Polat’ın kanun teklifi Gediz Havzası’nın korunmasına yönelik
olarak bir koruma alanı ilan edilmesini ve koruma kurulu oluşturulmasını
öngörüyor. Teklife göre, havza sınırları içerisinde tanıtım ofisleri ve
konaklama alanları dışında, yerleşik yapı ve tesis yapılamayacak; rüzgar,
hidroelektrik, jeotermal ve benzeri enerji üretim tesisleri kurulamayacak; taş,
çakıl, mermer, kireç ocakları ve benzerleri açılamayacak ve maden arama
faaliyetleri yürütülemeyecek.
TBMM Çevre Komisyonu Üyesi ve CHP İzmir Milletvekili Mahir
Polat, Türkiye’deki 14 uluslararası öneme sahip Ramsar Alanı’ndan biri olan ve
çevresinde yürütülen faaliyetler nedeniyle son dönemde kirliliğiyle dikkat
çeken Gediz Havzası’nın korunması için kanun teklifi hazırladı.Polat’ın kanun
teklifi Gediz Havzası’nın korunmasına yönelik olarak bir koruma alanı ilan
edilmesini ve koruma kurulu oluşturulmasını öngörüyor. Teklife göre, havza
sınırları içerisinde tanıtım ofisleri ve konaklama alanları dışında, yerleşik
yapı ve tesis yapılamayacak; rüzgar, hidroelektrik, jeotermal ve benzeri enerji
üretim tesisleri kurulamayacak; taş, çakıl, mermer, kireç ocakları ve
benzerleri açılamayacak ve maden arama faaliyetleri yürütülemeyecek. Konuyla
ilgili bir de araştırma önergesi veren Polat, “Kanun teklifim ile Gediz
Havzası’nın ve bu havza sınırlarına bütünleşik 17.034 kilometre alandaki doğal
varlık ile yer altı sularının korunması amaçlanmaktadır” dedi.
“GEDİZ HAVZASI BULUNMAZ BİR DEĞER”
Polat, kanun teklifinin yanı sıra Gediz Nehri Havzası’ndaki
kirliliğin ve nedenlerinin araştırılması, oluşturulması gereken politikaların
ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla araştırma önergesi de
verdi. Gediz Havzası’nın Gediz Nehri ile çevresindeki 17 bin 34 kilometrelik
doğal varlığı içerdiğini ifade eden Polat, Gediz Deltası’nın yaklaşık 20 bin
400 kilometrelik kısmının 1998 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla
RamsarSözleşmesi Listesi’ne dahil
edildiğini anlattı. Söz konusu alanın 1981 yılından beri “SİT alanı” statüsü
taşıdığını ifade eden Polat, şöyle devam etti:
“Gediz Havzası’nın
etrafında kurulan JES’ler, taşocakları ve Organize Sanayi Bölgeleri havzanın su
değerlerine, endemik bitki türlerine ve doğal yaşama zarar vermektedir.Gediz
Havzası;çıktığı kaynaktan denize döküldüğü yere kadar istisnai evrensel
değerleri olan jeolojik ve fizyografik alanlara, doğal güzellik açısından
istisnai evrensel değeri olan doğal SİT alanlarına sahiptir. Murat Dağları’ndan
doğan Gediz Havzası’nın doğduğu yerde birçok endemik bitki türüne
rastlanmaktadır. Murat Dağı’nda 114 endemik tür bitki yaşamaktadır. Orta Gediz
Havzası sahip olduğu fiziki ve beşeri koşullar nedeniyle pamuk, bağ, zeytin,
tütün, susam gibi çok çeşitli tarım ürünlerinin yetiştiriciliğine uygundur.
Biyolojik çeşitlilik açısından çok zengin bir konuma sahip olan Gediz Havzası,
kuşlar açısından da çok önemli bir alan konumundadır. Deltaya bu yönüyle ‘İzmir
Kuş Cenneti’ ismi verilmiştir. Deltada yapılan kuş gözlemlerinde toplam 281 kuş
türü tespit edilmiştir. Delta, Tuz Gölü ile birlikte Türkiye’de en fazla
flamingonun konakladığı iki alandan birisidir.Dünya Biyolojik Çeşitlilik
Sözleşmesi, Dünya Kültürel ve Doğa Mirasının Korumasına Dair Sözleşme, Bern
Sözleşmesi gibi ülkemizin taraf bulunduğu sözleşmelere göre de Gediz Havzası
gibi kültürel ve doğal miras alanlarının korunması gerekmektedir. Aksi durumda
yörede flora ve fauna ile kültürel ve doğal miras yönünden tam bir yıkım
gerçekleşecektir.”
“JES’LER NEDENİYLE YER ALTI SULARINDA ARSENİK ARTTI”
Polat, İzmir’in içme/kullanma suyunun yüzde 40’ının, Manisa’nın
ise tamamının Gediz Havzası’ndan temin edildiğini belirterek, Havza’nın
çevresinde son yıllarda jeotermal faaliyetlerin artması, havzaya yakın yerlerde
işletilen taş ocakları ile sanayi tesisleri nedeniyle nehrin yeraltı sularının
kalitesinde düşüşler yaşandığını ifade etti. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su
Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından 14.8.2017 tarihinde İzmir ve Manisa
Valilikleri’ne gönderilen yazının yaşanan sıkıntıları açıkça gösterdiğini
kaydeden Polat, bölgede yeni jeotermal ve maden ruhsatı verilmemesi istenilen
yazıda, Gediz Havzası yeraltı sularında yapılan çalışmalarda jeotermal
faaliyetlerin yoğun olarak gerçekleştirildiği alanlarda arsenik başta olmak
üzere metal ve yarı metal oranlarının içme/kullanma sularında limitlerin çok
üstünde olduğunun ortaya çıktığının ifade edildiğini bildirdi. Polat, şunları
söyledi:
“Ülkemizde İnsani
Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik gereği içme sularında arsenik sınır
değerinin 10 ppb’den büyük olmaması gerekmektedir. Ancak, Gediz Havzası’nda
2015-2017 yılları arasında yapılan çalışmalarda yeraltı sularındaki arsenik
oranının 39.7 ppb olarak tespit edildiği ifade edilmiştir. Yapılan 3 dönem
izleme çalışmaları neticesinde sahalardaki 14 yeraltı suyu kütlesinde eşik
değerin aşıldığı, bu değerin bazı kütlelerde 3000 ppb’nin üzerine çıktığı
belirlenmiştir. Doğal olarak başta arsenik olmak üzere ağır metallerin su
limitlerinde artması sonucu tarım ürünleri ve endemik bitki türleri zarar
görmektedir.Bu kapsamda bu kanun teklifi ile doğal çevresi nedeniyle büyük önem
taşıyan Gediz Havzası’nın ve bu havza sınırlarına bütünleşik 17.034 kilometre
alandaki doğal varlık ile yer altı sularının korunması amaçlanmaktadır. Bu
çerçevede bütünsel bir yaklaşımla havza düzeyinde koruma sağlayacak bir yönetim
anlayışı egemen kılınmaya çalışılmakta, demokratik katılımı gözeten katılımcı
bir model yaşama geçirilmesi öngörülmektedir.”
KORUMA PLANI VE KORUMA KURULU OLUŞTURULACAK
Polat’ın kanun teklifine göre, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’nca ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin
görüşleri alınarak Gediz Havzası Koruma Planı hazırlanacak. Havzanın korunması
ve bu kapsamda yürütülecek faaliyetlere karar vermek üzere Gediz Havzası Koruma
Kurulu oluşturulacak. Kurul, İzmir, Manisa, Kütahya, Uşak Valileri, Tarım ve
Orman Bakanlığı İl Müdürleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürleri, İl
Özel İdareleri, Belediye Başkanları, Gediz Havzası sınırları içerisinde bulunan
İlçe Belediye Başkanları, akademisyenler ile baro temsilcilerinden oluşacak.
Kanun teklifi ile havza alanında doğal varlıklar ile uyumu
gözetilmek koşulu ile kurulacak tanıtım ofisleri ve konaklama alanları dışında
yerleşim yapı ve tesisi yapılmaması sağlanacak. Ayrıca; rüzgar, hidroelektrik,
jeotermal ve benzeri enerji üretim tesisleri, kömür ve akaryakıt depoları,
sanayi ve benzeri tesislerin Gediz Havzası ve çevresinde kurulmaması, taş,
çakıl, mermer, kireç ocakları ve benzerlerinin açılmaması, bölgede maden arama
ve işletme faaliyetleri de yürütülmemesi sağlanacak.
AĞAÇ KESMEYE HAPİS CEZASI
Kanun teklifine göre, havza sınırları içerisinde belirlenen
yerlerde ateş yakmak veya izin verilen yerlerde yakılan ateşi söndürmeden
mahallini terk etmek, her türlü yakıcı madde atmak, anız veya benzeri bitki
örtüsü yakmak yasak olacak. Bu eylemlerde bulunanlar hakkında, eylemin
ağırlığına göre iki yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hüküm olunacak.
Havza sınırları içerisinde doğaya, suya zarar verecek alanlara moloz dökenler ile yasa dışı şekilde havzaya atık su bırakan işletmeler beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Ormanı kasten yakanlar, yüzyıllık ağaçları kesenlerbeş yıldan on yıla kadar hapis cezasına mahkumedilecek.