Açıklamada gerçekçi ve uygulanabilir bir enflasyon ile
mücadele programının hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekilirken,
kurumlara güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiği vurgulandı.
Toplantının açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Mustafa Karabağlı, gündemin son derece yoğun olduğunu hatırlatarak,
“Önceliğimiz enflasyonla mücadele” dedi. Tüketici fiyat endeksinin neredeyse
yüzde 40’lara, üretici fiyat endeksinin ise yüzde 80’lere dayandığını söyleyen
Karabağlı, “TÜFE ile ÜFE arasındaki makas çok açıldı. Kaynak yaratmak amacıyla
bazı yeni modeller gündeme getiriliyor,
kur korumalı TL mevduatı, ihracat
bedelinin yüzde 25’inin Merkez Bankasına satılması gibi. Ancak gerekli hukuki
altyapı eksikliği belirsizlik yaratıyor. Politika ve ticari kredi faizleri
arasında da 20 puanın üzerinde bir makas bulunuyor. Bu farkın nasıl kapanacağı
da ayrı bir gündem maddesi” dedi.
Enerji fiyatlarına yapılan zamların üreticiler için
öngörülebilirliğin çok ötesine geçtiğini söyleyen Karabağlı, “Sanayici nasıl
planlama yapacak belli değil. Üretim maliyetlerindeki artışın TÜFE’ye yansıması
kaçınılmaz. Ocak ayı enflasyonu da bu sebeple daha da yüksek çıkacaktır. Ciddi
bir enflasyon ile mücadele planı hayata geçirilmelidir. En önemlisi de Merkez
Bankası ve TÜİK gibi kurumlara güvenin yeniden tesis edilmesidir” diye konuştu.
Ekonomik Gözlem Grubu Başkanı Muhittin Bilget ise yaptığı
sunum ile Türkiye’nin genel ekonomik panoramasını çıkardı. 2021 yılında
sektörlerin durumunu rakamsal tablolarla anlatan Bilget, Türkiye’nin makro
anlamda 2021 değerlendirmesini de yaptı.
İmalat sanayi kapasite kullanım oranının Aralık 2021’de
yüzde 78.7 olduğunu, bu rakamın 80’e geldiğinde normal koşullarda yatırım
yapılması gerektiğini hatırlatan Bilget, “Ancak kurlardaki dalgalanma ve
enflasyon nedeniyle yatırım kararı alınamıyor. Bu da 2022 yılı bakımından iyi
değil” dedi.
Bilget: “Genç
işsizlik endişe verici”
Ülkelerin gelişimlerini birbirleri ile karşılaştırmalı
olarak anlatan Bilget, 2000’den 2020 yılına kadar G7 ülkeleri ve gelişmekte
olan ülkelere de bir bakış sundu. Çin’in bu süreçte büyük bir atılım
gerçekleştirdiğine dikkat çeken Bilget, 2030 yılında Çin’in ABD’ye geçmesi
bekleniyor” dedi.
Türkiye’nin işsizlik oranlarını da değerlendiren Bilget,
“Genç işsizlik sosyal bir problem. Genç nüfusumuz var ama istihdam edemiyoruz”
dedi. Kadın işsizliğinin de ciddi bir problem olduğuna dikkat çeken Bilget,
“Dünyada Covid’e rağmen işsizlik çok yüksek değil. İşgücüne katılma oranı
gelişmiş ülkeler ile kıyasladığımızda bizde çok düşük”diye konuştu.
Enflasyonun 2022 yılının ilk yarısında yüzde 50’ye, ikinci
yarıda gelişmelere bağlı olarak 40’lara, yıl sonu ise 30’lara gelebileceğini
söyleyen Bilget, “ÜFE’ de ise yılın ilk yarısında bir noktada üç haneyi
göreceğimizi düşünüyorum” diye konuştu.
ESİAD’dan yazılı
açıklama
Toplantı sonunda ESİAD adına bir yazılı açıklama yapıldı.
Türkiye ekonomisinin 2021 yılını ciddi sorunlarla kapatmış bulunduğu, yüksek
enflasyon, yüksek döviz kuru ve kurlardaki öngörülemez dalgalanmanın ekonomide
ciddi kırılganlıklar yaratığı belirtilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Türk lirasındaki değer kaybı iş dünyasının sermaye yönünden
rekabet gücünü zayıflatmıştır. 3 Ocak’ta açıklanan Aralık 2021 verileriyle
aylık enflasyon Ocak 2019’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşmış, 2021 yıllık
enflasyonu yüzde 14 olan politika faizinin
22,08 puan üzerine çıkmıştır. ÜFE-TÜFE makası 43,8 puan ile rekor
seviyeye ulaşmıştır. Öte yandan politika faizi ile ticari kredi faizi makası
9,5 puanı geçmiştir.
Döviz kurunun giderek artan hızla yükselişi karşısında
uygulamaya koyulan “kur korumalı TL mevduatı” modelinin açıklanmasının ardından
döviz kurlarında düşüş yaşanmış olsa da,
bu modelin tek başına yeterli olmadığı düşünülmektedir. Her sonuçta,
yani döviz kuru düşse de yükselse de enflasyonun tırmanacağından endişe
edilmektedir. Enflasyonist bir yapının yatırım ortamını bozacağı, ekonomiye
duyulan güveni azaltacağı açıktır.
Enflasyon, Türkiye
ekonomisinin birincil sorunu olarak görülmektedir
Diğer yandan, Merkez Bankasının ihracat bedeli ile ilgili
yüzde 25’lik uygulama örneğinde olduğu gibi, Hükümet tarafından kaynak yaratmak
amacıyla açıklanan bir takım araçların uygulamada yarattığı belirsizlikler
güven unsurunu zedelemektedir. Ekonomide kullanılan araçların, hukuki belirlilik,
şeffaflık ve güvene dayalı olması gerekmektedir. İyi işleyen ekonomilerin temel
unsurlarından biri kurumlara duyulan güvendir.
Bu çerçevede, ESİAD olarak, öncelikle ve ivedilikle gerçekçi ve uygulanabilir bir enflasyonla mücadele programının ilave yapısal tedbirlerle hayata geçirilmesini bekliyoruz. Aksi takdirde, küresel ekonomide artmakta olan enflasyonist baskılardan, zaten giderek yükselen enflasyona maruz kalmış olan ekonomimizin daha fazla etkileneceğini düşünüyoruz. Bunun yanında, başta Merkez Bankası ve TÜİK olmak üzere, ekonomide kurumlara duyulması gereken güvenin yeniden tesis edilmesi yönünde ciddi adımlar atılmasını umuyoruz”