ÖNCÜŞEHİR - DİSK
Genel-İş İzmir Şubeleri, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle iş ve gündelik
hayatta kadın ve erkek eşitliğine dikkat çekmek amacıyla Konak Eski Sümerbank
önünde basın açıklaması düzenledi. Düzenlenen basın açıklamasında Genel-İş İzmir
Şubeleri adına açıklamayı İzmir 8 Nolu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin
yaptı.
Basın açıklaması ise şöyle:
8 Mart nerede olursa olsun, kadınlara uygulanan sömürüye, baskıya, şiddete, eşitsizliğe ve ayrımcılığa karşı yürütülen direnişin simgeleştiği bir mücadele günüdür.164 yıl önce New York’ta bir tekstil fabrikasında yanarak hayatlarını kaybeden kadın işçilerin izinden giderek eşitlik, adalet özgürlük ve barış için sesimizi yükseltmeye ve gücümüzü birleştirerek mücadele etmeye devam edeceğiz.
“2021’İN İLK 65
GÜNÜNDE ÖLDÜRÜLEN KADIN SAYISI 67 OLMUŞTUR”
Covid-19 salgını ile birlikte artan ev içi şiddetine karşı, kadınların mücadelesi de artmıştır. 2020 yılında öldürülen 300 kadından 181’ i evlerinde öldürülmüştür. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken,2021’in ilk 65 gününde öldürülen kadın sayısı 67 olmuştur. Ayrıca 8 Mart 2020’den 8 Mart 2021’e kadar olan 1 yıl içerisinde en az 270 kadın erkekler tarafından katledilmiştir. Kadın cinayetleri o kadar meşrulaştı ki artık sokak ortasında dövülerek, boğazı kesilerek, çocuklarının gözünün önünde katledilerek, balkondan atılarak ve kaybedilerek birçok kadın cinayete kurban gitmiş, cinayet zanlıları ceza almayacaklarını bildikleri için de asla çekinmeden kadınları katletmeye devam etmişlerdir. Tıpkı Gülistan Doku’yu kaybedenler, Nadira Kadirova’nın ölümüne sebep olarak dosyayı kapattıranlar ya da İpek Er’e tecavüz edip intihar etmesine sebep olanlar gibi. Her gün neredeyse 4 kadının öldürüldüğü ülkemizde kadınlar hayatta kalabilmek için mücadele ederken, ülkeyi yönetenler İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunu uygulamamakta direnerek kadın düşmanlığını açıkça göstermişlerdir. Kadınlar en yakınlarındaki erkekler tarafından fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete uğramakta, şüpheli ölümlerle yaşamları çalınmaktadır. Yaşamlarını korumak için öz savunmasını kullanan kadınlar ağırlaştırılmış cezalar almakta, kadınları katledenler ise eril yargı ile tahrik adı altında serbest bırakılarak şiddeti ve kadın cinayetlerini arttırmaktadırlar.
“MUHAFAZAKAR KÜLTÜRÜN
BASKILARI İLE EVE KAPANMAYA ZORLANMIŞTIR”
Salgın sebebi ile tüm dünyada yoksulluk artmış, ancak kadınların yoksulluğu daha da artmıştır. Kadınlar sosyal güvenceleri olmadan kayıt dışı çalıştırılarak ucuz emek gücü olarak görülmüşlerdir. İş yerlerinde de ücret eşitsizliği ve cinsiyet ayrımcılığı ile kadınlar karar mekanizmalarının dışında bırakılmış, hatta yok sayılmışlardır. Artan kadın işsizliği ve kayıt dışı çalışma kadın istihdamının hızla daralmasına sebep olmuştur. Kadınlar son yıllarda muhafazakar kültürün baskıları ile eve kapanmaya zorlanmıştır. Kreş, etüt, hasta ve yaşlı bakım evlerinin kapanması ile birlikte kadınlar evde çocuk ve yaşlılara bakacak kimseyi bulamadıklarından çalışma hayatlarına ya ara vermiş ya da uzaktan çalışmak zorunda bırakılmış ve kadınlar tam da iktidarın istediği gibi istihdamdan el çektirilmiştir.
Yapılan verilere göre;
- Kadın
istihdamı son bir yılda 571 bin kişi azalmıştır,
- Kadın işgücü son bir yılda
%8,2 azaldı
- Geniş tanımlı kadın
işsizliği % 37,7
- Covid-19 etkisi ile geniş
tanımlı kadın işsizliği %43
- Covid-19 döneminde
kadınların aylık ortalama iş kaybı 1 milyon 484 bindir.
- Kadınlar Covid-19’ un yarattığı
iş ve gelir kaybından erkeklerden daha fazla etkilenmiştir.
- Son bir yılda kadın iş gücü
% 8,2 oranında, istihdam edilen kadınların sayısı %6,5 oranında azalmıştır.
Verilerden de anlaşıldığı gibi, kadın erkek arasındaki
eşitsizlik derinleşmiş ve kadınların bu süreçte iş bulma ümidi kaybolmuştur.
Taleplerimiz açık ve nettir.
- Siyasi
iktidar, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasayı etkin bir şekilde uygulamaya
başlayarak kadın bedeninden elini çekmelidir.
- Kadınlar, çocuklar ve LGBT+
bireylere yönelik her türlü ayrımcılık ve şiddeti önlemek için düzenlemeler
yapılmalıdır.
- Çalışma hayatına yönelik
her türlü ayrımcılıktan vazgeçilmelidir.
- Kadınlara sendikalı,
güvenceli ve düzenli iş imkanı yaratılmalı, esnek çalışmaya ve ücret
eşitsizliğine son verilmelidir.
- Yetki ve karar
mekanizmalarına kadınlar dahil edilerek eşit temsiliyet hayata geçirilmelidir.
- Kadın istihdamının önüne
engel olarak çıkan çocuk, hasta ve yaşlı bakımı için kreşler, etütler, yaşlı ve
hasta bakım evleri çalışan kadınlara ücretsiz olarak verilmelidir.
- 8 Mart tüm kadınlar için
ücretli izin günü sayılmalıdır.
“SÖYLEYECEK SÖZÜMÜZ
VE DEĞİŞTİRECEK GÜCÜMÜZ VAR”
Evde, sokakta ve özellikle işyerlerimizde olmak üzere kadına yapılan ekonomik, fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddetin son bulması, kadınlara güvenceli iş imkanı sağlanması, kayıt dışı sigortasız çalışmaların ortadan kaldırılması, artan işsizliğin azaltılması ve cinsiyet ayrımcılığı olmadan ücret eşitliği politikalarının uygulanması, ikinci plana atılan kadının adının dahi olmadığı ülkemizde, sesini çıkartamayan her bir kadının sesi olmak ve kadın emeğinin varlığını kabul eden eşitlikçi bir toplum talebini dile getirmek, emeği ve hayatı örgütlemek için hayatlarımızdan ve haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz, dün olduğu gibi bugünde her alanda “söyleyecek sözümüz ve değiştirecek gücümüz var” diyen tüm kadınların 8 Mart mücadele günü kutlu olsun. Yaşasın kadın dayanışması” ifadeleri kullanıldı.