Yürütme ve yürürlük dahil 32 maddeden oluşan, maddelerinin neredeyse tümü 703
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede yer almakta olup Cumhuriyet Halk Partisi’nin
2018 yılında yaptığı başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 7/12/2023 tarihli ve
E:2018/117; K:2023/212 sayılı kararı ile Kanun Hükmünde Kararname ile
düzenlenmeyecek alanlarda kalması veya yetki kanunu kapsamında bulunmaması
nedeniyle iptal edilen maddelerden oluşuyor.
Söz konusu kanun teklifinin maddelerine geçilmeden usul üzerinde söz alan
Cumhuriyet Halk Partisi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli; sözlerine ağır bir kalp ameliyatı geçiren Süreyya Sırrı Önder’e
geçmiş olsun dileyerek başladı.
Torba kanun görüşülme sistematiği de son derece yanlıştır. Kanun
hazırlanmasında ve yasalaştırılmasında usul esasın ayrılmaz parçasıdır.
Türeli; Kanun hazırlamada usulün esasın ayrılmaz bir parçası olduğunu, gene bir
torba kanunla karşı karşıya olunduğunu, söz konusu torba kanun teklifinin 13 kanun
ve 1 tane kanun hükmünde kararnamede değişiklik yaptığını, torba kanunun
görüşülme sistematiğinin son derece yanlış olduğunu, bu şekilde Meclisin kaliteli ve
nitelikli yasa yapamayacağını defalarca ifade edilmesine rağmen, âdeta bir alt meclis
gibi çalışan, Plan ve Bütçe Komisyonunun bu şekilde böyle bir kanun yapma
sistematiğiyle ve pratiğiyle meşgul edilmesini anlamakta güçlük çektiklerini belirterek,
bu durumun devam ettiğini ifade etti.
Torba kanun teklifi tali komisyonlarda görüşülmedi. Ayrıca iki tali komisyona
daha havale edilmesi gerekiyordu.
Türeli; söz konusu teklifinin Adalet Komisyonu ve Anayasa Komisyonu gibi 2 tali
komisyona sevk edildiğini, Plan ve Bütçe Komisyonunu hiç ilgilendirmeyen, mali
hükümler de içermeyen direkt olarak adalet, yargı, hukuk üzerinde hukuki
düzenlemeleri yapan bir kısım maddelerin her zamanki gibi bu komisyonlarda
görüşülmeden jet hızıyla, Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiğini, bunların ilgili
komisyonlarda görüşülmesi gerektiğini, teklifte bulunan bazı maddelerin Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu gibi iki tali komisyona daha sevk edilmesi gerekirken sevk edilmediğini,
Meclis İçtüzüğünün Mecliste bir ihtisaslaşmanın olması gerektiği fikri üzerine
oluşturulmuş bulunduğunu, İçtüzüğün farklı konu alanlarına göre, aynı zamanda
farklı alanlarda ihtisas sahibi olan milletvekillerinin seçimini de ilgili komisyonlarda
belirleyerek bir ihtisaslaşmanın sağlanması ve kaliteli ve nitelikli yasa yapma amacı
üzerine kurulmuş bir mantığının işlerlik kazanmadığını belirterek, söz konusu teklifin
İçtüzüğün Tüzük 34. Maddesi gereğince ilgili tali komisyonlarda görüşülmesinden
sonra Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi gerektiğini talep etti
Kanun teklifinin tümü 703 sayılı KHK tarafından yürürlüğe konulan ancak
CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen
düzenlemelerden oluşuyor.
32 maddelik kanun teklifinin neredeyse tümünün daha önceden 703 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile yürürlüğe konulan ancak CHP’nin başvurusu üzerine
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş maddelerden oluştuğunu, 703 sayılı
KHK ile ilgili 283 adet iptal kararı olduğunu, bunların bir kısmının daha önceki torba
kanun tekliflerinde yer aldığını, daha yeniden yasalaştırılması gereken 200’e yakın
düzenleme bulunduğunu ifade eden Türeli, bunların bir bütün halinde ele alınması
gerektiğini, ilgili komisyonları da çalıştırarak yapılması gereken söz konusu yasal
düzenlemelerin Haziran ayına kadar yasalaştırılması önerisinde bulundu.
Türkiye’nin sorunları çözüm bekliyor. Parlamentoyu etkin çalıştıralım.
“Türkiye'nin birçok sorunu var ve bu sorunlar çözüm bekliyor, her gün maillerimize,
mail kutularımıza yüzlerce mail geliyor. Gelin, bunları konuşalım, Türkiye'nin
sorunlarını çözelim.” diyen Türeli; Plan ve Bütçe Komisyonu başta olmak üzere tüm
Meclisin memleketin diğer sorunları çözmeye odaklanması gerektiğini ifade etti.
AKP yasalaştırılmasına ön ayak olduğu 2017 Anayasa değişikliklerinin
getirdiği hükümlere uymuyor.
Türeli; “burada gelinen noktayı bir biçimde öncesiyle beraber ele almanın son
derece yararlı olduğunu düşünüyorum. Bir kere açık ve net olarak şunu söylemek
gerekiyor: AKP iktidarı kendisinin hazırlanmasına ve yasalaşmasına önayak olduğu
2017 referandumuyla kabul edilen Anayasa’nın hükümlerine uymamaktadır. Bakın,
21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun'un 17'nci maddesi ile 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'na eklenen geçici 21'nci maddenin (B) fıkrası ne diyor: "Bu Kanunun
yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu
Kanunla yapılan değişikliklerin gerektirdiği Meclis İçtüzüğü değişikliği ile diğer kanuni
düzenlemeleri yapar." Referandum olmuş, arkasından sonuçta altı aylık bir süre var,
Anayasa'da yapılan değişikliklerin hem kanunlarla hem de Meclis İçtüzüğü'nde
hayata geçmesi gerekiyordu, ama Anayasa'da yapılan değişikliklerin kabulünü
müteakiben yasalarda yapılması gereken değişiklikler yapılmamış. Bu, çok büyük bir
ihmaldir. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yok sayılmasıdır. Sıkıntı buradan
başlıyor. Kanun hükmünde kararnamelerle değil ya da Cumhurbaşkanlığı
kararnameleriyle değil; Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir müzakere ortamında
bunlar görüşülecekti ve Anayasa’nın gerektirdiği değişiklikler hem kanuni çerçeveye
oturtulacaktı hem de Meclis İçtüzüğü'ne taşınacaktı fakat yapılmamış,
yapmamışsınız. En büyük ihmal burada başlıyor. Sonra ne yapmışsınız? 2018
Cumhurbaşkanlığı ve genel seçiminin hemen öncesinde Bakanlar Kurulu bir yetki
yasası çıkarmış ve o yetki yasasıyla bir kısım değişikliklerin yapılması söz konusu
olmuş. Bu yetki yasasına dayanarak 2/7/2018 tarih ve 703 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname'yle birçok kurumla ilgili ve diğer konulardaki kanun ve kanun hükmünde
kararnamelerin birçok maddesinde değişiklik yapılmış veya birçok madde ve kanun
yürürlükten kaldırılmış. Yani başta yapılması gereken kanuni düzenleme Mecliste
yapılmamış, sonra bir yetki kanunu çıkarılmış ve yetki kanununa dayanarak da 703
sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmış. Fakat 703 sayılı Kanun Hükmündeki
Kararname'nin ne kadar yanlış hükümler içerdiğini, ne kadar sıkıntılı olduğunu işte,
Anayasa Mahkemesi iptal kararlarından görüyoruz. Buradaki ikinci hata, başta
yapılmayan düzenleme burada da tekrar devam ediyor. Yani bu yetki yasası ve buna
dayalı olarak çıkan bu 703'de ve arkadan da Cumhurbaşkanlığı kararnameleri var.
Buradaki temel sorun şu: Devletin yapısı tepeden tırnağa kadar değiştirildi
arkadaşlar. Türkiye Cumhuriyeti devletinin gelenekleri, kurumsal yapısı, ihtiyaçlara
göre şekillenen büyüdükçe, nüfus arttıkça daha iyi organizasyon yapabilme, kamu
hizmetlerini daha iyi biçimde sağlayabilmeye ilişkin örgütlenme yapısı, bürokrasi
yapısı bu şekilde bu kanun hükmünde kararname ve Cumhurbaşkanlığı
kararnameleriyle tahrip edilmiştir. Aynı zamanda, bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi denilen ucube sistemde tek adama dayalı, Cumhurbaşkanının her şeye karar
verdiği ve kararnamelerle devlet yapısını yeniden yapılandırdığı bir sürece doğru
gidildi. Birçok kamu kurumu, kuruluş, kurul kapatıldı ya da dönüştürüldü ya da
birleştirildi ve onun içinde de ciddi anlamda personel rejiminde de çok ciddi sıkıntılar
olmuştu. Bürokraside yetişen bir kişi olarak açık ve net söyleyeyim: Devlet hafızası,
kurumsal hafıza yok edilmiştir. Bugün baktığımız zaman, var olan yapı içinde
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapılan düzenlemelerin zaten var olduğunu
düşündüğümüzde, bir de diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan
politika kurulları, ofisler, başkanlıklar eliyle âdeta paralel bir devlet yapısı oluşmuştur.
Bunların mevcut merkezî yönetim sistemiyle, bakanlıklarla ilişkileri net değildir, Bakın,
şimdi, en son yeni bir değişiklik var. Biliyorsunuz, 4 tane ofis vardı, hepsi birleştirildi,
tek ofis hâline getirildi. Neden 4 ofisti, neden şimdi tek ofis yapıldı? Neden
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği kaldırıldı, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler
Başkanlığı kurulmuştu. Şimdi neden tekrar Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği
kuruluyor. Adalet Bakanlığı Müsteşarı, HSK, Anayasa'da gerekli değişiklik
yapılmadığı için yeniden belki müsteşarlık sistemine dönmek söz konusu oldu.”
Devlet hafızası yitirildi ciddi sorunlar var
Şimdi, bakın, hafıza açısından, süreklilik açısından son derece sıkıntılı olan
noktalar var, çok ciddi anlamda baktığımızda, bunlar devlet yapısında, devlet
organizasyonunda sorun oluşturmuştur. Bunların hepsi devletin örgütlenmesi,
bürokrasinin örgütlenmesiyle ilgilidir. Oysa yapılması gereken, bu şekilde
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle, 1, 2, 3, 4 sayılı Kararnamelerle birtakım
düzenlemeler yapmak yerine ilgili bir kod yasasının yeniden çıkmasıdır. Bakanlıkların
görev ve yetkilerini, kuruluşlarını belirleyen bir kod yasasına ihtiyaç vardır; 1984 tarihli
3046 sayılı Kanun böyle bir kanundu. Çerçeve kanun, bakanlıklar nasıl kurulur, hangi
işleri yapar, hangi birimleri içerir sorularına cevap veriyordu. Yani bunların ana
çerçevesi çizilmişti, devlet olmak demek böyle bir şey demek, bir sistem oluşturmak
demek, süreklilik demek, bir hafıza demektir.
Anayasa Mahkemesi 5 yıl sonra iptal kararı verdi
Tabii, bu teklifte birçok madde var. Diğer taraftan, yine bizim en çok sıkıntılı
gördüğümüz hususlardan biri şudur: Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş
hükümlerin yeniden -yakın zamanda hatırlarsanız, gelen birçok kanun teklifinde de
gördüğümüz üzere tekrar Anayasa'ya aykırılıklar içermesidir yani Anayasa'ya
aykırılıkla ilgili bir hüküm oluşturulmuşsa artık onun üzerine gitmemek, oradaki olumsuzluğu ortadan kaldırmak gerekiyor ama ne yazık ki öyle olmuyor, yeniden
tekrar Anayasa Mahkemesine gidiliyor ve Anayasa Mahkemesi de işte görüyorsunuz,
normal şartlar altında 2018 yılında çıkan kanun hükmünde kararname ile ilgili olarak
2023 yılında yani çok ciddi anlamda bir gecikmeyle karar verebildi.” dedi
Devlet teşkilatının örgütlenme esaslarının yer alacağı yeni bir kod kanuna
ihtiyaç var
Türeli; yapılması gerekenin, son gelişmeler de dikkate alınarak kamunun, devlet
teşkilatının yeniden örgütlenmesinin bir bütün olarak düzenlenmesi, bunların hepsinin
kanuni bir çerçeveye oturtulması, bunun bölük pörçük değil eskiden olduğu gibi 3046
sayılı kanun gibi bir kod kanun olarak yasalaştırılması olduğunu ifade etti.
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede yer almakta olup Cumhuriyet Halk Partisi’nin
2018 yılında yaptığı başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 7/12/2023 tarihli ve
E:2018/117; K:2023/212 sayılı kararı ile Kanun Hükmünde Kararname ile
düzenlenmeyecek alanlarda kalması veya yetki kanunu kapsamında bulunmaması
nedeniyle iptal edilen maddelerden oluşuyor.
Söz konusu kanun teklifinin maddelerine geçilmeden usul üzerinde söz alan
Cumhuriyet Halk Partisi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli; sözlerine ağır bir kalp ameliyatı geçiren Süreyya Sırrı Önder’e
geçmiş olsun dileyerek başladı.
Torba kanun görüşülme sistematiği de son derece yanlıştır. Kanun
hazırlanmasında ve yasalaştırılmasında usul esasın ayrılmaz parçasıdır.
Türeli; Kanun hazırlamada usulün esasın ayrılmaz bir parçası olduğunu, gene bir
torba kanunla karşı karşıya olunduğunu, söz konusu torba kanun teklifinin 13 kanun
ve 1 tane kanun hükmünde kararnamede değişiklik yaptığını, torba kanunun
görüşülme sistematiğinin son derece yanlış olduğunu, bu şekilde Meclisin kaliteli ve
nitelikli yasa yapamayacağını defalarca ifade edilmesine rağmen, âdeta bir alt meclis
gibi çalışan, Plan ve Bütçe Komisyonunun bu şekilde böyle bir kanun yapma
sistematiğiyle ve pratiğiyle meşgul edilmesini anlamakta güçlük çektiklerini belirterek,
bu durumun devam ettiğini ifade etti.
Torba kanun teklifi tali komisyonlarda görüşülmedi. Ayrıca iki tali komisyona
daha havale edilmesi gerekiyordu.
Türeli; söz konusu teklifinin Adalet Komisyonu ve Anayasa Komisyonu gibi 2 tali
komisyona sevk edildiğini, Plan ve Bütçe Komisyonunu hiç ilgilendirmeyen, mali
hükümler de içermeyen direkt olarak adalet, yargı, hukuk üzerinde hukuki
düzenlemeleri yapan bir kısım maddelerin her zamanki gibi bu komisyonlarda
görüşülmeden jet hızıyla, Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiğini, bunların ilgili
komisyonlarda görüşülmesi gerektiğini, teklifte bulunan bazı maddelerin Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu gibi iki tali komisyona daha sevk edilmesi gerekirken sevk edilmediğini,
Meclis İçtüzüğünün Mecliste bir ihtisaslaşmanın olması gerektiği fikri üzerine
oluşturulmuş bulunduğunu, İçtüzüğün farklı konu alanlarına göre, aynı zamanda
farklı alanlarda ihtisas sahibi olan milletvekillerinin seçimini de ilgili komisyonlarda
belirleyerek bir ihtisaslaşmanın sağlanması ve kaliteli ve nitelikli yasa yapma amacı
üzerine kurulmuş bir mantığının işlerlik kazanmadığını belirterek, söz konusu teklifin
İçtüzüğün Tüzük 34. Maddesi gereğince ilgili tali komisyonlarda görüşülmesinden
sonra Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi gerektiğini talep etti
Kanun teklifinin tümü 703 sayılı KHK tarafından yürürlüğe konulan ancak
CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen
düzenlemelerden oluşuyor.
32 maddelik kanun teklifinin neredeyse tümünün daha önceden 703 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile yürürlüğe konulan ancak CHP’nin başvurusu üzerine
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş maddelerden oluştuğunu, 703 sayılı
KHK ile ilgili 283 adet iptal kararı olduğunu, bunların bir kısmının daha önceki torba
kanun tekliflerinde yer aldığını, daha yeniden yasalaştırılması gereken 200’e yakın
düzenleme bulunduğunu ifade eden Türeli, bunların bir bütün halinde ele alınması
gerektiğini, ilgili komisyonları da çalıştırarak yapılması gereken söz konusu yasal
düzenlemelerin Haziran ayına kadar yasalaştırılması önerisinde bulundu.
Türkiye’nin sorunları çözüm bekliyor. Parlamentoyu etkin çalıştıralım.
“Türkiye'nin birçok sorunu var ve bu sorunlar çözüm bekliyor, her gün maillerimize,
mail kutularımıza yüzlerce mail geliyor. Gelin, bunları konuşalım, Türkiye'nin
sorunlarını çözelim.” diyen Türeli; Plan ve Bütçe Komisyonu başta olmak üzere tüm
Meclisin memleketin diğer sorunları çözmeye odaklanması gerektiğini ifade etti.
AKP yasalaştırılmasına ön ayak olduğu 2017 Anayasa değişikliklerinin
getirdiği hükümlere uymuyor.
Türeli; “burada gelinen noktayı bir biçimde öncesiyle beraber ele almanın son
derece yararlı olduğunu düşünüyorum. Bir kere açık ve net olarak şunu söylemek
gerekiyor: AKP iktidarı kendisinin hazırlanmasına ve yasalaşmasına önayak olduğu
2017 referandumuyla kabul edilen Anayasa’nın hükümlerine uymamaktadır. Bakın,
21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun'un 17'nci maddesi ile 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'na eklenen geçici 21'nci maddenin (B) fıkrası ne diyor: "Bu Kanunun
yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu
Kanunla yapılan değişikliklerin gerektirdiği Meclis İçtüzüğü değişikliği ile diğer kanuni
düzenlemeleri yapar." Referandum olmuş, arkasından sonuçta altı aylık bir süre var,
Anayasa'da yapılan değişikliklerin hem kanunlarla hem de Meclis İçtüzüğü'nde
hayata geçmesi gerekiyordu, ama Anayasa'da yapılan değişikliklerin kabulünü
müteakiben yasalarda yapılması gereken değişiklikler yapılmamış. Bu, çok büyük bir
ihmaldir. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yok sayılmasıdır. Sıkıntı buradan
başlıyor. Kanun hükmünde kararnamelerle değil ya da Cumhurbaşkanlığı
kararnameleriyle değil; Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir müzakere ortamında
bunlar görüşülecekti ve Anayasa’nın gerektirdiği değişiklikler hem kanuni çerçeveye
oturtulacaktı hem de Meclis İçtüzüğü'ne taşınacaktı fakat yapılmamış,
yapmamışsınız. En büyük ihmal burada başlıyor. Sonra ne yapmışsınız? 2018
Cumhurbaşkanlığı ve genel seçiminin hemen öncesinde Bakanlar Kurulu bir yetki
yasası çıkarmış ve o yetki yasasıyla bir kısım değişikliklerin yapılması söz konusu
olmuş. Bu yetki yasasına dayanarak 2/7/2018 tarih ve 703 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname'yle birçok kurumla ilgili ve diğer konulardaki kanun ve kanun hükmünde
kararnamelerin birçok maddesinde değişiklik yapılmış veya birçok madde ve kanun
yürürlükten kaldırılmış. Yani başta yapılması gereken kanuni düzenleme Mecliste
yapılmamış, sonra bir yetki kanunu çıkarılmış ve yetki kanununa dayanarak da 703
sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmış. Fakat 703 sayılı Kanun Hükmündeki
Kararname'nin ne kadar yanlış hükümler içerdiğini, ne kadar sıkıntılı olduğunu işte,
Anayasa Mahkemesi iptal kararlarından görüyoruz. Buradaki ikinci hata, başta
yapılmayan düzenleme burada da tekrar devam ediyor. Yani bu yetki yasası ve buna
dayalı olarak çıkan bu 703'de ve arkadan da Cumhurbaşkanlığı kararnameleri var.
Buradaki temel sorun şu: Devletin yapısı tepeden tırnağa kadar değiştirildi
arkadaşlar. Türkiye Cumhuriyeti devletinin gelenekleri, kurumsal yapısı, ihtiyaçlara
göre şekillenen büyüdükçe, nüfus arttıkça daha iyi organizasyon yapabilme, kamu
hizmetlerini daha iyi biçimde sağlayabilmeye ilişkin örgütlenme yapısı, bürokrasi
yapısı bu şekilde bu kanun hükmünde kararname ve Cumhurbaşkanlığı
kararnameleriyle tahrip edilmiştir. Aynı zamanda, bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi denilen ucube sistemde tek adama dayalı, Cumhurbaşkanının her şeye karar
verdiği ve kararnamelerle devlet yapısını yeniden yapılandırdığı bir sürece doğru
gidildi. Birçok kamu kurumu, kuruluş, kurul kapatıldı ya da dönüştürüldü ya da
birleştirildi ve onun içinde de ciddi anlamda personel rejiminde de çok ciddi sıkıntılar
olmuştu. Bürokraside yetişen bir kişi olarak açık ve net söyleyeyim: Devlet hafızası,
kurumsal hafıza yok edilmiştir. Bugün baktığımız zaman, var olan yapı içinde
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapılan düzenlemelerin zaten var olduğunu
düşündüğümüzde, bir de diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan
politika kurulları, ofisler, başkanlıklar eliyle âdeta paralel bir devlet yapısı oluşmuştur.
Bunların mevcut merkezî yönetim sistemiyle, bakanlıklarla ilişkileri net değildir, Bakın,
şimdi, en son yeni bir değişiklik var. Biliyorsunuz, 4 tane ofis vardı, hepsi birleştirildi,
tek ofis hâline getirildi. Neden 4 ofisti, neden şimdi tek ofis yapıldı? Neden
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği kaldırıldı, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler
Başkanlığı kurulmuştu. Şimdi neden tekrar Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği
kuruluyor. Adalet Bakanlığı Müsteşarı, HSK, Anayasa'da gerekli değişiklik
yapılmadığı için yeniden belki müsteşarlık sistemine dönmek söz konusu oldu.”
Devlet hafızası yitirildi ciddi sorunlar var
Şimdi, bakın, hafıza açısından, süreklilik açısından son derece sıkıntılı olan
noktalar var, çok ciddi anlamda baktığımızda, bunlar devlet yapısında, devlet
organizasyonunda sorun oluşturmuştur. Bunların hepsi devletin örgütlenmesi,
bürokrasinin örgütlenmesiyle ilgilidir. Oysa yapılması gereken, bu şekilde
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle, 1, 2, 3, 4 sayılı Kararnamelerle birtakım
düzenlemeler yapmak yerine ilgili bir kod yasasının yeniden çıkmasıdır. Bakanlıkların
görev ve yetkilerini, kuruluşlarını belirleyen bir kod yasasına ihtiyaç vardır; 1984 tarihli
3046 sayılı Kanun böyle bir kanundu. Çerçeve kanun, bakanlıklar nasıl kurulur, hangi
işleri yapar, hangi birimleri içerir sorularına cevap veriyordu. Yani bunların ana
çerçevesi çizilmişti, devlet olmak demek böyle bir şey demek, bir sistem oluşturmak
demek, süreklilik demek, bir hafıza demektir.
Anayasa Mahkemesi 5 yıl sonra iptal kararı verdi
Tabii, bu teklifte birçok madde var. Diğer taraftan, yine bizim en çok sıkıntılı
gördüğümüz hususlardan biri şudur: Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş
hükümlerin yeniden -yakın zamanda hatırlarsanız, gelen birçok kanun teklifinde de
gördüğümüz üzere tekrar Anayasa'ya aykırılıklar içermesidir yani Anayasa'ya
aykırılıkla ilgili bir hüküm oluşturulmuşsa artık onun üzerine gitmemek, oradaki olumsuzluğu ortadan kaldırmak gerekiyor ama ne yazık ki öyle olmuyor, yeniden
tekrar Anayasa Mahkemesine gidiliyor ve Anayasa Mahkemesi de işte görüyorsunuz,
normal şartlar altında 2018 yılında çıkan kanun hükmünde kararname ile ilgili olarak
2023 yılında yani çok ciddi anlamda bir gecikmeyle karar verebildi.” dedi
Devlet teşkilatının örgütlenme esaslarının yer alacağı yeni bir kod kanuna
ihtiyaç var
Türeli; yapılması gerekenin, son gelişmeler de dikkate alınarak kamunun, devlet
teşkilatının yeniden örgütlenmesinin bir bütün olarak düzenlenmesi, bunların hepsinin
kanuni bir çerçeveye oturtulması, bunun bölük pörçük değil eskiden olduğu gibi 3046
sayılı kanun gibi bir kod kanun olarak yasalaştırılması olduğunu ifade etti.