Ege Üniversitesinde 20 Şubat 2015'te çıkan kavgada Edebiyat
Fakültesi Tarih Bölümü 4. sınıf öğrencisi ülkücü genç Fırat Yılmaz Çakıroğlu hayatını
kaybetmiş, 7 kişi yaralandı. Gözaltına alınan Sosyoloji Bölümü 4. sınıf
öğrencisi PKK'lı Nurullah Semo tutuklanmış, Semo, "kasten öldürmek",
"devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozmak" suçlarından ayrı
ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı. Soruşturma kapsamında
haklarında dava açılan sanıklar eski Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Candeğer Yılmaz ile eski Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ersin Doğer'e
"görevi ihmal" suçundan 20 biner lira para cezası verildi. Ayrıca,
aynı suçtan yargılanan rektör yardımcısı Prof. Dr. Atilla Silkü ve genel
sekreter Prof. Dr. Mehmet Bülent Özkan beraat etti.
İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesi, 20 Şubat 2015'te tarih
bölümü 4. sınıf öğrencisi ülkücü genç Çakıroğlu'nun kampüste terör örgütü PKK
üyesi Nurullah Semo tarafından öldürülmesinde ihmalleri olduğu gerekçesiyle
para cezasına çarptırılan Yılmaz ve Doğer ile beraat eden 2 sanıkla ilgili 68
sayfalık gerekçeli kararını tamamladı. Kararda, kampüste bir alana, daha önce
etkisiz hale getirilen bir teröristin kod adının verildiği ve söz konusu
bölgenin sürekli silahlı terör örgütünün eylem ve propagandasına sahne olduğu,
kampüs alanında bu grubun çeşitli tarihlerde gösteri yaptıkları, bölücü terör
örgütü elebaşının fotoğrafları ve örgütü simgeleyen bez parçalarının bu bölgede
asılı olduğu, terör örgütü PKK'nın sözde marşlarının bu alanda çalındığı
kaydedildi. Çakıroğlu'nun, Ege Üniversitesindeki ülkücü öğrencilerin temsilcisi
olarak bilindiği vurgulanan kararda, bu kişinin, PKK silahlı terör örgütünün
üniversitedeki eylem ve faaliyetlerine açıkça karşı çıkıp basın açıklaması
yaptığı ve hedef gösterildiği, tehdit edildiği, derslere ve sınavlara
girmesinin engellendiği, sınavlara polis koruması eşliğinde girdiği, olaydan 2
gün önce örgüt üyelerince darbedildiğinin rektör ve dekan tarafından da
bilindiğine işaret edildi.
Tanık H.T.'nin, terör örgütü PKK sempatizanı öğrencilerin
okulda kimlik kontrolü yaptığına yönelik ifadesi de kararda yer aldı. Kararda,
şu ifadelere yer verildi: "Üniversiteye ve edebiyat fakültesine Türk Ceza
Kanunu anlamında suç eşyası cisimlerin kolaylıkla sokulabilmesi, asılan
pankartlar, Çakıroğlu'nu öldüren Nurullah Semo'nun yukarıda anlatılan bölgeyi
terk etmemesi, sopa temin etmesi gibi faaliyetler gözetildiğinde güvenliğin
sağlanmasına ilişkin zorunlu tedbirlerin alınmasında yasal olarak görevli ve
yetkili rektör ve akabinde dekanın alması zaruri ve ivedi tedbirlerin mecbur
olduğu ve her 2 sanığın güvenliğin sağlanmasında ihmal ve gecikme gösterdikleri
anlaşılmaktadır. Üniversitenin bu elim olaya gelen süreçte güvenlik
personelinin artırılması ve çevre güvenliğinin artırılmasına ilişkin, özellikle
üniversitenin mümkün olan kısımlarının tel örgü ile çevrilmesine yönelik Yüksek
Öğretim Kanununa göre, güvenliğin sağlanmasına ilişkin ödeneğin kullanmadaki
yetki ve sorumluluk durumu dikkate alındığında mevzuat çerçevesinde birincil
derece sorumlunun rektör olduğu anlaşılmıştır. Terör örgütü sempatizanı
öğrencilerin örgütsel eylemleriyle ilgili disiplin soruşturmalarının
bekletildiği anlaşılmıştır. Ceza verilmediği gibi yazılı ikaz dahi yapılmayan
örgüt sempatizanı öğrenciler, üniversite yönetiminin bu tutum ve yönetim
tarzından cesaret almış ve bu cesaretle eylemlerin sıklığı ve şiddetin dozu
artmıştır."
Çakıroğlu'nun ölümünden sonra kampüs giriş ve çıkışlarına turnike konulması, kamera sayısının artırılması, kampüs çevresinin tel örgüyle çevrilmesi gibi alınan tedbirlerin Çakıroğlu'nun ölümünden önce de alınabileceğine dikkat çekilen kararda, üniversite merkez kampüsüne giriş çıkışlarda gerekli koruma ve güvenlik tedbirlerinin zamanında ve gereği gibi alınmadığı belirtildi. Kararda, dönemin rektör yardımcısı ve genel sekreterinin ise görev tanımları ile dışa yansıyan davranışları dikkate alındığında, sanıkların ihmal kasıtlarının mevcut olmadığı ve suçun unsurlarının bu sanıklar yönünden oluşmadığına kanaat getirildiği kaydedildi.