Sındır, “Cumhuriyetin ilanıyla, bir millet yüzlerce yıllık
prangalarını kırdı. Bir ulus kıt imkanlarla sayısız devrimler gerçekleştirerek
coğrafyasına ve mazlum milletlere ışık tuttu. 1923 aydınlanması dünyada eşine
az rastlanır bir devrimdir. Cumhuriyet; geçmişi anlama ve geleceğe bilimin
ışığında yön vermektir” dedi.
“SÖMÜRÜLEN BİR MİLLET, BİR DEVLET!”
Cumhuriyeti anlamak için önce cumhuriyet öncesi döneme
bakmak gerektiğini ifade ederek açıklamasına başlayan Sındır, “Cumhuriyet
öncesinde yeterli yol yok, okul yok, kütüphane yok, fabrika yok, hiç bir çağdaş
kurum yok, bilim yok. Bağnazlık dört bir yanı sarmış, memleket virane olmuş;
yurttaş fakir, sefil, hastalık ise çoktu. Limanlar yabancıların, bir
kilometresi bile bize ait olmayan demir yolları vardı. Kapitülasyonlar ve
Düyunu Umumiye ile ekonomisi ciğerlerine kadar sömürülen bir millet, bir devlet
vardı” dedi.
“GERİ KALMIŞLIK VE BAĞNAZLIKTAN KURTULDUK”
Cumhuriyet rejiminin bir milletin en önemli kazanımı
olduğunu söyleyen Sındır, “ Cumhuriyet yurttaşlık temelinde eşitlik, sayısız
devrimler ve aydınlanmadır. Cumhuriyet ile birlikte iktisadi düzeyde büyük
devrimler yaptık. Sağlık alanında çağ atladık, milli eğitim ordusunu
oluşturduk. Çağdaş kurum ve kuruluşlar yarattık. Hukuk devleti olduk.
Cumhuriyetin ilanıyla, bir millet yüzlerce yıllık prangalarını kırdı. Bir ulus
kıt imkanlarla sayısız devrimler gerçekleştirerek coğrafyasına ve mazlum
milletlere ışık tuttu. 1923 aydınlanması dünyada eşine az rastlanır bir
devrimdir. Emperyalizme boyun eğmedik, geri kalmışlık ve bağnazlıktan
kurtulduk. Saray ve saray çevresi tarafından dışlanan Anadolu’nun kadim milleti
devletin asıl sahibi oldu. Cumhuriyet; geçmişi anlama ve geleceğe bilimin
ışığında yön vermektir. İşte Cumhuriyet budur” dedi.
“ÜLKEMİZİN KURUCULARININ KEMİKLERİNİ SIZLATMIŞTIR!”
Açıklamasının sonunda iktidara yüklenen Sındır sözlerini şöyle sonlandırdı: “İngiliz Tarihçi Arnold J. Toynbee’nin sözleri çok önemli. Atatürk için şöyle der; ‘Aydınlanma Çağı ve Endüstri Devrimi etkilerinin hepsini bir insan hayatı içine sığdırdı. Onu tüm dünya örnek almalıdır.’ Yıllarca süren savaş sonrası, uçurumun kenarında yıkık bir ülkeden tüm dünyada saygı ile anılan bir devlet kurduk. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımıza minnettarız. Bu ülkenin sınırları kanla, gözyaşıyla çizildi. Bugün ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin tarihinde görülmemiş bir şekilde saygısız, kibirli bir üslup ve aşağılayan bir içerikte Amerikan devlet başkanı tarafından devletimizin başı olan Cumhurbaşkanımıza hitaben yazılmış mektuba, mütekabiliyet kuralı çerçevesinde yanıt verebilmekten yoksun; belli ki bir korku, endişe ve zafiyet içerisinde olan devlet yöneticilerine sahibiz. Bunu millet olarak içimize sindiremiyoruz. Bu bizleri derinden sarstığı gibi ülkemizin kurucularının da kemiklerini sızlatmıştır. Ülkemizi uluslararası düzeyde yalnızlaştıran, itibarımızı düşüren bu siyasal iktidarın Cumhuriyetimizin kazanımlarını yok etmesine asil milletimizin izin vermeyeceğine inancımız sonsuzdur.”