ÖNCÜŞEHİR – Dr. Türkan Başyiğit, Öncüşehir TV’de yayınlanan programının canlı yayın konuğu oldu.
Muhabirimiz Çiğdem Canpolat’ın sorularını yanıtlayan Başyiğit, Cumhuriyetin 100 yıllık yolculuğunu ile tarihte ele alınmaya bazı olayları ele aldı.“BU GÜNLERE ÇOK KOLAY GELİNMEDİ”
Cumhuriyetin 100’ncü yılına şahit olduğu için kendisini şanslı hissettiğini ifade eden Başyiğit, “Aslında hepimiz çok şanslıyız. Çünkü bir ülkenin yüzüncü yılının coşkusuna tanıklık ettik. Bu coğrafyada yaşayan hepimiz açısından özel kuşaklarız. Gerçekten inanılmaz büyük bir onur ve büyük bir coşku.
Çünkü bir ülke için yüzyıllık bir zaman dilimi aslında çok küçük, çok bebeklik diyebileceğimiz bir nokta ama… Bu günlere çok kolay gelinmedi. Özellikle de cumhuriyetin kuruluş aşamasına, kuruluş felsefesine baktığımızda yoktan var olmuş bir milletiz biz. Aslında üç kıtaya yayılmış büyük bir imparatorluğun Osmanlı imparatorluğunun tarihsel süreç içerisinde, konjonktürde, değişen yüzyıllarla
birlikte ona uyum sağlayamaması, sömürge imparatorluklarına sonrasındaki emperyalizm, sanayi devrimi, milliyetçilik akımları karşısında; yani dünyadaki gelişmeleri yakalayamayan bir imparatorluğun yavaş yavaş gerileyip, çöküşünün üzerine doğmuş bir cumhuriyet. Ama şunu göz ardı etmeyelim; Osmanlı imparatorluğu da çok büyük bir imparatorluk. Tarih üzerindeki önemli imparatorluklardan bir tanesidir. Çöküşü bile 300 yüzyıl sürmüştür. Yani büyük bir imparatorluk olduğu için ama öyle bir tükenmiştir ki… Falih Rıfkı Atay’ın ‘Zeytindağı’ romanında o ülkenin bitmişliği, halkın yoksulluğu, imparatorluğun Anadolu coğrafyası dışında her yere yetip kendisine yetmemesi
olarak çok güzel ifade yer alır. Sıfırı tüketmiş bir toplumdur. Yani 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığında Şark meselesi, doğu sorununu, kendi lehlerine çözdüklerini düşünen yeni bir dünya kurduklarını düşünen ve Osmanlı İmparatorluğuyla, Avusturya Macaristan İmparatorluğunu tarih sahnesinden sildiklerini düşünenlere inat yepyeni bir devlet doğacaktır. Ama bu devletin doğması da her doğum gibi çok sancılı olacaktır. Astrolojiye pek inanmam ama Türkiye Cumhuriyeti’nin burcuna akrep burcu deniliyor. Ama akrep burcu içinde şöyle bir özellik söyleniyor; Küllerinden her defasında doğan ve güçlenen niteliği var. O yüzden biz küllerimizden her zaman yeniden doğmasını bilen bir milletiz” dedi.“MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI, OSMANLI DEVLETİ’NİN ÖLÜM FERMANIDIR”Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında yer alan herkesin Atatürkçü olmadığını dikkat çeken Başyiğit, “Mustafa Kemal Paşanın yanındaki herkes Atatürkçü müydü? Herkes cumhuriyetçi miydi? Rauf Orbay gerçekten önemli isimlerden birisidir. Atatürk ile yakınlık kurduğu isimlerdir. Atatürk harbiye nazırı olmak ister. 9.Ordu Müfettişi olmadan önce Rauf Orbay ile de bu anlamda çok temasta bulunacaktır. Ama bu olmayacaktır. Rauf Bey hep Kurtuluş Savaşı’nı desteklemiştir. Ama Rauf Orbay, Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalar ve İstanbul’a döndüğünde der ki, ‘Biz savaşı kaybetmemize rağmen eşit koşullarda gibi antlaşmayı imzaladık.’ Ama Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin ölüm fermanıdır. Ve Rauf Orbay aslında o ölüm fermanının altına imza atmıştır. Rauf Bey diyor ki; ‘İngilizlerbana masada söz verdiler topraklarımızı işgal etmeyecekler.’ Peki sen bunu neden madde olarak düşmedin. Bir devlet adamı olarak, size söz verilmesi hiçbir şeyi ifade etmez. Bizim burada sözlü konuşmamızın hiçbir hükmü yok. Hele bir de sözleşme yapıyorsunuz. Bir ateşkes yapıyorsunuz ve İngilizce metinde 6 Ermeni vilayeti yazar. Türkçe metinde doğudaki 6 vilayet der. Kandırılmışsınız. Yani tarihimizdeki ilk kandırılan devlet adamı Rauf Orbay’dır. Sonra devlet adamlarımız kandırılma noktasında devam ettiler” diye konuştu.“BİZİM TARİHTEKİ İSİMLERİ İYİ BİLMEMİZ GEREKİR”
Rauf Orbay’ın Lozan’a gitmek istediğini ancak Atatürk’ün göndermediğini ifade eden Başyiğit, “Sonra Rauf Bey ‘kandırıldım’ diyerek Lozan’a gitmek için Mudanya’da bunu temizlemek istediğini ifade eder, Lozan’a gitmek ister. Mustafa Kemal Paşa asla Rauf Bey’i bir daha siyasi bir görüşmeye göndermez. Daha sonra Rauf Bey’i muhalefet partisinin içinde görürüz. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının içerisinde. Partinin adı Cumhuriyet Partisi İlerici Cumhuriyet Partisidir. Ama cumhuriyetçi değildir. İsimlere aldanmamak gerekir. Tarih bize bunları gösterir. Daha sonra Rauf Bey’i İzmir suikastı sırasında haberi olacaktır. Ama sessizliğini koruyacaktır. Daha sonra Rauf Bey’i Hindistan’da göreceğiz, İngiltere adına Türkiye adına değil. Hint üssü Gandi, ‘Atatürk’ü tanıyıncaya kadar ben
İngilizleri tanrı zannederdim’ diyor. Yani Hindistan’lığın ve Hint Müslümanlarının Afganistan, Pakistan bölgelerinin ele alan noktanın, bağımsızlık mücadelesinde Atatürk onlara liderlik etmiştir. Hintlilere Atatürk’ü anlatmak için İngiltere Rauf Bey’i gönderir. Acaba Rauf Bey Atatürk Türkiye’sini nasıl anlattı. Rauf Beyin yanında Halide Edip Adıvar vardı. Halide Edip bir taraftan Amerikan Koleji mezunu, Sultan Ahmet mitinginde çok büyük eylemler yapmış, Ateşten Gömleği yazmış, milli mücadelede Atatürk’ün yanında olmuş, dönemin Sağlık Bakanı Adnan Adıvar’ın eşi. Çok önemli bir isim ama o da cumhuriyetle birlikte muhalefet partisinin içerisinde ve Amerika’da yaşıyor uzun yıllar. Bizim tarihteki isimleri iyi bilmemiz gerekir. Çünkü her zaman yanımızda ol anyanımızdadır demek anlamına gelmiyor” ifadelerini kullandı.
Muhabirimiz Çiğdem Canpolat’ın sorularını yanıtlayan Başyiğit, Cumhuriyetin 100 yıllık yolculuğunu ile tarihte ele alınmaya bazı olayları ele aldı.“BU GÜNLERE ÇOK KOLAY GELİNMEDİ”
Cumhuriyetin 100’ncü yılına şahit olduğu için kendisini şanslı hissettiğini ifade eden Başyiğit, “Aslında hepimiz çok şanslıyız. Çünkü bir ülkenin yüzüncü yılının coşkusuna tanıklık ettik. Bu coğrafyada yaşayan hepimiz açısından özel kuşaklarız. Gerçekten inanılmaz büyük bir onur ve büyük bir coşku.
Çünkü bir ülke için yüzyıllık bir zaman dilimi aslında çok küçük, çok bebeklik diyebileceğimiz bir nokta ama… Bu günlere çok kolay gelinmedi. Özellikle de cumhuriyetin kuruluş aşamasına, kuruluş felsefesine baktığımızda yoktan var olmuş bir milletiz biz. Aslında üç kıtaya yayılmış büyük bir imparatorluğun Osmanlı imparatorluğunun tarihsel süreç içerisinde, konjonktürde, değişen yüzyıllarla
birlikte ona uyum sağlayamaması, sömürge imparatorluklarına sonrasındaki emperyalizm, sanayi devrimi, milliyetçilik akımları karşısında; yani dünyadaki gelişmeleri yakalayamayan bir imparatorluğun yavaş yavaş gerileyip, çöküşünün üzerine doğmuş bir cumhuriyet. Ama şunu göz ardı etmeyelim; Osmanlı imparatorluğu da çok büyük bir imparatorluk. Tarih üzerindeki önemli imparatorluklardan bir tanesidir. Çöküşü bile 300 yüzyıl sürmüştür. Yani büyük bir imparatorluk olduğu için ama öyle bir tükenmiştir ki… Falih Rıfkı Atay’ın ‘Zeytindağı’ romanında o ülkenin bitmişliği, halkın yoksulluğu, imparatorluğun Anadolu coğrafyası dışında her yere yetip kendisine yetmemesi
olarak çok güzel ifade yer alır. Sıfırı tüketmiş bir toplumdur. Yani 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığında Şark meselesi, doğu sorununu, kendi lehlerine çözdüklerini düşünen yeni bir dünya kurduklarını düşünen ve Osmanlı İmparatorluğuyla, Avusturya Macaristan İmparatorluğunu tarih sahnesinden sildiklerini düşünenlere inat yepyeni bir devlet doğacaktır. Ama bu devletin doğması da her doğum gibi çok sancılı olacaktır. Astrolojiye pek inanmam ama Türkiye Cumhuriyeti’nin burcuna akrep burcu deniliyor. Ama akrep burcu içinde şöyle bir özellik söyleniyor; Küllerinden her defasında doğan ve güçlenen niteliği var. O yüzden biz küllerimizden her zaman yeniden doğmasını bilen bir milletiz” dedi.“MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI, OSMANLI DEVLETİ’NİN ÖLÜM FERMANIDIR”Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında yer alan herkesin Atatürkçü olmadığını dikkat çeken Başyiğit, “Mustafa Kemal Paşanın yanındaki herkes Atatürkçü müydü? Herkes cumhuriyetçi miydi? Rauf Orbay gerçekten önemli isimlerden birisidir. Atatürk ile yakınlık kurduğu isimlerdir. Atatürk harbiye nazırı olmak ister. 9.Ordu Müfettişi olmadan önce Rauf Orbay ile de bu anlamda çok temasta bulunacaktır. Ama bu olmayacaktır. Rauf Bey hep Kurtuluş Savaşı’nı desteklemiştir. Ama Rauf Orbay, Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalar ve İstanbul’a döndüğünde der ki, ‘Biz savaşı kaybetmemize rağmen eşit koşullarda gibi antlaşmayı imzaladık.’ Ama Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin ölüm fermanıdır. Ve Rauf Orbay aslında o ölüm fermanının altına imza atmıştır. Rauf Bey diyor ki; ‘İngilizlerbana masada söz verdiler topraklarımızı işgal etmeyecekler.’ Peki sen bunu neden madde olarak düşmedin. Bir devlet adamı olarak, size söz verilmesi hiçbir şeyi ifade etmez. Bizim burada sözlü konuşmamızın hiçbir hükmü yok. Hele bir de sözleşme yapıyorsunuz. Bir ateşkes yapıyorsunuz ve İngilizce metinde 6 Ermeni vilayeti yazar. Türkçe metinde doğudaki 6 vilayet der. Kandırılmışsınız. Yani tarihimizdeki ilk kandırılan devlet adamı Rauf Orbay’dır. Sonra devlet adamlarımız kandırılma noktasında devam ettiler” diye konuştu.“BİZİM TARİHTEKİ İSİMLERİ İYİ BİLMEMİZ GEREKİR”
Rauf Orbay’ın Lozan’a gitmek istediğini ancak Atatürk’ün göndermediğini ifade eden Başyiğit, “Sonra Rauf Bey ‘kandırıldım’ diyerek Lozan’a gitmek için Mudanya’da bunu temizlemek istediğini ifade eder, Lozan’a gitmek ister. Mustafa Kemal Paşa asla Rauf Bey’i bir daha siyasi bir görüşmeye göndermez. Daha sonra Rauf Bey’i muhalefet partisinin içinde görürüz. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının içerisinde. Partinin adı Cumhuriyet Partisi İlerici Cumhuriyet Partisidir. Ama cumhuriyetçi değildir. İsimlere aldanmamak gerekir. Tarih bize bunları gösterir. Daha sonra Rauf Bey’i İzmir suikastı sırasında haberi olacaktır. Ama sessizliğini koruyacaktır. Daha sonra Rauf Bey’i Hindistan’da göreceğiz, İngiltere adına Türkiye adına değil. Hint üssü Gandi, ‘Atatürk’ü tanıyıncaya kadar ben
İngilizleri tanrı zannederdim’ diyor. Yani Hindistan’lığın ve Hint Müslümanlarının Afganistan, Pakistan bölgelerinin ele alan noktanın, bağımsızlık mücadelesinde Atatürk onlara liderlik etmiştir. Hintlilere Atatürk’ü anlatmak için İngiltere Rauf Bey’i gönderir. Acaba Rauf Bey Atatürk Türkiye’sini nasıl anlattı. Rauf Beyin yanında Halide Edip Adıvar vardı. Halide Edip bir taraftan Amerikan Koleji mezunu, Sultan Ahmet mitinginde çok büyük eylemler yapmış, Ateşten Gömleği yazmış, milli mücadelede Atatürk’ün yanında olmuş, dönemin Sağlık Bakanı Adnan Adıvar’ın eşi. Çok önemli bir isim ama o da cumhuriyetle birlikte muhalefet partisinin içerisinde ve Amerika’da yaşıyor uzun yıllar. Bizim tarihteki isimleri iyi bilmemiz gerekir. Çünkü her zaman yanımızda ol anyanımızdadır demek anlamına gelmiyor” ifadelerini kullandı.