestoBaşka bir su yönetimi mümkün!
Su hepimize ve her şeye aittir. Koşuyor ve konuşuyor olmamızda, düşüncelerimizde ve ürettiklerimizde, gülüşümüz ve gözyaşımızda, bugün burada buluşmamızda ve dünyayı değiştirmek için kararlı duruşumuzda suyun izi vardır. Yaşam suda başlayıp serpilmiş, dünyadaki tüm varlıklar suyla birbirine bağlanmıştır. Su olmazsa yaşam da olmaz.
Türkiyemiz’in çok büyük kısmı “kurak iklim coğrafyası” olarak sınıflandırılmaktadır. İklim krizinin en ağır sonucu susuzluk tehlikesidir. 2019 Devlet Su İşleri verilerine göre ülkemiz su kaynaklarının %77’si tarımsal sulamada kullanılmaktadır. En çok %10’u hanelerde, kalanı ise sanayide kullanılmaktadır. Bu veri kuraklıkla mücadelede temel eksenin, tarımsal sulama alanında olduğunu göstermektedir.
Bizler Türkiye’nin 11 büyükşehir belediyesinin ve 11 il belediyesinin başkanları, bu vicdani ve bilimsel sorumluluktan hareketle bugün, 22 Mart 2021’de, Dünya Su Günü’nde İzmir’de buluştuk. Amacımız, iklim krizinin ağırlaşan sonuçlarını da dikkate alarak Türkiye için başka bir su politikası önermek ve bu topraklarda geleceğimizi, çocuklarımız ve doğamız için güvence altına almaktır.
İklim krizinin su kaynakları üzerindeki etkilerini azaltarak kuraklıkla mücadelede başarılı olabilmek için, su yönetiminde 5 ilkesel değişikliğin yapılması şarttır:
1) Katılımcı bir su yönetim modeli oluşturmak. Su yönetimi, şehir, havza ve ülke ölçeğindeki su kullanıcısı tüm paydaşların; tarım örgütleri, sanayiciler, evsel su kullanıcıları, meslek örgütleri, doğa ve çevre örgütlerinin içinde yer alacağı yepyeni, katılımcı bir anlayışla gerçekleştirilmelidir.
2) Tüm kullanım alanlarında arzın değil talebin yönetilmesi. Plansız gelişen kullanım talepleri için sürekli daha fazla arz yaratma politikası yerine, başta tarımsal sulama ve sanayi olmak üzere düşük su kullanımıyla yüksek gelir elde edilen ekonomik modeller tasarlanmalı ve teşvik edilmelidir.
3) Su yatırımlarının havza ölçeğinde planlanması. Su kaynaklarının, yerüstü ve yeraltı sularının miktarının, su bütçesinin hangi kullanımlara tahsis edileceği havza ölçeğinde belirlenmelidir. Verilen tahsisler denetlenmeli, su kullanımlarının sektörel tahsis miktarlarını aşmasına izin verilmemelidir. Her bir havzada planlanan su yatırımlarının birbirini nasıl etkilediği kümülatif olarak ölçülmeli, yatırım kararları havza ölçeğinde bu stratejik değerlendirme yapıldıktan sonra alınmalıdır. Asgari harcama ile azami verim esas olmalıdır.
4) Doğanın su döngüsünün korunması. 1960’lardan bu yana suyun döngüsüne yapılan müdahaleler sonucunda birçok canlı türü tehlike altına girmiş; göller ve sulak alanlar kurumuş, nehir ekosistemleri zarar görmüştür. Ülkemizdeki su kullanım hedefleri, iklim krizi dikkate alınarak yeniden tarif edilmelidir. Yatırımlar planlanırken yer altındaki, sulak alanlar ve nehirlerdeki ekolojik su varlığının sürdürülebilirliği dikkate alınmalıdır. Canlıların ihtiyacı olan suyun, ekolojik dengeyi ve su döngüsünü bozacak biçimde kirletilmesine, azaltılmasına yol açan uygulama, yapılaşma ve madencilik gibi faaliyetlere izin verilmemelidir.
5) Suyun ekosistem ve sektörler arası döngüsel kullanımı. Tarımda, sanayide ve evlerde kullanılan atık suyun gerekli arıtma süreçlerinden geçtikten sonra farklı sektörler ve ekosistem arasında transferi sağlanmalıdır. Şehir içinde ve tarım alanlarında yağmur hasadına yönelik yöntemler yaygınlaştırılmalı; su ihtiyacının yerinde temini, kullanımı ve dönüştürülmesine yönelik döngüsel çözümler teşvik edilmelidir.
Bu ilkeler doğrultusunda, aşağıdaki 10 somut adım hemen atılmalıdır:
1.Su yönetimiyle ilgili koordinasyonsuzluk ortadan kaldırılmalı, kurumlar arasındaki yetki ve sorumluluk karmaşasına son verilmelidir. 2.Tüm paydaşların mutabakatı alınarak hazırlanan bir Su Kanunu yürürlüğe konmalı, su havzası planlama ve uygulamalarında yerel yönetimler güçlü ve yetkili yapılar haline getirilmedir. 3.Su yatırımları havza ölçekli bütüncül planlarla uyumlu olarak su ve atık su master planlarına göre yapılmalı; kamu kaynakları ekonomik ve ekolojik fizibilitesi düşük yatırımlara aktarılmamalıdır. Yerel yönetimlerin çevresel altyapı projelerine yönelik kaynakları artırılmalıdır. 4.İklim krizi ile etkin mücadele için imzalanan Paris İklim Anlaşması ivedilikle onaylanmalı; iklim değişikliğinin yaratacağı olumsuz etkilerin önlenmesi amacına yönelik hazırlanan İklim Değişikliği Kanunu Tasarısı üzerinde çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır.5.Kuruyan göllerin, Salda Gölü, Burdur Gölü, Tuz Gölü, Seyfe Gölü ve diğer sulak alanların tahribatı sonlandırılarak restore edilmeli ve doğal su döngüleri korunmalıdır.6.Su havzalarındaki tüm noktasal ve yaygın kirlilik kaynakları kontrol altına alınmalı; merkezi ve yerel idarelerce etkin bir şekilde denetlenmelidir.7.Tarımda doğru ürün planlaması yapılarak ve tasarruflu sulama sistemlerine geçilerek su israfı önlenmeli, tarımsal sulama en az %50 oranında azaltılmalıdır. Bu amaçla, ekonomik değeri yüksek ve su talebi olmayan yerel tohum ve hayvan ırkları teşvik edilmelidir. 8.İstanbul’a yapılmak istenen “Beton Kanal” gibi suyun doğal döngüsüne zarar veren tüm israf projeleri iptal edilmelidir.9.Güncelliğini yitiren su ve kanalizasyon idaresi mevzuatı yeniden düzenlenmeli; büyükşehir statüsünde olmayan diğer illerde de su ve kanalizasyon idareleri kurulmalıdır.10.Yaşamın vazgeçilmez unsuru olan su, temel kamusal hak olarak kabul edilmeli, ekolojik ve toplumsal bir değer olarak tanımlanmalı, su hizmetlerinde kamu işletmeciliği esas alınmalıdır. Biz Türkiye’nin 22 belediye başkanı, yetki, görev ve sorumluluklarımız doğrultusunda kendi illerimizdeki su yönetimini yukarıdaki ilkeler doğrultusunda gerçekleştireceğimizi beyan ediyoruz. Bu belgede çerçevesi çizilen su politikası ülkemizde tesis edilene kadar, çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye ve hep birlikte haykırmaya devam edeceğiz: Başka bir su yönetimi mümkün!
Mazeretleri nedeniyle Antalya Büyükşehir Belediye başkanı Muhittin Böcek’in dahil olamadığı zirveye, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ve Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak’ın yanı sıra Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan ile milletvekilleri ve ilçe belediye başkanları katılım gösterdi.Zirvenin ilk gününde Türkiye’nin su gündemine yönelik ulusal ve uluslar arası teknik sunumlar yapıldı. CHP’li belediye başkanları, “Su Yönetiminde Liderlik ve Politikalar” başlıklı başkanlar zirvesinde bir su manifestosu açıkladı.
SOYER: ÜLKE İLK DEFA SUSUZLUK VE KURAKLIKLA BU DÖNEM TANIŞTIİzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Türkiye’de son 60 yılda Marmara Denizi’nden daha büyük sulak alan kurutulduğunu söyleyerek, “Doğal karakterini koruyan özgürce akan nehir ekosisteme neredeyse kalmadı. Yüzlerde metre derinlere çekildi. Susuzluk kuraklık nefir bilemezdi, şu an tarihinden ilk defa susuzluk ve kuraklıkla bu dönem tanıştı. Her yıl bu dönem suyumuz yetecek mi kaygısı yaşamaya başladık. Suyumuzun yarım asra aşkın süredir yanlış yönetilmesi. İklim krizi bunu her gün daha da büyütürken bu yanlış politikanın değiştirilmesi gerekiyordu. Daha üç gün önce dünya susuzluk ve kuraklık cebeleştirken bir değişiklik yapıldı. Yıllardır korunan sulak alanlarda büyük halk yapı projelerine izin verildi.2019 verilerine göre yüzde 70i tarımda sulamada kullanılıyor. Tarımsal ütün modelleri miktarın yarını kullanarak verimli tarım yapabileceğimi gösteriyor. İzmir’de başka tarım mümkün diyerek bu durumu tersine çevirmeye ve güçlü bir tarım politikası geliştirmeye başladık. Yeni bir çağdaş bir su politikası açıklayacak. 22 belediye başkanı imzasını taşıyan ortak metin açıklayacağız. Bugün her biri kendi kentine başarılı hikayeler yazan Türkiye’nin gelecek umudunu koruyan Türkiye’nin geleceğini inşa eden belediye başkanlarımız burada. Hepsine şükranlarımı sunuyorum” dedi.KARALAR: 10 SENE SONRA NÜFUSUN YARISI SU SIKINTISI OLACAK YERLERDE YAŞAYACAKAdana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, “Türkiye’de o kadar gereksiz tartışmalar var ki” diyerek, “Türkiye’nin geleceğini belirleyen tartılmalar yapmak gerekiyor. Su en değerli şey olacak. Su ve verimli toprak dünyada 30-40 yılsa en değerli şey olacak. Bugünden ciddi sıkıntısı çekmeye başladı. 10 sene sonra nüfusun yarısı su sıkıntısı olacak yerlerde yaşayacak. İklimin değişikliği engellenemezse bu daha da artacak. Bunun öncüsünü görüp tedbir almak son derece değerlidir” şeklinde konuştu.YAVAŞ: ANKARA’DA O KADAR ÇOK HOBİ BAHÇESİ VAR Kİ…Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Türkiye’nin kuraklığa doğru gittiğini açıklayarak “Bizim yaşadığımız bölge çok değil 20-25 yıl içerisinde çölleşecek. Göre göre tedbir alınmıyor, su hoyratça kullanıyor. Dünyada kuraklıkla ilgili yapılan incelemelerde, 1930’lu yıllarda her yerde kuraklık olduğunu ve bunun tedbirini aldıklarını gördük. Sondaj vurulamıyor, gölden keyfine göre su alınamıyor, tarımcılar da suyu belirli izinlere göre kullanılıyor. Ankara’da o kadar çok hobi bahçesi var ki suyun yüzde 75’i belli bir azınlık kullanıyor. Bu konulara ilişki görüşlerini Çevre Bakanlığına görüşüp kademeli tarifeye geçmelerini söylüyoruz. Yan yana gelip çağımızın elması olan su hakkında bir manifesto hazırladık. Onu burada duyuracağız. Dünyaya çağrıda bulunacağız. İnşallah kulak verilir ve bir an önce uygulanır. Önceden olduktan sonra tedbir alınır ilk defa olmadan tedbir alıyoruz” ifadelerini kullandı.ÇERÇİOĞLU: SUYU VAHŞİCE KULLANIYORUZAydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, doğal su kaynaklarının korunması gerektiğini söyledi. Çerçioğlu, “Özellikle de yer altı kaynaklarımızı çok ciddi bir şekilde üzülerek söylüyorum vahşice kullanıyoruz. Kaçak açılan sondaj kuyularının için acile n öneme alınmalı. Tarımda modern sulama sistemlerine geçilmeli. Ürüne göre su sarfiyatı da çok önemli. Susuzluk bizi yönetmen biz suyu yönetelim” dedi.BÜYÜKERŞEN: GÖLLER KURUYOR, YER ALTI SULARI ÇOK BÜYÜK DERİNLİKLERE KAYIYOREskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, suyun insan ve diğer canlıları için öneminden bahsederek, “Evlerimizde yaşanan birkaç saatlik su kesintisiyle hayatımızın nasıl eziyete dönüştüğünü yaşıyoruz. Kısa süreli bir kesintiye bile önemini hepinizin anlayabildiğini biliyorum. Ülkemizde bulunan akarsu, dere, çay, göl ve sulak alan, yeraltı suları itibarıyla fakir olduğunu hepimiz kabul etmeliyiz. Bunun kullanımına hepimiz dikkat etmeliyiz. 85 milyon nüfus sahip toprakla doğanın kendisine hoyratça kullananlara tepkisi de biliyoruz. Göller kuruyor, yer altı suları çok büyük derinliklere kayıyor, onları kullanabilmek şansımız bizleri zor durumda fakirliğe doğru sürüklüyor. Çoğu kesimde vatandaşlar istediğim zaman istediğim kadar suyu kullanmak için bizlerden hizmet bekliyor. Bu yanlış bir algı. Parası karşılığında suyu istediğin kadar kullanma algısını değiştirmek zorundayız çocuklardan başlayarak halkın her kesimine su sıkıntısının ne büyük tehlike arz ettiğini anlatmalıyız. Suyun verimli kullanımı konusunda tarımla uğraşan kemsi aydınlatmak zorundayız. Eskişehir’de biz çok büyük sıkıntı yaşıyoruz. Yaz aylarında komşu ilçemiz olan Polatlı ile bir savaş yaşarız. Öylesine suya ihtiyaç duyuyorlar ki, kendilerinin kullanabileceği su kaynağı hükümet tarafından çözüme ulaşmadığı için Posuk’taki suyu kullanmaya çalışırlar. Biz uyarırız. Az suya ihtiyaç olan şeyler üretilmesini rica ederiz” şeklinde konuştu.SAVAŞ: BAZI SORUNALAR VARDIR Kİ BAĞIRA BAĞIRA GELİRHatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş konuşmasında, “Bazı problemler vardır çat kapı yapar hayatımızı alt üstü eder. Bazıları vardır ki bağıra bağıra gelir. Kovid-19 öyle bir şey. Kapıyı çalmadan geldi, hayatımızı bir yıldır alt üst etti. Diğer taraftan su meselesi. Herkesi Türkiye su konusunda fakir bir ülke. Yıllardır kuraklığa doğru emin adımlarla gidiyor. Bizim kullanabileceğimiz suyun yüzde 2’si. Hem kullanma hem de içme konusunda çok iyi muhafaza etmeliyiz. İki önemli öğe var. Bir tanesi güvenli gıda diğeri teknoloji. Güveli gıda konusunda ilke 5’iz ama bunu götürebilecek suya ihtiyacımız var. Burada alacağımız kararlar ortak hedefimizi belirleyecek. Sağlık ve bilim olduğu zaman siyasetin bir tarafta olması lazım. Bugün de belediye başkanları ve bilim adamları olarak buradayız. Birlikte karar verelim, birlikte adım atalım” ifadelerine yer verdi.
İMAMOĞLU’NDAN KANAL İSTANBUL ÇIKIŞIİstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, ülkede gündemin yoğun bir şekilde değiştiğini vurgulayarak, “Bu ortamda biz kıymetli bir konuyu konuşmaya geldik. Meselemizi çok önemli bir mesele. 11 büyükşehir belediyesine baktığımızda yüzde 65’i temsil eden nüfusu sahibiz. Bahsedeceğimiz mesele geçici bir mesele değil. Birçok konu ve problem var, çözmekte her gün zorlanabiliriz ama zamanı gelir bunları çözebiliriz. Ama su meselesi öyle değil. Bir an da çözüm bulamayacağımız bir mesele. Suda da büyük bir iradeyi ortaya koyma sorumluluğumuzu var, bu dünyanın sorunu. Gerçekten can alıcı. Kuraklıktan sebep milyonlarca insan göç ediyor. Su kuraklığı ülkemizde tahrip edilmesine yönelik hiçbir hareket yapılmıyor. Hepimizin en değer verdiği bir prensip vardır, doğa ile hiç inatlaşılmaz. Bu sürecin ele alınması şart. Bir takım hamlelerde bulunmak gerekiyor, hasarlar yaratıyor… İstanbul’da da bazı sorunlar yaşıyoruz. İnşa edilmek istenen beton kanalı 16 milyon insanın yaşamını negatif etkileyecek bir süreçtir. Büyük bir ihanettir. Hep beraber bir seferberlik sürecini başlatma sorumluluğu taşıyoruz. Hep beraber 85 milyon vatandaşımızı el birliği ile sürece dahil olması gerekir. Yıllar yılı sürecek ve barıya ulaşma şansımız yok. Hep aynı yolda yürümeliyiz. Ülkemizin geleceğine kuraklığın olmadığı bir süreci çocuklarımıza emanet ederiz” dedi.SEÇER: SU BİTMEYECEKMİŞ GİBİ TÜM DÜNYA BİR ARADA BİR ÇÖZÜM ÜRETEMİYORMersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, çağın en önemli sorunlarının küresel ısınma, iklim değişikliği ve kuraklık olduğunu belirtti. Seçer, “Artan insan nüfusu ve ihtiyaçların artması. Giderecek olanlar bizim gibi hala gelişme çabası içinde olan yanlış uygulamalar bu sorunu kucağımıza getiriyor. Su bitmeyecekmiş gibi tüm dünya bir arada bir çözüm üretemiyor. Ülkemizde de gördüğümüz gibi merkezi yönetimin yalsal düzenlemeler yaparken vahşice kar elde etmek amacıyla yapılan düzenlemeler bu sorunu kucağımıza getiriyor. Yerel yöneticiler olarak kendi alanımızda yapmamız gereken yapmalıyız. Yetki ve sorumluluk çerçevesinde bunu yapıyoruz. Yasalar çerçevesinde yapıyoruz. TBMM, yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı kararları bizi direkt etkileyen sorunlar. Belediyeler olarak bizler insanların temiz suya erişimi görevinde sorumluyuz” diye konuştu.GÜRUN: UMARIM SU BAKANLIĞI’NI BİZ KURARIZMuğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Soyer’e ithafen, “11’i bir yerde gibi bizi burada bir araya getirdi ve fikrilerimiz ortaya koymamızı sağladı” dedi. Gürun, “Ne yapmalı? Bundan sonra dediğimizde yapılacak olan şeyin sistematik olarak su kaynaklarını korumakla ilgili mutlak suretle bir protokol hazırlamak gerekti. Havzaların öncelikle korunması lazım. Kullanımla ilgili konuda protokol yapmak ve disipline almak gerekiyor. Yüzde 70 tarımda kullanılıyor ve yapılan sulama vahşi sulama. Çağdaş sulama ile geçilmesi gerekiyor. Gri su dediğimiz kullanılmış suyun tekrar kullanılması elzem. Tüm arıtma tesislerinde ağaçların sulanmasında kullanmak için üretiyoruz. Bu olağan üstü önemli. Evlerde ele edilecek gri suyun rezervlerde kullanılması için başka amaçlarda kullanabiliriz. Muhakkak suretle yağmur suyunun toplanarak daha sonra diğer alanlarda kullanılması için muhafaza etmek zorundayız. Başka bakanlıkların kuruluşların su havzalarına vahşice kullanımına yönelik Su Bakanlığı kurulmalı. Umarım ileriki zamanlarda böyle bir Bakanlığı bizler kurarız” dedi.ALBAYRAK: SÖZ VERİYORUZTekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:“Bugün geldiğimiz noktayı çok farklı nedenlerle anlatabiliriz. Ancak ben 2 çarpıcı örnek vereceğim. Yaklaşık 35 yıl kadar Tekel Fabrikası’nda görev yaptım. İlk başladığımız dönem 15-20 Eylül’dü. 1973 yılında başladığımda bu süre 2007’de ağustosa gerilemişti. Yani su politikaları nedeniyle 1 ay geriledi hasat. Ergene diye bir havzamız var. Yıllar yılı Trakya’nın en gözde ürünlerinin politikalarında büyük etkisi olan bu nehrimiz 1970’lerde başlayan 1990’larda hızlanan ve 2020 de zirve yapan sanayileşme yapan bir bölge. Öylesine yer altı suları kullanılmış ki ergeninin dibi 2 kat artmış. Şu anda hükümetimizin ergene eylem planı diye bir projesi var. Ancak bu hala sonuç almış değil. Ancak bu halde en büyük önemli unsur. Bu debini artmasında kullanılan suyun yer altı suyu olması. Biz Tekirdağ belediyesi olarak kurulduğumuzda şu an yıllık 70 milyon metreküp suyun yüzde 89'unu yer altından kullanıyoruz. Su aşağıya indikçe kalitesi de düşüyor. Bu suyun kullanılabilir olması masraflı ve pahalı oluyor. Çözüm var mı var. Birazdan manifestoyu imzalayacağız. Biz bunun sözünü veriyoruz.”İşte o manifestoBaşka bir su yönetimi mümkün!
Su hepimize ve her şeye aittir. Koşuyor ve konuşuyor olmamızda, düşüncelerimizde ve ürettiklerimizde, gülüşümüz ve gözyaşımızda, bugün burada buluşmamızda ve dünyayı değiştirmek için kararlı duruşumuzda suyun izi vardır. Yaşam suda başlayıp serpilmiş, dünyadaki tüm varlıklar suyla birbirine bağlanmıştır. Su olmazsa yaşam da olmaz.
Türkiyemiz’in çok büyük kısmı “kurak iklim coğrafyası” olarak sınıflandırılmaktadır. İklim krizinin en ağır sonucu susuzluk tehlikesidir. 2019 Devlet Su İşleri verilerine göre ülkemiz su kaynaklarının %77’si tarımsal sulamada kullanılmaktadır. En çok %10’u hanelerde, kalanı ise sanayide kullanılmaktadır. Bu veri kuraklıkla mücadelede temel eksenin, tarımsal sulama alanında olduğunu göstermektedir.
Bizler Türkiye’nin 11 büyükşehir belediyesinin ve 11 il belediyesinin başkanları, bu vicdani ve bilimsel sorumluluktan hareketle bugün, 22 Mart 2021’de, Dünya Su Günü’nde İzmir’de buluştuk. Amacımız, iklim krizinin ağırlaşan sonuçlarını da dikkate alarak Türkiye için başka bir su politikası önermek ve bu topraklarda geleceğimizi, çocuklarımız ve doğamız için güvence altına almaktır.
İklim krizinin su kaynakları üzerindeki etkilerini azaltarak kuraklıkla mücadelede başarılı olabilmek için, su yönetiminde 5 ilkesel değişikliğin yapılması şarttır:
1) Katılımcı bir su yönetim modeli oluşturmak. Su yönetimi, şehir, havza ve ülke ölçeğindeki su kullanıcısı tüm paydaşların; tarım örgütleri, sanayiciler, evsel su kullanıcıları, meslek örgütleri, doğa ve çevre örgütlerinin içinde yer alacağı yepyeni, katılımcı bir anlayışla gerçekleştirilmelidir.
2) Tüm kullanım alanlarında arzın değil talebin yönetilmesi. Plansız gelişen kullanım talepleri için sürekli daha fazla arz yaratma politikası yerine, başta tarımsal sulama ve sanayi olmak üzere düşük su kullanımıyla yüksek gelir elde edilen ekonomik modeller tasarlanmalı ve teşvik edilmelidir.
3) Su yatırımlarının havza ölçeğinde planlanması. Su kaynaklarının, yerüstü ve yeraltı sularının miktarının, su bütçesinin hangi kullanımlara tahsis edileceği havza ölçeğinde belirlenmelidir. Verilen tahsisler denetlenmeli, su kullanımlarının sektörel tahsis miktarlarını aşmasına izin verilmemelidir. Her bir havzada planlanan su yatırımlarının birbirini nasıl etkilediği kümülatif olarak ölçülmeli, yatırım kararları havza ölçeğinde bu stratejik değerlendirme yapıldıktan sonra alınmalıdır. Asgari harcama ile azami verim esas olmalıdır.
4) Doğanın su döngüsünün korunması. 1960’lardan bu yana suyun döngüsüne yapılan müdahaleler sonucunda birçok canlı türü tehlike altına girmiş; göller ve sulak alanlar kurumuş, nehir ekosistemleri zarar görmüştür. Ülkemizdeki su kullanım hedefleri, iklim krizi dikkate alınarak yeniden tarif edilmelidir. Yatırımlar planlanırken yer altındaki, sulak alanlar ve nehirlerdeki ekolojik su varlığının sürdürülebilirliği dikkate alınmalıdır. Canlıların ihtiyacı olan suyun, ekolojik dengeyi ve su döngüsünü bozacak biçimde kirletilmesine, azaltılmasına yol açan uygulama, yapılaşma ve madencilik gibi faaliyetlere izin verilmemelidir.
5) Suyun ekosistem ve sektörler arası döngüsel kullanımı. Tarımda, sanayide ve evlerde kullanılan atık suyun gerekli arıtma süreçlerinden geçtikten sonra farklı sektörler ve ekosistem arasında transferi sağlanmalıdır. Şehir içinde ve tarım alanlarında yağmur hasadına yönelik yöntemler yaygınlaştırılmalı; su ihtiyacının yerinde temini, kullanımı ve dönüştürülmesine yönelik döngüsel çözümler teşvik edilmelidir.
Bu ilkeler doğrultusunda, aşağıdaki 10 somut adım hemen atılmalıdır:
1.Su yönetimiyle ilgili koordinasyonsuzluk ortadan kaldırılmalı, kurumlar arasındaki yetki ve sorumluluk karmaşasına son verilmelidir. 2.Tüm paydaşların mutabakatı alınarak hazırlanan bir Su Kanunu yürürlüğe konmalı, su havzası planlama ve uygulamalarında yerel yönetimler güçlü ve yetkili yapılar haline getirilmedir. 3.Su yatırımları havza ölçekli bütüncül planlarla uyumlu olarak su ve atık su master planlarına göre yapılmalı; kamu kaynakları ekonomik ve ekolojik fizibilitesi düşük yatırımlara aktarılmamalıdır. Yerel yönetimlerin çevresel altyapı projelerine yönelik kaynakları artırılmalıdır. 4.İklim krizi ile etkin mücadele için imzalanan Paris İklim Anlaşması ivedilikle onaylanmalı; iklim değişikliğinin yaratacağı olumsuz etkilerin önlenmesi amacına yönelik hazırlanan İklim Değişikliği Kanunu Tasarısı üzerinde çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır.5.Kuruyan göllerin, Salda Gölü, Burdur Gölü, Tuz Gölü, Seyfe Gölü ve diğer sulak alanların tahribatı sonlandırılarak restore edilmeli ve doğal su döngüleri korunmalıdır.6.Su havzalarındaki tüm noktasal ve yaygın kirlilik kaynakları kontrol altına alınmalı; merkezi ve yerel idarelerce etkin bir şekilde denetlenmelidir.7.Tarımda doğru ürün planlaması yapılarak ve tasarruflu sulama sistemlerine geçilerek su israfı önlenmeli, tarımsal sulama en az %50 oranında azaltılmalıdır. Bu amaçla, ekonomik değeri yüksek ve su talebi olmayan yerel tohum ve hayvan ırkları teşvik edilmelidir. 8.İstanbul’a yapılmak istenen “Beton Kanal” gibi suyun doğal döngüsüne zarar veren tüm israf projeleri iptal edilmelidir.9.Güncelliğini yitiren su ve kanalizasyon idaresi mevzuatı yeniden düzenlenmeli; büyükşehir statüsünde olmayan diğer illerde de su ve kanalizasyon idareleri kurulmalıdır.10.Yaşamın vazgeçilmez unsuru olan su, temel kamusal hak olarak kabul edilmeli, ekolojik ve toplumsal bir değer olarak tanımlanmalı, su hizmetlerinde kamu işletmeciliği esas alınmalıdır. Biz Türkiye’nin 22 belediye başkanı, yetki, görev ve sorumluluklarımız doğrultusunda kendi illerimizdeki su yönetimini yukarıdaki ilkeler doğrultusunda gerçekleştireceğimizi beyan ediyoruz. Bu belgede çerçevesi çizilen su politikası ülkemizde tesis edilene kadar, çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye ve hep birlikte haykırmaya devam edeceğiz: Başka bir su yönetimi mümkün!