ÖNCÜŞEHİR - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaptığı konuşma Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu duruma dikkat çekti.Hükümetin içinde bulunulan ekonomik durumu görmediğini belirten Ösen, vatandaşın halinin hiç olmadığı kadar kötü olduğu söyledi. TOPLUM UMUTSUZ VE KARAMSARTürkiye’de halinden memnun hiçbir kesim olmadığını ifade eden Ösen, “Türkiye ekonomisi acil durum sinyalleri veriyor; sokakta, pazarda, çarşıda karşılaştığımız manzaranın durumu içler acısı. Bunlara ek olarak reel sektörden, sanayiciden, ihracatçıdan gelen rakamları gördükçe bu ülkenin bir vatandaşı olarak kahrolmamak elde değil. Hükûmet sıralarından, bürokrasi koltuklarından bakınca tabloyu göremiyor, gerçekleri çarpıtmak için kendinize yalan söylüyor olabilirsiniz ancak vatandaşın ve üreticinin hâli hiç olmadığı kadar kötü durumda. Bakın, bugün Türkiye'de hâlinden memnun olan hiçbir kesim yok; Hükûmet zor olanı başardı, tüm toplumu eşitledi ama umutsuzlukta. İşçi de işveren de mutsuz, esnaf da sanayici de çiftçi de; emekli de mutsuz, ev hanımı da gençler de. Tüm toplum umutsuzluk ve karamsarlık içerisinde ayakta kalmaya çalışıyor. Oysaki Hükûmetin Ekonomi Bakanı, ekonomi kurmayları tüm ekonomi politikasını âdeta bir banker edasıyla reel sektörü hiçe sayarak yönetiyor. Ekonomik krizden çıkış paketi vatandaşlarımız için değil kolay yoldan faiz geliri peşinde koşan uluslararası sermayeyi mutlu etmek için uygulanıyor” dedi.3 KİŞİDEN 1’İ İŞSİZ
Şirketlerin kazandıkları parayı finansmana harcadığını belirten Ösen, “Seçimin üzerinden iki yıl geçti, işsizlik arttı, tek haneye indirilecek denilen enflasyon kronik bir sorun hâline geldi. Geçim derdinin yaşam derdi hâline geldiği bir Türkiye'den bahsediyoruz artık. Bu, madalyonun bir yüzü, gelelim bir de öbürüne. Kıymetli milletvekilleri, ekonomik sistem içerisinde çalışanlarımız kadar işverenlerimiz de önem atfediyor; işçisiyle, işvereniyle bir bütünden bahsediyoruz. Örneğin sanayicinin, üreticinin olmadığı bir ülkede orta sınıftan, beyaz yakadan bahsedebilir miyiz? İşte, bu ekonomik sistemin en önemli çarklarından biri olan reel sektör kan ağlıyor. Son iki senedir sürekli söylüyoruz. Şirketler ihracat pazarlarını kaybetmemek için zararına satış yapıyor, bu sürdürülemez diyoruz. Nitekim, artık son noktaya gelen firmalar havlu atmaya başladılar. İstanbul Sanayi Odası geçtiğimiz günlerde İSO 500 Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşları raporunu açıkladı. Verilere göre şirketlerin faaliyet kârı 640 milyar lira, şirketlerin en büyük gider kalemlerinden olan finansman giderleri ise 618 milyar liraya yükselmiş. Bu ne demek? Şirketlerimiz geçen yıl kazandıklarının neredeyse tamamını, yüzde 100'ünü finansman giderlerine, krediye, borca ödemiş. Bu durumun doğal bir sonucu olarak ilk çeyrek gayrisafi yurt içi hasıla büyüme rakamlarında Türk sanayisi yüzde 2 küçüldü. Para kazanmayan şirketlerin ne yapması beklenir? Elbette küçülmeye gitmesi, işçi çıkarması. Öyle de olmuş; hiçbir güvenilirliği kalmamış TÜİK'in açıkladığı veriler bile gerçek işsizlik oranının tarihte daha önce görülmemiş bir seviyeye, yüzde 32,2'ye yükselmiş olduğunu gösteriyor yani Türkiye'de yaşayan çalışmaya elverişli her 3 kişiden 1'i işsiz.Cumhuriyet Halk Partisinin Cumhurbaşkanı adayının tutuklandığı bir Türkiye'de enflasyon da düşmez, bütçe de düzelmez, cari açık da dengelenemez, konkordatolar da dizginlenemez. Adalet olmadan, bağımsız yargı, demokrasi olmadan ekonomi düzelmez” diye konuştu.
Şirketlerin kazandıkları parayı finansmana harcadığını belirten Ösen, “Seçimin üzerinden iki yıl geçti, işsizlik arttı, tek haneye indirilecek denilen enflasyon kronik bir sorun hâline geldi. Geçim derdinin yaşam derdi hâline geldiği bir Türkiye'den bahsediyoruz artık. Bu, madalyonun bir yüzü, gelelim bir de öbürüne. Kıymetli milletvekilleri, ekonomik sistem içerisinde çalışanlarımız kadar işverenlerimiz de önem atfediyor; işçisiyle, işvereniyle bir bütünden bahsediyoruz. Örneğin sanayicinin, üreticinin olmadığı bir ülkede orta sınıftan, beyaz yakadan bahsedebilir miyiz? İşte, bu ekonomik sistemin en önemli çarklarından biri olan reel sektör kan ağlıyor. Son iki senedir sürekli söylüyoruz. Şirketler ihracat pazarlarını kaybetmemek için zararına satış yapıyor, bu sürdürülemez diyoruz. Nitekim, artık son noktaya gelen firmalar havlu atmaya başladılar. İstanbul Sanayi Odası geçtiğimiz günlerde İSO 500 Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşları raporunu açıkladı. Verilere göre şirketlerin faaliyet kârı 640 milyar lira, şirketlerin en büyük gider kalemlerinden olan finansman giderleri ise 618 milyar liraya yükselmiş. Bu ne demek? Şirketlerimiz geçen yıl kazandıklarının neredeyse tamamını, yüzde 100'ünü finansman giderlerine, krediye, borca ödemiş. Bu durumun doğal bir sonucu olarak ilk çeyrek gayrisafi yurt içi hasıla büyüme rakamlarında Türk sanayisi yüzde 2 küçüldü. Para kazanmayan şirketlerin ne yapması beklenir? Elbette küçülmeye gitmesi, işçi çıkarması. Öyle de olmuş; hiçbir güvenilirliği kalmamış TÜİK'in açıkladığı veriler bile gerçek işsizlik oranının tarihte daha önce görülmemiş bir seviyeye, yüzde 32,2'ye yükselmiş olduğunu gösteriyor yani Türkiye'de yaşayan çalışmaya elverişli her 3 kişiden 1'i işsiz.Cumhuriyet Halk Partisinin Cumhurbaşkanı adayının tutuklandığı bir Türkiye'de enflasyon da düşmez, bütçe de düzelmez, cari açık da dengelenemez, konkordatolar da dizginlenemez. Adalet olmadan, bağımsız yargı, demokrasi olmadan ekonomi düzelmez” diye konuştu.