31 Mart seçimlerinin demokratik olgunluk içinde yapıldığını
belirten Bahçeli, Türk milletinin tüm dünyaya unutulmayacak bir demokrasi dersi
verdiğini, yerli ve yabancı gözlemcileri hayran bıraktığını kaydetti.
"Seçim sonuçlarına itiraz elbette hukuki bir
haktır"
31 Mart'ın kazananının hem Cumhur İttifakı hem de Türkiye
olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Seçim sonuçlarına itiraz elbette hukuki bir haktır. Eğer
usulsüzlük varsa, eğer kullanılan oylar tutanaklara geçirilmemişse bunun
mutlaka tamir ve telafisi şarttır. Geçersiz oyların kuyumcu titizliğiyle
incelenmesi zarurettir. Bilhassa İstanbul, Ankara, Iğdır gibi illerimizde milli
iradenin tam ve eksiksiz şekilde sandığa yansıması, sandık hilelerine, oy
dolandırıcılığına, demokrasi kalpazanlarına fırsat verilmemesi asıldır,
esastır."
"İlçelerde kazanıp büyükşehirde kaybetmek kabul
edilir değil"
Ankara'da Cumhur İttifakı'nın 22 ilçede belediye
başkanlığını kazandığına dikkati çeken Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zillet İttifakı ise sadece üç ilçede sonuç aldı. 22
ilçe belediyesinin kazanılmasına rağmen büyükşehir belediye başkanlığına
maalesef CHP'li bir isim seçildi. Benzeri bir durum İstanbul'da da yaşandı. Bu
nasıl bir iştir? Karşımızda bir sistem adaletsizliği, bir sistem dengesizliği
söz konusu değil midir? İlçelerde başarı kazanıp büyükşehirde kaybetmek
gerçekten normal ve kabul edilir şey olmayacaktır. Bu sistem sorununun ele
alınıp çözüme kavuşturulması önümüzdeki gündem konularından birisi olmalıdır.
İlçelerde sandığa yansıyan iradeyle büyükşehir belediyesi seçiminde sandıktan
çıkan neticenin çelişmesi demokrasi açığı, bir sistem arızasıdır. Bu kadar
yorulmaya gerek yoktur. Pek çok oy pusulasıyla kafaların karışmasına da gerek
yoktur.
Büyükşehir belediye başkanlığı seçimi olsun olmasına, ama ilçelerdeki irade büyükşehire istikamet çizmiyorsa, etki etmiyorsa buna ne diyeceğiz, nasıl yorumlayacağız? Öyle bir sistem inşa edilsin ki, sadece büyükşehir belediye başkanını seçelim, o da üstlendiği görev ve yetkiye dayanarak ilçe belediye başkanlarını belirlesin. Hiç olmazsa büyükşehir ölçeğinde hem bir tutarlılık hem bir ahenk hem de bir denge sağlanmış olur. Tıpkı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde olduğu gibi. Bu kapsamda da merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında tam bir uyum sağlanarak Türkiye daha da güçlenmiş hale gelecektir."